Medya

65 yıl gazetecilik, sanık sandalyesinde de savunduğu Cumhuriyet'le geçen bir ömür; Orhan Erinç hayatını kaybetti

Yarım yüzyılı geçen meslek hayatında ödüllere değer görülen haberleri, röportajları, kitaplarıyla basın tarihinde iz bırakan Erinç, 87 yaşındaydı

23 Ocak 2023 12:00

T24 Haber Merkezi

Türk basınının en kıdemli isimleri arasında yer alan, 65 yıllık gazeteci, eski Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı, eski Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Orhan Erinç (87) yaşamını yitirdi.

Yaklaşık 50 yıl boyunca muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü, yazarlık ve genel yayın yönetmenliği görevleri dahil olmak üzere Cumhuriyet gazetesinin her kademesinde çalışan ve, "Ömrümün yarıdan ve eylemli yaşamımın üçte ikiden fazlasını Cumhuriyet gazetesinde geçirdim" diyen 87 yaşındaki Orhan Erinç, 22 Ocak 2023 Pazar günü hayata gözlerini yumdu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Erinç için yayımladığı başsağlığı mesajında, "Değerli meslektaşımız, önceki başkanımız Orhan Erinç’i kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Orhan Erinç uzun yıllar süren meslek hayatında muhabirliği çok önemseyen tutumuyla öne çıktı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin hemen her kademesinde hizmet verdi. Son olarak 2001-2013 yılları arasında başkanlık görevini sürdürdü. Orhan Erinç Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda da iki dönem Genel Başkanlık görevinde bulundu. Basın tarihine kara bir leke olarak geçen Cumhuriyet davasında çalışma arkadaşlarıyla birlikte yargılandı, hüküm giydi. Ancak Yargıtay Yerel Mahkemenin verdiği hükmü usulden bozdu. Basın dünyamızda sevilen, sayılan kişiliğiyle tanınan Orhan Erinç köşe yazılarını Cumhuriyet’ten ayrılana dek aralıksız sürdürdü. Mesleğimize başarıyla hizmet veren önceki başkanımız Orhan Erinç’in ailesinin, dostlarının ve meslektaşlarının acısını paylaşıyor, başsağlığı ve sabır diliyoruz”  ifadesini kullandı.

Erinç’in cenazesi 24 Ocak 2023 Salı günü saat 11:00’de Cağaloğlu’ndaki Cemiyet binası önüne getirilecek, düzenlenecek törenin ardından Şakirin Camisi’nde kılınacak öğle namazından sonra Merdivenköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Gazeteciliği

4 Ocak 1936'da Balıkesir'de doğan Erinç, Özel Gazetecilik Okulu'nu bitirdi. 1957'de Son Posta’da gazetecilik hayatına başlayan Erinç, 1962 ve 1963 arasında Yeni Sabah gazetesinde çalıştı.

Son Posta Gazetesi İstanbul Haberleri Editörü Muzaffer Kaya (masanın başında) Orhan Erinç’in de (sol başta)  bulunduğu toplantıda. Erinç, Kaya’nın kendisine hem haber yazmayı hem de başlık atmayı öğrettiğini dile getirmişti

Cumhuriyet'e ilk adım 1963'te 

Erinç, 1963'te adım attığı Cumhuriyet gazetesindeki ilk döneminde muhabirlik, istihbarat şefliği ve sorumlu yazı işleri müdürlüğü görevlerini üstlendi. 1981'de Cumhuriyet'ten ayrıldı. Bu ayrılık için Erinç daha sonra, "Cumhuriyet’ten ayrıldığımın bilincine iki yıl sonra vardım" diyecekti.

"1963'te Cumhuriyet'e geldiğimde yedi yıllık gazeteciydim. Mesai bitiminde arşive iner yeni harflerle başlayan ilk nüshadan beri tüm ekleri okurdum. O nedenle Cumhuriyet’in yayın politikası konusunda kendimi yetkin saydığımı, alçakgönüllülüğü bir kenara bırakarak söylemek isterim."

