01 Ağustos 2024 00:16
Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile arasında krize dönüşen, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili olarak, geçtiğimiz şubat ayında, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve eski üye Muhammed Emin Kuz emekli olmadan kısa süre önce tarihi bir karara imza attığı, Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararla açığa çıktı. Yüksek Mahkeme, 4’e karşı 10 üyenin oyuyla, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Atalay’la ilgili hak ihlali kararını uygulamamasına ilişkin kararının hukuki değerden yoksun olduğuna, bu nedenle bu kararın TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Atalay’ın vekilliğinin düşmüş sayılamayacağına hükmetti. Anayasa Mahkemesi, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi işleminin yok hükmünde sayılması talebinin karara bağlanmasına yer olmadığını belirterek, TBMM Başkanlığı’na bu kararın uygulanmasının anayasal zorunluluk olduğunu anımsattı.
Anayasa Mahkemesi'nin CHP'nin başvurusu üzerine aldığı karar, Can Atalay'a milletvekilliğinin tekrar kazandırılmasını ve 15 aydır devam eden tutukluluğuna son verilerek tahliye edilmesini yeniden gündeme getirdi
Resmi Gazete’nin dün (31 Temmuz) geceyarısı yayımlanan 1 Ağustos tarihli sayısında son sayısında, dakikalar önce yayımlanan iki ayrı karar, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında krize dönüşen Atalay konusunda, geçtiğimiz Şubat ayında kritik içtihat kararlarının alındığını ortaya koydu.
Gezi davasında 18 yıl hapse mahkûm edilen Can Atalay’la ilgili karar Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce onaylanmıştı. Anayasa Mahkemesi ise vekil seçilmesi nedeniyle Atalay hakkında hak ihlali kararı vermiş, yargılamanın durdurulmasına, vekilliğinin kabulüne ve tahliyesine karar verilmesine hükmetmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bu kararı uygulamamış ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti. Daire, Anayasa Mahkemesi’nin süper temyiz mahkemesi gibi davranarak böyle bir hüküm kuramayacağını belirtmiş, karara uyulmayacağını açıklayarak, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Anayasa Mahkemesi, bunun üzerine anayasal zorunlulukları anımsatarak ikinci kez hak ihlali kararı vermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise bu kararın yok hükmünde olduğuna hükmetmişti. Yargıtay’ın bu kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Atalay’ın vekilliği düşürülmüştü.
Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz şubat ayında, Atalay ile aralarında Genel Başkan Özgür Özel’in de olduğu CHP’li vekillerin yaptığı iki ayrı başvuruyu görüştü. Yüksek Mahkeme, TBMM Genel Kurulu’nda kararın okunarak Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi işleminin iptali ile Yargıtay yazısının TBMM’de okunması işleminin iptali başvurularını birleştirerek karara bağladı.
Mahkeme, 4’e karşı 10 üyenin oyuyla, Yargıtay’ın TBMM Genel Kurulu’nda okunan kararının bir mahkumiyet kararı değil hukuki değerden yoksun bir yazı olduğuna, bu nedenle milletvekilliğinin düşürülmesi işleminin de yok hükmünde olduğuna hükmetti. Kararda, karardan kısa süre sonra emekliye ayrılan eski Başkan Zühtü Arslan ile eski üye Emin Kuz’un da imzaları yer aldı.
Kararda, şu ifadeler yer aldı:
“Öncelikle belirtmek gerekir ki TBMM Genel Kurulu’nun 30 Ocak’taki birleşiminde okunan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı bir mahkûmiyet kararı değil, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararının daire tarafından değerlendirilmesi için dosyanın anılan daireye gönderilmesine ilişkin karardır…
Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25 Ekim 2023’te verdiği hak ihlalı kararı sonrasında Atalay ile ilgili kesinleşen bir hükmün varlığından söz etmek mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararından sonra kararın hüküm fıkrasında belirtildiği şekliyle ihlale yol açan kararın ortadan kaldırılması anayasal bir zorunluluktur. Anayasa Mahkemesince anayasayı ihlal ettiği tespit edilen bir yargısal kararı mahkemeler dahil hiçbir kamu otoritesi esas alamaz ve anayasaya aykırılığı sabit olan karar hukuken geçerlilik tanınamaz. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararları yol gösterici veya tavsiye niteliğinde olmayıp bağlayıcı ve gereğinin yapılması konusunda otoritelere takdir hakkı bırakmayan kararlardır. Bu kapsamda derece mahkemelerinin takdir yetkisi bulunmamaktadır. Sadece mahkemeler değil diğer kamu otoriteleri de ihlal kararının gereğini yerine getirmek, ihlali gidermek ve ihlalin sürmesini önlemekle yükümlüdür.
