20 Ağustos 2015 22:46
T24
Son olarak Bitlis’in Hizan ilçesinin de eklenmesiyle “öz yönetim” ilan edilen bölge sayısı 16’ya yükseldi.
Güneydoğu’da “öz yönetim” ilanları Silopi'de yaşanan çatışmaların ardından toplanan Şırnak Halk Meclisi’nin 10 Ağustos'taki açıklamasıyla başladı. 12 Ağustos 2015 tarihindeki KCK açıklaması, süreçte bir dönüm noktası oldu. Şırnak'ın yanı sıra Silopi, Cizre ve Nusaybin'de de öz yönetim ilan edildiğini duyuran KCK’nın açıklamasında "Kürdistan halkı için öz yönetimden başka bir seçenek kalmamıştır" ifadesi kullanıldı. Açıklamanın ardından Hakkari, Batman illeri ile Hakkari’nin Yüksekova, Muş’un Varto ve Bulanık, Van’ın Edremit ve İpekyolu, Diyarbakır’ın Sur, Silvan, Lice, Ağrı'nın Doğubayazıd, Bitlis’in Hizan ilçelerinde de “öz yönetim” ilanı yapıldı. İstanbul'un Gülsuyu ve Gazi mahallerinde de öz yönetim ilan edildi.
Açıklamaların ardından öz yönetim ilanı yapan bölgelere yönelik geniş çaplı operasyonlar başlatıldı. Varto, Silvan ve Lice de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Cizre’de polisle PKK’lılar arasında çıkan çatışmalarda biri polis dört kişi hayatını kaybetti. Lice’de çıkan çatışmalarda dört asker şehit oldu.
“Öz yönetim” ilanları ve yapılan açıklamalar şöyle:
Şırnak’ın Silopi ilçesinde biri polis, dört kişinin yaşamını yitirdiği olayların ardından hafta başında toplanan ve Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) de içinde olduğu Şırnak Halk Meclisi, 10 Ağustos 2015’te “öz yönetim” ilan ettiğini açıkladı.
Açıklamada, Suruç saldırısının ardından “AKP hükümeti Kürdistan’a savaş ilan ettiği” iddia edilerek “Son olarak Silopi’de halkımıza yönelik topyekun imha saldırılarında, 3 masum insanımızı katletmiştir. Gerçekleştirilen bu katliam karşısında biz Şırnak Halk Meclisi olarak, devleti reddetmeyip, ancak bu şekilde devletin kurumlarıyla yürüyemeyeceğimizi, bunun için kentte bulunan devletin tüm kurumları bizim için meşruiyetini kaybetmiştir. Bu şekli ile devletin hiçbir atanmışı bizi yönetmeyecektir. Bundan sonra halk olarak öz yönetimimizi esas alarak, demokratik temelde yaşamımızı inşa edeceğiz. Bundan sonra da tüm saldırılar karşısında demokratik öz savunmamızı gerçekleştireceğiz” denildi.
Şırnak’taki öz yönetim ilanının ardından 11 Ağustos ‘ta açıklama yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti’nin dışında bir devlet asla kabul edilemez. Bu açıklamayı kimler yapıyorsa ağır bir bedel öderler. Hem yasal bir bedel öderler, hem diğer tür bir bedel öderler” dedi.
Erdoğan’ın sözlerinin ardından bölgede başlatılan operasyonda DBP İl Başkanı ve parti yöneticilerinin evlerinin de aralarında bulunduğu 10 adrese düzenlenen operasyonlarda bir belediye meclis üyesi ile iki DBP yöneticisi gözaltına alındı.
Operasyonun ertesinde açıklama yapan DBP Şırnak İl Eşbaşkanı Salih Gülenç, “Özerklik ilan etmedik, kanton kurmadık, bu faşist devleti tanımadığımızı söyledik” dedi. “Saldırıların sürmesi durumunda halkın alternatifsiz olmadığını” söyleyen Gülenç, “Kentteki devletin tüm kurumları bizim için meşruiyetini kaybetmiştir. Halk olarak öz yönetimimizi esas alarak, demokratik temelde yaşamımızı inşa edeceğiz” ifadelerinin “kasıtlı olarak yanlış aktarıldığını” savundu. Gülenç, konuşmasının devamında "Devlet demokratikleşmezse, elbette ki halklar kendilerini ifade edecek biçimler bulurlar, kanton ya da özerklik zorunluluk haline gelebilir. Bu halk alternatifsiz değil" diye konuştu.
