Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın 16 Türk devletinin askerlerini giysileriyle temsil eden ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki resmi karşılama törenlerinde gerçekleştirilecek uygulamalara yönelik "16 Türk devletinin emanetini çiğneyen sahte defilelerle vakit harcar. Şanlı Türk tarihi bir siyaset silahı ve siyasi tasarım vesikası değil; bir şuur, bir destan, bir şaheser kaynağıdır" değerlendirmesinde bulundu.
'Bu insan müsveddelerinin nasıl var oldukları mutlaka düşünülmelidir'
MHP Lideri Bahçeli, Twitter üzerinden şu açıklamalarda bulundu: "Hakikat parçalara ayrılamaz, bölümlere, kategorilere, kompartımanlara tasnif edilemez, bir bütündür, tamdır, tamamı kavrar. Yalan, karanlık odada olmayan kara renkli bir şeyi aramak, aranmasını önermektir. Bu nedenle yalan tuzaktır, vicdan ve umut hırsızlığıdır. Riyanın yüzü iki, niyeti iki, maksat ve meşrebi ikidir. Bir olmayan, birden ürken, birliği kabullenemeyen ikiyüzlülüğün gönüllü esiridir.
Hikmet yüzeyde değil derinde yaşar. Hidayet sözle değil amelle yoğrulur. Bu nedenle iş bilenin, kılıç kuşananın, manevi mükâfat hak edenindir. Hatırası yıpranmış, hayali yorulmuş ve heyecanı yenilmişler için, içten içe çürüme, içe doğru devrilip çökme mukadder bir sondur. İstismarla aldatanlar inkârla sevinirler. Yalanla avutanlar kötü bir ruhla dolaşırlar. Bunların ne hale, ne de istikbale hayrı dokunmaz. Eklemek yerine eksilten, dikmek yerine dinamitleyen, buluşturmak yerine budayan maziyi de anlamaz, medeniyet ruhunu da anlamlandıramaz.
Çünkü bunun için milli bir idrak lazımdır; bunun için insaf, izzet ve irade ön şarttır. Milleti 36’da bulan tarihi ve tarihi gerçekleri kıyafette arar. 16 Türk devletinin emanetini çiğneyen sahte defilelerle vakit harcar. Şanlı Türk tarihi bir siyaset silahı ve siyasi tasarım vesikası değil; bir şuur, bir destan, bir şaheser kaynağıdır.
Ahlaka muhalif, maneviyattan müstakil, huzurdan mustarip mumyalı zihinler için maalesef istismarın sınırı, aldatmanın eşiği yoktur. Bunlar kimi zaman yolsuzluk başka, hırsızlık başkadır diyebilecek kadar insanlığını ateşe atabilir, ardan ve ahlaktan uzaklaşabilirler. Böylesi şeytani sözler zehirli bıçak gibi kalplere saplanır. Milli terbiye ve tahammülü zorlayan bu görüşlerin tutar hiçbir yanı da yoktur. Gören gözden hakikat saklanamaz. Bu insan müsveddelerinin konuşması değil, nasıl var oldukları, nasıl yeşerdikleri mutlaka düşünülmelidir"