Politika

Kılıçdaroğlu'ndan '17 Aralık tahliyeleri' yorumu: Daha önce tahliye edileceklerini söylemiştik

17 Aralık soruşturması kapsamında tutuklu bulunan 5 kişinin tahliyesine ilişkin "Daha önce tahliye edileceklerini söylemiştik. Şimdi yolsuzluk dosyalarını kapatmaya çalışıyorlar" dedi

28 Şubat 2014 21:58

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 17 Aralık soruşturmasında aralarında Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan ve iş adamı Reza Zarrab’ın da bulunduğu 5 kişinin daha tahliye edilmesi kararına ilişkin, "Daha önce tahliye edileceklerini söylemiştik. Şimdi yolsuzluk dosyalarını kapatmaya çalışıyorlar" ifadesini kullandı.

Erdoğan'dan söz ederken Başbakan yerine "O zat" diye hitap eden Kılıçdaroğlu, medya patronlarına "adam gibi yayın yapın yoksa hesap sorarız" diye tepki göstererek CHP seçmenine "havuz gazetelerini almayın" dedi.

Partisi’nin mitingine katılmak için geldiği Çanakkale'de, havaalanında gazetecilerin sorusu üzerine, İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesinin, iş adamı Reza Zarrab, eski bakan çocukları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan, Hikmet Tuner ve Özgür Özdemir'in tahliyelerine ilişkin kararını değerlendiren Kılıçdaroğlu,"Daha önce tahliye edileceklerini söylemiştik. Şimdi yolsuzluk dosyalarını kapatmaya çalışıyorlar.' diye konuştu.

Erdoğan’ın ‘’yalan söylediğini’’ iddia eden Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle:

"90 yıldır uğraşıyoruz. Çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak için mücadele etik. Çanakkale’de şehitlerimizin bağrındayız. Bir iktidar, haramilerin iktidarı Türkiye Cumhuriyeti’ni soyuyor. Utanmadan arlanmadan hala kendisine başbakan değil. sen başbakan değil çalan başkansın. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum.

 

‘Sizi O zat'la ayrı tutuyorum’

 

Sizi o zat’la ayrı tutuyorum. Siz yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen bir siyasal partiye oy verdiniz, yasaklarla yoksulluklarla mücadele edeceğim diyen bir partiye oy verdiniz. Ama şimdi her şey çok açık. Sizin için değil cebi için çalışan bir siyasal iktidarla karşı karşıyasınız. Kendim söz verdim, bir daha o adama başbakan demeyeceğim. Onun adını başçalan. Her şeyi görüyorsunuz. ABD’den Japonya’ya kadar herkes Türkiye’de olanı biteni görüyor. Onlarca ses kaydı yayınlandı. Hiçbirisine sahte demediler.

 

Ses kayıtları çıktı

 

Ama ne zamanki kendisinin ses kayıtları çıktı başladı, efendim bu yalandır. Sen yalan söylüyorsun başçalan. Başçalan malvarlığını açıkladı mı, çocuklarının mal varlığını açıkladı mı, kardeşlerinin mal varlığını açıkladı mı? Başçalan’a bir tavsiyem var. önceden TV kanalında karşı karşıya gelelim derdim.

 

Yanyana gelmeyi uygun görür müsünüz?

 

Artık bir hırsızla karşı karşıya gelmeme herhalde sizin izin vermemiz gerekir. Bir hırsızla televizyon kanalında yanyana gelmeyi uygun görür müsünüz? Ben de uygun görmüyorum zaten.

 

‘Oğlum ne var ne yok diyor’

 

Telefon ediyor, sabahın sekizinde. Oğlum ne var ne yok diyor. Oğlan da yeni uyanmış. Oğlum diyor şuralarda arama yapılıyor. Baba diyor bir daha tekrar eder misin? Olur oğlum diyor edeyim. Aynı gün paraları sıfırla diyor. Kardeşini gönderiyorum diyor. Amcanı yeğenini dayını çağır onlar da sıfırlasın diyor. Daha önce sloganları öyleydi. Büyük düşünün, yani büyük götürün diyorlardı.

 

‘Bu başçalan...’

 

Bu başçalan geçen bir konuşma yapmış. Artık adı başçalana çıkan bir insanın Türkiye Cumhuriyeti’nde başbakanlık koltuğunda oturması… Sende ar varsa, haya varsa, utanma duygusu varsa, Allah korkusu varsa o koltuktan derhal ayrıl. Oğlum paraları sıfırlayın diye telefon ediyor. Aynı gün, 18 Aralığa dönüyor ertesi gün saat 10:58. Oğlum diyor sıfırladınız mı? Baba diyor, henüz 30 milyon avro kaldı onu sıfırlayamadık.

Emekli kardeşlerime sesleniyorum, sizin aylığınız niye düşük? E birisi 30 milyon avro götürüyorsa tabiki düşük olacak. Gün değişim günüdür, kendimize gelme günüdür. AKP’ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Gün helal süt emmişlerin iktidara taşınması günüdür. Hep beraber bunun mücadelesini yapacağız.

 

‘Oğlum kaç lira var?’

 

Bu başçalan arada diyor ki, benim diyor her soruya yanıtım var, cevap veririm diyor. Her soruya cevap verebilir mi? Hani bir bakan vardı 700 bin liralık kol saati. Kimden aldı? Zarrab’dan aldı. Hani bir bakan vardı, oğluna telefon ediyor sabahın köründe, oğlum diyor kaç lira var, baba üç beş kuruş var diyor. Oğlum kaç lira var? E baba 1 trilyon civarı bir para var diyor. Şimdi bunların tamamı doğru gerçek. Bir bankanın genel müdürünün evinde ayakkabı kutusunda 4,5 milyon dolar serbest. Bunlar kapatılamaz. Dünyanın hiçbir yeridne devletini soyan bir başbakan, başbakanlık namuslu kişilerin oturduğu koltuktur, hırsızların oturdukları koltuk değildir.

