21 Mayıs 2010

Borçlu ülkelerde vergi oranları artmaya başladı

Bir ülke yüksek bütçe açığı veriyorsa ve kamu borcu da yüksekse zor durumda demektir...

Yüksek bütçe açığı ve kamu borcu nasıl kapatılacak?
Bunun çözüm yollarını daha önceki yazılarımızda tartışmıştık.

Borçlu ülkenin kamu malı kelepire döner
Bir ülke yüksek bütçe açığı veriyorsa ve kamu borcu da yüksekse zor durumda demektir. Zora düşenin malı icra yoluyla satılır ve tasfiye fiyatı her zaman düşük olur. Hele bir de likidite yeterli değil veya piyasada yeterli yatırımcı yoksa, mal varlığınız iyice kelepire dönüşür.
Geçmişte yüksek bütçe açığı ve kamu borcu nedeniyle krizler yaşamış pek çok gelişmekte olan ülke özelleştirme adı altında bu yolu denemiştir. Yine de deneyecektir. Çünkü gelişmiş olanlar da dahil, halen birçok ülke için satılacak pek çok kamu varlığı vardır. Hatırlayın Yunanistan’a adaları satın önerisi gelmişti. O da olur, yeter ki ortalık durulsun.

Borçlu ülkenin faiz giderleri zaten çok yüksektir
Özelleştirmenin yanı sıra kamu harcamalarını kısarak da bütçe açıklarını hafifletmek mümkündür. Ama bu önlem de çoğu zaman tek başına yeterli olmaz. Çünkü birçok ülkede kamu gelirlerinin önemli bir kısmı faiz harcamalarına gider. Zor durumdaysanız faiz harcamalarını kontrol edemezsiniz! Dahası birçok ülkede diğer harcamalar çok katıdır ve hemen azaltamazsınız. O nedenle bir ülkenin bütçe açıklarını kapatmak ve borcunu ödemek için kullanabileceği, sürdürülebilir yegâne gelir kaynağı vergi gelirleridir. Ancak bu kaynak da her zaman çok verimli olmaz.

Doğrudan vergilerin etkin olmadığı bir dönemdeyiz
Birçok ülkede kurumlar vergisi tabanı eridi. Çünkü kriz ve geçen yılki düşük büyüme oranları nedeniyle şirketler zarar yazdı. Zarar yazan şirket vergi ödemez. Avrupa bölgesinde bu yıl büyüme oranı yüzde 1’in altında gerçekleşecek. Hatta bazı ülkeler küçülmeye devam edecek. O nedenle içinde bulunduğumuz dönemde gelir ve kurumlar vergisi oranlarını artırarak vergi gelirlerini artıma imkânı önemli ölçüde daraldı. Tek çare, satış vergisi ve katma değer vergisi gibi dolaylı vergileri artırmak; ama dolaylı vergi artışının da çare olamayacağı durumlar var.

Oran yükselterek vergi gelirlerini artırmak kimi zaman mümkün olmaz

Vergi gelirlerini artırmak hassas analiz gerektirir. “Aklı selim-i” ikna etmese de, popüler vergi uzmanlarının bahis koyarak iddia ettiklerinin tersine, vergi oranlarını artırarak veya azaltarak vergi gelirlerini her zaman artıramazsınız.
İçinde bulunduğumuz konjonktür itibariyle vergiyi bir maliye politikası aracı olarak kullanmadan önce dikkate alınması gereken iki temel değişken vardır: Büyüme (işsizlik) ve enflasyon. Zor durumda olan ülkelerde enflasyon zaten artış trendinde. Çünkü fiyat ayarlamaları beklenen enflasyona göre yapılıyor. O da artış trendinde. Çünkü kredibilite erozyonu var. Dahası işin doğası gereği “yüksek açık ve borç stoku”, enflasyon gibi normal olmayan yollarla borcun tasfiye edileceği korkusuna yol açıyor. Bu da esasen hemen kredibilite kaybına, derece indirimine ve faiz oranlarına yansıyor. (Aklınıza CDS’ler geldiyse doğru şeyi düşünüyorsunuz demektir.)
Hali hazırda birçok ülkede işsizlik çok yüksek rakamalara ulaşmış durumda. G7’de yüzde 8’in altında işsizlik oranı olan ülke yok. Büyüme olmaksızın işsizlik oranını kısa vadede azaltmak da maalesef mümkün değil. İşsizlik yüksekse dolaylı vergiler de bundan olumsuz etkileniyor. Öyle ya malınızı satın alacak olacak ki vergiyi devlet tahsil etsin.

Kayıt dışılık da önemli

Bir politika aracı olarak vergi konuşulunca bizim gibi ülkelerde akla kayıt dışılık da geliyor. Kayıt dışılık yüksek, incelenme ve yakalanma riski caydırıcı olmaktan uzaksa, iş daha da zordur.
Neyse, şimdilik biz başlığımıza konu olan birkaç vergi haberini paylaşmakla yetinelim. Daha sonra ayrıntısına gireriz.

Borçlu ülkeler vergi gelirlerini artırma çabasına girdi

- Bill Gates’in babası “zenginler yeterince vergi ödemiyor” dedi. Biliyorsunuz ABD, Walls Street’i vergileme kararı aldı. Teferruatına daha önceki yazılarımızda girmiştik.
- Keza G-20 gündeminde finansal piyasaların nasıl vergilendirileceği meselesi var ki, dün Merkel bu konuya çok özel bir vurgu yaptı.
- IMF, yurtiçi hasılaya oranı bakımından dünyanın en borçlu ülkesi olan Japonya’ya “dolaylı (satış) vergi oranlarını artır” dedi.
- Dünyanın en önemli metal üreticisi Avustralya maden işletmelerinin karlarına 2012 yılından itibaren uygulanmak üzere yüzde 40 oranında yeni vergi koydu.
- Yeni Zelanda dolaylı (satış) vergi oranlarını artırıp, doğrudan (gelir) vergi oranlarını düşürüyor.
- İspanya ücretler üzerinden alınan gelir vergisi oranlarını artırıyor.
- Portekiz KDV oranlarını birer puan artırdı.
- Yunanistan’da vergi gelirlerini artırıcı her türlü önlem alınıyor.
- Çin bazı şehirlerde konut satışları üzerinden alınan dolaylı (satış) vergi oranlarını artırıyor.
- İngiltere çok uluslu şirketleri ülkesine çekebilmek için doğrudan (kurumlar) vergileri azaltma ve dolaylı (satış) vergi gelirlerini artırmayı planlıyor.
- Mısır konut talebindeki artışı dikkate alarak çelik ve çimento üzerinden alınan dolaylı (satış) vergi oranlarını artırıyor.
Özetle durum böyle.
Görünen o ki önümüzdeki 5 – 10 yılllık dönem için daha yüksek vergi oranlarıyla yaşamaya alışmamız gerekecek.

Yazarın Diğer Yazıları

2015 ve T24’e veda yazısı

2016; insanlığa, ülkemize, T24 okuruna, yazarına, çalışanına ve T24’e şans getirsin

ABD 14 yıldır terörle savaşıyor, sonuç: Terör saldırıları yüzde 6 bin 500 arttı!

“ABD işgalinden önce Irak’ta hiç intihar saldırısı olması ama, 2003 yılından bu yana 1892 intihar saldırısı oldu"

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına daha ne kadar dayanabilecek?

Gazprom biterse Putin biter. Sonra sıra Çin’e gelir. Çin karışırsa dünyayı dolarsızlaştırma ittifakı, yani BRICS tamamen biter

"
"