Pazar günü hem Yunanistan’da, hem de Fransa’da seçimler var.
Gelecek hafta, Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması muhtemel Hollande’ın İstikrar Paktı’nı tartışmaya açması, son iki yıldır krizden çıkışın tek yolu olarak Almanya tarafından ısrarla savunulan “mali konsolidasyon” yaklaşımının gevşemeye başlaması ve büyüme odaklı, genişlemeci maliye politikalarına dönülmesi ihtimali, piyasalar açısından önemli bir risk.
Öte yandan Yunanistan’da seçim yarışında Pasok ve Yeni Demokrasi Partisi’nin başabaş olduğu söyleniyor. Seçim sonucunda parlamentoya 8–9 partinin gireceği tahmin ediliyor. Kurtarma paketini destekleyenler sadece Pasok ve Yeni Demokrasi Partisi. Ancak Yeni Demokrasi Partisi lideri hedeflere nasıl ulaşılacağını yeniden müzakere edeceğim diyor.
Yunanistan’la ilgili korkulan şu: İki partiden birisi hükümet kuracak çoğunluğu elde edemezse koalisyon görüşmeleri uzayabilir. Hükümeti olmayan bir ülkeyi AB destekleri mi? Ya da ne kadar süre destekler?
Yunanistan, 2010 yılının Nisan ayından bu yana taahhüt ettiği hemen hiçbir mali hedefi tutturamadı. 2009 – 2011 arasında ekonomisi %13 daraldı.IMF tahminine göre 2012 yılında %5’e yakınbir daralma bekleniyor. İşsizlik oranı %21,8. Her iki gençten birisi işsiz.Buna rağmen hem IMF, hem de AB daha sıkı mali önlemlerde ısrarcı olabilir.Nitekim IMF’ten gelen açıklama şöyle: “Seçimi kim kazanırsa kazansın 2012 yılında GSYİH’nin %5,5’ie kadar ilave harcama kısıcı önlem alınmak zorunda.”
Peki, olası bir koalisyon hükümeti daha fazla kemer sıkıcı önlemlere başvurabilir mi?Başvurmayacağını bekleyenler çoğunlukta. Hatta hükümet çabuk kurulsa dahi olası bir koalisyon hükümetinin daha fazla yardım isteyeceği, hatta yeni bir borç yapılandırması tartışması açacağı bekleniyor. Yunanistan’ın avrodan çıkmayı tekrar gündeme ve göze alabileceği de kötü senaryolar arasında. Dahası var: Avroda kalsa dahi Yunanistan’da ve AB içinde bu tartışmanın ve/veya yeni bir borç yapılandırması tartışmasının başlaması, İspanya ve İtalya’yı da zora sokar.
“Bank of America” stratejisti“AthanasiosVamvakidis” şunu diyor: “Seçimlerden sonra Yunanistan’da siyasi felç hali, temerrüde ve avrodan çıkış tehdidine yol açar. Şuna inanıyoruz ki, eğer ortada bir hükümet olmazsa “troyka” (IMF, AMB ve Avrupa Komisyonu. V.Ö.) Yunanistan’ı fonlamayı keser.”
Reuters haberine göre adının açıklanmasını istemeyen bir avro bölgesi yetkilisi şunu söylemiş: “Yunanistan için artık kimsede sabır ve zaman kalmadı. Eğer şu andaki anlaşmayı istemiyorlarsa, onlar için kalan tek opsiyon avrodan çıkış olacak. Kimse artık Pandora’nın kutusunu yeniden açmak istemiyor. Hatta küçük miktarlar için dahi. Herkes biliyor ki, yeniden müzakere demek, haftalar demek ve İrlanda ve Portekiz’den de benzer taleplerin gelmesi demektir.”
Peki, böyle bir süreçte asıl belirleyici olması beklenen Almanya’nın tutumu nasıl olur? Buna cevap vermek zor. Ancak “InfratestDimap” adlı bir araştırma şirketi tarafından yapılan ve sonuçları “DieWelt”te yayımlananbir anket şunu gösteriyor: Ağır borç yükünden kurtulmak için Avro Bölgesi’nde sert mali disiplin uygulanması gerektiğine inanan Merkel’in ısrarını Almanların %55’i destekliyor.
Almanya, Avrupa’nın en büyük ekonomisi. Krize rağmen sağlam gidiyor. İşsizlik oranı son 20 yılın en düşük düzeyinde. Ancak Alman vergi mükellefi, başta Yunanistan olmak üzere ağır borçlu avro ülkelerinin daha fazla desteklenmesine taraftar değil.
Durum özetle böyle.
Haydi hayırlısı diyelim…