Gündem

Erhan Tuncel: Cezaevinden gönderilen mektup, birilerinin senaryosudur

Tuncel, 'İhbar mektubu senaryodur, Dink'i ben değil, devlet içindeki derin yapı öldürdü, ben şu an klinik işletiyorum, hayatıma bakıyorum' dedi

15 Şubat 2013 22:03

Volkan Koç

Hrant Dink’in tetikçisi Ogün Samast’ın yargılandığı dosyaya dilekçe göndererek, Dink cinayeti hakkında tanıklık yapmak istediğini ileten ve savcı tarafından ifadesi alınan, Tokat Cezaevi’nde tutuklu bulunan gizli tanığın gönderdiği ihbar mektubunda, ‘Dink’i Erhan ile planladık. Aya Yorgi Kilisesi papazını öldürecektik’ iddialarını T24’e yanıtlayan Erhan Tuncel, gizli tanığı tanımadığını söyledi. Gizli tanığı şahsen tanımadığını belirten ama ismini bilen Tuncel “Ben o şahsı tanımıyorum. Meşhur olmak istiyor. Ne adaya ne de Ardeşen'e gittim. Dink’i ben değil, devlet içindeki derin yapı öldürdü. Polis buna göz yumdu” dedi.

Cezaevi'nden çıktıktan kısa bir süre sonra bir kiliniğe ortak olduğunu şu anda da ailesinin desteği ile ayakta durduğunu belirten Tuncel, Yargıtay kararını beklediğini söyledi.

 

‘O şahsı tanımıyorum’

 

Öldürülen Hrant Dink’in tetikçisi Samast’ın yargılandığı 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ihbar mektubunu odağındaki isim olan polis muhbiri Erhan Tuncel, ihbar mektubunun senaryodan ibaret olduğunu, gönderen kişinin de meşhur olmaya çalıştığını iddia etti. Tuncel “ Ben o şahsı tanımıyorum. M.A isminde biri. Yakında ortaya çıkar. Hayatımda görmedim. Herkes her şeyi söyleyebilir. Ancak aslı yok, yasal süreci başlatacağız iftiradan”

 

‘Savcı ciddiyetsiz bir soruşturma yürütüyor’

 

Öldürülen Hrant Dink’in tetikçisi Samast’ın yargılandığı 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ihbar mektubunu odağındaki isim olan polis muhbiri Erhan Tuncel, ihbar mektubunun senaryodan ibaret olduğunu, savcının da ciddiyetsiz bir soruşturma yürüttüğünü iddia etti. Tuncel “İhbar mektubunun aslı astarı yoktur. Ben daha önce hiç İstanbul’da bulunmadım. Ardeşen’e falan da gitmedim. Mahkeme tarafından bunların hepsi tespitlidir. Garip olan soruşturmayı yürüten savcının, ne kadar ciddiyetsiz bir şekilde soruşturmayı yürüttüğüdür. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından tespitlidir. Soruşturmada adı geçen çok sayıda devlet görevlisi var. Onların dinlenmesi yerine abuk sabuk kişiler dinleniyor. Daha önceden de buna benzer söylemeler ortaya çıktı. Kamuoyunun ilgisi bu yönde olduğu için cevap vermek zorunda kaldık.”

 

‘Silahın temin edildiği yer bellidir’

 

Tuncel, gizli tanığın gönderdiği ihbar mektubunda yer alan ‘Ada’da keşif yaptık. Aya Yorgi Kilisesi papazını öldürecektik. Dink suikastını Erhan ve ben yapacaktık. Üç istihbaratçı gözlemci olacaktı. Ogün’e verdiği silahın aynısından bana da verdi’ iddialarına ise, “Hayır hiçbir zaman adada keşif yapmadım. Hayatımda büyük adayı görmedim. Uyduruyor. Bu konu mahkeme safhasında da dile getirildi. Beni suçlayan sanıklar bile, silahı benim vermediğimi söyledi. Silahın temin edildiği yer bellidir.”

 

‘Dink cinayeti bu yapının yansımasıdır’

 

Gizli tanık olduğu söylenen kişi “neden sizin cinayetlerin odağında gösteriyor” sorumuza Tuncel, “Ben görevimi yaptım gerekli mercilere durumu bildirdim. Bugün bütün oklar beni gösteriyor olabilir. Bu konuda daha önce de 2007’de aynı süreç yaşandı, içi bos cıktı. Gerçek yapı gizlenerek, Erhan Tuncel ön plana atılıyor. Bu yapı o kadar güçlü ki olayı engellemeye çalışan bir kişiyi (kendisini kastederek) sürekli gündemde tutarak, bu yapı gizlenmeye çalışılıyor. Bir yapı var ortada, bu yapının işi olduğunu düşünüyorum. Beni ön plana atmaları nedeni, daha Türkiye’de kaostan beslenen bir yapı vardır. Bu yapıya karşı çıktığımız için de cezalandırma amaçlı yapılıyor. bu yapı kimlerden oluşuyor dersek, bu yapı yıllarca farklı isimlerle, dış güçler dendi, kontrgerilla dendi en sonunda, devlet buna Ergenekon dedi. Bu yapının ne olduğunu bilmiyorum. Türkiye’de kaostan beslenen bir yapı vardır. Dink cinayeti de bu yapının yansımasıdır.”

 

‘Savcıların senaryo yazdığı bir toplumda…’

 

Gizli tanığı şahsen tanımadığını ama ismini bilen polis muhbiri Erhan Tuncel, ihbar mektubunun tamamen senaryodan ibaret olduğunu iddia etti. Kendisinin her seferinde ön plana atılıp, cinayeti işleyen yapının gizlendiğini iddia eden Tuncel, “Bu şahıs ya meşhur olmaya çalışıyor ya da ciddi şekilde şizofren ya da birileri bu senaryou yazdı bunun eline tutuşturdu. Benim olaydan sonra nerede olduğun mahkeme tarafından tespitlidir. 2 gün sonra da gözaltına alındım. Selim Berna Atalay,  Hikmet Usta ve Fikret Seçen olsun, saçma sapan iddiaları onlar da dile getirdi. Savcıların senaryo hazırladığı bir toplumda, cezaevindeki biri de yazar.” ifadesini kullandı

 

‘Medikal işi ile uğraşıyorum’

 

Cezaevi’nde ve cezaevinden çıktıktan sonra polis ya da MİT’ten kimsenin kendisi ile irtibata geçmediğini belirten Tuncel, cezaevinden çıktıktan bir süre sonra, bir kliniğe ortak oldu. Bu ortağınız ‘devlet görevlisi mi’ sorumuza, “Hayır, teşkilatta bir ilgisi yok ortağımın. Biz medikal işi ile uğraşıyoruz. Yargıtay kararı sonuçlandıktan sonra da en kısa sürede evleneceğim.” dedi.


 

İlgili Haberler