Theo Folz, ABD’nin en büyük iki puro üreticisinden biris olan Altadis USA’ nın Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanıdır.
İş hayatına, evlerde ve ofislerde insanlara tencere – tava pazarlayarak başladı. New York’lular arasında bir taşralıydı o. Tennessee Üniversitesi’ne gitmiş, ama aldığı 12 dersin 11’inden F’leyerek üniversite tarihinin en düşük ortalamasını tutturarak tarihe geçmiş birisi !
Bir gün oldukça yoksul bir aileyi, 500 dolarlık tencere – tava setini almaları için ikna etmeye çalışırken “Allah’ım ben ne yapıyorum !” diyerek yaptığından utandı ve işi bıraktı. Çaresiz kalınca dayanamayıp baba mesleğine döndü. Önce okuldan, şimdi de hayattaki ilk işinden ayrılmıştı. Morali çok bozuktu. Satış başarısıyla puro endüstrisinin süper starı olarak anılan babası, içine başka türlü bir hayatın ateşi düşmüş okumayacak evladına, “İlla bitireceksin ! Adam olacaksan oku ! Yoksa seni evlatlıktan reddederim !..” türünden bir baskı yapmadı. Çalıştığı şirkette, Bayuk’ta, oğluna bir iş ayarladı.
Babalara pek de özgü olmayan, ama nedense “babacan” denilen tavrından dolayı hem başarılı olması ve o tavrın hakkını vermesi, hem de şirkette bulunduğu yeri hakederek babasını mahcup etmemesi gerekiyordu. Pazarlama işinde, aşılması hiç de kolay olmayan bir hedef vardı önünde. Babasını geçmesi gerekiyordu. Bunun için çok çalıştı Theo. Çok çalıştı ama onun fedakarca gayretlerine rağmen şirketi bir türlü istediği gibi bir satış grafiğine ulaşamadı. Bayuk, ömrünü tamamlamıştı aslında.
Sürekli kan kaybeden şirketin ürettiği 5 – 10 sentlik puroları için bir gün babası ona: “Oğlum bana bak! Bu puroların hiçbir anlamı yok. Hayatın boyunca seninle birlikte olmayacaklar. Hayatın bunlar demek değil !.. Satman gereken tek şey var. O da sensin. Kendini pazarla !” dedi.
Bu tavsiyeye kulak verdi Theo, ama temposunu ve tarzını hiç değiştirmeden. Gayet namusluca çalışmaya devam ederek…
Babasını ve ona ekmek veren şirketini son ana kadar kurtarmaya çalıştı; sebatla ve sadakatle. Ama çabası nafileydi. Çünkü yönetim gelişmeleri doğru okuyamıyor ve yapısal sorunlara semptom tedavisi uygulamakla yetiniyordu. Şirket küçülürken onun gayreti hep arttı ve hep terfi etti. Ama aldığı terfilerden hiç mutlu olamadı. Çünkü babasının gözlerinde halen bir gurur ışıltısı göremiyordu. Şirket, elindeki markaları tek tek satmasına rağmen, o halen sadık bir kaptan gibi şirketi kurtarmanın ve büyütmenin peşindeydi.
Hiç ummadığı bir gün ofisinde kahvesini yudumlarken telefonu çaldı. Arayanın ismi yabancı gelmiyordu, ama çıkaramadı. “Ron Perelman ?..” Sekreterine sordu, o da hatırlayamadı. Ne sekreterinin, ne de kendisinin çıkaramadığı bu adam lafı hiç uzatmadan ona Manathan’ da yemek ısmarlamak istediğini söylemişti. Bunun nedenini anlayamadı önce. Sonra jetonu düştü. Arayan bir puro tiryakisi ve bir süre sonra meşhur kozmetik markası Revlon’ u da alacak olan ünlü medyatik milyarderdi ! Heyecanlanmıştı Teo.
Üstüne başına çeki düzen vererek buluşacakları yere gitti. Ron Perelman, lafı hiç uzatmadan Consolidated Cigar’ı alacağını söyleyerek, ona işin başına geçmesini teklif etti. Consolidated Cigar !.. Bu inanması zor bir teklifti Theo için. Ama hiç düşünmeden, herkesin kaçırılmayacak dediği teklifi reddetti. Öğle yemeğinden el sıkışmadan ayrıldılar. Vefasızlık yapmak istememişti babasına ve ona işveren şirketine. Şirket, her şeyini ona teslim etmişti ve sürekli terfi ediyordu.
Gemiyi terk etmek ?.. Bunu kendine izah edemezdi. Aslında Theo, bu tavrıyla ağır bir gönül borcunun yükünden de kurtulmuştu. Kendini bir şekilde daha hafif hisseder oldu. Konuyu babasına açamadı. Zira, “kendini pazarla” tavsiyesi halen kulaklarında çınlıyordu.