KCK tarafından 12 Ağustos 2015 yapılan açıklamada “Silopi, Cizre, Nusaybin ve Şırnak’ta öz yönetim ilan edildiği ve söz konusu bölgelere saldırı olması halinde öz savunma haklarını kullanacakları” duyuruldu.
KCK’dan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Cizre, Silopi, Nusaybin ya da başka yerlerde Türk devletinin halka saldırarak birçok insanı öldürmesi böyle bir demokratik kurumlaşmayı ortadan kaldırmak amaçlı gerçekleşmektedir.
AKP hükümeti ve Tayyip Erdoğan halkın demokratik iradesine saygılı olacağına, tüm halkı terörist ilan ederek tek bir terörist kalmayıncaya kadar savaşı sürdüreceklerini ilan etmişlerdir.
AKP hükümeti ve demokrasi düşmanı Cumhurbaşkanı'nın tutumu ve halka yönelik saldırı politikası karşısında Silopi, Cizre, Nusaybin ve Şırnak Halk Meclisleri, bundan sonra devlet kurumlarını tanımayacaklarını ve onlarla hiçbir işlerinin olmadığını, kendi işlerini kendilerinin yapacağını; kendi öz yönetimlerini kuracaklarını ilan etmişlerdir. Öz yönetimlerine saldırıldığı takdirde meşru öz savunma haklarını kullanacaklarını açıklamışlardır.
Önder Apo’nun ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin makul çözüm yaklaşımlarını istismar eden, demokratik siyasal çözümü reddeden, Türkiye'nin demokratikleşmesi temelinde Türkiye'nin tüm sorunlarının çözümü yerine tekçi ulus-devletçi anlayışta ısrar eden; demokratik ulus anlayışıyla geliştirilmek istenen yerel demokrasi tanımayan bir siyasi zihniyet karşısında Kürdistan halkı için başka bir seçenek kalmamıştır.”
KCK’nın açıklamasından bir süre sonra Yüksekova’da da “öz yönetim” ilan edildi. Gever (Yüksekova) Demokratik Toplum Meclisi tarafından yapılan açıklamada "En son Gever'de şantiyedeki işçilere insanlık dışı bir işkence yapılmıştır. Kürt Özgürlük Hareketi'ni ve halkının meşruiyetini tanımayan bir devletin kurumlarını, yasalarını, hukukunu ve sistemini tanımıyoruz” denildi ve “Kendi öz savunmamızı sağlayacağız” ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, Yüksekova’da geçen günlerde yaşanan ve özel harekât mensuplarının inşaat işçilerini yüz üstü elleri arkadan bağlanmış şekilde gözaltında tutarken "Ne yaptı lan size bu devlet” dediği görüntülere işaret edildi. Gever Demokratik Toplum Meclisi Eş Başkanı Şerafettin Dede şunları söyledi:
"En son Gever'de şantiyedeki işçilere insanlık dışı bir işkence yapılmıştır. Bu işkence uygulaması ise en faşizan tarzda gerçekleştirilmiştir. Kürt özgürlük hareketini ve halkının meşruiyetini tanımayan bir devletin kurumlarını, yasalarını, hukukunu ve sistemini tanımıyoruz. Tüm bu işkenceci, inkârcı ve faşizan devlete karşı kendi öz savunmamızı da sağlayacağız. Bu temelde özgür yaşamı inşa edeceğiz."
HDP ve DBP ilçe teşkilatları ile mahalle meclisleri tarafından yapılan "öz yönetim" açıklamasının ardından Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri 15 adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda, basın açıklamasına katılan ve aralarında HDP Yüksekova İlçe Eş Başkanı Leyla Polat'ın da bulunduğu 8 kişi “Anayasal düzeni bozmaya çalıştıkları” iddiasıyla gözaltına alındı.
Muş’a bağlı Varto ilçesinde, 13 Ağustos 2015 günü öğlen saatlerinde “öz yönetim” ilan edildi. Varto Kent Meclisi Eşbaşkanı Mustafa Doğan benzer bir açıklama yaparak şunları söyledi:
"Bizler merkezden dayatılan, Ankara'dan toplumla uyuşmayan her şeyi yapmak zorunda değiliz. Bizler devletin atadığı vali ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istemiyoruz. Bizler Kürt halkı olarak demokratik ve meşru yöntemlerle kendimizin seçtiği yönetimler tarafından yönetilmek istiyoruz. Bu nedenle biz artık kendimizi ve kentimizi öz yönetimimizle yönetmek istiyoruz.”