Orhan Erinç, 1981 ve 1984 yıllarında Hürriyet gazetesinde köşe yazıları kaleme aldı. Takip eden yılda Türk Haberler Ajansı’nda bir sene Genel Yayın Müdürlüğü görevini üstlendi. 1987 ve 1990 arasında Güneş gazetesinde, "Araştırma Müdürlüğü" yaptı.

2017'de verdiği bir röportajda, gazetecilik mesleğinin ilk yıllarının iyi geçtiğini vurgulayan Erinç, "Çünkü" der ve ekler:

"Çünkü o zaman gazetecilik gerçek anlamıyla gazetecilikti. Daha siyaset öne geçmemişti. Ticaretin adı bile geçmiyordu. Ben gazeteciliğe 14 Şubat 1957’de Demokrat Parti milletvekilliği yapan Selim Ragıp Emeç’in Son Posta gazetesinde başladım ama haber haberdi. Bu okunur mu okunmaz mı diye kimse bakmazdı, haber kullanılırdı. Ve Selim Bey herhangi bir müdahalede bulunmazdı. Selim Bey'i 1971’de kaybettik. Mezarı başında öğrendik ki Adnan Menderes arada kendisini arayıp teessüflerini bildirirmiş. Ama ilk defa mezarı başında duyduk - ki ben orada stajyer muhabiri olarak başladım, istihbarat şefliği ve yazı işleri müdürlüğü yaptım-  Selim Bey ağzını açıp 'Çocuklar ne yapıyorsunuz 'da demedi. Gazeteciliğe bu koşullarda başlamış biri olarak doğrusu bugünü çok yadırgadığımı itiraf etmeliyim." 


1998 yılı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülleri töreninde Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Berin Nadi ve Orhan Erinç

"Cumhuriyet benim için her şey"

24 Ocak 1993'te Türk basın tarihinde derin bir iz bırakan Uğur Mumcu'nun evinin önünde katledilmesinin ardından, Cumhuriyet gazetesi Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk tarafından gazeteye Genel Yayın Danışmanı olarak davet edildi. 


Türk basın tarihinin en önemli isimlerinden Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı, Başyazarı ve Berin Nadi'nin ardından İmtiyaz Sahibi olan İlhan Selçuk (sağda) 'Genel Yayın Danışmanlığı' görevine davet edilen Orhan Erinç ile (ortada)

15 Şubat 1993’te Genel Yayın Danışmanı olarak Cumhuriyet gazetesine dönen Erinç 3 Eylül 1994'ten itibaren Genel Yayın Yönetmenliği'ne başladı.


Sene 1999: Cumhuriyet gazetesinin 75’inci kuruluş yıldönümünde, eski SODEP ve SHP Genel Başkanı, eski Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü (solda) Orhan Erinç'i kutlarken

Erinç, 6 Temmuz 2010'da İlhan Selçuk'un vefatıyla boşalan ve gazetenin sahibi, konumundaki Cumhuriyet Vakfı Başkanlığı'na ve bu görevi dolayısıyla Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahipliği'ne getirildi. 


Türk-Alman gazeteciler buluşmasından Fotoğraf (Kemer, Mayıs 2005)

Ömrünün yarısından fazlasını geçirdiği Cumhuriyet gazetesi için Erinç, 2017 yılında Gazete Kadıköy'e verdiği söyleşide, Cumhuriyet'ten, Cumhuriyet'in dışındayken de kopamayışını anlatmıştı:

"Cumhuriyet benim için her şey demek aslında. 1981’de ayrılma ihtiyacını duydum ama Cumhuriyet’ten ayrıldığımın bilincine iki yıl sonra vardım. Sabah gazeteyi alınca iyiyse seviniyorsunuz. Okurun fark etmediği ama mesleki açıdan yapılan yanlışlıklar oluyor. ‘Tüh ya niye böyle olmuş’ diyorsunuz. Bir gün dedim ki ‘tamam böyle diyorsun ama sen Cumhuriyet’te değilsin ki’. Ama bunu iki sene sonra söyleyebildim. Yani Cumhuriyet bizim için bir yaşam biçimi haline dönüşmüş."


