Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, Fethullah Gülen ve CEM Vakfı Başkanı İzzettin Doğan işbirliğiyle uygulamaya konulan projeye destek verdi. cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi gerektiğini savunan Bulaç, "Sünni İslami bakış açısından cemevini ibadethane kabul etmenin bir sakıncası olmadığını, beyanın esas tutulması gerektiğini" söyledi.
Ali Bulaç’ın Zaman'da "Cami ve cemevi" başlığı ile (16 Eylül 2013) yayımalanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
1) Tarihte Alevilerin ayrı mabedleri olmamıştır, ama dergâhları olmuştur. Beş vakit namaz kılan Aleviler camiye gitmiş, ilave ritüel yapanlar dergâhlarda niyazlarda bulunmuşlardır. Bu yönüyle Mevlevilere ve diğer tarikatlara benzemektedirler. Fakat bu, yukarıda isimlerini saydığımız mezhep mensupları gibi namaz kılan, İslam’ın beş şartını yerine getiren Aleviler için söz konusudur. Hâlâ dini hayatlarını bu tarz üzere sürdüren Aleviler vardır, onlar için cami-cemevi ayrılığı söz konusu değildir, hem camiye hem cemevine giderler.
2) Modern durumda, özellikle göçle oluşan kentlerde bir kısım Aleviler, Sünni, Şii, Zeydi, Vehhabi, İbadi ve Zahiri mezheplerden radikal kopuşu savunarak kendilerine özgü ibadet ve ritüelleri olduğunu, diğerleri gibi namaz kılmadıklarını, Ramazan orucu tutmadıklarını, hacca gitmediklerini söyleyip kendilerine özgü geliştirdikleri mekânlarda (cemevleri) toplandıklarını, dolayısıyla bu mekânlara ibadet statüsü tanınması gerektiğini söylemektedirler. Bu kesimler her ne olursa olsun camiye gitmek istemiyorlar. Sünniler gibi kamu bütçesini finanse ediyorlar, cemevlerindeki niyaz ve semahın kendilerince ibadet olduğunu savunuyorlar. İslam dünyasında yukarıda saydığımız mezhepler dışında nice fırkalar vardır; İsmaili, Kadiyani, Ahmedi, Bahai vs. Her birinin kendi mekânı vardır. “Dinde zorlama yoktur” ilkesine göre bu fikir ve inançta olanları kendi mabedimize mecbur edemeyiz, onları kendi beyanlarıyla esas alır, cemevlerine ibadet statüsü talep ediyorlarsa biz de ibadethane kabul ederiz. Bunun İslam dini açısından herhangi bir mahzuru yoktur.