Gündem

HDP'li Sancar: Demirtaş ve Zeydan'ın can güvenliğinden kaygımız var

"Cezaevleri güvenliğinin özel harekat birimlerine ve SADAT’çılara bırakıldığı yönünde ciddi söylenti ve duyumlar var”

20 Kasım 2016 00:34

HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, 4 Kasım’da Diyarbakır’daki evinde gözaltına alındıktan sonra Edirne F Tip Cezaevi'nde tutulanHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Abdullah Zeydan’ın can güvenlikleri konusunda kaygılı olduklarını söyledi. Demirtaş ve Zeydan’ın kaldıkları C Blok da, El Kaide, IŞİD, çek-senet ve mafya suçlusu tutukluların arada sırada taciz amaçlı slogan attıklarını ifade eden Sancar, ”Ayrıca cezaevleriyle ilgili yayılan söylentiler var. Cezaevleri güvenliğinin özel harekat birimlerine ve SADAT’çılara bırakıldığı yönünde ciddi söylenti ve duyumlar var” diye konuştu.

HDP’nin ilk alınan kararlar çerçevesinde TBMM’nin yasama faaliyetlerine katılmadıklarını anlatan Sancar, hafta sonunda yeni yol haritasını belirleyecek toplantılar yapılacağını söyledi. HDP’nin TBMM’ye dönme ihtimalinin güçlendiği belirtiliyor.

 Sancar’ın T24’e AKP ile MHP arasında uzlaşmanın yakın olduğunu gösteren Başkanlık modeli, tutuklu milletvekilleri konusunda değerlendirmeleri şöyle:

 

Hepsi tek kişilik odalarda tutuluyor 

 

“Şu anda hepsi tek kişilik odalarda tutuluyorlar. Özellikle Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın bulunduğu cezaevinde ciddi kaygılarımız var. Edirne Cezaevinde 3 blok var, bulundukları cezaevinde, Demirtaş ve Abdullah Zeydan C Blok’ta tutuluyor ve burada bulunan diğer tutuklu ya da hükümlülerin tamamı El Kaide, IŞİD gibi örgütlerden veya mafya, çek, senet gibi suçlardan tutuklananalardır. Arada rahatsız bir slogan atıldığını biliyoruz. Demirtaş ve Zeydan’ı taciz edecek bir durum var. Tecrit zaten kesinlikle hukuk dışı, insanlık dışı, ayrıca cezaevleriyle ilgili yayılan söylentiler var. Bilerek de çıkarılan söylentiler var. Cezaevleri güvenliğinin özel harekat birimlerine ve SADAT’çılara bırakıldığı yönünde ciddi söylenti ve duyumlar var. Ne planlıyorlar ne yapmak istiyorlar bilmiyoruz ama Selahattin Demirtaş’ın bir sağlığı ve güvenliği ile ilgili en ufak bir sıkıntı yaşanması halinde hükümet çok ağır bir vebal altında kalacaktır. İkisinin aynı cezaevinde aynı koğuşa getirilmeleri talebimiz de karşılanmadı. Demirtaş’ın bize iletmek istedikleri notlara engel oldular. Bu gurup toplantısında kamuoyu ile paylaşmak için notlar hazırlamıştı, onları da bize ulaşmasını engellediler. Cezaevi yönetimi avukatlara verilmesini engelleyen bir karar çıktı Diyarbakır Mahkemesi’nden. Postaya verilmek üzere teslim edilmesine rağmen ve cezaevi yönetimi faksın en geç Salı günü ulaşacağını bildirmesine rağmen bize notlar ulaşmadı. Salı günü ulaşması gerekiyordu. Önemli olan Salı günü ulaşmasıydı onu engellediler. Haksız hukuksuz bir tecrit ve kontrol altında ayrıca can güvenliğinden de kaygımız var. Cezaevi yönetimi ile bu konuda görüşüldü ama cezaevi yönetimi böyle bir şeyin olmadığını söyledi.”

 

AYM’nin Balbay kararı var 

 

“Ayrıca 2013 Aralık ayında Anayasa Mahkemesinin verdiği bir karar vardı. Balbay kararı olarak biliniyor. Milletvekillerinin tutuklu yargılanmasının Anayasa aykırı olduğunu söylemişti. Şimdi bu karar varken mahkemenin bu içtihadı varken tutuklama kararı vermeleri de anayasaya aykırıydı, hukuk dışıydı. Buna rağmen o kararı verdiler. Biz dün AYM’ye eş başkanlarla ilgili bireysel başvuruyu yaptık.”

 

TBMM’ye dönülecek mi? 

