Hülya Karabağlı / Ankara
Ankara Barosu, Twitter’a erişimin tamamen engellenmesine yönelik Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Ankara İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
Ankara Barosu tarafından İdare Mahkemesi’ne sunulan Dava dilekçesinde, TİB’in Twitter’ı engelleme kararının tarih ve sayısının bilinmediğine ve kamuoyuna açıklanmadığına dikkat çekilerek, “Ortada erişim engellenmesine dair bir mahkeme kararı yoktur; savcılık tarafından verilmiş bir kısıtlama tedbiri yoktur; TİB Başkanının doğrudan karar vermiş olması halinde izlemesi gereken kanun yolu olan 24 saat içinde sulh ceza mahkemesine götürmesi ve Mahkemenin de 48 saat içinde karar vermesi gerekmektedir. Böyle bir karar da yoktur” denildi.
Baro ayrıca, görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle BTK ve TİB Başkanları için Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Ankara Barosu’nun suç duyurusu şöyle:
1-5651 sayılı Kanunda yapılan son değişiklikle “istisna” haline getirildiği öne sürülen internet sitesi kapatma (sitelere erişimi engelleme) yolu, dünyanın en büyük sosyal paylaşım sitelerinden biri olan Twitter için 20.03.2014 tarihi itibariyle BTK Kararı ile uygulanmıştır.
2-Twitter.com adresi sorgulandığı zaman "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 20.03.2014 tarihli kararına istinaden TİB tarafından koruma tedbiri uygulanmaktadır" ibaresi yayınlanmakta idi. Ancak söz konusu kapatmanın, erişimin engellenmesinin savcılık kararına veya her hangi bir mahkeme kararına dayanmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Erişimin engellenmesine ilişkin olarak her hangi bir yargı kararı bulunmamaktadır.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8. Maddesinin 2 inci fıkrası uyarınca, “Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde hakim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını yirmi dört saat içerisinde verir. Bu süre içinde kararın onaylanması halinde tedbir, Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.”
5651 sayılı yasanın 9.maddesine göre, Hâkim bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL. vb şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle belli teknik altyapının devreye girmesinden sonra bu kararların uygulanması söz konusu olacaktır. Bu nedenle zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak hakim URL adresi belirterek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi halinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.
5651 sayılı Yasanın 9/A maddesinin 8 ve 9. Fıkralarına göre, “ Özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde doğrudan Başkanın emri üzerine erişimin engellenmesi Başkanlık tarafından yapılır. Bu kapsamda Başkan tarafından verilen erişimin engellenmesi kararı, Başkanlık tarafından, yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulur. Hakim kararını kırk sekiz saat içinde açıklar.”
İtiraza konu kararda, yukarıda sayılan madde gereklerinden hiçbirisinin yerine getirilmediği açıkça görülmektedir:
*Ortada erişim engellenmesine dair bir mahkeme kararı yoktur.
*Savcılık tarafından verilmiş bir kısıtlama tedbiri yoktur.
*TİB Başkanının doğrudan karar vermiş olması halinde izlemesi gerek kanun yolu olan 24 saat içinde sulh ceza mahkemesine götürmesi ve Mahkemenin de 48 saat içinde karar vermesi gerekmektedir. Böyle bir karar da yoktur.
Dolayısıyla yapılan işlem tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve hukuka aykırıdır.
3-Anayasanın 13. Maddesine temel hak ve özgürlükler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzenine ve “ölçülülük ilkesi”ne aykırı olamaz. Temel hak ve özgürlükler arasında bulunan ve Anayasa’nın 22.maddesi ile güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelen ve yukarıda sayılan sebeplerle hukuka aykırı olan bu karar, Türkiye’de 12 milyona yakın twitter kullanıcısının ve bu kullanıcılardan biri olan Ankara Barosu Başkanlığı’nın da haberleşme özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelmektedir.
Mahkeme Kararı olmadan Twitterın komple kapatılması yasalara aykırı bir idari eylemdir. Yukarıda belirtildiği üzere idarenin her türlü işlemi ve eylemi yaptırıma bağlıdır. Sözkonusu idari işlem Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’da yer alan düşünce özgürlüğü, düşünceyi yayma özgürlüğü, Anayasa’nın 90. Maddesi gereği Türk Hukukunun bir parçası olan AİHS ‘nin 10.maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün ihlalidir.T.C.Anayasasının 129 maddesine göre “ Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler”.
