Ülkemizde yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesine yönelik ilk resmi çalışma 2002 yılında Dünya Bankasının desteğiyle Hazine Müsteşarlığının koordinasyonunda başladı.
Ne alaka diyebilirsiniz. Evet o zamanlar IMF ve Dünya Bankasıyla doğrudan teması Hazine Müsteşarlığı kuruyordu. Ve bu tür ilk elden temaslar, borçlu ve zayıf koalisyon hükümetleri döneminde memlekete “çeki düzen” verme konusunda bürokrasiye çok önemli bir güç kullanma olanağı veriyordu. Sonra işe AB de karışır oldu. O nedenle şaşırmayın.
Nitekim, “sen de kim oluyorsun diyerek kimse baltalamasın” ve devletin dişli kurumları arasında itiş – kalkışa kurban gitmesin diye bu çalışma bir Bakanlar Kurulu kararına da bağlanmıştı.
O tarihten bu yana, bu karara dayanarak değişik Başbakanlık genelgeleri yayımlandı; kurullar ve komisyonlar kuruldu.
2009/7 sayılı sonuncusuyla da “Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu ” kurulmuş ve bu komisyona Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in başkanlık etmesi uygun bulunmuştu. Komisyonun üyeleri Adalet ve Maliye Bakanından müteşekkildi.
Cumartesi günkü Resmi Gazetede “Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi” konulu bir Başbakanlık Genelgesi yayımlandı.
İşte bu komisyonun adı, başkan ve üyeleri Cumartesi günü yayımlanan 2009/19 sayılı son genelge ile değiştirildi.
Komisyonun yeni adı “Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Komisyonu ” oldu.
Yeni komisyona bundan böyle Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek başkanlık edecek. Komisyonun yeni üyeleri Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olacak.
Son genelgeyle Komisyona yardımcı olmak üzere ayrıca bir de kurul oluşturuldu. Bu kurul, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısının başkanlığında, Adalet, İçişleri, Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıkları Müsteşar Yardımcıları ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile en fazla üyeye sahip işçi sendikasının temsilcilerinden oluşacak.
Yeni kurula “Türkiye’de Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Yürütme Kurulu” ismi verildi.
Komisyon ve Kurulun sekreteryasını ise Başbakanlık Teftiş Kurulu yapacak.
Başbakanlık Teftiş Kurulu ayrıca, şeffaflığın artırılması ve yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi konularında oluşturulacak çalışma gruplarına başkanlık yapacak veya yaptıracak, strateji geliştirerek Komisyon ve Kurula sunacak ve onaylanan strateji, plan, program ve raporların gereklerini yerine getirecek, bu konularda ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşları arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlayacak.
Sözün özü:
Bir: İşin esasına temas etmeyen birkaç yasal düzenleme ve uluslar arası anlaşma dışında, 2002 yılından bu yana yolsuzlukla ilgili olarak ülkemizde bir arpa boyu dahi yol kat edilemedi. Halen top sayılıyor.
İki: Bu kadar önemli bir konuda, daha önceden teorik ve kısmen yasal alt yapısı çizilen çerçevenin akıbeti hakkında halen karar verilmemiş. Kurum ve kurulların görev, yetki ve sorumluluklarının yasal alt yapısı, bu nedenle halen eksik. Bundan kasıt ne ? meçhul. O kadar büyük laf boşuna söylendi demek.
Üç: Sorunun çözümü; yürütme erkinin, yargı erkini kullanarak yolsuzlukla mücadele edilmesi gibi, son derece yanlış ve bugüne kadar başarısızlığı kanıtlanmış bir anlayışıyla ele alınmış; isim değişikliği ve görevlendirmeler buna göre yapılmış.
Dört: Yolsuzluk veya usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması için kamu idarelerinin iç denetim sistemlerinin güçlendirilmesi ve etkinleştirilmesinden sorumlu olmak üzere, 01.03.2004 tarih ve 2004/7449 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kurulan “İç Denetim ve Koordinasyon Kurulu” yok sayılmış.
Hülasa, yolsuzluk işi yine komisyona havale edilmiş.