Gündem

Muammer Güler: Oğlum Ritz Carlton'da makul bir ücrete oturuyor

Meclis Soruşturma Komisyonu'nda ifade veen Muammer Güler, oğlunun evinde bulunan 1.5 milyon liranın gayrı menkul satışından elde edildiğini söyledi

05 Aralık 2014 22:36

Meclis Soruşturma Komisyonu’nda ifade veren eski bakan Muammer Güler, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun Günüydoğu milletvekili olduğu ve çözür süreciyle ilgili olarak yapılabileceğini söyledi.
 
Rıza Sarraf’a, kendisinin koruma vermediğini söyleyen Güler, “Bu arkadaşın müracaatı var. Bütün incelemeler İstanbul İl Koruma Komisyonunca yapılmış, işlem orada yapılmış ve koruma kararına istinaden de araçlarla ilgili başkalarına yapılan neyse ona da yapılmış. Hiçbir ayrıcalık yapılması konusunda bir talimatımız yok“ dedi.

"Sarraf’ı tanıdıktan sonra onunla ilgili size bilgi geldi mi? MİT raporundan söz ediliyor. İçişleri Bakanı olduğuna için sizin de mutlaka kulağınıza gelmesi lazım?” sorusuna da Güler, “Kendisiyle tanışmamda bir mahsur olmadığı yönünde, kendisiyle ilgili adli ve idari çalışmanın olmadığı bana ifade edildiği için kendisiyle tanışmakta bir mahzur görmedim. Şimdi, o dediğiniz konuda da bir bilgim yok. Ayrıca MİT raporu ile ilgili haberleri ben de basından takip ettim. Ben bu konunun tamamen bir spekülasyon olduğunu, MİT Kanunu’ndaki özel hükümler nedeniyle de bu türden haberler yapılamayacağını ve esasen bunun gerçekliği konusunda da şüpheli olduğunu düşünüyorum” diye yanıtladı.

 

'Sarraf için Çin'e yazılan mektup resmi evrak niteliğinde değil'

 

Sarraf ile ilgili Çin’e yazılan referans mektubu konusunda “Çin’de kurulu bankaların yetkililere sunulmak üzere yazılan mektup kesinlikle resmi evrak niteliğinde değildir. Gerekli yardım ve kolaylığın sağlanmasına ilişkin kişisel mahiyette bir referans yazısıdır” yanıtı verdi. “Bakan olarak yazıp imzaladınız mı?” sorusuna ise, “Efendim hatırlamıyorum, çünkü Bakanlığın resmi yazısı değildi, resmi yazı niteliğinde değildir” yanıtı verdi.

 

Barış Güler'in 30 bin dolarlık danışmanlık ücreti

 

Oğlu Barış Güler’in, Rıza Sarraf’a 30 bin dolarlık danışmanlık ücretiyle ilgili, “Şimdi efendim, oğlumun Rıza Sarraf’a danışmanlık ilişkisi de kamuoyunda speküle edilen bir konudur. Ben daha önce de belirtmiştim. Oğlum iyi derecede İngilizce ve Rusça bilen, yurt içi ve yurt dışında iş tecrübesine sahip bir kişidir. Beraberinde değişik alanlarda işletme, muhasebe, insan kaynakları, iş idaresi, avukat gibi donanımlı, görev yapan bir çok çalışma arkadaşı vardır. Bunu bir kere söylüyorum: Bu ilişki kesinlikle bir kanunsuz işin takibi anlamında olmamıştır. Benim oğlum kanunsuz bir ilişkinin takibinde olmaz.”

 

Barış Güler'in 15 ayrı sim kartı

 

“Arama tutanağında Barış Güler’in 15 adet telefon ve her biri için ayrı sim kartı var” sorusuna da Güler, “Sayın başkan tabii ki bu konu soruşturma önergesi kapsamında değil. Ama ben bu konu ile ilgili tahminde bulunmak istiyorum. Ben oğlumun nihayet bu son on yılda bir veya iki telefon değiştirdiğini biliyorum. Ama avukatlarını kullandıkları telefonlar var şirket olarak, acaba onlardan biri midir diyorum” diye yanıt verdi.

