AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, milletvekillerinin maaş ve özlük haklarının iyileştirilmesi için hazırlanan ancak kamuoyunda büyük tepki gören yasa teklifine tepki gösterdi.
Elif Demirci'nin Doğan Haber Ajansı'nda yer alan haberine göre, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, milletvekillerinin maaş ve özlük haklarının iyileştirilmesi için hazırlanan ancak kamuoyunda büyük tepki gören yasa teklifini eleştirdi. Kurtulmuş, "maşeri vicdan, makul çoğunluğun kabul edebileceği bir şey olmalı. Makul çoğunluk bunu kabul ediyor mu? Etmiyor. Makul çoğunluğun kabul etmeyeceği adımların atılmaması lazım" dedi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, partisinin İzmir İl Başkanlığı'nda düzenlidiği basın toplantısında, kamuoyuna "milletvekillerine kıyak yasa teklifi' olarak bilinen teklifi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tepkiler üzerine, rötuşlanması için pazartesi günü Merkez Yürütme Kurulu'nda gündeme getirecek olmasını şöyle değerlendirdi:
"MYK'da görüşlerimizi söyleyeceğiz ama milletvekillerini maaşları, özlük hakları zaman zaman tartışma konusu olmuştur, hatta zaman zaman istismar da edilmiştir. Burada milletvekili arkadaşların meclisin de dikkkatli olması lazım. İnsanların asgari ücretle geçindiği Türkiye'de çok geniş kitlelerin yoksulluk riski taşıdığı bir ortamda belki yaptıkları hizmetin bedeli parayla ölçülemez denebilir ama, sonuç itibariyle bu anlamda kamuoyu tepkisini çekecek olan kararları alırken gerçekten düşünülmesi lazım. Genel ortalamanın siyasette çok güzel bir söz var mahşeri vicdan, makul çoğunluğun kabul edebileceği bir şey olmalı. Makul çoğunluk bunu kabul ediyor mu? Etmiyor. Makul çoğunluğun kabul etmeyeceği adımların atılmaması lazım."
Millet yapıyormuş gibi yapanı kokusundan anlar
Kurtulmuş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda partilerin uzlaşamaması nedeniyle çalışmalarını Haziran ayı sonuna kadar uzatmasını da şöyle değerlendirdi:
"Türkiye şuna karar verecek. Tanzimattan bu yana Türkiye'de anayasalar hep seçkinlerin işi oldu. 'Bu millet anayasa yapmaktan anlamaz kim bu millet ya çapulcu güruhu'. Bu millet anayasa mı yapar, biz yaparız' diyen seçkinciler, Türkiye'de tüm anayasa yapım süreçlerini kendi işi olarak gördü. Tanzimattan bu yana ilk kez millet anayasa yapma imkanına sahip oldu. 2004 referandumunda da bunu bu açıkça ortaya kondu. Millet dedi ki 'anayasayı ben yaparım.' Anayasayı milletin yapabilmesi için iki yol var. Doğrudan anayasa yapmak için seçilmiş olan meclis ama bu şimdilik kenarda duran bir ihtimaldir. O zaman anayasanın vekiller eliyle ya da askerlerin dipçikleriyle yapılması lazım. Kusura bakmayın 12 Eylül'ün askeri diktatörleri Aldıkaçtı hoca ve üç arkadaşlarını görevlendirecekler 'gidin şu kapalı kapılar ardında anayasa yazın' diyecekler. O zaman bu anayasa olacak da neden bu parlamentodan çıkacak anayasa, anayasa olmayacak. Önce parlamentonun kendi iradesini ve saygısını kuşanması lazım. Kim anayasa yapma iradesinden kaçarsa ipe un sererse 'şimdilik bu anayasayı yapmayalım. Eski Türkiye olduğu gibi dursun, yapıyor gibi yapalım' derse millet bunu görür. Bu milletin feraseti vardır. Doğru davrananla yapıyormuş gibi davrananı kokusundan anlar.
Uzlaşma sağlanmazsa referandum o da olmazsa seçim
AKP Genel Başkan Yardımcısı Kurtulmuş, muhalefetin anayasa değişikliğine direndiğini belirterek, "Uzlaşma sağlanır. Sağlanmazsa referanduma gider, gidemezse seçime gider, gidemezse millet gereğini yerine getirir" dedi. Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bu anayasanın tarihsel bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Tabi ki isteriz uzlaşmayla olsun ama uzlaşma yapacağız diye sonsuza kadar beklenemez ki. Uzlaşma mecliste sağlanamazsa millette sağlanır. Vekillerinin sağlayamadığı uzlaşmayı asilleriyle sağlarız. Milletin iradesi ortadayken hiçbir partinin bundan kaçmaması lazım. AK Parti üzerine düşenleri yaptı. Dostlar alışverişte görsün gibi bu anayasanın birkaç maddesi değiştirilecekse hiç değiştirilmesin daha iyi. O zaman millette umut devam eder. Biz yeni Türkiye'yi inşa etmek için yeni bir anayasa yaparız umudu devam eder. Bazı partilerin eski Türkiye'yi koruyan maddeleri savunduklarını, bu maddelerin değiştirilmemesi için azami gayret sarf ettiklerini görüyoruz. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'. Millet bu egemenliğini seçilmiş kişi ve kurumlar eliyle kullanır. Siz bunu getirdiğiniz zaman bürotratik oligarşinin tamamıyla tanımlanmasını anayasadan çıkarmış oluyorsunuz. Muhalefet partilerinin bir kısmı sistemin antidemokratik kısımlarını değiştirmeye yönelik kısımlarda uzlaşma sergilemiyorlar. Örneğin, 24. madde din ve vicdan özgürlüklerini genişleteceksiniz diyor, CHP direniyor. Türkiye'de vatandaşlık meselesini yeniden bir hukuki tanımlama haline dönüştüreceksiniz diyor, orada MHP direniyor. Dolayısıyla kategorik olarak baştan olmaz istemezük derlerse nasıl uzlaşma sağlanacak."