14 Mart 2011

DEPREM HAKKINDA BİR KAÇ SORU

... Japonya’daki deprem pasifik levhasının Kuzey Amerika lavhasının altına dalması sonucunda oluştu...


Bu deprem Türkiyedeki fayları tetikler mi? 

Etkilemez. İki farklı sistem söz konusu. Bu nedenle birbirlerini etkilemezler. Bunun tersini söyleyen sadece kendi üzerinden yapay gündem yaratmaya çalışıyordur. 

Bizde de böyle büyük bir deprem olur mu?

Olmaz. Japonya’daki  deprem pasifik levhasının Kuzey Amerika lavhasının altına dalması sonucunda oluştu. Pasifik Levhası,  altına daldığı levha tarafından durdurularak yılda yapması gereken 6-7 cm lik hareketi yapamıyor. Bu noktada büyük bir enerji birikiyor. Pasifik levhası altında daldığı lavhadan kurtulduğu anda bu enerji açığa çıkarak deprem dalgalarını oluşturuyor. Yani burası bir dalma batma zonu ve çok büyük depremler üretiyor. Bizdeki depremlerin en büyüğü  1939 yılında erzincan’da meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki deprem. Kuzey Anadolu Fayı ve Doğru Anadolu Fayı bu kadar büyük depremler üretecek bir enerjiyi  biriktirecek potansiyele sahip değilller. Bu nedenle bizde bu kadar büyük bir deprem olmaz ama olacak olan depremlerin hasarının, Japonya’dan kat kat fazla olacağından kuşkunuz olmasın 

Bu deprem bizde olsaydı ne olurdu?

Hangi kentte olursa olsun büyük bir kaos yaşanırdı. İstanbul büyük bir olasılıkla yerle bir olur,  milyonla ifade edilecek  can kaybı meydana gelr ve Türkiye ekonomisinde  tamir edilemez yaralar açılırdı. 

Depremin çok büyük olmasına rağmen can kaybının çok az olmasının nedeni ne? 

Can kaybı 10.000’i geçecek gibi görünüyor ama bu kayıpların neredeyse tamamı tsunami kaynaklı. Depremin okyanusta. yaklaşık  km zaklıkta ve 40 km kadar derinde meydana gelmesi hasarı azalttı. Buna rağmen çok büyük bir deprem. Japonyadaki binaların  çok az hasar görmesinin tek nedeni Japonların deprem gerçeğini olduğu gibi kabul etmeleridir. Bunun başka bir açıklaması yok. Önce kabullendileri, sınra da önlem aldılar. Bu kadar basit.

Birileri çıkıp şu günler içinde deprem olacak diye bir açıklama yapıyor. Bazı insanların değpremi önceden bilebilme özellikleri var mıdır veya depremi önceden kestirmek mümkün müdür?

Kendilerine astrolog diyen bazı kişilerin saçma sapan da olsa bu denli açıklamalar yapmasını doğal karşılıyorum. Ancak bilim insanı kisvesi altında kim böyle bir açıklama yaparsa inanmayın. Suni gündem yaratarak kendilerini  ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Bu davranışın tek amacı da piyasadan iş kapmak. Depremi önceden biliyorum diyen bir kişinin şaklabandan öte bir değeri yok benim gözümde. Yıllardır depremi önceden kestirmek için çalışmalar sürdürülüyor. Ancak bir çok ülke bundan vazgeçerek depreme karşı binalar yapmanın daha sağlıklı olduğunu anladı.

Depremden korunmanın  yolları nedir? 

Sadece Türkiye’de değil Dünyanın her yerinde depremden korunmanın tek yolu vardır : Düzgün mühendislik hizmeti almış depreme dayanıklı binalarda oturmak. Bu planlama bizi % 95 kurtarır. Ancak depremden korunma yolu diye anlattığımız ve benim de t24 de yazdığım önlemler,  yıkılacak binalar içindir ve kurtulma şansı % 1 den bile azdır. Bu  nedenle bireysel önlemlerimiz almamız çok doğru ama bu doğruyu tamamlayan en önemli şey depreme dayanıklı binalarda oturmaktır. 

Türkiyede’de bir nükleer santral planlanıyor. Bu  konuda ne diyorsunuz? 