Ron Perlman Consolidated Cigar’ı söylediği tarihte (1982) alamadı, ama Theo ile temasını sürdürdü ve her vesileyle onunla beraber çalışmak istediğini belli etti. Ve nihayet 1984 yılında her iki amacına da ulaştı. Sonradan Altadis USA’ ya dönüşecek olan Consolidated Cigar’ ı satın aldı ve başına Theo’yu geçirdi.
Tütün, duman olacağı zamanı bilir. Olmadan içilirse nazlanır ve duman vermez. İnat ederseniz ayarsız yanar. Sinirlenir, söner… Olmadı daralır, yaka – paça açar…
Yeni CEO olarak Theo’nun Consolidated Cigar’da yaptığı ilk icraat, şirketteki tüm çalışanları kalitenin önemine inandırmak oldu. Balyalara arasında büyümüş ve devrim öncesinde Küba’ nın en büyük puro fabrikalarından birisi olan H. Upmann’ ın sahibinin oğlu, Benjamin Menendez’i, en yakın çalışma arkadaşı olarak tayin etti. Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti Santo Domingo doğumlu bir puro ustası olan Jose A. Seijas’ı da tütün sarıcılarının başına atadı. Kalitede tutarlı olmamanın ne demek olduğunu Bayuk tecrübesinden bildiği için, işin her aşamasında Seijas ve Mendenez’le birlikte en ince ayrıntılara kadar, kalite ve tutarlılık misyonuyla çalıştı.
1986 yılında en büyük rakiplerinden birisi olan American Cigar’ı satın aldı. Hem de ne fabrikalarını, ne tütün stoklarını, ne de çalışanlarını görerek!
Consolidated Cigar’ın hızla büyümesine ve rakipsizleşmesine doğru attığı ikinci büyük adım ise Milton Sherman Tobacco adlı şirketi almak oldu. Cesur adımlar atıyordu Theo. Acımasız rekabetin yaşandığı puro piyasasında büyümenin yolu büyümekten geçiyordu! Durup beklemekten değil.
Geçmişten söz ederken: “Bayuk puro işinin Chrysler’ i gibiydi. Chrysler, arabalara bir sürü yeni teknoloji getirdi; ama bundan hiç para kazanamadı.” diyordu.
Dersini çok iyi çalışmıştı Theo. Ama Villazon’ u ve onun efsanevi puro yapımcısı Frank Llaneza’yı General Cigar’a kaptırmıştı ve bu stratejik hatadan dolayı kendini çok kınıyordu. Zira General Cigar, Consolidated Cigar’ın en büyük rakibiydi.
“Olan olmuştur, er kişi hal çaresine bakar” der ya ata sözü, her zamanki gibi önüne baktı.
Bir yandan da o yoksul ailenin dramatik görüntüsü aklına geldiğinde, ağzındaki H. Upmann’ı tüttürürken, keşke karşıma çıksalar da onlara teşekkürlerimi sunsam diye düşünüyordu odasında.
1999 yılının Ocak ayında Ron Parelman Consolidated Cigar’ı eski Fransız tütün tekeli Societe Nationale D'Exploitation Industrielle des Tabacs and Allumettes’eye (SEITA) sattı. Bu füzyon sayesinde ortaya çıkan Altadis S.A. (Alliance Tobacco Distribution), dünyanın en büyük puro şirketi oldu. Bu şirketin ABD ayağı Altadis USA idi. Theo’nun başında bulunduğu bu yeni şirket Meksika, Brezilya ve Hollanda’dadaki bağlı şirketlerin ve ABD, Dominik Cumhuriyeti, Honduras, Porto Riko, Pensilvanya, Virjinya, Alabama ve Florida’daki üretim tesislerinin sevk ve idaresinden sorumluydu.
Theo, tencere pazarlama işinden, Backwoods gibi makine yapımı purolar dahil 40’ a yakın markanın sahibi olan, ABD’nin en büyük puro üreticisi şirketin başına geçmişti. Çok iyi kazanıyordu ve çok iyi bir isim yapmıştı.
Dan Blumenthal gibi, puro endüstrisini sirk işine benzeten Theo Folz, “İçine girdiğinde kanınıza işler ve çıkmanız zordur…” diyenlerdendir.
Sevdiği işi yapmak, başaramayacağı işte zaman kaybetmemek, kalitenin önemini idrak etmek, verdiği sözü her koşulda tutmak, müşterisine her puroda aynı kalitede renk, görüntü, sarım, yanma, içim, lezzet, tat ve kokuyu sunmak, sebatla ve sadakatle çok çalışmak ve zamanı geldiğinde kötü tecrübeden ders çıkararak hem önüne hem de ufka bakmak…
İşte Tennessee Üniversitesi’nde aldığı 12 dersin 11’nden F’leyen ve hayata tencere – tava pazarlamacılığıyla başlayan puro baronu Theo Folz’ un başarı hikayesinin özü.