Varto’da güvelik güçleriyle PKK’lılar arasında çıkan çatışmada 10 Ağustos’ta öldürülen bir kadının, kıyafetleri çıkarılarak çekilen fotoğrafı 16 Ağustos 2015 tarihinde sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Kevser Eltürk’e (Ekin Wan) ait olduğu anlaşılan fotoğrafı paylaşanların güvenlik güçleri olduğu ileri sürüldü. Muş Valiliği, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “görüntüleri çeken, yayınlayan ve sosyal medyaya servis eden kişi veya kişiler hakkında soruşturma başlatıldığını” belirtti.
Sosyal medyada yayınlanan fotoğraflara tepki gösteren bazı kadınlar "#Ekin Wan onurumuzdur" ismiyle hashtag açarken HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, "Katlettikten sonra cenazeyi çıplak teşhir etmek insanlığın yüz karasıdır. Vicdanınız kurusun!" dedi.
Aynı gün Muş’a bağlı Bulanık ilçesinde de aynı gün “öz yönetim” ilan edildi. DBP ilçe örgütü önünde yapılan açıklamaya HDP, DBP, mahalle meclisleri, MEYADER yöneticileri ve belediye eş başkanları da katıldı. DİHA’da yayımlanan habere göre, DBP İlçe Eşbaşkanı Zeynep Topcu, “Devletin ve meşru olmayan AKP hükümetinin yaptığı atamalar neticesinde yönettikleri devlet kurumlarını meşru görmediklerini” ifade etti.
“Kent meclisi olarak halka yönelik geliştirilen topyekûn imha rejimine karşı tutum olarak öz yönetimlerini kuracaklarını” söyleyen Topcu şu ifadeleri kullandı:
"Bizleri temsil etmeyen bu rejim ve tüm kurumları meşru görmediğimizi açıkça beyan ediyoruz. Bulanık'ta seçilmiş Demokratik Kent Meclisi olarak faşizan ve meşru olmayan rejime karşı toplumun öz yönetimi olarak kendimizi beyan ediyoruz. Kent Meclisi olarak halkımıza yönelik geliştirilen topyekûn imha rejimine karşı tutum olarak bugünden itibaren kendimizi öz yönetim ve iradeyle yöneteceğimizi ilan ediyoruz."
14 Ağustos’ta da, DBP ve HDP'nin de temsil edildiği Hakkari Demokratik Kent Meclisi, ilde “öz yönetim” ilan etti. Hakkari Belediye Eş Başkanları Dilek Hatipoğlu, Nurullah Çiftçi, HDP Hakkari il Eş Başkanları Zeynep Besi Dara, Rahmi Temel, DBP Hakkari il Eş Başkanları Musa Çiftçi, Emine Berivan Akboğa, Hakkari Kent Meclisi Sözcüsü Perihan Kahraman'ın da aralarında bulunduğu yaklaşık 200 kişinin katıldığı basın açıklaması, DBP Hakkari Merkez ilçe Eş Başkanı İbrahim Çiftçi, tarafından okundu. Açıklamada şöyle denildi:
"Demokratik Kent meclisi olarak devleti reddetmeyip, ancak bu şekilde devletin kurumlarıyla yürüyemeyeceğiz. Bunun için de kentte bulunan devletin tüm kurumları bizim için meşrutiyetini kaybetmiştir. Bu şekliyle devletin hiçbir atanmışı bizi yönetemeyecektir. Bundan sonra halk olarak öz yönetimimizi esas alarak demokratik temelde yaşamımızı inşa edeceğiz. Bundan sonra da gelişecek tüm saldırılar karşısında demokratik öz savunmamızı gerçekleştireceğiz. Bundan sonra kentimizi de kendimizi de bizler yöneteceğiz"
DBP ve HDP temsilcilerinin de yer aldığı Batman Demokratik Kent Meclisi de, 15 Ağustos 2015'te bir açıklama yaparak “öz yönetim” ilan ettiklerini duyurdu. Açıklamada, "Bizler, artık devletin atadığı vali ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istemiyoruz. Bizler Kürt halkı olarak demokratik ve meşru yöntemlerle kendimizin seçtiği yönetimler tarafından yönetilmek istiyoruz. Bu nedenle biz artık kendimizi ve kentimizi öz yönetimimizle yönetmek istiyoruz" dendi.