Bu bakımdan yasama organının da ihlal giderim sürecinin bir parçası olduğu kuşkusuz olup karar yasama organını da bağlayıcı niteliktedir.
Derece mahkemelerinin Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamış olmaları bu anayasal gereklilik ve gerçeği değiştirmemektedir. Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı karşısında Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması yönünde verdiği karara hukuki değer atfedilmesi mümkün olmadığı gibi Yargıtayın bu kararından hareketle kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının varlığını sürdürdüğünün kabulü de mümkün değildir.
TBMM Genel Kurulu’nda okunan metinde yer alan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmasına yer olmadığına ilişkin Türk hukukunda verilmesi mümkün olmayan, anayasanın tamamen dışında kalan ve hukuki dayanağı bulunmayan bir karardır. Dolasıyla daire yazısının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla Atalay’ın vekilliğinin düşmesi işlemi tesis edilmiş ve böylece fiili durum oluşturulmuştur.
Bu fiili durumun yasama işlemi olarak değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır. Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nce bu konuda karar verilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle Atalay’ın vekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti ve işlemin iptali talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Üyeler Kadir Özkaya, İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Yılmaz Akçil, karara muhalif kaldılar. Karar 10 üyenin oyuyla verildi. Muhalif isimler, Anayasa Mahkemesi’ne bu konuda başvuru yapılamayacağını, yetkisizlik nedeniyle dosyayla ilgili hiçbir hüküm verilmemesi gerektiğini savundular.
Bu tabloya göre, Arslan ve Kuz’un yerine daha sonra seçilen üyeler aksi yönde oy kullansalar bile çoğunluk yine Atalay’ın vekilliğinin düşmediği yönünde oy kullanmış olacaktı. Karar, Zühtü Arslan ile Emin Kuz’un emekliliğinden önce, 22 Şubat 2024’te verildi ancak gerekçesi yeni tamamlandığından şimdi yürürlüğe girmiş oldu.
İki ayrı başvuruyla ilgili olarak verilen bu kararlara göre, TBMM Genel Kurulu’nun toplanarak Atalay’ın milletvekilliğini yeniden kazandırması gerekiyor. Ancak TBMM Başkanlığı’nın özellikle MHP’nin olası tepkisi karşısında bunu yapıp yapmayacağı belirsiz. Daha önce TBMM’de Enis Berberoğlu ile Ömer Gergerlioğlu’nun vekilliği yeniden kazandırılmıştı.
Vekilliğinin yeniden kazandırılması halinde Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararı yine uygulanmış olmayacak. Mahkemenin kararına göre, Atalay’la ilgili Gezi yargılaması için durma kararı verilerek, tahliye edilmesi gerekiyordu.
CHP'li 125 milletvekilinin başvurusunda alınan gerekçeli kararın metni
Can Atalay ve avukatlarının başvurusunda verilen gerekçeli kararın metni
TBMM tarihinde bir ilk; Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Can Atalay'ın milletvekilliği düşürüldü!TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki, Gezi davasında 18 yıl hapse mahkûm edildiğine ilişkin karar TBMM Genel Kurulu’nda 30 Ocak'ta okundu. Meclis'te bir ilk yaşandı ve Anayasa Mahkemesi’nin iki kez bu konuda hak ihlali kararı vermiş olmasına rağmen Genel Kurul'da Yargıtay yazısı okunarak Atalay'ın milletvekilliği düşürüldü. Genel Kurulu yöneten TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'a, kararı okuduğu sırada anayasa kitapçığı fırlatıldı.
Kararın okunmasının hemen ardından TBMM internet sitesinde yer alan, "Milletvekilliği Sona Erenler" sayfasına Can Atalay da eklendi.
Can Atalay'dan ilk açıklamaVekilliğinin düşürülmesi kararının ardından Atalay'dan ilk açıklama geldi. Atalay, Seçilmiş Hatay Milletvekili sıfatıyla yayınladığı açıklamada, "Anayasa’nın açık; hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın seçilmiş Hatay milletvekilinin milletvekilliğini 'düşürdüler.' Türkiye, bu kuralsızlık, hukuksuzluk deli gömleğine sığmayacak. Hep beraber göreceğiz" dedi. GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - AYM kararına uymayan Yargıtay’ın dediği oldu: Anayasaya uyulmadı, TİP milletvekili Can Atalay’ın vekilliği düşürüldü, AYM kılını bile kıpırdatamadı |
© Tüm hakları saklıdır.