Fed politika (USD) faiz oranlarını düşük tuttukça;
1. Emtia “trader”larının üreticiden aldıkları malı sanayiciye satmak yerine Londra Metal Borsa’sında (LME) ileri tarihli satarak katlandıkları faiz, taşıma, sigorta ve warehouse kira bedelinden daha yüksek bir contango geliri elde ettiklerini (“financial deal” tabir ediliyor),
2. Bunun da piyasa ekonomisinin en temel dinamiği olan fiyat mekanizmasını bozduğunu,
3. Dolayısıyla “görünmez el” marifetiyle dağıldığı zaman optimum olacağı iddia edilen kaynak tahsisinde etkinsizliğe (inefficiency) yol açtığını,
bu köşede daha önce yazmıştık.
Keza, 2008 krizinin ana nedeninin reel sektörden koparak finans sektörünün dinamiklerine göre hareket eden kontrolsüz vadeli işlemler piyasaları olduğunu da...
Bu anormallik, Fransa’nın dönem başkanlığını yaptığı B-20 ve G-20 gündeminde ön sıralara alındı.
Fransa; hedge fonların vadeli emtia piyasalarında açtıkları pozisyonların daha etkin gözetimi, hatta açık pozisyonlara sınır getirilmesi* (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu adına irat kaydedilmek üzere vergi önermiştik) ve böylece emtia piyasalarındaki oynaklık ve belirsizliğin azaltılması için uğraş veriyor.
Elbette bu uğraşı Almanya da destekliyor. Çünkü Almanya, tarihi tecrübeleri nedeniyle enflasyondan çok korkuyor. Hatırlayın, ECB’yi faiz artırımına zorlayan en önemli etken, petrol ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artıştı.
Şimdi, LME’de en fazla işlem gören emtia olan alüminyum fiyatlarındaki seyri USD cinsinden gösteren aşağıdaki grafiğe bakın:
Grafiğe göre alüminyum fiyatları giderek artan bir seyir izlerken Mayıs ayında düşüşe geçiyor. Bunun nedenini önceki yazılarımızda açıklamıştık. Özetle; Fed Haziran ayındaki toplantısında “finansal balayının” bittiğini ima eden bir politika değişikliği sinyali verebilir diye LME’de “financial deal”ler çözülmeye başlamış ve “contango” geliri negatife, yani backwardatioan’a (vadeli fiyatın peşin fiyattan daha düşük olması) dönmüştü.
Sonra bu yönde bir sinyal gelmedi. Dahası; açık bir sinyal gelse bile Fed’in en az bir yıl süreyle “financial deal”lerin kaynağı olan arbitraj olanağını ortadan kaldıracak kadar faiz artıramayacağı konuşulmaya başlandı. Böylece fiyatlar tekrar yükseldi. Ancak bu artış uzun sürmedi! Dikkat edin Mayıs ayının ortalarından sonra fiyatlar tekrar düşmeye başladı.
Bu, sadece alüminyum için geçerli bir trend değişikliği değil; petrol dahil birçok emtia için durum aynı.
Şimdi de alüminyum fiyatlarının EUR cinsinden seyrini gösteren aşağıdaki grafiğe bakın:
İlk bakışta görüldüğü gibi EUR cinsinden aluminyum fiyatları (EUR/USD paritesindeki anormal dalgalanmaya paralel bir şekilde) hem çok dalgalı, hem de uzunca bir süre tarihi seviyelerinin çok üzerinde. Dikkat edin EUR cinsinden fiyatlarda da Mayıs ayının üçüncü haftasından itibaren aşağıya doğru bir seyir var.
Şimdi biraz geçmişe gidelim ve paritedeki yüksekliği gözyaşı dökerek düşürmek isteyen Trichet’nin laflarını hatırlayalım: “Güçlü dolar herkesin yararına. Biz avroyu dolara alternatif olsun diye yaratmadık.”
Sonrasında ne mi oldu ? PIGS’lerdeki sorunlar falan derken parite 1.50’lerden 1.20’lere indi. Böylece Almanya’nın PMI indeksleri düzeldi, ihracatı arttı ve böylece büyük bir krizden resesyona girmeden kurtulmuş oldu.