Batman Belediyesi Eş Başkanları Sabri Özdemir ve Gülistan Akel’in de aralarında bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşu liderleri ile partililer Bağlar Mahallesi Demokratik Kent Meclisi önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklama, Bağlar Mahallesi Demokratik Kent Meclisi Yöneticisi Şirin Kaplan tarafından okundu. "Devletin atadığı vali ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istemediklerini” söyleyen Kaplan, şunları kaydetti:
"Bizler Kürt halkı olarak demokratik ve meşru yöntemlerle kendimizin seçtiği yönetimler tarafından yönetilmek istiyoruz. Bu nedenle biz artık kendimizi ve kentimizi öz yönetimimizle yönetmek istiyoruz. 20. yüzyıl boyunca uygulanan tekçi ulus devlet zihniyetinin halkların taleplerine cevap olmadığı her yönüyle ortaya çıkmıştır. Çözüm üretmeyen bu tekçi ulus devlet zihniyetinin giderek toplumsal iradeyi hiçe saymış ve topluma nefes aldırmaz duruma getirmiştir."
Yine 15 Ağustos’ta Van'ın merkez Edremit ve İpekyolu ilçelerinde de halk meclisleri tarafından "öz yönetim" ilan edildi. Edremit Demokratik Halk Meclisi'nin açıklamasında "Devletin hiçbir atanmışı kabul edilmeyecek” denildi.
DBP ilçe binası önünde yapılan açıklamaya, DBP ve HDP ilçe yöneticileri, Edremit Belediyesi eşbaşkanları Sevil Rojbin Çetin ve Abdulkerim Sayan, KJA aktivistleri, Demokratik Mahalle Meclisi üyelerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
Van'ın merkez ilçesi İpekyolu'nda da Hacıbekir Mahallesi'nde Demokratik Halk Meclisi tarafından öz yönetim inşasına başlandığı duyuruldu.
Diyarbakır Sur Halk Meclisi de Hasırlı Mahallesi Özgür Yurttaş Derneği önünde yaptığı basın açıklaması ile “özyönetim” ilan etti. Açıklamada "Bizler Sur ilçesinde yaşayan seçilmişler olarak, demokratik kent meclisi olarak faşizan ve meşru olmayan rejime karşı toplumun özyönetimi olarak kendimizi beyan ediyoruz" dendi.
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinin 4 mahallesinde günlerce süren çatışmaların ardından, Silvan Halk Meclisi 15 Ağustos’ta yaptığı açıklamayla “öz yönetim” ilan ettiğini duyurdu.
Aralarında DBP İlçe eşbaşkanları Aynur Sümer ve Barış Gülenyüzlü, Belediye eşbaşkanları Yüksel Bodakçi ve Melikşah Teke'nin de bulunduğu yüzlerce kişi, çatışmaların günlerce devam ettiği Mescit Mahallesi Azizoğlu Meydanı'nda bir araya geldi.
Silvan Halk Meclisi adına açıklama yapan Barış Gülenyüzlü, “son dönemde devletin ve AKP hükümetinin, gözaltı, katliam politikasının halkı "yeter artık" dedirtecek noktaya getirdiğini” savundu.
"Biz Silvan halkı olarak bu yaklaşım tarzı ile yönetilmek istemiyoruz" diyen Gülenyüzlü, şöyle devam etti:
“Her an katledilme tehlikesiyle, gözaltında işkence tehlikesiyle yaşamak istemediklerini” söyledi. Mevcut sistemi kabul etmediklerini dile getiren Gülenyüzlü, AKP hükümetinin "Herkes benim emrimde olmalı ve istediğim şekilde hareket etmeli" dayatmasının kabul edilmediğine ifade etti. Gülenyüzlü, "Biz Ankara'dan yönetilmek istemiyoruz. Bu yüzden kendimizi ve kentimizi öz yönetimimizle yönetmek istiyoruz. Ve tabi ki yöneteceğimiz bu alanda bu halkın önderi olan Önder Apo ile bu sistemi uygulayacağız. Bu bizim en meşru hakkımızdır. Önder Apo'nun özgürlüğü Kürdistan halkının özgürlüğüdür. Bizler Farqîn'de yaşayan seçilmişlerin Demokratik Kent Meclisi olarak faşizan ve meşru olmayan rejime karşı toplumun öz yönetimi olarak kendimizi beyan ediyoruz.”