 

“Bundan sonra siyasete nasıl devam edelim sorusunu, tabanımızla örgütlerimizler ve çeşitli demokrasi güçlerimizle tartışmak ve onların görüşlerini öğrenmek için yasama faaliyetlerini durdurduk. Genel kurul ve komisyona katılmadık onun dışında faaliyetlerimizi devam ettirdik. Şimdi bunu dün toplanan Parti Meclisimizin olağanüstü yeniden değerlendirdik ve danışma ve tartışma sürecini en yüksek yoğunluğa çıkarma kararı aldık ki hafta başında kararımızı kesinleştirilelim. Pazartesi günü çıkan sonuçlara değerlendireceğiz Salı günü gurup toplantısında kamuoyuna açıklayacağız.”

 

Biz olmayınca Meclis devlet dairesi gibi işliyor 

 

“Tabii çıplak görüyorsunuz, biz olmayınca Meclis bir devlet dairesi gibi işliyor. Halkın iradesinin yansıdığı bir demokrasi ve zemini ve platformu değil, bürokratik iş yapan bir devlet dairesi gibi. Gündemde önemli konular var. Bu halkla çeşitli çevrelerle buluşma sürecinin hızlandırmamız bundan kaynaklandı. Gündem çok önemli konularla dolu anayasa tartışması gelecek, bir an önce kararımızı kesinleştirmemiz gerekiyordu.

Bizim doğrusu onların niyetleriyle ilgili bilgilerimiz yok ama tahminlerimiz zaten var. Onlar bizi sindirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar. Bugüne kadar başaramadılar bundan sonra da başaramayacaklar. Biz de elimizdeki tüm demokratik siyaset imkanlarıyla hukukla, diplomasiyle, siyasetle onların bu saldırılarını durdurmak ve püskürtmek için uğraşıyoruz ve bunda bugüne kadar çok büyük bir başarı elde ettiğimiz rahatlıkla söyleyebilirim.”

 

“Başka parti 10 gün dayanamazdı”

 

“Onlar diz çöktürmek istediler, çökmedik, boyun eğmedik. Şu yapılanların yüzde biri Türkiye’de hangi partiye yapılmış olsa o parti 10 gün ayakta duramazdı. Biz neredeyse iki yıldır bu baskılarla, Nisan 2015’den beri bombalı saldırılar, tutuklamalar, gözaltılar, dahil her türlü baskıyla karşı karşıya olmamıza rağmen yolumuzdan dönmedik, bizi sindiremediler, şu an parti il ve ilçe örgütlerimizde yöneticilerimizin dörttü üçü neredeyse gözaltına veya tutuklu, buna rağmen çalışmalarımız sürüyor.”

“Diktatöryal rejime karşı olduğumuz için saldırıyorlar”

“Bu yürütülen tartışma basit bir anayasa tartışması değil. Sıradan bir hükümet değişikliği tartışması da değildir. Teknik bir mesele hiç değildir. Çok doğrudan Türkiye’nin geleceğini belirleyici bir tercihin ortala çıkması tartışmasıdır. İki seçenek var. Biri tek adam yönetimine dayalı diktatöryal diğeri çoğulcu demokratik parlamenter sistem. Tek adam yönetimine dayalı diktatöryal rejime karşı zaten kararlı bir şekilde durduğumuz için bize saldırıyorlar. Seni başkan yaptırmayacağız sloganı bu saldırıların neredeyse en önemli gerekçesi. Bizim bu konuda yaklaşımımız net ve yapacaklarımızı da bellidir. Muhalefetimizi alternatifler sunarak genişletmeye Türkiye’de bir demokrasi cephesinin mümkün olan en büyük çapa ulaşması için de çalışmaya devam edeceğiz.”

“Meclis’e geldiğinde nasıl bir tablo ile karşılaşacağımızı öngörmek çok kolay değil, MHP içinde itirazlar var, MHP bütünlüklü davranmıyor, AKP içinde fire ihtimali biraz zor görünüyor. Rahatsız milletvekili olduğunu biliyoruz ancak öyle bir sistem kurmuşlar ki tek bir kişinin farklı bir oy kullanmasına izin vermeyecekler. Dokunulmazlıkla anayasa değişikliği oylamasında ne tür oyunlara başvurduklarını bizzat orada gördük. Diktatörlük hedefi bizim ve hükümet meselesi ile sınırlı değil parti içinde de çok yoğun yaşanan bir olay. AKP içinde de çok yoğun yaşanana bir durum. 330’un üzerinde bir oy bulmaları ihtimali yüksek görünüyor. Ondan sonraki süre referandumdur. Mayıs ayında gerçekleşmesi zaten bekleniyor. Ufukta bir referandum bekleniyor. Biz de o referandumda tam demokrasi projesi ile orada olacağız. “

 

İlgili Haberler