06 Mayıs 2010

Kriz, işgücü göçü ve emeklilik sistemlerinin geleceği

İnsan nüfusu hızla artıyor. Doğal olarak aktif nüfus da. Aktif nüfus artışı, artan işgücü stoku demek...

İnsan nüfusu hızla artıyor. Doğal olarak aktif nüfus da. Aktif nüfus artışı, artan işgücü stoku demek. Krizle dip yapan istihdam artışı ise daha sınırlı. Eğitimin hayatımızda giderek daha fazla önem kazanmasının bir nedeni de nüfus dinamikleri. Aktif nüfus artıkça, istihdam olanakları daralıyor ve işgücü piyasası daha rekabetçi hale geliyor. Üniversite sınavında iyi puan tutturup, diplomayı cebe attıktan sonra, potansiyel işler arasında seçim yapma dönemi maalesef kapandı artık.

Dünya nüfusu hep aratacakmış gibi organize oluyoruz
Nüfus artışı, sanki sonsuza kadar hep çoğalabilecekmişiz gibi organize olmamıza yol açıyor. Tüm organizasyonlarımızı; sanki hep büyüyecez, hep çoğalacaz, hiçbir engele toslamadan ve herkesi kendi ülke sınırları içinde tutarak sonsuza kadar böyle devam edebilecekmişiz gibi ayarlıyoruz!
Peki bu trend kırılırsa ne olur? Yani insanoğlu üreme hızını azaltırsa veya üremekten toplu olarak vazgeçerse ne olur? Elbette nüfus yaşlanır. Dünya hayvanlara ve bitkilere kalır (!) Şaka bir yana, nüfus artış hızının yavaşlaması ekonomileri nasıl etkiler?

Göç akımı durur ve belki de tersine döner
Vakıa: Dünya hasılası ve nüfusumuz artıkça dünyamızda kişisel, ülkesel ve bölgesel gelir dağılımı kendiliğinden düzelmiyor. Esasen bunun doğal seleksiyon dışında bir mekanizması da yok gibi.
O da ziyadesiyle vakit alacak, garantisi olmayan bir gelişme.
Denge bozulduğunda, fakir ülke ve bölgelerden zengin olanlara doğru bir göç başlıyor. Kalifiye olanı vizeyle, yeşil kartla ve ikram edilen vatandaşlıkla; kalifiye olmayanı ise kaçak yollarla... Yani kalifiye de olsa işgücü, sermaye kadar kolay, engelsiz ve hızlı dolaşamıyor; çabuk adapte olamıyor.
Geçen yüzyılın ikinci yarısında hızlanan kalifiye insan göçü; nüfusu yaşlanan, ama büyüyen batı ülkelerinin işgücü açıklarını kapatmak üzere aldıkları önlemlerin bir sonucuydu. Geçen yüzyılda göç akımı hep gelişmiş batıya doğruydu. Çünkü hızla büyüyen “medeni” dünya, işgücü açığını kendi insanının “istekle desteklenen (efektif) üreme kapasitesi ve çalışma arzusuyla” kapatamıyordu.
Son krizle şunu görüyoruz: Her yerde işsizlik var. Ülkeler borçlu ve açık veriyor. Yani gelecek nesillerin refahını bugüne indirgeme ve bugünden tüketme mekanizmaları bir yerden sonra çalışmaz hale geliyor. Dolayısıyla göç akımıyla ilgili trendin kırılması kaçınılmaz. Ben Yunanistan’dan kalifiye işgücü göçünün başladığı haberlerini biraz buna yoruyorum. Daha önce benzer içerikli haberleri İzlanda için de duymuştuk.
Öngörümüz o dur ki, yeni dönemde göç akımı doğal güzellikleri iyi, yaşlı dostu, bunları çalışarak besleyebilecek genç nüfusu olan, kalabalık ve az gelişmiş ülke coğrafyalarına doğru dönecek. Sizin de aklınıza Alanya; yaşlı, kırmızı yüzlü ve göbekli Almanlar geldi değil mi? Bir öngörü daha: Şayet insanoğlu önlem almaz ve karbon salınımı böyle devam ederse güney yarım küreden, kuzey yarım küreye doğru da genç nüfusun göç hızı artacaktır.

Emeklilik sistemleri revize edilir
Halen “medeni” dünyada yürürlükte olan emeklilik sistemleri 20. yüzyılın 3. çeyreğinde dizayn edildi. Yani sistemler, insan ömrünün nisbeten daha kısa olduğu (ortalama 62 – 65 yıl), dünya nüfusunun bu kadar yüksek olmadığı (3 – 4 milyar), nüfus artış hızının nisbeten makul olduğu ve dünyanın bu kadar büyük hasıla yaratmadığı bir dönemin ürünü.
Emeklilik yaşı, o nedenle çoğu ülkede zaman içinde epeyce yükseltilmesine rağmen halen düşük deniyor. Oysa gelişmiş ülkelerde beklenen ortalama ömür uzunluğu 80 yıla çıkmış durumda.
Dünya nüfusu halen 6.8 milyar. Yani emeklilik sitemlerinin kurulduğu yıllara göre iki kat artmış durumda. Birleşmiş Milletler dünya nüfusunun 2015 yılında 7.3 milyar, 2050 yılındaysa 9.1 milyar olacağını tahmin ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü, “2000 yılında 600 milyon kişi olan 60 yaş üstü insan sayısı, 2025 yılında 1.2 milyar kişiye ulaşacak” diyor. 2050 yılında ise bu rakam 2 milyarı aşacakmış. Yani 2050’de, 9.1 milyar insanın yüzde 22’si 60 yaş üstü olacak! Sizce de bu düşünmeye değmez mi?
Bir emeklilik sitemi, bir insanı emeklilik sonrasında 10 - 12 yıl desteleyebiliyor. Fazlası, bizde de olduğu gibi sistemi sürdürülemez noktalara itiyor. O nedenle, Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda, ABD, İngiltere ve benzeri kriz mağduru ülkelerde, kriz karşıtı önlem olarak hep akla “emekli maaşlarının dondurulması ve emeklilik yaşının yükseltilmesi” geliyor.  67 yaş şimdilik en fazla telaffuz edilen rakam.
Bakalım bizim kız giderek yaşlanan ve bu nedenle muhafazakârlaşan dünyamızda çalışmaya başlayıncaya kadar emeklilik yaşı kaça çıkacak ve sistem, emeklinin ve yakınlarının, kendisi vefat ettikten sonra da tüm sağlık harcamalarını karşılamaya ve emekli maaşını ödemeye devam edebilecek mi?

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter

"
"