Fikret Bila
(Milliyet, 15 Haziran 2012)
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı dörtlü komisyon önerisine karşılık, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “MHP ikna olmuyorsa ikili komisyon kuralım” demişti. Kılıçdaroğlu, görüşme sırasında bu öneriye yanıt vermemişti. CHP’nin öneriye pek de sıcak bakmadığını gösteren işaretler vardı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap’la dün CHP’nin girişimini ve Başbakan Erdoğan’ın önerisini konuştuk.
'Uygulamada karşılığı yok'
Başbakan Erdoğan’ın “ikili komisyon” önerisi hakkında CHP bir karar verdi mi?
- Bizim önerimiz, dört parti arasında ve TBMM’de bir komisyon kurulmasıydı. Bunun toplumsal uzlaşmaya katkı sağlayacağını düşündük. Ayrıca TBMM zemininin esas alınmasının da doğru olduğuna inanıyoruz. Ancak Başbakan Erdoğan’ın getirdiği ikili öneri başka bir şey. Bizim amacımız bu değil. İkili komisyon, bizim açımızdan bir çeşit, “yetkisiz sorumluluk” anlamı taşıyor.
İktidar ve ana muhalefet partisi bir araya gelince toplumsal açıdan da çoğunluk oluşuyor görüşü dile getiriliyor? Neden yetkisiz sorumluluk olarak görüyorsunuz?
- Biz koalisyon ortağı değiliz ki! Bir yetkimiz olmadığı ve olmayacağı gibi konuyu değerlendirmek için de her türlü bilgiye sahip olamayacağız. Böyle çok önemli bir konuda hükümetin, devletin elindeki bilgiler bizde olmayacağına göre, yetkisiz ama sorumlu olacağız. Yetki ve sorumluluk dengesinin olmadığı bir işte başarı ve başarısızlık da değerlendirilemez. Ama Meclis’te dört partinin oluşturacağı komisyonda böyle bir sorun doğmaz.
'Biraz sabır'
MHP lideri Devlet Bahçeli ve MHP yetkilileri, çok açık bir dille bu konuda “kapımız kapalı” demelerine karşın randevu talebinde ısrar ediyorsunuz? MHP’yi ikna edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
- Biz, bir görüşme talep ediyoruz. “Bizi bir dinleyin” diyoruz. Bunun kime zararı olabilir? MHP “şimdi kapılarımız kapalı” diyor ama biraz sabır gerekir. Belki kamuoyundaki beklenti ve baskı, görüşlerini değiştirir. Biz sabırla bekleriz.
'Kürtçe eğitim ayrıştırır'
Başbakan Erdoğan, Kürtçenin seçmeli ders olacağını açıkladı. CHP de, “zaten bizim önerilerimiz arasında vardı” diyerek destek verdi. BDP ise Kürtçenin ana okulundan üniversiteye kadar eğitim dili olmasını istiyor. Eğitim dili olması konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Kürtçenin eğitim dili olması ayrıştırıcı olur. Bu nedenle biz karşıyız. Öğretime evet ama eğitime hayır.
Neden ayrıştırıcı olacağını düşünüyorsunuz?
- Şimdi Kürtçenin eğitim dili olmasını isteyen BDP’ye sormak gerekir; ilkokulu, liseyi ve üniversiteyi Kürtçe okudunuz, sonra ne olacak? O zaman adliyeyi, hastaneyi, emniyeti ayıracak mıyız? Türkiye’nin her yerinde Türk var, Türkiye’nin her yerinde yine Kürt var. Nasıl ayıracağız adliyeyi veya diğer hizmetleri? Bu bakımdan ayrıştırıcı olur. Kürtler sadece bir bölgede yaşamıyor ki. Her ülkenin resmi bir dili vardır. Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. Bu nedenle eğitim dilinin Türkçe olması gerekir.
BDP, zaten hizmetlerin de iki dille verilmesini talep ediyor?
- İşte toplumu ayrıştıracak olan da budur. Anadilin öğrenilmesine, öğretilmesine, farklı kültürlerin yaşanmasına, geliştirilmesine sonuna kadar “evet” diyoruz. Ama eğitim resmi dilde olmalı. Eğitim dilini bölerseniz toplumu da bölersiniz. Ayrıca BDP, neden Kürtçenin eğitim dili olmasını istiyor? Bundan amacı nedir? Bunu da topluma anlatmalı.