Dünyanın her yanında Türkiye'deki yolsuzluklar konuşuluyor. Böyle bir şeye izin vermeyelim. Yolsuzluk yapanlardan temizleyecğeiz Türkiye'yi. Onun için güç birliği yapmamız lazım. Gün ayrışma günü değil, beraber, birlik olma günüdür. Haramilerden temizleme günüdür Türkiye'yi. Gelin Mustafa Kemal'in partisinde birleşelim.

 

‘Adres belli altı ok!’

 

Gelin beraber, demokratik yollardan hesabını soralım. Esnafı, işçisi, memuru temiz bir Türkiye'mi istiyor? Adresi belli. Adres Altı ok, adres CHP.

Bir ülkede başbakan ve arkadaşları bir olup devleti soyuyorsa o ülkede başka bir yönetim vardır. Türkiye'de dikta yönetimi var. Başında da bir diktatör var. diktatörler insanların en temiz manevi duygularını, dini siyasete alet ederler. Diktatörler yeri geldiğinde camide içki içiyorlar diye yalanları ortaya atarlar. Kavga, kan ve yalanla beslenirler. Dini siyasete alet ederler. Biz herkesin inancına saygılıyız. Hepsinin inancı başımızın üstünde. Herkesin kimliğine inancına saygımız var. Gösterdik ve göstereceğiz. Kimsenin kimliği ile giysisiyle uğraşmadık, uğraşmayacağız. Önce halk zenginleşecek. Hakça bölüşeceğiz. Önce çalışacağız, alın teri döküp üreteceğiz sonra hakça bölüşeceğiz. Diyarbakır'da İzmir'de trabzon'da biri işsizse önce benim çocuğum değil o iş bulacak.

 

‘Havuz gazetelerini almayacağız’

 

Diktatörlerin bir işi daha var. Halkın bilgi edinmesinin önünde engel olurlar. Şimdi alo fatih dönemi başladı. Hemen kesin diyor, Alo fatih derhal keselim diyor hemen kesiyor. 630 milyon dolarlık medya havuzu oluşturdular. birileri alacak halkı kandıracak. Havuz gazetesini almayacağız.

 

‘Adam gibi yayın yapın, hesap sorarız’

 

Bu gazetenin birinin genel yayın yönetmeni 2 milyon lazım, gönder çalışanların maaşını ödeyeceğim diyor. Sen kimin parasını kime veriyorsun. O bankanın tüm mülkiyeti kamuya ait. Ona telefon edemez. Gerçeği görün diye söylüyroum. Şimdi onlar kamu bankalarından besleniyorlar. Diktatörler halkın bilgi almasını sağlayacak kanalları kapatıyor. Buradan tüm medya patronlarına sesleniyorum. Ya adam gibi yayın yapın, ya da gün gelir biz hesap sorarız. Korkmayın, yürekli olun, unutmayın bu ülkede CHP var.

 

‘Yalan söylüyor, senin hırsız olduğunu bilmeyen mi var?’

 

Diktatörler yalan söyler. Camide içki içildi diyor yalan çıktı. İmam yok diyor. Sen var diyorsun. İmam söylüyor, hayatını dine adayan adam yok diyor, sen yalan söylüyorsun. Kabataş'ta bir kadını dövmüşler, saldırmışlar. Görüntüler çıktı, yalan olduğu ortaya çıktı. Rapor var diyor. Sana mı inanayım görüntüye mi? Urla'da villalar. İki villa uğruna devletin valisini satan adam. 35 yıldır var diyor,yalan google'a baktık iki yıl önce yok. Halkı kandırmak için yalan söylüyor. Oğlu bilal ile konuşuyor. Yayınlanan konuşmalara bugüne kadar kimse sahte, montaj demedi. Başçalanın konuşmaları çıkınca, şok. Herkes sustu. Başbakan bunu yapabişlir mi? Hırsızlık var. Çıktı bu montajdır dedi. Ben Ağrı dağı ne kadar gerçekse konuşmalar da o kadar gerçektir dedim. Senin hırsız olmadığını bilmeyen mi var? Amerikadan açıklama yapıldı bunlar montajdır dedi havuz medyası. En son amerikalılar da dayanamadı, biz montaj demedik diye açıklama yaptı.

Manisa'da genç bir arkadaşımızın çantasında "hırsız var" diyen bir bez var. Savcı sen Başbakan'a hakaret ediyorsun diye yakalamış. Kendileri itiraf ediyor işte. Bu ülkenin nüfusunun yarısı o adamın hırsız olduğuna inanıyor. Bir ülkenin nüfusunun yarısı, başbakanın adının rüşvete yolsuzluğa bulaştığını düşünüyorsa o kişnin o koltukta oturmaması lazım. Ben yargıya gideceğim demesi lazım. Savcıları değiştirdi, polisleri, valileri değiştirdi. Ne yaparsan yap, bu yolsuzluğun üstü örtülemez."

Tüm dünya bundan bahsediyor. Fransız gazeteci dün "başçalan" diyor. Dünya literatürüne geçti. Ben şunu merak ediyorum. Bir insan töhmet altında kalırsa başkasını suçlamaz. Bakanlar olmuştur geçmişte, beni yüce divana gönderin aklanayım demiştir. Ama bunlar tam tersini yapıyor. Telefon ediyor, belgeleri yok edin diye. Paraları sıfırlayın. Neyin parasını sıfırlıyorsun.30 milyon avro kaldı diyor. Bu para ne arıyor başbakanın evinde. Herkes elini vicdanına koysun, sandığa öyle gitsin.

 

İlgili Haberler