Japonya gibi rüşvetin hiç olmadığı bir ülkede bile nükleer santral zarar gördü. Binada olmasa  bile reaktördeki hasar ciddi. Türkiye’nin ihale sistemi ve kontrol mekanizmasını düşünecek olursa % 100 risk var diyebilirim. Ülkemizin  her tarafında  7 büyüklüğünde deprem oluşturacak aktif faylar var.  Daha bir ay önce 4.5  büyüklüğüdeki  bir depremin Bulanık Devlet Hastanesini kullanılmaz hale getirdiğini düşünecek olursak çok iyimser olmamak lazım. 

İstanbul depreminde kaç kişi ölür? 

Bu konuda Başbakan’a sunulan rapordaki resmi senaryoya bakmak lazım. Nasıl hesaplamışlar bilmiyorum ama 24.000 binanın yıkılacağını söylüyorlar. Çok değil her binada 5 kişi yaşamını kaybetse 220.000 kişi eder. Ben bu resmi raporu yapanların yalancısyım. Gerçi onlar 22.000 kişinin öleceğini öngörmüşler. Bu hesaba göre yıkılacak her binada birden az kişinin ölmasi gerekiyor. Bu senaryoyu hazırlayanlar ya hesap bilmiyor ya da  yaşamları boyunca hiç yıkıla bina görmemişler. 

İstanbul depreme hazır mı?

Kesinlikle hayır. Yapılan bir çok çalışma var ama ne yazık ki 11 yıl içinde yapılması gerekenlerin yanında devede kulak kalır. İstanbul’un deprem riskini sadece çürük binalar oluşturmuyor. Mahaller aralarındaki benzin istasyonları, bina altlarındaki tüpçü dükkânları ve fırınlar, kozmetik depoları  ile  istanbul aslında patlamaya hazır bir bomba üzerinde oturuyor. Bunlar bile deprem sonrasında çok ciddi sorun yaratacaklar. Köprü, viyadük, hastane ve okulların  durumu  ise içler acısı. 

İstanbulun zemin durumu ne? 

İstanbul genelde  sağlam zemine sahip ama çok sağlam bir zeminde bile yer yer kötü  zemin olabiliyor. Derelerin alüvyonları üzerine kurulmuş yerleşim yerleri ile daha genç birimlerin görüldüğü Bakırköy’den Tekirdağ yönüne kadar olan yerleşim yerlerinin zeminleri yer yer çok kötü. Ancak sorun zeminin kötü olmasından çok o zemine göre ev yapılıp yapılmadığıdır.

Evlerimizin sağlıklı olup olmadığını nasıl kontol ettirebiliriz? 

En sağlıklı çözüm İnşaaat mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’ne başvurup yardım ietemek. Gereken yardımı yapacaklarından emin  olun. 

Bir yapı yaparken zemin etüdü yaptırmak şart mı?

Kesinlikle şart. Zemin etüdü yapmanın amacı zeminin durumunu öğrenerek buna göre bir bina yapmaktır. Yani “benim zeminim kaya,  zemin etüdü yapmama gerek yok” düşüncesi çok doğru olmadığı gibi “zeminim çürük burada bina yapılmaz” demek de yanlıştır. İyi bir mühendislik çalışması ile dünyanın en kötü zeminine bile dünyanın en iyi yapısını yapmak olası. Özetle binayı ayakta tutan zemin bina ilişkisinin iyi sağlanmasıdır. 

İnşa edilmiş bir binaının zemni etüdünün yaptırılmasında bir yarar var mı? 

Bir yararı olmaz ama zemininizin durumunu öğrenmiş olursunuz.
Bir deprem sonrasında biz de Japonlar  kadar sakin olmayı başarabilir miyiz?  

Şu anda çok zor 11 yılda bile bir arpa boyu yol aldık. Japonya depreminde bir kişi iki kez camdan atlamış. Tabi ki  Türk. Böyle bir afet  bilinci ve kültürü geliştirmek çok kolay değil. Özellikle bizim gibi kaderci toplumlarda  daha da zor ama aralarında benim de bulunduğum ve sayıları yüzü geçmeyen  bir gönüllü topluluğu inatla afet bilinci aşılamak için uğraşıyorlar. 

Ahmet Mete IŞIKARA Bizim için bir şans mıydı? 

İyi bir şans olabilirdi. Ahmet hoca o sevimli haliyle Deprem Dede olarak biz çizgi film kahramanı bile oldu ama daha sonra siyasete atılmaya çalışması, sırf para kazanmak için anlamadığı işlerde danışmanlık yapması, gittiği her panelde insanlara fırça atması , onları hor görmesi ve nihayetinde Kızılay Genel Başkanı Başdanışmanı (aynen yazıyorum çünkü bu ünvanı yazmayınca çoook kızıyor) olarak bir anda hükümet sözcüsü gibi konuşmaya başlaması itibarını ve inandırıcılığını sıfıra indirdi. O şimdi imamalarla depremcilik oynuyor. 

