Ekonomi

Analistler Merkez Bankası'nın kararını değerlendirdi: Deneysel hamleler için kredibilitesi yok; gereksiz ve zarar verici

22 Ekim 2020 16:34

Merkez Bankası'nın beklentilerin aksine politika faizini sabit tutması ancak faiz koridorunun en üst bandını yükseltmesi analistlere göre sade para politikalarından daha da uzaklaşmak, geçen ay kazanılan kredibilitede ise yeniden kayıp anlamına geliyor.  

Reuters’ın haberine göre, analistler, kararda ciddi şekilde azalttığı Türkiye yatırımlarını yeniden artırmak için bekleyen yabancı yatırımcılar için de bir yeşil ışık göremiyorlar.

Karar sonrası dolar/TL yeni zirvesine yükselirken, analistler bu politika ile bankanın rezevlerini tüketmeye devam etmek zorunda kalabileceğine de dikkat çekiyorlar. Analistlere göre Merkez Bankası adımlarının ardından önümüzdeki dönemde takip edilecek en önemli konu ise bankanın likidite sıkılaştırma adımları olacak.

Konuya ilişkin Reuters'ın bugün derlediği görüşler ise şöyle:  

Standard Investments/Viktor Szabo:

"Koridoru genişlettiler ama bu yeterli olmayacak. Bu, rezervleri tüketmeye devam edileceği anlamına geliyor ama rezervleri de yok."

Bluebay Asset Management/Timoth Ash:

"Bence birçok yabancı yatırımcı parasını yeniden Türkiye'ye getirmek için yeşil bir ışık görmek adına bu kararı yakından takip ediyordu. Bu karar ile parlak bir kırmızı ışık gördüler."

Rabobank/Piotr Matys:

"Bu (karar) hayal kırıklığı yarattı. Merkez Bankası politika faizini sabit tutmayı tercih etti. Fakat geç likidite penceresi ve politika faizi arasındaki farkı artırarak sıkılaştırma da yapmış oldu. Bankanın deneysel para politikası parametreleri belirlemek için yeterli kredibilitesi yok. Merkez Bankası'nın attığı her adım, aldığı her karar TL için kesinlikle çok önemli. Hata yapma payı yok. Bugünkü karar, neden politika faiz oranıyla deney yapılmaması gerektiğini gösteren çok iyi bir örnek. Bu karar oldukça kafa karıştırıcı, gereksiz ve zarar verici."

TIKLAYIN - Türk lirası eriyor: Dolardan Merkez Bankası'nın faiz kararı sonrası yeni tarihi zirve!

SEB/Per Hammarlund

"İlk düşünce, Merkez Bankası'nin umutlarını küresel risk iştahındaki son toparlanmanın gücüne bağlıyor olduğu şeklinde. Ancak yatırımcılar GLP ve 1 haftalık repo arasındaki marjlarda sürdürülen istikrarlı düzenin terk edilmesinden dolayı hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Merkez Bankası şimdi daha öngörülemez ve şeffaf olmayan bir para politikası çerçevesine geri döndü."

Burumcekci Consulting/Haluk Bürümcekci:

"Merkez Bankası faiz koridoru ile sıkılaşma politikasına geri döndü, bu ise etkisiz kalacak ve politika faizinin artırılması zorunluluğu ile sona erecektir. Politika faizinin sabit bırakılması, ancak faiz koridorunun üst sınırının yükseltilmesiyle koridor genişliği önceki 450 baz puan seviyesinden 600 baz puana yükselmiş oldu. Karara TL'nin olumsuz tepki verdiği de gözlendiğinden, bankanın bir süre daha haftalık repo ihalelerini başlatmayacağı ve piyasa yapıcılarına sağladığı fonlamayı devreye almayacağı söylenebilir. Banka TL'deki değer kaybı baskısı devam ederse, bankaları zaman zaman yüzde 14.75 olan yeni GLP faizinden borçlanmaya da zorlayabilir. Aylık geleneksel repo ihalelerinin de devam edeceği ve yüzde 11.75'den sağlanacak gecelik borç verme miktarına bağlı olarak ortalama faizlerin yüzde 14.00-14.75 aralığında oluşmaya başlanacağı da söylenebilir. Buna karşılık, haftalık swap ihalelerinde yüzde 11.75 olan faizin ne kadar yükseltileceği de önemli olacak. Bu doğrultuda, açık piyasa işlemlerinde ortalama fonlama maliyetinin yüzde 12.52 seviyesinden yüzde 14'e doğru yükselmeye devam etmesi beklenebilir.

TIKLAYIN - Beklentilerin aksine Merkez Bankası politika faizini değiştirmedi

Öte yandan, Merkez Bankası'nın doğrudan faiz artırmak yerine faiz koridorunu daha etkin kullanma (koridoru genişletme) yolunu tercih etmesi de piyasa oyuncuları açısından olumsuz bir şoka işaret etmekte, bankanın geçen ayki kararla bir miktar güçlendirdiği kredibilitenin tamamen kaybedilmesi anlamına gelmekte... Likidite tedbirlerinin kalıcı olmayabileceği dikkate alındığında, politika faizi üzerinden yapılmayan sıkılaşmanın aynı etkiyi sağlayacağı söylenememekte. Dolayısı ile, manşet ve çekirdek enflasyonun yüzde 12 ve üzeri seyrini korumasını beklediğimizden, gelecek enflasyon beklentilerinin ve Türkiye'nin risk primini yansıtan CDS oranlarının yüksekliğini koruması ve TL'de değer kaybı baskısının devamı durumunda takip eden dönemde yine politika faizi üzerinden yapılacak ilave sıkılaşmaya gerek duyulacağını düşünmekteyiz."

Tera Yatırım/Enver Erkan:

"Merkez Bankası'nın bu hamlesiyle politika faizini arka planda bırakarak efektif fonlama oranı ile ayrışmasını derinleştirdiğini; GLP'nin aktif kullanılması ile beraber sade para politikası zemininden uzaklaşarak arka kapı sıkılaştırmasını sürdüreceği sonucuna varıyoruz.

Enflasyon beklentilerinin hızlı bir bozulma içerisinde olduğu dönemde, Merkez Bankası fonlama oranı ile politika faizi arasındaki ilişkiyi zayıflatarak TL'nin daha fazla değer kaybetmesini ve enflasyon görünümünde ilave bozulma olması riskini artırmış oldu. Ağustos ayında TL'de değer kaybının hızlandığı dönemde dolaylı yönden sıkılaşmaya başlayan Merkez Bankası, yüzde 7'lerde olan fonlama maliyetini Ekim ayı itibarıyla yüzde 12.5 seviyelerine kadar çıkarmıştı. Günlük fonlama geleneksel repo ihaleleriyle GLP'nin ağırlığı artmış, aynı zamanda gecelik borç alma imkanları kısıtlanan bankalar daha fazla GLP kullanmak durumunda kalmıştı. Bu aralıkta ise, Eylül PPK'sında 200 baz puanlık faiz artışı ile güncellenen faiz koridoru, Merkez Bankası'nın fiili olan durumu resmileştirmekle beraber ilave sıkılaşma için alan açmasını da sağlamıştı. Ancak, Ekim PPK'sında politika faizi etrafında hareket etmemesi sade para politikası yönlendirmesinde değişim anlamına gelmekle beraber, politika faizi ile efektif fonlama oranlarının da birbirinden kopması demek olacaktır."

 

TIKLAYIN -  Ekonomistler Merkez Bankası'nın faiz kararını 'topa tuttu': Ciddi ciddi kredi mi açılmıştı bu para politikasına?