Erciş depreminin mekanizması konusunda her kes bir şey söylüyor. Gerçek olan bir şey var ki o da bu depremin tam 11 milyon yıl önce Neotetis okyanusunun kapanmasına neden olan Arabistan Levhası- Anadolu Levhası çarpışmasının bir ürünü olduğu. Bir önceki yazımda da söylemiştim. Burada deprem olacağı belliydi. Çünkü daha önce de büyük depremleri yaşanmış bölgede. Yer bilimciler depremin yaklaşık büyüklüğünü ve yerini tahmin edebiliyorlar ama zamanını tahmin edemiyorlar. Aklımızın bir köşesine yazalım : Hiçbir deprem sürpriz değildir. Çünkü doğa asla sürpriz yapmaz. Önceden mutlaka bir veya birkaç işaret verir. Bu işaretleri daha önce görür ve tedbir alırsak bir doğa olayının afete dönüşmesini engelleriz. Türkiye’nin geneline baktığımızda bu işaretleri belli belirsiz de olsa görebiliyoruz. Ülkemiz başta Kuzey Anadolu Fayı (KAF ) ve Doğu Anadolu Fayı (DAF) olmak üzere bir çok faya sahip. Hem Arabistan hem de Afrika Plakası’nın sıkıştırması ile tektonik olarak çok aktif bir bölge haline gelmişiz. Bu durum da Türkiye’deki bir çok bölgede büyük depremlerin olmasına ve gelecekte de büyük deprem beklenmesine neden oluyor. Peki bu büyük depremlerin nerede olması bekleniyor?
Kuzey Anadolu Fayı : Bu fay üzerinde beklenen en büyük deprem Marmara denizi içinde gün sayıyor. Deprem 7 den büyük bir deprem olacak ve Başta İstanbul olmak üzere tüm Marmara kıyılarını etkileyecek. Mürefte'de 1912 yılında meydana gelen 7.2 lik deprem de 100 yılını doldurdu. Marmara içi her an büyük bir depremle sarsılabilir. Çanakkale’de risk altında olan iller arasında. Peki ne tür çalışmalar yapılıyor. İstanbul Büyük şehir belediyesinin Mikro bölgelendirme çalışması çok iyi oldu. Belediye İstanbul’un zenin profilini tam olarak ortaya çıkardı ama bu çalışmadan önce bu bölgeler binalarla kaplanmıştı. Acil durum yollarının İspark’a verilmesi ve çadır kurulması gereken yerlerin imara açılması da işin başka bir acı boyutu. KAF üzerinde ve yakınlarında Çankırı ve Çorum civarında 6 civarında bir deprem olma olasılığı her zaman yüksek.
Doğu Anadolu Fayı : Herkes İstanbul’da deprem beklerken Erciş sarsıldı. Doğu Anadolu Fayı üzerinde 250-300 yıldır hareketsiz duran yerler var. DAF’ın batısında bulunan Malatya’nın içinden geçen KD- GB yönlü Malatya Fayı da büyük bir deprem üretecek enerjiyi biriktirmeye devam ediyor. Malatya ne yazık ki bu depreme hiç hazırlıklı değil. Geçen gün Malatya’da yayın yapan yerel bir televizyonu izledim. Bir Malatya milletvekili konuktu ve depremle ilgili görüşlerini açıklıyordu. Şu ana kadar çoktan yapılmış olması gereken önleme ve hazırlık çalışmalarını sıralıyor, bunların bir an önce yapılması gerektiğini söylüyordu. Stüdyodaki herkes de başını sallıyordu. Sanki Malatya deprem gerçeği ile ilk kez karşılaşmış gibi konuşuyorlardı. Oysa 2004 yılında Malatya’da yaptığımız bir sempozyumda riskleri tek tek açıklamıştık. Ne dönemim valisi ne de Belediye başkanı katılmıştı toplantıya. Daha sonra çıktığımız canlı yayının süresin bir saate yakın aşmış ve kanalın telefonları kilitlenmişti. Demek ki Malatya halkı bu konuya duyarlıydı. Keşke dönemin yöneticileri de olsalardı. Açıkçası bu konuşmaları duyunca üzüldüm. Maltya’nın şu andaki şansı çok iyi bir valiye sahip olması. Sorunlar doğru olarak anlatılırsa eminim ki malatya gereken hazırlıkları yapacaktır.
Büyük bir olasılıkla Kahramanmaraş, Elazığ, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep ve Hatay’da da aynı konuşmalar oluyordur. Çünkü bu illerin bir kısmı doğrudan DAF’ın üzerinde, bir kısmı da DAF’a çok yakın. Kahramanmaraş’ın kuzeyinde D-B yönlü Sürgü ve Elbistan fayları da bölgede ciddi tahribatlara yol açabilecek enerjiyi biriktirmiş durumdalar. Hatay’da 2003 yılında Bölgenin depremselliği ile ilgili düzenlemiş olduğumuz panelin başlamasından kısa bir süre sonra o zamanki belediye Başkanı İris ŞENTÜRK sıkılmış ve gitmişti. Ne yazık ki yerel yöneticilerin büyük bir kısmı hâlâ aynı kafada. Birkaç ay önce gittiğim Hatay’ı tanımakta ve yolları bulmakta zorlandım. Amik ovasının içinde bulunan Serinyol’dan Antakya’ya kadar tüm arazi büyük siteler ve binalar tarafından işgal edilmişti. Bu kötü zemine yapılan evlerin Antakya’da meydana gelme olasılığı çok büyük olan 7’nin üzerindeki bir depremde nasıl davranacağını ne yazık ki bilmiyoruz. Ancak depremden sonra öğreneceğiz. Bu binaların nasıl yapıldığını kontrol edecek babayiğit de göremiyorum.
