AKP'nin kurucu isimlerinden, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP'ye yönelik eleştirilerini köşesine taşıyan Yeni Akit yazarı Mehtap Yılmaz, "Hangi vefa, hangi dava ruhuyla 'davanı ve dava arkadaşlarını bir kaşık suda boğmaya çalışan' CNN ekranlarına çıkıp ağladın?" dedi. Arınç'a yönelik ağır eleştirilerde bulunan Yeni Akit yazarı Yılmaz, yazısında "Sen Melek İpek’in elini öp, CNN’de 'mahalle dedikodusu yap', başörtülüleri çekiştir, Aydın Doğan’a yağcılık yap" ifadelerine yer verdi. "CNN’de 'mahalle dedikodusu yaparken hiç mi yüzün kızarmadı? Hiç mi utanmadın?" diyen Yeni Akit yazarı, "Sen nasıl Müslümansın?" ifadelerini kullandı.
Mehtap Yılmaz'ın Yeni Akit'in bugünkü (1 Şubat 2016) nüshasında yayımlanan yazısı şöyle:
Siyasetten el çektin de ne oldu Bülent Arınç?
Seccadeni mi serdin?
Dünyadan uzaklaşıp, Allah’a mı yaklaştın?
Yoksa yetmişlik halinle “mahalle dedikoduculuğuna” mı başladın?
AK Parti’den uzaklaşıp, Aydın Doğan’a mı yaklaştın?
Söyle bakalım!
“Dava arkadaşlarım” dediğin Başbakan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan yedi düvele karşı aslanlar gibi Kurtuluş Savaşı verirken sen ne yaptın? Hangi vefa, hangi dava ruhuyla “davanı ve dava arkadaşlarını bir kaşık suda boğmaya çalışan” CNN ekranlarına çıkıp ağladın? Aydın Doğan’ın balkonundan onlara “nanik” yaparken hiç mi Allah’tan korkmadın? CNN’de “mahalle dedikodusu” yaparken hiç mi yüzün kızarmadı? Hiç mi utanmadın?
Yoksa “kurban” paralarını sömürerek semiren Akın İpek’in annesiyle “altın günü mü” yapmaya başladın?
Unutma ki bu makama geldiysen, AK Parti ile geldin.
Eğer sevildiysen, bu davaya baş koyduğun için sevildin.
Halk nazarında yüceldiysen, “nefsi” değil, Müslümanca davrandığın için yüceldin!
Gözden çıkarıldıysan da bu dava uğruna ettiğin mücadeleyi, ağyara şirinlik etmek uğruna “harcadığın için” çıkarıldın.
Taca atıldıysan da bu davaya koyduğun başı, Aydın Doğan’ın omzuna koymaya başladıktan sonra atıldın!
Şimdi “Mahalle dedikodularını” bırak da millete hesap ver önce!
Türkiye’nin “kozmik bilgilerini” FETÖ yöntemleriyle ele geçirip, İngiltere’ye satan “vatan haini” Akın İpek’in annesinin elinden başka, öpecek el mi bulamadın? Hem ne diye “sermaye karşısında eğilesin ki?” Sen nasıl Müslümansın?
Akın İpek’in “vatana ihaneti” ortaya çıkınca, neden ekranlara çıkıp, devlet olarak, “FETÖ sermayesi karşısında eğilip, el öptüğün için” “hata yaptım” demedin? Neden AK Parti kamuoyundan özür dilemedin?
AK Partilisin diye hâşâ hatadan münezzeh misin?
CNN’de “mahalleni çekiştirirken” söyledin gerçi…
Sizin “camianın” bizim camiaya nasıl bir “kibirle”, “düşmanlıkla” baktığı belli ama yine de soracağım. Vatana ihanet eden Kaynak Holding’ten Melek İpek’in elini öptüğü için “özür dilemeyen sen, Gezi darbe girişiminde, Gezicilerden niye özür diledin?
Dolmabahçe Krizi’nde, neden FETÖ-PKK’nın “algı operasyonlarına” araç olarak, terör örgütüne karşı Cumhurbaşkanı’nı “yalancı” durumuna düşürdün?