Twitter’ın kapatılmasıyla kullanıcılar DNS ayarlarını değiştirerek Twitter’a girmeye devam etmiş olmakla birlikte 22.03.2014 sabahı itibarıyla Google DNS’leri de engellenmiştir. Twitter’a girmek için artık 8.8.8.8 ile 8.8.4.4 DNS ayarları da yeterli olmamaktadır. DNS, Domain Name System’in kısaltılmışı olarak bilinmektedir. Türkçede ‘Alan İsimlendirme Sistemi’ olarak adlandırılan bir iletişim terimi ve çözümleme hizmetidir. Bilgisayarlar diğer bilgisayar ve sunucularla IP adresi adı verilen sayısal adres numaraları kullanarak haberleşirler ve tüm veri alışverişleri bu IP adresleri yardımı ile yapılır.
Böylece Türkiye, topyekûn internet yasağı anlamına gelen bu kararla dünyada Google DNS’lerini engelleyen ilk ülke, Dünyada da, Çin’den sonra twitterı yasaklayan ikinci ülke olmuştur.
4-Ülkemizde twitter.com adlı sosyal paylaşım sitesinin itiraza konu kararla kapatılması, demokratik dünya ülkelerinin tepkisini çekmiştir. Twittere yapılan bu ani engellemeye ilişkin olarak, Avrupa Birliği de kayıtsız kalamamış ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve dijital gündemden sorumlu üyesi Neelie Kroes, kararı “Dayanaksız, anlamsız ve korkakça bir adım” olarak nitelendirmiştir ve “Türkiye halkı ve uluslararası kamuoyu bu kararı sansür olarak değerlendirecektir” ifadeleriyle değerlendirmiştir.
5- 2012 yılında Avrupa İnsan hakları Mahkemesi de “AHMET YILDIRIM v. Türkiye” kararında (başvuru no:3110/10) : konuya ilişkin önceki içtihatlarında geliştirdiği genel ilkeleri ortaya koymuştur. Buna göre: “Sözleşme'nin 10. maddesi “herkesin” ifade özgürlüğünü güvence altına alır ve bu güvence sadece bilginin içeriğine değil, aynı zamanda onun dağıtılma araçlarına da uygulanır.”
TİB, Denizli Asliye Ceza Mahkemesi tarafından emredilen tedbiri yerine getirebilmek için diğer sitelere de erişimi teknik olarak imkânsız hale getirmiştir. Mahkeme, bunun geniş kapsamlı bir yasaktan ziyade internet erişimine dair bir kısıtlama olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte sınırlamanın etkisinin kısıtlı olması, özellikle de internetin ifade ve bilgiye erişim özgürlüğü hakkının temel araçlarından biri haline geldiği günümüzde onun önemini azaltmamaktadır. Bu yüzden mevcut tedbir, kamu makamları tarafından başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına müdahale oluşturmuştur. Yasa ile öngörülmedikçe, bir ya da daha fazla meşru amaç izlenmedikçe ve bu amacı başarmak demokratik bir toplumda gerekli olmadıkça böylesi bir müdahale 10. maddenin ihlalini oluşturur.
“5651 sayılı Yasa’nın uygulanmasından kaynaklanan müdahalenin, sözleşmenin “öngörülebilirlik” şartını karşılamada başarısız olduğunu ve demokratik bir toplumda hukuk devleti sayesinde sahip olduğu korumanın sağlanamadığına“ değinerek “AİHS’nin 10. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlünün ihlal edildiğine” hükmetmiştir.
6-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 76 ve 95/21 maddeleri gereği hukukun üstünlüğünü korumakla görevli aynı zamanda bir twitter kullanıcısı olan Ankara Barosu Başkanlığı adına yukarıda açıklanan nedenlerle suç duyurusunda bulunmak zorunlu olmuştur.
Sonuç :
Yukarıda açıklanan ve re’sen tespit olunacak nedenlerle, BTK’nın 20.03.2014 tarihli kararının Anayasanın 13. 22. ve 26. Maddelerine ve 5651 sayılı Yasanın 9. Maddesine açıkça aykırı olduğu ve yasal dayanaktan yoksun olan işbu kararı alan ve uygulayan BTK ve TİB Başkan ve yetkilileri hakkında TCK 257 kapsamında ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle gerekli soruşturma yapılarak kamu davası açılmasını vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim