28 Ekim 2010

Yedigöller

Sonbahar geçiyor. Ormanlar yavaş yavaş yapraklarını dökmeye başladılar ama pastel renkler hâla baskınlığını koruyor.

Sonbahar geçiyor. Ormanlar yavaş yavaş yapraklarını dökmeye başladılar ama pastel renkler hâla baskınlığını koruyor. Sonbaharın pastel renklerinin doğayı bezemeye başladığı bu günlerde eğer kısa da olsa bir renk cümbüşünün içinde zaman geçirmek istiyorsanız mutlaka Yedigöllere gidin derim. Sonbahar kimileri için hüzündür, yok oluştur. Bense sonbahara yeniden doğuş olarak bakarım. Dökülen her sarı yaprak yerini ilkbaharda çıkacak yemyeşil bir yaprağa bırakıyor. Kim bilir belki de bu yüzden düşüyordur yapraklar. Ağaç ve doğa yenilensin diye. Dökülen bu sonbahar yapraklar orman altı örtüsü olarak muhteşem bir ekosisteme de ev sahipliği yapıyor aynı zamanda.

Hem Ankara hem de İstanbul’dan kolay ulaşılıyor Yedigöllere. İstanbul’dan 310 km, Ankara’dan çok daha yakın. Sabah saat 06:00 da yola çıktınız mı saat 10: 00 gibi Yedigöller’e varabilirsiniz. Pastel renkleri doyasıya izlemek veya fotoğraflamak istiyorsanız ve hava da yağışlı değilse Bolu’da otobandan çıkarak Kentin içinden geçen Yedigöller yoluna sapın. Buradan göllere  kadar olan mesafe 42 km. Yol boyunca yükseldikçe ve hava güneşliyse eğer,  pastel renklerin her türünü görmek olası. Yol bir yayladan sonra inmeye başlayacak. Bu aşamadan sonra aracınızı yavaş sürmenizde yarar var. Nedeni kaza riski değil yola aniden çıkacak karacalar. Bir anda sürü halinde yolun karşı tarafındaki ormana geçiyorlar.   Diğer yol ise daha uzun ama daha garanti. Hava bozuk olduğu zaman da işleyen yol Yeniçağa- Mengen üzerinden yapılmakta. Uzun olmasına rağmen daha garanti bir  yol. Yedigöllere giriş parayla ama çok az bir ücret alınıyor. Eğer önceden ararsanız Milli parkın bungalovlarında 85 liraya geceleyebilir ya da çadır kurabilirsiniz. Devlet memuruysanız bu fiyat daha da düşüyor.  İki katlı olan dağ evlerinin üst katında 2  yatak odası, alt katında da mutfak, banyo ve şömineli bir salon var. Tabi terası da unutmamak lazım.  Çadır kurmak için özel izin almanıza gerek yok ama ateş yakmak isterseniz sadece ocaklarda yakmanızı öneririm. Gece yüksek sesle müzik dinleyerek hem kamptakileri hem de ormandaki yabani hayvanları rahatsız etmemek gerekiyor.

Yedigöller Mili parkında yedi adet göl var. Bu göllerin en büyüğü derinliği 15 metreye kadar ulaşan Büyükgöl’dür. Göl aynı zamanda  milli parkın en fotojenik gölü. Sazlıgöl, İncegöl, Kurugöl, Nazlıgöl, Deringöl ve Deringöl milli parkın diğer gölleri. Sabah kahvaltısından sonra bu gölerin etrafında yürüyüş yapabilir ve göllerdeki muhteşem yansımaları izleyebilirsiniz. Patikalar boyunca yılın her mevsimi rengarenk  çiçekler ilginizi çekecek. Eğer daha uzun bir yürüyüş yapmak isterseniz Mili parkın merkezinden 5 km uzakta olan seyir noktasına da yürüyebilirsiniz. Yol üzerinde Anıt çam ağacına da uğramayı ihmal etmeyin. 

Büyük kentlerin bunaltıcı havasından kurtulmak için Yedigöller’den daha iyi bir rehabilitasyon merkezi bulamazsınız. Bir günde bile bir çok şeyin nasıl değiştiğini, doğayla baş başa kalmanın insanı nasıl yenilediğini yaşayarak görecek, siz de tıpkı ağaçlarından düşerek yenilenen  yapraklar gibi yenilendiğinizi, yaşama yeniden başladığınızı hissedeceksiniz. Ben her dağa veya doğaya gidip döndüğümde böyle hissediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Su için yürüyoruz

Amerika’da 2014 yılında yapılan bir çalışmada dünyadaki tatlı su miktarının tüm suların sadece yüzde 2.5’u olduğunu söylüyor

Bir kanyon, Bir adam…….

Elini ilk sıktığımda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. O gün Arapkir yaylalarında çamurla, yağmurla boğuşmuştuk.

Arapkir yaylalarında bir gün

Hava bir kapıyor bir açıyor. Kapadığında bardaktan değil kovadan boşalırcasına yağıyor yağmur

"
"