Sen nasıl dava adamı, nasıl arkadaşsın?
FETÖ “tezgâhı” Deniz Feneri kumpasında, neden Cumhurbaşkanı’na “çelme” türünden açıklamalar yaptın?
AK Parti’nin nimetlerinden yararlandığın halde, neden 17-25 Aralık darbe girişiminde partin için, Cumhurbaşkanı için “meydana” çıkmadın?
Neden korktun, neden “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı” FETÖ denen bu sırtlan sürüsüne karşı yalnız bıraktın?
TRT’yi neden “babanın çiftliği” gibi ağlak FETÖ militanlarına paylaştırdın?
Haaaaa… Bir de sen var ya, sen…
FETÖ bizi davalarla susturmaya çalışırken…
KOÇ’lar bizi davalarla susturmaya çalışırken…
Senin sindiğin 17 Aralık sürecinde, FETÖ teröristleri bizi linç ederken…
FETÖ yancıları bizi asmak, kesmek için uğraşırken, giymeye tenezzül dahi etmediğin “avukatlık cübbeni”, FETÖ militanları için giymeye kalkışmışsın!
Biliriz… Bizim için kılını dahi kıpırdatmazsın! Sen Melek İpek’in elini öp, CNN’de “mahalle dedikodusu yap”, başörtülüleri çekiştir, Aydın Doğan’a yağcılık yap…
Aklıma geldi de…
Bakalım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çelme takmak için hangi kritik zamanları kollamışsın?
Gezi İşgali sürecinde…
Dolmabahçe krizinde…
17-25 Aralık’ta!
7 Haziran seçimlerinden önce…
1 Kasım seçimlerinden önce…
İşte bu sensin Bülent Arınç! Sen busun işte!
¥
Sana bir sır vereyim mi Bülent Arınç?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Brütüs’leri derken, en başta seni anma nedenim tam da bunlardı işte!
İşte “24 Nisan 2014” tarihli yazımdan bir kısım! Aydın Doğan’a şirinlik yapmaktan, CNN’de başörtülüleri çekiştirmekten fırsat bulursan, bakarsın…
Sayın Arınç, “partimizin adı, Adalet ve Kalkınma Partisi, adil olmak zorundayız” diyor.
Zaten biz, bunun için size oy vermedik mi? Bunun için, CHP&Gülen Örgütü sizi hedefe koyduğu zaman, sağımıza solumuza bakmadan “biz varız” demedik mi?
17 Aralık darbe girişimi sonrası, bunun için size arka çıkmadık mı?
Bu uğurda belaya atlamadık mı?
Paralel Yapı tarafından linç edilmedik mi?
Ağza alınmayacak hakaretlere maruz kalmadık mı?
Kaç kere kapınıza geldik?
Kaç kere yardım diledik?
Kaç kere başınızı ağrıttık?
Elbette hayır, asla!
¥
Peki, hal böyle iken, neden adalet anlayışınız “bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” şeklinde tezahür ediyor?
Paralel Yapı’nın Kandil’i bunu hak edecek ne yaptı?
Biz bunu hak etmeyecek ne yaptık?
Paralel Yapı’nın rektörünü yalnız bırakmadınız.
Biz neden Paralel Yapı’nın boy hedefi iken yalnız bıraktınız?
Paralel Yapı, bizi ne kadar hedef gösterdi, bize kaç dava açtı?
Bunun için ne söylediniz?
Paralel Yapı’nın savcıları “Atatürk’e hakaretten” hakkımda dava açtığında neden sustunuz? Bu “kadıncağız” hakkında neden konuşmadınız? Bize neden sahip çıkmadınız?
Yok, böyle demedik…
Bu kıran kırana mücadelede sizi yanımızda göremedik diye sitem dahi etmedik.
DÜ rektörü gibi başımız dara düşünce Ankara’ya koşmadık.
Biz, “İyyâke na’büdü ve iyyâke nestaîn” dedik. “Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz” diye Rabbimize sığındık.
Ne diyelim? Canınız sağ olsun.