KD- GB yönlü Ecemiş fayı üzerinde yüzlerce yıldır bir aktivite yok. Burada meydana gelecek bir deprem çok büyük depremlere yol açacak. En çok etkilenecek illerin başında da Adana ve Niğde geliyor . Bu fayla neredeyse aynı yönlü olan Erciyes fayının harekete geçmesi belki de Erciyes’ten gaz ve lav çıkışlarının olmasına da neden olabilir.
KAF ve DAF’ın birleştiği noktada bulunan Karlıova her zaman büyük depremlerin beklendiği bir yer. Karlıova yakınlarındaki Yedisu’da da 7’ nin üzerinde bir deprem bekleniyor. Bu depremler sadece bulundukları bölgeleri değil civar illeri etkileyecek.
Arap Plakasının Anadolu’yu sıkıştırması soncunda KAF ve DAF ın doğusunda kalan bölgede bu bindirmeye bağlı olarak bir çoğu ters fay olan kırıklar oluşmaya başlamış. Bu kırıklar en az 6 büyüklüğünde deprem üretecek enerjiye sahipler. Erzurum Fay Zonu, Kağızman Fayı, Tutak Fayı, Erciş Fayı (Kırılan bu fay değil), Çaldıran Fayı, Doğubayazıt Fayı, balık Gölü Fayı, Iğdır Fayı ve Malazgirt Fayı üzerinde her an büyük depremler yaratacak enerjiler birikmiş durumda. Bu faylardan Iğdır ve Malazgirt Fayları riskin en çok olduğu faylar. Bu fayın doğusunda yer alan Spitak Fayı 1988 yılında kırıldı ve Ermenistan’da yaklaşık 25. 000 kişi yaşamını kaybetti. Van Gölü’nün kuzeyinde yer alan Malazgirt Fayı’nda ise 1903 ve 1907 yıllarında arka arkaya 6.3 büyüklüğünde iki depremde 3000 civarında vatandaşımız yaşamını kaybetmiş. Bu kırıklar üzerinde de 100 yıldan beridir fazla bir hareket yok. Bu fayın çok yakın bir zamanda kırılma olasılığı oldukça yüksek .
Van gölünün Güney doğusundaki Şemdinli Yüksekova Fay Zonu üzerinde 7 den büyük bir deprem olma olasılığı her zaman var. Erciş depreminin etkileri devam ederken burada 5.4 lük bir deprem, fayda biriken enerjinin boşalmaya çalıştığının işareti. Bu fayın kırılması enerjisi Erciş depreminden daha büyük bir kırılmanı olmasına neden olacak.
Ege bölgesi Horst ve Grabenlerden oluşan bir çöküntü ve açılma havzası. Ege bölgesinde yolculuk yapanlar dağların basamak basamak çöktüğünü görürler. Her bir basamak bir deprem sonucunda oluşmuş faylardan başka bir şey değildir aslında. Ege bölgesinde Menderes ve Gediz grabenleri her zaman 6 dan büyük deprem oluşturma potansiyeline sahip. Menderes grabeninin doğu ucunda yer alan Denizli’de 6 civarında deprem her zaman beklenebilir. Honaz’ın Kuzey doğusunda yer alan KD-GB yönlü Maymundağı fayı üzerinde 100 yıldan fazla bir süredir bir hareket yok. Bu durum fay üzerinde büyük bir enerjinin biriktiğinin delili.
Göller bölgesinde bulunan Burdur fayı üzerinde 1914 yılında 6.9 luk bir deprem meydana gelmiş. Şubat 2001 de meydan gelen 4.2 lik bir deprem fayın kırılmak için zorladığının işareti sayılabilir.
Göller bölgesindeki en riskli fay Eber ve Akşehir göllerini de oluşturan Sultandağı fayı. Fayın Afyon’un çay ilçesinden geçen küçük bir kolu 2000 yılında kırıldı. Benim de kurtarma çalışmaları yaptığım depremin büyüklüğü 6 idi ve birçok bina yerle bir olmuştu. Fayın 80 kilometre uzunluğundaki ana kolu her an kırılabilir. Bu kırılma sırasında açığa çıkacak enerji çay depreminden kat kat fazla olacak.
Bu saydığım bölgelerden her hangi birinde her an deprem olabilir. O kadar çok riskli bölgemiz var ki Türkiye’de aynı anda iki deprem da olabilir. Peki bu kadar riskli bölgeye sahip ülkemizde, bu bölgelerdeki illerin yöneticileri gereken tüm hazırlıkları yapmışlar mı acaba? Ben yanıtı biliyorum ama yazmayacağım. İsteyen açsın sorsun. Ama bilin ki aldığınız yanıtın tersidir gerçek durum.
Ne yazık ki ulus olarak afetler konusunda tek bir acil eylem planımız var : “Hele bir olsun bakalım” . Bu bakış açısı sürdükçe depremden yıkılmamız kaçınılmaz olacak. Oysa bir doğa olayın olan depremden korunmak o kadar kolay ve basit ki. Üç kelimeyle söyleyebilirim: SAĞLAM BİNA YAPMAK