Erinç, Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının tutuklandığı davaya ilişkin soruşturmada üç saat ifade vermişti

Cumhuriyet davası

Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla başlatılan soruşturmada, 31 Ekim 2016’da Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, okur temsilcisi Güray Öz’ün ün evi 31 Ekim 2018 günü sabaha karşı 04.00’te basıldı.

Aynı gün Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, yazar Hakan Kara, yazar Hikmet Çetinkaya, karikatürist Musa Kart, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Bülent Utku, yazar Güray Öz, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi avukat Mustafa Kemal Güngör, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Önder Çelik, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Yener, Cumhuriyet Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay ve yazar Aydın Engin gözaltına alındı.

Erinç'in evinde arama yapıldı

Erinç'in evinde arama yapıldı; yaşı dolayısıyla gözaltı kararı alınmadı.  Erinç, operasyon kapsamında 3 saat ifade verdiMustafa Balbay’ın tweeti ve Alev Coşkun’un da aralarında bulunduğu kişilerin tanık anlatımları ve  Aydınlık Gazetesi yazarı Mehmet Faraç’ın iddiaları soruldu. Erinç, Faraç’ın iddiaları için  “Adı geçenin ifadesini itibar edilemez buluyorum. Çünkü kendisi CHP Parti Meclisi’ne seçilmek için Cumhuriyet’in bir töreninde CHP Genel Sekreteri’nin elini öpmüş bir kişidir. Gazeteciliği tartışmalıdır” dedi.

5 Kasım 2016’da gözaltına alınan Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Güray Öz, Hakan Kara, Turhan Günay tutuklandı.

Yurt dışında olan Akın Atalay, 12 Kasım 2016’da Türkiye döndü ve aynı tarihte tutuklandı.

16 Kasım 2016 tarihinde soruşturma kapsamında savcılığa ifade veren Erinç’e savcılıkta Cumhuriyet’te yayımlanan bazı haberler ve haber başlıkları, tanık ifadeleri, ve Cumhuriyet Vakfı’nın gayrimenkul satışları soruldu.

O dönem gazetenin muhabirlerinden olan Ahmet Şık, attığı bir tweet nedeniyle 30 Aralık 2016’da tutuklandı. 7 Nisan 2017’de gözaltına alınan Cumhuriyet muhasebe çalışanı Emre İper, 16 Nisan 2017’de ByLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.


Orhan Erinç, 'sanık' yapıldığı Cumhuriyet davasında savunma yaparken | Çizim: Berrin Simavlıoğlu

43 yıla kadar hapsi istendi

Daha sonra hazırlanan ve Erinç’le birlikte toplam 19 Cumhuriyet yönetici ve çalışanının sanık olarak yer aldığı iddianamede, Erinç hakkında “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne yardım etmek” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” iddiasıyla 11.5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezası istendi.

"Bir gazetenin yayın politikasının değişikliği ceza mahkemelerinde sorgulanamaz!"

43 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz olarak yargılanan Orhan Erinç hâkim karşısına ilk kez 24 Temmuz 2017 günü çıktı. Beş gün süren duruşmanın dördüncü gününde savunma yapan kıdemli gazeteci, bir gazetenin yayın politikasının değişikliğini sorgulamanın ceza mahkemelerinde yapılamayacağını söyledi. Erinç, “Bu konunun ağır ceza mahkemesinde tartışılmasını anlamıyorum” sözleriyle "gazeteciliğin yargılanmasına" tepki gösterdi.

2018 yılında Cumhuriyet'e veda

Cumhuriyet gazetesi yazarları ve yöneticilerinin hapsedildiği davada iddia makamının tanıklarından olan ve Cumhuriyet gazetesi yönetimi hakkında Cumhurbaşkanlığı'na imzasız bir 'ihbar mektubu' yazdığı ortaya çıkan Alev Coşkun’un 2018 yılındaki  toplantıda Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmesinin ardından Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’ne yaklaşık 15 ay Silivri Cezaevi'nde tutuklu kalan Murat Sabuncu'nun yerine, Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya getirildi. Yönetim değişikliğinin ardından Yazı İşleri müdürleri Bülent Özdoğan ve Faruk Eren de görevden alındılar. 