Diyarbakır Valiliği 17 Ağustos 2015 tarihinde bir açıklama yaparak Silvan’da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Valilik yasağın “Halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla” ilan edildiği duyurdu. Yaklaşık bir buçuk gün süren yasak 19 Ağustos sabahı kaldırıldı.
Silvan’da sokağa çıkma yasağının başlamasının ardından güvenlik güçleri yollara kazılan hendekleri kapatmak ve barikatları kaldırmak amacıyla bölgeye operasyon başlattı. Operasyon sırasında güvenlik güçleri ile PKK’lı grup arasında çıkan çatışmada 1 kişi öldü, 1 kişi de yaralı olarak yakalandı.
18 Ağustos 2015 tarihinde sokağa çıkma yasağının sürdüğü sırada Silvan’a giden Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak valilik izninin ardından ilçeye girebildi. Kışanak, elektrik ve internetin kesik olduğu ilçeyle iletişim kurmanın imkânsız olduğunu belirterek, "Sivillerin başına çok kötü şeylerin gelmesinden korkuyorum" diye konuştu.
Diyarbakır Valiliği 17 Ağustos 2015 tarihinde bir açıklama gece 21:00 ile sabah 07:00 arasında Silvan’da sokağa çıkma yasağı ilan etti. Yasak 18 Ağustos'ta bir gün uzatıldı. Valilik, yaşanan olaylar nedeniyle Silvan, Lice, Kulp ve Dicle ilçelerinde bazı bölgelerin Özel Güvenlik Bölgesi ilan edildiğini de açıkladı.
Aynı gün Lice ile Hani ilçeleri arasında kırsal kesiminde askerler ile PKK’lı grup arasında çıkan çatışmada 4 asker şehit oldu.
Sokağa çıkma yasağının ardından 18 Ağustos’ta toplanan Diyarbakır'ın Lice ilçesinde Halk Meclisi “öz yönetim” ilan edildiğini açıkladı. Meclis adına açıklama yapan DBP İlçe Eşbaşkanı Murat Akgün, “devletin hukukunu ve sistemini tanımadıklarını, devlete karşı kendi öz savunmalarını yapacaklarını” söyleyen Akgün, "Bu temelde özgür yaşamı inşa edeceğiz, bizler halkın kendi öz iradesiyle seçilmiş olan seçilmişler olarak, Türk devletini ve geçici AKP hükümetini Kürt halkı üzerindeki baskılarını kınıyoruz" dedi.
Dicle Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Akgün "Lice halkı ve seçilmişleri olarak hukuki hiçbir ölçü tanımayan, sivil insanlarımızı katleden, keyfi muamelelerle insanlarımızı tutuklayan bu tutumlarını kabul etmiyoruz. Bu nedenle kendi yönetimimizi ilan ediyoruz, kendimizi yönetme kararımızı alıyoruz. Yönetimimiz ile irademizi tanımayan öz yönetimimizi engellemeye çalışan ve her türlü saldırı karşısında demokratik meşru müdafaa tarzında kendimizi savunacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 18 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanlığı Devir Teslim töreninde Erdoğan öz yönetim ilanlarına ve yaşanan çatışmalara ilişkin olarak şunları söyledi:
"Devletin ve milletin varlığına karşı sıkılan her kurşunun, atılan her bombanın, kazılan her çukurun hesabı sorulacak, cezası mutlaka verilecektir.
Arkalarına aldıkları güçlerle Türkiye'nin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine saldıranlar hak ettikleri cevabı almaktadırlar ve alacaklardır."
“Öz yönetim” ilanlarının ardından, Sur ve Silvan ilçelerinde 19 Ağustos 2015 tarihinde eş zamanlı operasyon yapıldı. Sur Belediyesi eş başkanları DBP'li Seyid Narin ve Fatma Şık Barut ile Silvan Belediyesi eş başkanları Yüksel Bodakçı ve Melikşah Teke gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında DBP Sur ilçe Eş Başkanı Ali Rıza Çiçek ve birçok DBP üyesi de yer aldı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Sur ve Silvan ilçelerinde belediye eş başkanlarına yönelik operasyonlara tepki gösterdi. Kışanak "Devlet, gelip benim belediye başkanımı gözaltına alırsa, ben de özerklik ilan ederim" dedi.