 

'Rıza Sarraf hakkındaki iddialarda takipsizlik kararı verilmiştir'

 

Güler, Sarraf sorusuna, “Rüçhan Bayar yaptığımız tanışmadan sonra değil daha önce Çin’de zaman zaman bulunan, oradaki işleri yürüten kişi olarak biliyorum. Doğrusu, ben Rıza Sarraf’la ilgili bana verilen bilgiler içerisinde sakıncalı bir durumu olduğunu bilsem asla ve asla böyle bir ilişkide olmam. Yanı kanun dışı iş yapan kimseyle böyle bir ilişki içine girmem. Ama Rıza Sarraf, şu anda şu anda söz konusu iddialardan kavuşturmaya yer olmadığı kararını almış kişidir.

Yani şu anda Rıza Sarraf ile ilgili, ben onun avukatı değilim ama şu andaki 2014’de 16 Ekim’de verilen karar soruşturmada da hakkındaki iddialar nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş kişidir. Onun hakkında başka bir iddiası olan varsa onu da ayrıca öne sürer ama şu andaki görüne durumda da kendisine herhangi bir suçtan şu anda tespit yapılmamıştır.”

 

'Oğlum hakkında itibarsızlaştırma amacına yönelik...'

 

"Oğlum Barış Güler’in henüz ifadesi alınma işlemi dahi yapılmadan Mali Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından -biraz önce belirttiğim- usulsüz yöntemlere uygun rapor hazırlamıştır. Operasyonların yerel seçimlere belli bir süre kala hazırlanması ilgi çekicidir. Ayrıca, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması ile teknik araçlarla izlenmesi tedbirlerine ilişkin usul ve esaslara da uyulmaması sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olması nedeniyle derhâl imhası gerekirken etmeyen, suçu önleme ve suçüstü olanağı varken yapmayan adli kolluğun sadece maddi olgu ve durum tespitiyle yetinmesi gerekirken bununla yetinmeyerek düzenledikleri 18/12/2013 tarihli raporlarında şüphelilerin kişilikleriyle ilgili olarak soruşturma ve kovuşturma makamları-nezdinde olumsuz algı oluşturmak ve toplum nezdinde de itibarsızlaştırma amacına yönelik olarak tutanaklarda yer alan içeriği kuşkulu, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve beyan ve bulgulan şüphelilerin ifadesini almaya dahi gerek görmeden değerlendirmek ve yetkilerini aşarak hukuki yorumlara tabi tutarak, altını çizerek belirtiyorum, tamamen suç nitelemesi yapmak ve suç teşkil etmeyen, tamamen özel hayatı ilgilendiren mahrem görüşmelere de yer vermişlerdir."

 

'MİT raporu bana gelmez'

 

"Şimdi, biraz önce ifade ettim tanıklıktan çekinme hakkı bulunanlarla iigili tapelerin nasıl hukuk dışı elde edildiğini demin ifade ettiysem bunun da içerikleriyle ilgili bilgi vermeyeceğim size. Ancak, şimdi, biraz önce dediniz ki: Efendim bir istisnai vatandaşlığa başvuran kişiyle ilgili MİT raporu. MİT raporu benim önüme gelmez. Bana MİT raporu olumsuz olduğu için işleme konulmuyor derler, ben de işleme koymam. O nedenle de bakın demin söylediğim konuları da teyit eder mahiyette. Yani adamın eğer MİT tahkikatı olumlu değilse onu benim referansımla da olsa, bir başkasının referansıyla da olsa zaten işleme girmesi mümkün değildir. O nedenle yapılmamıştır “ondan, o kanaatle, bu kanaatle” diye olmaz. Artı bu 25 Ekimle ilgili böyle bir kanaatin çıkarılması -işte demin size söyledim- algı operasyonu yapılan kişilerin “Şöyle olsaydı böyle olur, böyle olsaydı böyle olur” diye baba oğul arasında tape hâline getirilemeyecek, kayıt altına alınamayacak, hemen silmek zorunda oldukları evrakiyeleri, tapeleri silmemeleri sonucu varılan bir kanaattir. Kesinlikle reddediyorum ve kabul etmiyorum.
Orhan İnce’yle ilgili tayinle ilgili olarak, ben, tabii geniş de bir not hazırlamıştım. Orhan İnce’yle ilgili bir husumetim yok, kendisini de tanımam, yüzünü de görmedim."

 

‘2 milyon dolar oğlumun alacağı’

 

2 milyon dolarla ilgili komisyon üyeleri ile Muammer Güler arasında yaşanan diyalog şöyle: 
 
Rüçhan Bayar’ın size 200 bin dolar borcu mu var?”
 
- 2 milyon 50 Dolarlık borçları var efendim.
 
Peki bununla ilgili 2 milyon doları bir yerde beyan ettiniz mi? 
 