Murat Sabuncu’nun “Karanlığa karşı yaşasın Cumhuriyet” başlıklı veda yazısı gazetenin internet sitesine konmadı. Orhan Erinç de 2018 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrılan isimler arasında yer aldı.

Erinç, gazeteden ayrıldığı Eylül 2018'den itibaren uyguladığı 'mutlak suskunluk' yaklaşımını  2021 yılında  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 'terör manşetleri' iddiası üzerine sorumlu olarak 'Can Dündar ve ikinci cumhuriyetçilerin yönetimde olduğu' dönemi gösteren bugünkü Cumhuriyet yönetimini eleştirerek bozdu. 

Soylu'ya dolaylı dek verilen Cumhuriyet başyazında söz konusu edilen 'hukuki başarı' ifadesini eleştiren Erinç, Cumhuriyet Vakfı'nda yönetim değişikliğinin Alev Coşkun ve Mustafa Balbay'ın odağında bulunduğu girişimlerle nasıl sağlandığına ilişkin süreci özetleyerek, "Cumhuriyet başyazısında sözü edilen hukuk başarısı 'kirli' bir başarıdır!" değerlendirmesini yaptı.

"Muhbir başkan ve onun ağzına bakan yayın kurulu üyeleri döneminde bunu da gördüm ya; artık gam yemem..."

Erinç,  "Mutlak suskunluk' yaklaşıma, başyazıdaki saldırı nedeniyle ara vermiştim. Bugün yeniden başlatıyorum. Umarım suskunluğumuzun verecek yanıtımız olmadığından kaynaklanmadığını öğrenmişlerdir. Mutlaka dikkat etmişsinizdir. Yazdıklarımda Cumhuriyet'in haberciliğinden hiç söz edilmedi. Bizim dönemimizde verilen dört sütunluk Fethullah Gülen haberinin çıktığı gazeteyi koltuğunun altına alarak 'Sayfanın hiç bu kadar yukarısında verilmemişti. Bunlar FETÖ'cü" diye savcıya koşanlar ve gizli başyazar görün bakın ne hallere düştüler. FETÖ'nün "Şimdilik susun" talimatı, talimat olduğu da vurgulanarak 4 Mayıs 2021 tarihli Cumhuriyet'te dokuz sütuna manşet oldu. Boşuna "Allah'ın sopası yok" dememişler... Muhbir başkan ve onun ağzına bakan yayın kurulu üyeleri döneminde bunu da gördüm ya; artık gam yemem..." ifadesini kullandı. 

"Cumhuriyet’ten ayrılınca yaptıkları ilk iş adımızı yazar bölümünden çıkarmak, arşiv şifremizi iptal etmek oldu!"

Erinç, “hayatının yarısından fazlasını geçirdiğini” vurguladığı Cumhuriyet gazetesinde bugünkü yönetimin, “kendileri gazeteden ayrıldıktan sonra yaptığı ilk işin, adlarının yazarlar bölümünden çıkarılması ve gazete arşivine erişim sağlayan şifreleri iptal etmek olduğunu” açıkladı.


Aydın Engin 'sanık' yapıldığı Cumhuriyet davasında savunma yaparken | Çizim: Berrin Simavlıoğlu

Erinç, yaşamını yitiren Türkiye medyasının en kıdemli isimlerinden yazarımız Aydın Engin'in ardından yaptığı paylaşımda, "Aydın Engin, 7,5 yıllık hapis cezasını Cumhuriyet'teki gammazların suratlarına çarparak gitti!" düşüncesini dile getirdi.

Erinç, 1924 yılında Atatürk'ün koyduğu isimle yayına başlayan ve Türkiye'nin en eski ulusal gazetesi olan 99 yaşındaki Cumhuriyet gazetesinde Ekim 1963 ile Eylül 2018 arasındaki iki dönemde muhabir, istihbarat şefi, editör, yazı işleri müdürü, genel yayın danışmanı, genel yayın yönetmeni, yazar ve imtiyaz sahibi olarak görev yapan ilk ve tek gazeteci oldu. 