DHA’dan Ahmet Ün’ün haberine göre; 19 Ağustos 2015’te Sur Belediyesi önünde toplanan belediye başkanları ve sivil toplum örgüt temsilcileri, gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulundu. Açıklama yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak ülkede hukuksuzluk, devlet nizamı haline getirilmeye çalışıldığını savundu. Kışanak şunları söyledi:
"Hukuk, kural tanımayan, halkın ihtiyaçlarını, tepkilerini dikkate almayan tek taraflı işleyen, elindeki devletin bütün gücünü halkın taleplerini bastırmak için kullanan otoriter bir yönetim birileri tarafından tesis edildi. Buna sessiz kalanlar, bugün Silvan, Sur ve Lice’de yaşananlar yarın batı illerinde de yaşanacak."
Muş’un Varto İlçesi’nde öldürülen kadın PKK’lının çıplak halde yere yatırıldığı görüntüleri hatırlatan Gültan Kışanak, şunları söyledi:
"Varto’da sokak ortasında çıplak bedeni sürüklenen kadının hesabını verecekler. Bu alçaklığı yapandan hesap sormayan devlet, gelip benim belediye başkanımı gözaltına alırsa, ben de özerklik ilan ederim. Bir halkın onuruyla bu kadar oynanılamaz. Bize bu kadar hakaret etmeyin. Binlerce hukuksuzluk var, yüzlerce faili meçhul cinayet var. Hangisinin hesabını sordu bu devlet? Kimseden hesap sordu mu? Kimi yargı karşısına çıkardı. Varto’da yaşanandan devlet hesap sordu mu? Devlet benim namusumu korumayacaksa, bu halkın seçilmiş iradesine saygı göstermeyecekse, devlet ne için vardır? Bu halkın özerklik talebi, siyasi bir taleptir. Varsa siyasi bir cevabınız, siyasetle cevap verin. Ama yok biz siyaset yapmıyoruz, biz otoriter devlet olarak sizi ezeceğiz diyorsanız, kusura bakmayın ezdirmeyeceğiz kendimizi. Bu halkın seçilmiş bir temsilcisine yapılan muameleyi yapan hukuk devleti değildir….”
Doğubayazıt’ta DBP, HDP, DTK, Bazid Demokratik Halk Meclisi, 19 Ağusto tarihinde bir açıklama yaparak öz yönetim ilan ettiğini duyurdu. Doğubayazıt Belediyesi, TUHAYD-DER ve Sema Yüce Kadın Danışma Merkezi, Yenimahalle'de düzenlenen ortak basın açıklaması DBP Doğubayazıt İlçe Eşbaşkanı Muhsin Kula tarafından okundu. Açıklamada şöyle denildi:
"Gever'de yere yatırılan insanlarımıza 'Türk'ün gücünü göreceksiniz', 'Bu devlet size ne yaptı' diyen polis aslında 90 yıldır devletin ne yaptığını açıkça göstermektedir. Tekrar köyler boşaltılmakta, şehirler ablukaya alınmakta, harabe hale getirilmektedir. En son Varto'nun durumu bunun açık örneğidir. Cenazelere insanlık dışı uygulanmalar yapılmaktadır. Varto'da yaşamını yitiren kadın gerillanın çıplak halde teşhir edilmesi insanlığın öldüğü noktayı göstermektedir. Bütün bu insanlık dışı uygulamaları yapanlar devlet adına yapmaktadır. Böyle bir devletle barışık olmayacağımız bilinmelidir. Bu anlamda devleti reddetmemekle birlikte devlet kurumlarını tanımayacağımızı kendi kendimizi yöneteceğimizi belirtiyoruz. Bundan sonra devletin tayin ettiği vali ve kaymakamlar değil kendi seçtiğimiz vali ve kaymakamlarımız bizim için esas olacaktır. Öz yönetimimize yönelik gelişecek her türlü saldırı karşında her türlü savunmamızı yapacağız. Bu temelde öz yönetimimizi ilan ediyoruz."
Son olarak Bitlis’in Hizan ilçesinde DBP, Hizan Demokratik Halk Meclisi, KURDÎ-DER, Demokratik Emek Kongresi (DEMEK), Kadın Meclisi, KJA, MEYADER, DEM-GENÇ, Yerel Yönetimler ve DTK ortak açıklamasıyla “öz yönetim” ilanı yapıldı.
