Başbakan’a depremle ilgili verilen brifing tüm gazetelerde epey yer buldu. Habere göre İstanbul’a özel Deprem Kanunu çıkıyordu ve kanun gereği 24 bin bina yıkılacaktı. Adalar, Avcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Bağcılar, Bakırköy, Fatih, Güngören, Küçükçekmece ve Zeytinburnu da en riskli 10 ilçe olarak sıralanmış. İstanbul’da 1 milyon 200 bin bina olduğu, depremde bu binaların % 2 sinin yani 24 bin adedinin yıkılacağı ve ölü sayısının da 22 bin civarında olacağı vurgulanmış. Bu rakamları gören de söz konusu binaların tümünün incelendiğini ve depremden yıkılacak 24 bin binanın saptandığını sanabilir. Oysa incelenen bina sayısı sadece 125 bin. Yıkılacak bina sayısı depremin büyüklüğüne göre değişiyor ama biz 24 bin olarak kabul edelim. Bu binaları güçlendirdiğimizde veya yıkıp yeniden yaptığımızda depremin beklendiğinden çok az zarar vereceğini söyleyebiliriz. Tüm binalarımız sağlam olacağı için deprem sadece sallayıp geçecek. İşin uzmanı olmayan biri bunu böyle sanabilir.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil. Her şeyden önce verilen ölü sayısı benim 09.09.2009 tarihinde yazdığım “ İstanbul depreminde en az 100 bin kişi ölür” başlıklı yazımı çürütmüş gözüküyor.. Ben en az 100 bin kişi ölür diyorum. Onlar ise benim beşte birim kadar bir rakam veriyorlar. Aslında ölü sayısı üzerine konuşmak çok iç karartıcı bir şey ama ne yapayım ki bu yanlışlığı vurgulamak boynumun borcu. Yıkılacak binaların saptanması yönetiminin hiç tartışmasak bile verdikleri 24 bin rakamı ölü sayısı konusunda aslında benim ne kadar haklı olduğumu gösteriyor. Çünkü söz konusu 24 bin rakamı daire değil değil bina sayısı. Her binada fazla değil sadece dört daire olsa bu toplam 96 bin konut demektir. Her konutta bir kişi yaşamını kaybetse (ki yıkılan konutlarda 1 kişinin kurtulması bile bir çok mucizenin gerçekleşmesine bağlı) eder 96 bin ölü. Oysa Başbakan’a verilen raporda bırakın her daireyi her binada birden daha az kişinin öleceği vurgulanmış. Başbakan bunun ne kadar yedi bilmiyorum ama artık kimsenin yemediğini bilmeleri gerek. İstanbul depreminde eğer gerekli tedbirler alınmazsa en az 200 bin kişinin öleceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Kendi verdikleri 24 bin bina rakamı bile ölü sayısının ne yazık ki verdikleri rakamların kat kat fazla olacağını gösteriyor.
Bir çok gazetenin yazdığı gibi binalar yıkılarak yerine yeni binaların yapılacak. Bu haberi okuyunca yukarıda sıraladığım 10 ilçede saptanan binaların yıkılacağını sandım. Normali de böyle olmalı. Oysa İBB başkanı Kadir Topbaş kentsel Dönüşüm çalışmasının yapılacağı iki bölgenin Kartal ve Fikirtepe’de olacağını söylüyor. Başka deprem riski olan ilçelerde değil de rant değeri yüksek olan yerlerde yıkımın ve ardından da çoook katlı yüksek binaların yapılacağını söylüyor. Geride kalan arslalar ne mi olacak? Roman vatandaşların başına gelenler bu iki bölgede ve daha sonra diğer bölgelerde yaşayanların da başına gelecek. Onlara kutu kutu evler verilirken, geride kalan arsalara da gelsin AVM’ler, gelsin Plazalar. Deprem bu. Kiminin hayatını kaydırır kimini zengin eder. Piyangonun kimlere vuracağını da isterseniz yazmayayım. Siz zaten biliyorsunuz.
Sözün kısası beklenen İstanbul depreminin büyüklüğü 7’nin üzerinde olursa çok büyük bir can ve mal kaybı meydana gelecek. İBB bu çalışma için 29 milyon TL harcamış. Helali hoş olsun. Ama bizim vergilerimizden toplanan paralarla bu çalışmayı yapanlardan bir isteğim olacak. Lütfen daha samimi olsunlar. İstanbul halkının kandırılmaya tahammülü kalmadı artık.