Orhan Erinç (ayaktakilerden sol baştan ikinci) 2021 yılında sosyal medya hesabından bu fotoğrafı, kaybettiği meslektaşlarını "Ne kadar yalnız kaldığıma da ayrıca üzülüyorum" notuyla anarak paylaşmıştı

TGC dönemi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde (TGC) üç dönem, Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda da iki dönemde başkanlık yaptı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda 1971 ve 1972 yıllarındaYönetim Kurulu üyeliği,  1989 ve 1995 yıllarında arasında genel başkanlık yaptı. Cevat Fehmi Başkut ve Nail Güreli'nin ardından iki kuruluşta da başkanlık yapan üçüncü gazeteci oldu. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nda 1973-1992; 1983-1990 yılları arasında da genel sekreterlik görevini üstlendi. 1998’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde Başkan Yardımcılığı'nı yaptı.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Nail Güreli, 2001’deki toplantıda TGC  Başkanlığı'ndan istifa ederek yerine aday olarak Orhan Erinç’i önerdi. Erinç 1 Nisan 2001’de TGC Başkanı seçildi. 26 Nisan 2013'te aday olmayarak yönetimden ayrıldı. 

2001 ve 2009 yılları arasında Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.


1992 yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'ne 'kurum' dalında Türkiye Gazeteciler Sendikası değer görüldü. Erinç ödülü, 24 Temmuz 1992’de TGS  Başkanı Nail Güreli’nin (solda) elinden aldı

1983 yılında İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda (şimdiki adı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi) Yüksek Lisans düzeyinde “Türk Basınının Ortak Sorunları” , lisans düzeyinde “Haber Toplama ve Yazma Tekniği” ile “Basın Ahlakı”, İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde “Temel Gazetecilik” dersleri verdi. 

Ödülleri

Orhan Erinç; aralarında haber (1972), röportaj (1963-1970) , inceleme (1967-1968-1970-1971-1972) dallarında olmak üzere 8 Gazetecilik Başarı Ödülü, Türk Dil Kurumu Basın Dil Ödülü (1976), İstanbul Tabip Odası Sağlık Ödülü (1995), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü (1997), Türkiye Bilişim Vakfı Bilişim Medya Ödülü (1998), Sevda – Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü gümüş madalyası (1999), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü (2009), Denizli Gazeteciler Cemiyeti ve Denizli Ticaret Odası Kristal Horoz Yarışması Onur Ödülü (2009), İ.Ü. İletişim Fakültesi 60.Yıl Onur Ödülü (2010), Futbol Adamları Derneği Basın Ödülü (2010), 1.Yaşar Doğu Basın Ödülü (2011) ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Uğur Mumcu Yaşam Boyu Başarı Ödülü (20 Ocak 2018) ödüllerine layık görüldü.

Kitapları

Orhan Erinç "Seçim 1977" kitabını hazırladı. "Türk Basınında Cumhuriyet’in 60 Yılı” kitabını (1983) İbrahim Örs ile birlikte yazdı.
1960-1972 yılları arasında haber, röportaj ve incelemelerinden seçtiği 16 konuyu 1990'ların ortasındaki durumları ile karşılaştırarak yansıtan “Bir Arpa Boyu” (Mart 1996) , “Medya ile Politika” (Ekim 1996), “Pazartesi Yazıları/Şu Bizim Enayi Defteri” (Aralık 1999), "Atatürk'ün Vefatları 10 Kasım'ın Öncesi ve Sonrası" (İ.Ü. İletişim Fakültesi Yayını 2003),  “Demokrasiye Kitakse” (Şubat 2005), "Sıkmabaşın Başağrısı"(Mart 2008), "Medya ve Demokrasi Masalları" (Ekim 2008), “Atatürk'ün Emniyet Müdürü” (Hazırlayan-2010), "10 Kasım Öncesi ve Sonrası-Atatürk'ün Vefatı"(Hazırlayan-Kasım 2011), ”10 Kasım / Atatürk’ün Ardından Ne Yazdılar” (10 Kasım 2015)  adlı kitapları yayımlandı.

