Jandarma gözaltına alıyor.
Milas'taki Sulh Ceza Mahkemesi yurt dışına çıkış yasağı getiriyor.
Aynı mahkeme "Milas ilçe sınırlarına giremez" kararı veriyor.
Kim için?..
Akbelen Ormanlarında ağaçların kesilmesine direnenlerden İkizköy Çevre Komitesi üyesi çevre mühendisi Deniz Gümüşel için. Bu Gazete Duvar'dan Cengiz Başakçıoğlu'nun haberi.
Mahkeme istediği kadar, yurt dışına çıkış yasağı getirsin.
Deniz Gümüşel Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile buluşuyor.
Bu fili bir buluşma, fiili bir karşılaşma değil.
Nerede ve nasıl buluşuyor?..
Akılda ve bilimde.
İnsanlığı bekleyen günümüzün en büyük tehlikesine karşı mücadelede, fikir birliğinde.
Akbelen yurt dışında
Milas'a yakın termik santrallarda elektrik üretmek için Akbelen Ormanlarından kömür çıkarmak isteyen Limak firmasına AKP iktidarı izin veriyor.
1980'lere kadar giden hikâyesi var o santralların. Akbelen Ormanları son üç yılda ön plana çıkıyor. Son beş gündür ise, Akbelen'deki ağaçların kesimi, Muğla'ya bağlı İkizköy'de yaşayan köylülerin ormanlarını koruma direnişi Avrupa basınına da yansıyor.
Ormanları korumak sanki sadece iktidara muhalif olanlara kalmış gibi, bizdeki yandaş medya köylülere sıkılan biber gazını, ağaçların kesilmesini görmezden gelirken...
Avrupa basını bu katliama yer veriyor. Başta BBC Türkçe Servisi ile Deutsche Welle...
Yandaşlık bizdeki medyanın bir bölümünü çoktan körleştiriyor. Ormanların yok edilmesi, ağaçların kesilmesi, karbondioksit salınımının artması, havanın anormal ısınması, kuraklık, iklim değişikliği şu anda bütün insanlık ve onlar için de büyük tehlike ama, bizdeki yandaşların ilgi alanı dışında kalıyor.
Bu parantez bir yana...
360 ve 326 milyon ton
Akbelen direnişinin gerekçesini en iyi anlatanlardan biri, Milas'a girmesi yasaklanan çevre mühendisi Deniz Gümüşel:
"Muğla'da üç tane termik santral var. 1980'lerden itibaren işletmeye açılmış, linyit sahalarına kazma vurulmuş, bunun sonucunda mahalleleriyle birlikte on iki yerleşim alanı ve sekiz köy tamamen ortadan kalkmış durumda.
İşte, buradaki mücadele elektrik üretimi için Muğla'nın ödediği bu bedelin yansıması".
İnsanlar doğup büyüdükleri, yaşadıkları köylerini terk etmek zorunda kalırken, BBC röportajında aynı yansımayla ilgili çarpıcı bir veri aktarıyor Gümüşel:
"Belirttiğim üç santral bugüne kadar 360 milyon ton karbondioksit salmış bulunuyor.
Linyite dayalı elektrik üretimi yirmi beş yıl daha sürerse, 326 milyon ton karbondioksit salınımı daha devam edecek".
İşte, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres ile Gümüşel'in buluştuğu yer burası.
Genel Sekreter'in feryadı
Rastlantıya bakın ki...
Gümüşel'in Akbelen Ormanı'ndaki direnişin gerekçesini açıklandığı gün...
Guterres New York'ta basın toplantısı düzenliyor, konu aynı ve can alıcı:
"Temmuz ayı insanlık tarihinde kaydedilen en sıcak ay. İklim değişikliği artık korkutucu. Küresel ısınma dönemi sona erdi, artık küresel kaynama çağı geldi".
Genel Sekreter özellikle en çok karbondioksit salan G20 ülkelerini uyarırken, o salınım sonucu sellere, yangınlara, kuraklıklara dikkat çekiyor.
Bize de çağrı
Ve bizi, hele de Akbelen direnişi çerçevesinde bizi en çok ilgilendiren konuya geliyor.
Guterres aralarında bizim de yer aldığımız Ekonomik Kalkınma ve İşbirilği (OECD) ülkelerine çağrıda bulunuyor:
"Elektrik üretiminde kömür kullanılmasına son verin!..
Bunun için 2030 yılına kadar inandırıcı planlar yapın!.."
Küresel ısınmanın yansımalarını temmuz ayında fiilen yaşamakta olan bizlere...
Kapımıza dayanmış bir insanlık tehlikesi, bir insanlık felaketi başka daha nasıl anlatılır?..
Ülkeleri yönetenler başka daha nasıl uyarılır?..
Linyite dayalı elektrik üretmek isteyen firmalara başka daha nasıl izah edilir?..
Akbelen direnişini hâlâ iktidara karşı direniş olarak algılayan AKP zihniyetine bu insanlık felaketini anlatmak için daha başka ne gerekiyor?..
Genel Sekreter açıkça ve çok net bir üslupla, "kömürden vazgeçin" diyor.
Limak ise, AKP'nin verdiği izinle ağaçları keserek, elektrik üretmek için Akbelen'den kömür çıkarmak peşinde, jandarmalar eşliğinde.
Sınıfta çakanlar
Portekiz asıllı Guterres daha ne söylesin?..
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ni Türkiye'de şu anda en iyi kim anlıyor?..
Bence...
Akbelen Ormanı'ndaki ağaçların kesilmesini önlemek için bedenlerini feda eden köylüler.
Köylüler biliyor ki, salınımı en iyi ormanlar emiyor. Kuraklığı en iyi ormanlar önlüyor.
AKP iktidarı, Limak ve bu insanlık felaketine sırtını dönen yandaş medya sınıfta çakıyor.
Yalçın Doğan kimdir?
Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.
Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.
1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.
Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.
Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.
|