İstanbul Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olan arkadaşım Yard. Doç. Dr. Ergün Yolcu’ya geçen pazar günü Kartepe’de çektiğim fotoğrafları gösteriyor, bir taraftan da ballandıra ballandıra tek başıma yapmış olduğum yürüyüşü anlatıyordum. Ergün birden “İyi de bizi böyle yerlere hiç götürmüyorsun, çok özendim” demesin mi?
Gülümsedim. Ergün neden gülümsediğimi sorunca ben de böyle teklifleri çok duyduğumu ama sonunun çoğunlukla hüsranla bittiğini söyledim. Söylemez olaydım. O “Üniversite öğretim üyeleri ve personeli için bir kış yürüyüşü düzenleyelim” diye bastırdıkça ben de “Kimse gelmez boşuna nefes tüketme” diye direniyordum. En sonunda noktayı koydu: Sen programı hazırla ve gerisine karışma.
Hemen o gün programı hazırladım ve iki gün içinde üniversitenin WEB sayfasında ilan edildi. Ergün muhteşem bir şey yapmış ve kaynak bularak katılımcılardan ücret alınmayacağını ilan etmişti. İki saat içinde başvuru sayısı elliyi geçti. Oysa kontenjanımız 40 kişiydi. Faaliyet gününe kadar sayının azalacağını tahmin ediyordum ama çok az fire verdik.
Toplam 43 kişi Cumartesi günü sabah saat 06:00 da Avcılar’dan düştük yollara. Rehberliğimizi İstanbul Üniversitesi Doğal Afetler arama Kurtarma Ekibi’nin üyeleri yapacaktı. Sabah kahvaltısı için Yuvacık barajının üzerinde bulunan Karaaslan Alabalık tesislerinde mola verdik. Uzun yıllardır bu bölgede bu kadar güzel kahvaltı yapmamıştım. Kahvaltıdan sonra yola çıkarak kısa süre içinde Aytepe’ye vardık. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu yaşamlarında ilk kez bir doğa yürüyüşüne katılıyorlardı.
Kısa bir bilgilendirme konuşması yaparak grubu üçe böldüm ve rehberlere teslim ettim. Aytepe'den dere içindeki Veysal Amca’nın kahvesine 45 dakikada vardık. Çaylarımızı içerken buradan sonraki parkurun zorlu olduğunu ve isteyenlerin burada kalabileceğini söyledim ama iki kişi dışında kimse kalmak istemedi. Eriyen karlar kahvenin yanından akan küçük dereyi öfkeli bir ırmağa dönüştürmüştü. Sular karşıya geçtiğimiz tahta köprüye varmamızı engelliyordu. Herkesi farklı bir heyecan kaplamıştı birden. Rehberlerimiz hemen bir çözüm buldular ve kısa süre sonra derenin karşısına geçmeyi başardık.
Yol boyunca fazla olmayan kar burada kendini göstermiş ve yer yer diz boyu karda yürümeye başlamıştık. Ekibin temposu nedeniyle tepenin yamacındaki kayalıklara kadar gidip oradan dönmeye karar verdim. Fazla ilerlersek karanlığa kalabilirdik. Zaten amacımız bir yere ulaşmak değil doğada olmaktı. Yavaş yavaş yükselerek saat 14:10 gibi kayalıklara varmayı başardık. Açık alan olduğu için karlar tamamen erimiş ve kaya dipleri kardelen ve yabani siklamanlerle kaplanmıştı. Eskiden burada nisan başı gibi açan bu çiçekler neredeyse bir ay önce açmıştı bu kez. Küresel ısınma kendini dünyanın her noktasında başka bir işaretle gösteriyor. Kısa bir manzara molasından sonra geri dönüş başladı.
Yarım saat sonra kahvedeydik ve herkes çok açıkmıştı. Menüde sucuk ekmek vardı. Yemek yerken çiseleyen yağmur sağanağa dönüşmeye başlamıştı. Bu, geri dönüş yolunda epey ıslanacağımız anlamına geliyordu. Sucuk ekmek partisi bir saatten fazla sürdü. Yine gruplar halinde dönüşe geçtik. Sağanak yağmur altında Aytepe’de bekleyen araçlarımıza ulaşmayı başardık. Yuvacık barajına doğru inerken ortaya çıkan gökkuşağı ise yorucu günün ödülü oldu adeta.
Ne yalan söyleyeyim bu kadar ilgi beklemiyordum. Her şeyden önce bu faaliyeti gerçekleştireceğimiz hiç sanmıyordum. İlk kez katılmalarına rağmen, tüm katılımcılar hiçbir problem çıkarmadan faaliyeti bitirmeyi başardılar. En küçük bir bir şikayet bile duymadık. Üstüne üstlük bir sonraki gezi için de benden söz almayı bile başardılar. Bir sonraki gezimiz baharın ilk günlerinde 11 Nisan günü Yalova Erikli Yaylası'nda olacak.
Profesöründen memuruna bir çok kişi, birbirinin unvanını bilmeden doğada çok keyifli bir gün geçirdi. Doğada olmanın, biraz zorluk yaşamanın ve bu zorlukları yardımlaşarak yenmenin keyfini yaşadılar. Rehberlerinin onların zarar görmemesi için nasıl bir özveriyle çalıştıklarına şahit oldular. Bizim kârımız ise bu soğuk havada sıcacık yataklarından çıkarak saat altıda yollara dökülmeyi göze alanlarla tanışmak ve onların yaşamlarını renklendirmek oldu.