Orhan Erinç, Cumhuriyet'e veda ettiği 2018'in ardından geçen son beş yıldır,  Facebook'taki hesabında, Türk basın tarihine ışık tutacak fotoğraflar, yazılar, anılar  paylaşıyordu.

Orhan Erinç, Sülün Osman'ı dolandırıyor (!)

Erinç, 12 Ocak'taki son paylaşımında , tramvay, Galata Kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsane haline gelen "Sülün Osman'la" anısına yer vermişti.

Erinç paylaşımında şunları kaydetmişti:

"Hep dertlerden, çözümsüzlüklerden söz edecek değiliz. Arada gülümseten şeyler de koymalı diye düşünüyorum. İlk seçtiğim de Sülün Osman’ı dolandırmamız! oldu.

Ben mizah ustası Yusuf Ziya Ortaç’la hiç karşılaşmadım ama adına iş yapmış olmak gibi bir ayrıcalığım var. Bunu da anımda anlattığım Bülent Hikmet Şeren’e borçluyum. Güçlü bir karikatüristti ve “Bülhişer Kalfa“ imzası ile kısa fıkralar yazardı. Atatürkçü ve laiklikten yanaydı. Şarap konusunda da uzmandı. Ama talihin acımasızlığına bakın ki dinci bir gazetede çalışmak durumunda kalmıştı. 1979 yılında canına kıydığında Nuruosmaniye Camisi'nden sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünden sonsuzluğa uğurlama konuşmasını ben yapmıştım. Ne yazık ki andıklarımın hiçbiri aramızda değil. Ruhları şad olsun. Bir gün de Türkiye’nin en önemli oligarklarından oluşumu yazarım!

27 Mayıs Devrimi’ni izleyen aylardaydı. Son Posta gazetesinde istihbarat şefiydim. Rahmetli karikatürist Bülent Hikmet Şeren de akşamları bizde çalışıyor; karikatür çizip klişe başlıkları hazırlıyordu. ”Bülhişer Kalfa” imzası ile kısa fıkracıklar da yazıyordu ama işinin ağırlığı Akbaba dergisindeydi. Derginin yayınlanması görevini sırtlanmıştı.


Karikatür dergisi Akbaba

 

Bir akşam “Orhan“ dedi “Yusuf Ziya Bey, ‘Şeytan’ adında bir dergi daha çıkarmak istiyor. Aklımıza Sülün Osman geldi. ‘Sülün Osman başlıklı bir mizah röportaj dizisi hazırlayalım’ dedi. Son Posta Gazetesi’nde bir arkadaş var, kalemi mizaha yatkın diye seni teklif ettim kabul etti.”
Yusuf Ziya Ortaç’a hayır demek ne haddimize, aksine Yusuf Ziya Bey büyük bir lütuftu daha yokuşun başındaki bir gazeteci için. Polis Muhabiri arkadaşımız Doğan Katırcıoğlu, sağa sola haber saldı ve Sülün Osman bir akşam çıkageldi. Ertesi gün Akbaba’ya gitti; konuştular.
Bülent Ağabey’den öğrendiğime göre altı röportajda ve yayımlanma koşuluyla röportaj başına 50 lirada anlaşmışlardı.Bana da, ağırlığı Sülün Osman’ın aşık olduğu ama sonunda faka bastırdığı kadınları konu alan röportaj dizisini hazırlamak kalmıştı.

Diziyi tamamlayıp verdim. Ama bilemediğim bazı engeller nedeniyle Şeytan’ın yayını gerçekleşmedi.
Anlaşma, ödemenin yayından sonra yapılacağına ilişkin idiyse de Sülün Osman parasız kaldıkça Akbaba’nın yolunu tutuyor; sayın Ortaç da başka çare bulamayınca ödeme yapmak zorunda kalıyordu. Sonunda durumdan yakınmış olmalı ki, bir gün Bülent Ağabey, Sülün Osman’ı kapının önüne koyuvermiş, bir daha gelmemesini de biraz sert biçimde söylemişti.