- Benim oğlumun (Barış Güler) alacağı efendim, benim alacağım değil ki.
 
Oğlunuzun böyle bir gücü, yanı borç verebilme gücü var mı?   
 
- Efendim, o borcun kaynağını teşkil eden para, sonuç itibarıyla kendisine ifade edilen para, ‘Paranız bu kadar oldu’ şeklinde. Yanı başlangıçtaki 1.5 Milyon civarında iken 4 yılda bunun nemalanmış şekli olarak bu rakama geldi.
 
Neden beyan etmemiş bunları?
 
- Efendim, oğlumun mal beyanında bulunma statüsü yok ki…
 
Neden bankalarda değildir, bu paraları yurt dışından getirdiğinde? 
 
-Evet, yaptığı işlerdeki kazançlarını değerlendirmek üzere başka dışında değerlendirmiş olabilir…

 

'Oğlum Ritz Carlton'da makul bir ücrete oturuyor'

 

Oğlunuz nerede oturuyordu o gün? Daha doğrusu oğlunuzun ikametgâhı nerede?

- Efendim, oğlumun daha önce benimle beraberdi, sonradan ayrılıp dışarıda kaldı.

Nerede?

- 37 yaşındaki adam, benim onu takip edecek hâlim
yok.

Onu sormadım ben. Nerede oturuyor, onu soruyorum. Nerede oturuyordu oğlunuz? Semt, ev nerede yani?

- Ritz Carlton’da oturuyordu.

“Ritz Carlton” dediğimiz, bu hemen İnönü Stadı’nın üstündeki o büyük rezidansta.

- Evet.

Kendi dairesi mi?

- Hayır efendim.

Ne kadar kiraya oturuyor?

- Valla ne bileyim efendim kirasını? Makul bir ücrete oturduğunu biliyorum ama herhâlde kamuoyunda söylendiği kadar da öyle speküle edildiği kadar..

 

Barış Güler'in evindeki para gayrı menkul satışından

 

BAŞKAN - 1,5 milyon liraya yakın bir para.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, arama sırasında oğlumun ikametgâhında tespit edilen paranın kaynağını gösteren 15 Kasım 2013 tarihli ev satış protokolü oğlum gözaltındayken soruşturma makamlarına teslim edilmiştir, sureti de buradadır. Buna göre, oğlumun 2006 yılında Eston Yapı'dan, kırk ay taksitle ve 250 bin Türk lirasına satın aldığı ve sonrasında üzerine 1 milyon 275 bin lira ipotek konulan dairesini 2003 yılından beri tanıdığı B.Y adlı şahsa 400 bin Türk lirası peşin, 1 milyon Türk lirası bir ay içinde ödenmek ve 250 bin Türk lirasına da senet düzenlenerek toplam 1.650 bin Türk lirasına satılması sonucu alınan paradır. Bu paranın bir kısmı değerlendirilmek üzere dövize çevrilmiştir. Ev üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını müteakip senedin de ödenmesiyle Tapuda satışın ve devrin yapılacağı bu protokolde öngörülmüştür. Belirtilen satış işlemi, tarafların ve tanıkların cumhuriyet savcılığındaki ifadeleri ve imza testleriyle de tespit edilmiş bulunmaktadır. Protokolü de vardır.

BAŞKAN - Gayrimenkul satışından elde edilmiş bir para diyorsun. 2000 kaçta alınmıştı efendim?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 2006’da 40 taksitle.

BAŞKAN - Kaç liraya 2006’da?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 250 bin liraya alındı. Senetleri de ibraz etmek
üzere...

BAŞKAN - Taksitle alındı 250 bine, değil mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet efendim. Beşer bin lira taksitle, 50 bin lirası peşin, 40 ay taksitle Eston Yapıdan alındı.

BAŞKAN - 2000 kaçta satmıştı o zaman, bunu 2013’te mi sattı?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - 2013’te sattığını öğrendim efendim protokolle.

BAŞKAN - 2013’te 1 milyon kaç dediniz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, 1 milyon 650 bin liraya satmış. Ayrıca, biliyorsunuz, orada bir de 250 bin lira senet var tabii ki.

BAŞKAN - Senet ilavesi, yani paranın dışındaki bir senet mi?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Bakiye senedi ayrıca efendim.

BAŞKAN - Hayır, 1 milyon 650’nin üstüne 250 daha...

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, hayır Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Nasıl diyorsunuz?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Hayır, 1 milyon 400 bin liraya tekabül eden para, 250 bin lira da senet. Sayın Başkanım, demin arz ettim efendim, müsaade ederseniz, bakın...