Marmara depreminde Tsunami olur mu? Olsa bize nasıl bir zarar verir? Tsunami’ye karşı ne yapabiliriz? 

Doğrultu atımlı fayla büyük tsnamiler yaratmazlar. Ancak deniz çalkantılarına neden olurlar.  Beklediğimiz Marmara depreminde ise meydana gelecek deniz dibi heyelanları  bir tsunamiye yol açabilir.  Bizim sitede bir illüstrasyon vardı. Dalgalar boğazı aşmıs geliyorlar. Öyle  bir şey asla olmayaccağı  gibi tsunamiden çok büyük  zarar da görmeyeceğiz. Bunun nedenini biraz tsunami dalgalarının oluşum mekanizmasını anlatarak açıklamaya çalışayım. 
Tsuamiler Endonezya veJaponya depreminde olduğu gibi Dalma- Batma zonlarında meydana gelirler. Kopma noktasında oluşan devasa çukurluğa  sular hücum eder. Bu nedenle  bazı sahillerde deniz çekilmeye başlar. Çukurluğu dolduran su tekrar eski yerini almak için bir kamçı hareketi yaparak hızla hareket eder. Bu hız yaklaşık olarak saatte 800 km civarındadır. Karaya yaklaşınca sığ sahillere çarpan su hızını kaybeder, Arkadan gelen dalgalar öndeki dalgalara yetişerek üzerine biner. Böylece sahile yaklaşan dalganın boyu giderek artar ve yer yer 15 metreye kadar ulaşır. Ancak buradaki en büyük yanılgı zararı dalga boyunun yüksekliğnin çok zarar vereceğidir  Oysa  zararı dalganın boyu değil hızı verir. İlk hızını kaybeden dalgalar sahile yaklaşık 100 km hızla çarparlar. Asıl  zararı veren de budur. 
Beklediğimiz Marmara depreminde bu denli büyük bir hızla çıkış olmayacak. Dolayısıyla da çalkalanma sonucunda sahile çarpan dalgaların hızı çok yüksek olmayacak.  Hız çok yüksek olmayacağı için dalga boyu da fazla bir anlam taşımayacak. Peki hiç mi zarar olmayacak. Zarar da olacak ölümler de ama daha çok sahilde yakalananlar zarar görecek. İç kesimlerde çok büyük hasarlar olmayacak. Özetle Marmara depreminde beklenen Tsunami asla Endonezya veya Japonya’daki gibi kaotik olmayacak. 

Sivil ToplumKuruluşları  17 ağustos depreminden sonra büyük projelere imza attılar. Bunların soncu ne oldu?

Tam bir fiyasko oldu diyebilirim. Bir çok Sivil Toplum Kuruluşu bazılar milyon doları bulan çok büyük projeler aldılar ama bu paraların  büyük bir çoğunluğu danışman, çalışan vs ücretlerine gitti. Ellerinde ise  yarım yamalak bir  eğitim almış  insan sayısı kaldı. Bu konu çok önemli ve tersini iddia eden herkesle her platformda bunu tartışırım. Valilik bile  ciddi paralar harcıyor ama hâla aklı başında bir eğitim müdülü hazırlayamadılar. 

Bu bir kıyamet alemeti midir? 

İnsanların  işi gücü yok sallıyorlar. Tüm dağlar ve denizler ve büyük okyanuslar depremleri oluşturan  mekanizma sayesinde meydana geldi. Dünya 4.65 milyar yıl yaşında ve yaklaşık 5 milyar yılllık bir ömrü var. Bu tür depremlere de papuç bırakmaz hiç merak etmeyin.

Yazarın Diğer Yazıları

Su için yürüyoruz

Amerika’da 2014 yılında yapılan bir çalışmada dünyadaki tatlı su miktarının tüm suların sadece yüzde 2.5’u olduğunu söylüyor

Bir kanyon, Bir adam…….

Elini ilk sıktığımda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu. O gün Arapkir yaylalarında çamurla, yağmurla boğuşmuştuk.

Arapkir yaylalarında bir gün

Hava bir kapıyor bir açıyor. Kapadığında bardaktan değil kovadan boşalırcasına yağıyor yağmur

"
"