Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterileri sırasında Ali İsmail Korkmaz’ın kafasına tekmeler atarak ölümüne yol açan polis memuru Mevlüt Saldoğan’ın avukatı Mutlu Karayılan, mahkemeye sunduğu esas hakkındaki yazılı savunmasında, Gezi eyleminin ‘darbe amaçlı bir terör eylemi’ olduğunu iddia ederek, katılanların da masum olmadığını öne sürdü.
Eskişehir’de, bu yönde hiçbir bulgu olmadığı halde, eyleme katılanların molotofkokteyli, patlayıcı madde ve ateşli silah kullandığını savunan Karayılan, “polislerin değil, eylemi tertip edenlerin yargılanması gerektiğini” ileri sürdü. Karayılan, ayrıca polislerin düşünme yetisi kaybettiğini savunarak “Gezi Parkı eylemlerinde görev alan, hem de 72 saat aktif olarak görev yapan, saldırıya uğrayan, biber gazına maruz kalan polis memurlarının kendisine yapılan haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet sonrasında muhtemel işleyebilecekleri suçlar haksız tahrik altında işlenmiş kabul edilecektir. Yine 72 saat aktif şekilde polislerin görev alması nedeniyle iradeleri sakatlanmış ve düşünme yetileri ortadan kalkmıştır” ifadesini kullandı.
‘Gezi'nin amacı darbeydi’
Radikal’de yer alan habere göre, Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesine ilişkin dün Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya; tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan ile avukatı Karayılan, mazeret bildirerek, katılmamıştı. Karayılan mahkemeye sunduğu esas hakkındaki savunmasında, Gezi Parkı eylemlerinin “özünde” demokratik eylem olarak başladığını fakat “ilerleyen süreçte terör eylemi olarak kendisini gösterdiğini” ileri sürdü. Karayılan, Gezi Parkı eylemlerinin temel amacının “meşru yolla elde edilemeyen siyasi iktidarın gayri yasal yoldan elde edilmesi ve meşru hükümetin ortadan kaldırılması” olduğunu iddia etti. Eyleme katılanların, “masumluğundan söz edilemeyeceğini” savunan Karayılan, şunları kaydetti:
“Öyle tencere tava çalarak yahut da 30 yıldır ezberletilmiş sloganların atılması suretiyle yapılmış bir eylem değildir. 60 yaşındaki teyzelerin bile elinde sapanla, demir bilyalarla polis avına çıktığı bir eylemin meşruluğundan ve bu eyleme katılanların masumluğundan söz edilemez.”
Polis değil, eylemciler yargılanmalıymış
Karayılan, ülke çapında ve Eskişehir’de bu yönde bir bulgu ve belge bulunmadığı halde “yasadışı terör örgütleri ve kanlı terör örgütü PKK’nın bu eylemleri provoke ettiğini” ileri sürdü. Aynı şekilde, eylemlerde kesici delici aletler, patlayıcı maddeler, ateşli silahlar ve “özellikle eylemlerde kullanılmak üzere hazırlatılmış onluk demir parçaları, demir bilyalar, cam şişeler, demir ve ağaç sopalar ve molotofkokteylinin kullanıldığını ileri sürdü. Polis Mevlüt Saldoğan’ın “böylesi bir saldırı karşısında orantılı bir müdahalede bulunduğunu” iddia eden Karayılan, “Bugün yasadışı bir eylemi tertip eden ve bu eylemlerde bir kısım eylemcilerin ölmesine ve yaralanmasına sebebiyet verenler yargılanmalı iken toplumun huzur, sükun ve emniyetini tesis edenler sanık sandalyesinde bulunmaktadır “ dedi.
‘Polisin düşünme yetisi yoktu’
Polis Mevlüt Saldoğan’ın 15 yıldır TEM Şubesi’nde çalıştığını, başarılı bir memur olduğunu iddia eden Karayılan, “Yaptığı işin ehemmiyetinin bilincinde olan müvekkilim gerek kendisine, gerek başkasına yönelik, gerek kamu mallarına, gerek özel mülkiyete yönelik saldırıları önlemek için kendisine tevdi edilen görevleri hukukun sınırları içinde yerine getirmiştir” dedi. Eylemcilerin AKP il örgütüne saldırmak istediklerini, polislerin de bunu önlemek için yetkilendirildiklerini savunan Karayılan, eğer bir suç varsa ‘haksız tahrik’ altında işlendiğini ileri sürdü. Karayılan, şöyle dedi:
“Gezi Parkı eylemlerinde görev alan, hem de 72 saat aktif olarak görev yapan, saldırıya uğrayan, biber gazına maruz kalan polis memurlarının kendisine yapılan haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet sonrasında muhtemel işleyebilecekleri suçlar haksız tahrik altında işlenmiş kabul edilecektir. Yine 72 saat aktif şekilde polislerin görev alması nedeniyle iradeleri sakatlanmış ve düşünme yetileri ortadan kalkmıştır. Yargılama sürecinde bunca baskı ve saldırı karşısında 72 saat görev yapan birinin psikolojisinin sağlam olup olmadığı, tavır ve davranışları ile düşünme yetisine sahip olup olmadığı hususunun tartışılması...”