BAŞKAN - İkisi beraber 1.650 ediyor yani?

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, hepsi beraber. Tabii, tabii

 

'Rıza Sarraf'a koruma kararını ben vermedim'

 

BAŞKAN - Sırayla başlayalım.

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Rıza Sarraf'a koruma kararı ve araç plakası. Sayın Başkanım, Rıza Sarraf İstanbul Valiliği'ne verdiği 22 Nisan 2014 tarihli dilekçesiyle yönetim kurulu başkanı olduğu şirketlerinin işleri nedeniyle tehditler aldığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu belirterek yakın koruma polisi verilmesi talebinde bulunmuştur. Bu talep üzerine Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’nin 10, 15, 16 ve 20'nci maddeleri uyarınca İstanbul Valiliğinin 26 Nisan 2013 tarihli onayı sonucu 1 personeliyle yakın korumasına ve İçişleri Bakanlığının 201/65 sayılı genelgesinde belirtilen hususlar doğrultusunda da ikamet ve iş yeri adreslerinde gerekli olan önleyici kolluk tedbirlerinin alınmasına karar verilmiştir.
Bilahare, yine İstanbul Valiliğinin 12 Ağustos 2013 tarihli onaylarıyla da 2 personel ile yakın koruma kararı alınmıştır.

 

'1 milyon TL verirse bu haberi yazmayacağını ifade etti'

 

MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sayın Başkanım, Rıza Sarraf'la ilgili basında çıkacak haberlerin önlenmesiyle ilgili bir iddia var. Rıza Sarraf'ın usulsüz işlemleriyle ilgili olarak basında çıkacak haberlerin engellenmesi yolundaki iddiaya geliyorum. Rıza Sarraf, ismi mahfuz bir gazetecinin kendisiyle ilgili bir haber yapacağını ve eğer kendisine 1 milyon Türk lirası verirse bu haberi yazmayacağını ifade ettiğini belirterek benden bu konuda ne yapılabileceğini sordu. Konuyu başka mercilere de ilettiğini ve bu tür asılsız haberlerle ticari itibarına yönelik bir girişimin söz konusu olduğunu ve bu gazeteciyi bazı emniyet mensuplarının da tespit etmiş olabileceğini söyledi. Kendisine, bu konuda cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunması gerektiğini ve konuyla ilgileneceğimi ifade ettim. Daha sonrasında ilgili gazetenin genel yayın yönetmenini arayarak konu hakkında kendisini bilgilendirdim. Genel yayın yönetmeni daha sonra beni arayarak böyle bir haberin kendilerine henüz ham bir haber olarak...
BAŞKAN - Kimdi o aradığınız Genel Yayın Yönetmeni?
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Sanıyorum Bugün gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Karaca, telefon kayıtları da var.
Beni aradı, dedi ki: “Bize bu haber bir ham haber olarak geldi ve şirketlerin ticari itibarlarını zedeleyebilecek bir tür haberleri biz teyit etmeden yayınlamıyoruz ve bu konudan da haberdar ettiğiniz için size ayrıca teşekkür ederim.” Ayrıca, yine bir diğer gazetenin bağlı olduğu şirketin önceden tanıdığım CEO’sunu da aradım ve kendisini bilgilendirdim. Aynı şekilde o da bu tür haberlerin gerçekliğini araştırmadan yayınlamadıklarını ifade etti.
Sayın Başkan, benim basında çıkabilecek haberleri engellemek ile ilgili bir görev ve yetkim olmadığı gibi...
BAŞKAN - O diğeri, Ömer Bolat mı diyor onu?
MUAMMER GÜLER (Mardin) - Evet, efendim, doğrudur.
Benim basında çıkabilecek haberleri engellemekle ilgili bir görev veya yetkim olmadığı gibi özgür basının hangi haberleri yapıp yapmayacağına karar verme yetkisi Basın Kanunu ve basın ahlak ilkeleri çerçevesinde kendilerince takdir edilecek hususlardır. Nitekim bu habere itibar etmediklerini ve yayına almadıklarında mücadele ettik. Sayın Başkan, bir basın mensubunun para karşılığında ve şantajla haber yapıp yapmaması ise ayrıca değerlendirilmesi gereken ve suç teşkil eden bir konudur. Kaldı ki ticari şirketlerin yolsuzluk veya usulsüzlükleri varsa bununla ilgili devletin mekanizmaları belirtilmiştir.


 

İlgili Haberler