Aradan bir süre geçti. Bir sabah gazeteye girerken kapıcımız Balta Memed (Ona niye öyle derdik? Ya Cengiz Ağabey (Tuncer) ya da Tarık Ağabey (Dursun K.) öyle münasip görmüşlerdi.) “Bir polis seni sordu. Alemdar Karakolu’na gelsin dedi” diye müjdeyi verince bende de şafak attı.
Daha o zamanlar, polis- savcı- mahkeme çağrılarına hiç alışık değildim.
Sonra tutuklama isteği olanlar da dahil kaç defa karakol, savcılık ve mahkeme kapılarını aşındırdım hatırlamıyorum bile.

İşte o heyecan içinde “Ya Allah“ deyip Alemdar Komiserliği’nden içeri girdim. Hem korkuyor hem de çekiniyordum. Nedenini ise bir türlü tahmin edemiyordum.Masada genç görünüşlü bir komiser  oturuyordu. Kendimi tanıttım. Şöyle bir süzdükten sonra kahkahayı basmamak için kendisini zorlayarak ama bıyık altından gülmekten de kurtulamayarak “Beyefendi“ dedi “Siz Sülün Osman’ı dolandırmışsınız” Önce rahatladım, sonra da gülümsedim.
Sülün Osman’ın Savcılığa verdiği dilekçe, sanıkların ifadelerinin alınması için Alemdar Başkomiserliği’ne gönderilmişti.

Sülün Osman dilekçesine “25 yıllık dolandırıcıyım böyle dolandırmadım.” diye başlamış, sonra şikayetini anlatmıştı. Kendisi ile röportaj yapmış ama parasını ödemeyerek dolandırmıştık!
Dolandırıcılık şebekesi de Yusuf Ziya Ortaç, Bülent Hikmet Şeren ve Orhan Erinç’ten kuruluydu.
Bildiklerimi anlattım, muhtarlıktan aldığım nüfus kağıdı suretini de ertesi sabah götürüp teslim ettim.
Diğer şüphelilerin de ifadeleri alındı ve sonunda savcılık takipsizlik kararı verdi.
Verdi ama bu yüzden Sülün Osman’ı dolandırmak şerefi de, Sülün Osman’ın şikayet dilekçesinde kaldı.
[Bir Arpa Boyu/ Çağdaş (Cumhuriyet) Yayınları/ Mart 1996 | Sayfa 221-222 ]
Bülent Hikmet Şeren Usta’nın 57 yıl önce Akbaba dergisine çizdiği kapak karikatürü.
Bugünü de anlatan Bülent Hikmet Şeren’i, bu karikatür ile anmak istedim. Ruhu şad olsun.


TIKLAYIN |  Orhan Erinç: Aydın Engin, 7,5 yıllık hapis cezasını Cumhuriyet'teki gammazların suratlarına çarparak gitti!

TIKLAYIN |   64 yıllık gazeteci, 44 yıllık Cumhuriyet’çi Orhan Erinç: Cumhuriyet’ten ayrılınca yaptıkları ilk iş adımızı yazar bölümünden çıkarmak, arşiv şifremizi iptal etmek oldu!

TIKLAYIN |  Eski Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç'ten, Soylu'nun 'terör manşetleri' iddiasına katılan Cumhuriyet yönetimine: Susuyorsak...

TIKLAYIN | Eski Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç: Cumhuriyet başyazısında sözü edilen hukuk başarısı 'kirli' bir başarıdır!

TIKLAYIN | Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç: Cumhuriyet'te ikamete memur edildim...

TIKLAYIN |  Orhan Erinç’e Alev Coşkun, Mustafa Balbay ve Mehmet Faraç’ın iddiaları soruldu: İtibar etmiyorum, hınç almaya çalışıyorlar

TIKLAYIN | Orhan Erinç’in ardından: “Duruşunu, iyiliğini ve nezaketini unutmayacağız”