Ancak ABD’de veriler iyi gelmediği için Fed tekrar gevşek politikalara devam kararı alınca (G20 Seul toplantısı öncesinde) parite yeniden yükselmeye başladı. Bu kez paritenin yükselmesine Trichet’den hiç tepki gelmedi. Çünkü emtia fiyatları EUR cinsinden çok yüksekti. Yani Alman sanayici metali yüksek fiyattan almıştı. Parite düşerse, yani EUR USD’ye karşı değer kaybederse USD cinsinden fiyatlanan tüm emtialara Alman sanayicisi daha fazla para (EUR) ödemek zorunda kalacaktı. Bu da doğal olarak hem enflasyonist etki yapacak, hem de Alman sanayicisinin parite düşüşünden kaynaklı ihracat artışını kârsız hale getirecekti. Aynı analizi tarımsal sanayiyle ilgili kaygıları daha yüksek olan Fransa için düşünün. O nedenle parite yükselişine Trichet bu kez gözyaşı dökmedi.
Şimdi aklınıza takılan soruyla ilgili cevabımıza geldi sıra. Peki yakın bir tarihte Fed bir politika değişikliğine gitmeyecekse neden emtia fiyatları düşme trendine girdi? Bunun bizce üç nedeni var:
1. Yeni bir türbülans beklentisi (İslam ülkelerindeki yatırımcıları “keklemek” için mi bilmiyorum ama, türbülanslar hep bayram tatillerine denk geliyor; şimdi de tarih olarak Ağustos sonu, yani Ramazan Bayramı konuşuluyor.)
2. Petrol fiyatlarını yükseklerde kalmasını sağlayan en önemli etken ABD’nin stratejik petrol rezervlerinin seviyesidir. Piyasalarda ABD’nin stratejik petrol rezervlerini azaltmaya başladığı (ya da başlayacağı) konuşulmaya başladı ki, bu petrol talebinin azalması demek. (Konunun Orta Doğu’daki gelişmelerle de ilgisi var. Keza, ensesine bir “görünür el” tarafından şaplak inen yeni “demokrasi mesihi” Sarkozy’nin Libya konusunda öne atlamasının da).
3. Fed’in genişleme politikası uygularken paranın bu kez yine hedge fonlar aracılığıyla vadeli işlemler piyasalarına ve yükselen piyasalara değil de, doğrudan ABD tüketicisinin eline geçmesini sağlayacağı söylentisi. (Obama; 2012 yılında yapılacak başkanlık seçimi öncesinde ABD halkının tüketmeye başlamasıyla, büyüme oranını artırarak ve işszilik oranını düşürerek yeniden seçilmeyi planlıyor. Siz bakmayın bizimkini arayıp “ben sizin kadar zeki değilim” demesine.)
Özetle ABD para basacak, ama parayı bizim gibi ülkeleri söyüşleyen hedge fonlara vs. vermeyecek; bunun yerine içeride harcaması için kendi tüketicisine verecek. Böylece emtia fiyatlarını spekülatif olarak artıran Fed parası ABD’yi büyütürken AB’ye zarar vermemiş olacak. Yani parite yüksekte kalsa dahi (ki bu Ağustos ayının sonunda zor) Alman sanayici metali EUR cinsinden düşük fiyatla satın alabilecek ve ECB faiz artırmak zorunda kalmayacak. Böylece Alman ve Fransız tüketici maliyet enflasyonu tehdidi yaşamayacak ve göreli olarak daha düşük Euribor nedeniyle daha fazla harcama yapabilecek. Bu da daha yüksek büyüme ve daha düşük işsizlik oranı demek. Sarkozy ve Merkel’in de 2012 ve 2013 yılında yapılacak seçimlerle ilgili planları da bu.
Anglo Sakson – Kıta Avrupası ittifakına dayalı yeni denge şimdilik böyle görünüyor.
* Bunun için dünya ölçeğinde short ve long pozisyonları tüm emtialar için gözetecek bir “clearinghouse” gerekiyor ki, hangi emtia da sanayinin ihtiyacından (gerçek talep kaynağı) daha fazla bir long pozisyon fazlası var ve fiyatlar spekülatif olarak bu nedenle şişiyor bunu görelim.