Hizan Demokratik Halk Meclisi Eşbaşkanı Kader Sönmez, tarafından okunan açıklamada şöyle dendi:
"Demokrasi farklı kimliklerin, inançların ve toplulukların öz iradelerini özgür ve örgütlü bir şekilde beyan etmesidir. Bu nedenle topluma yönelik geliştirilen devlet baskısına karşı halklar ve toplumun tüm farklı kesimleri olarak varlığımızı koruma ve özgürlüğümüz sağlama temelinde bu baskılara karşı iradesini ortaya gibi ciddi bir durumla karşıyayız. İrade beyanı ve tutum alma devlet karşıtlığı ve bölünme olarak kesinlikle anlaşılmamalıdır. Bizler Kürdistan halkları olarak kendi dilimiz ve kültürümüzle kendimizi öz yerel irademizle yönetmek istiyorsak buna saygı duyulmalı ve desteklenmelidir.
Devletin ve meşru olmayan AKP hükümetinin 'Herkes benim emrimde olmalı ve istediğim şekilde hareket etmeli' dayatmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bizler merkezden dayatılan, Ankara'dan toplumla uyuşmayan her şeyi yapmak zorunda değiliz. Bizler devletin atadığı vali ve kaymakamlar tarafından yönetilmek istemiyoruz. Bizler Kürt halkı olarak demokratik ve meşru yöntemlerle kendimiz seçtiği yönetimler tarafından yönetilmek istiyoruz. Bu nedenle biz artık kendimizi ve kentimizi öz yönetimimizle yönetmek istiyoruz."
Hizan'daki öz yönetim açıklamasını okuyan Kader Sönmez çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Bitlis Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, “İlimiz Hizan ilçesinde 19 Ağustos 2015 günü küçük bir grup bir araya gelmiş. Demokratik Bölgeler Partisi sözde Halk Meclisi Eş Başkanı Kader Sönmez tarafından yapılan bir basın açıklaması ile sözde özyönetim ilan edildiği duyurulmuştur. Anayasa ve yasalara aykırı olarak gerçekleşen bu eylem neticesinde ilgililer hakkında yasal takibat başlatılmış ve bu kapsamda emniyet güçlerimiz tarafından yapılan operasyon sonucu Kader Sönmez isimli şahıs, ikametinden alınarak Hizan Cumhuriyet Başsavcılığı'nca sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir” denildi.
DBP Eş Genel Başkanı Emine Ayna, 'öz yönetim’ ilanına destek verdi. Ayna, "Halk öz yönetimlerini ilan ediyor ve DBP olarak biz bunun içindeyiz. Biz bu coğrafyanın yönetimine ortak olacağız. Ya bunu konuşarak, anlaşarak birlikte tesis edeceğiz, ya da biz yapacağız. Seçenek sizindir" dedi.
Kendilerinin, Silvan’ı Ankara’dan yönettirmeyeceklerini söylediklerini belirten Ayna, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Belediyelerimiz, seçilen belediye eş başkanlarımız, halkın belediyeleridir. Biz Ankara’dan Diyarbakır’ı, Silvan’ı yönetmeyeceğimizi söyledik. Seçilen belediye başkanlarımızın çalışmalarını yürütürken Ankara’ya göre değil, belediye başkanı oldukları yerin halkına göre hareket edeceklerini söyledik ve oy istedik. Bu halk da bu nedenle belediyelerimize oy verdi. Öz yönetim dediğimiz şey yönetime ortak olmaktır"
İstanbul'un Gülsuyu ve Gazi mahallelerinde de öz yönetim ilan edildi. 15 Ağustos'ta açıklama yapan Maltepe Halk İnisiyatifi "Devletin Kürt halkına yönelik topyekun saldırılarının kabul edilir değildir. Devletin hiçbir kurumunu tanımıyoruz" diyerek öz yönetim ilan edildi.
İsyanbul Gazi Mahallesi'nde de Gazi Halk İnisiyatifi tarafından öz yönetim ilan edildi. Açıklamayı okuyan KJA İstanbul Koordinasyon üyesi Gülsen Biter, " AKP'nin Kürt halkına topyekûn bir savaş başlattığını" savunarak
"Buna karşı ezilen, sömürülen, katliamlara uğrayan, yıllardan beraber yan yana yaşayan, dili, dini, kültürü farklı olsa da birlikte yaşamı paylaşmış olan emekçi Gazi Halkı'nın bu zulüm, işkence ve katliamlara 'artık yeter' deme zamanı gelmiştir" dedi.
© Tüm hakları saklıdır.