Avro’nun Dolar’a karşı değer kazanması Avrupa Para Bölgesi’nden (APB) en fazla istifade eden Almanya’nın isteğiydi. Çünkü değerlenen Avro üç kanaldan Alman sanayisini destekliyordu.
1) Enerji ve emtia fiyatlarının Dolar cinsinden olması nedeniyle Alman sanayisinin girdi maliyetleri düşüyor;
2) APB’ye üye ülkelerin satınalma gücünü artırarak Alman mallarına olan talebi artırıyor. (APB içi ticarette, tarife, tarife dışı engel, kur riski, müşteri riski, politik risk, ülke riski, vesaire, olmadığını ve TARGET2 sayesinde ticaretin finansmanında ECB’nin rolünü hatırlayalım)
3) Alman devletine düşük faizle tahvil ihraç etme imkanı, bu yolla Alman sanayicisine düşük faizle “ticaret finansmanı” imkanı veriyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) en önemli gündem maddesi, APB’nin yeterince büyüyememesi nedeniyle gelir etkisinden kaynaklı talep düşüşünden ve değerli Avro’nun yol açtığı ithal mallarının fiyatlarının düşmesinden beslenen deflasyon.
İki hatırlatma yapalım: APB’nde enflasyon oranı yüzde 0.5. Hedef enflasyon ise “yüzde 2’den düşük, ama yüzde 2’ye yakın bir oran”. Avro geçen yıl Dolar’a karşı yüzde 6, Yen’e karşı yüzde 9 değer kazandı.
Almanya’nın enflasyon hassasiyeti ve temel görevi fiyat istikrarı olan AMB’nın bu hassasiyete uyarak para politkası uyguladığı malum. Enflasyon tehlikesi yoksa, daha da ötesi, deflasyondan kurtulmak gerekiyorsa, şunu varsayabiliriz: AMB’nın Avro’ya değer kaybettirecek para politikası araçlarını devreye sokmaması için bir neden yok. Çünkü Almanya’dan itiraz gelmez.
Nitekim, “IMF – Dünya Bankası İlkbahar Toplantısı” nedeniyle geçen hafta sonu Washinton’da bulunan AMB başkanı Mario Draghi yaptığı konuşma “iki ay içinde deflasyon ve değerli avro için” önlem alacaklarına yönelik sinyal olarak algılandı. Draghi’nin söyledikleri mealen şöyle: “Gerektiğinde konvansiyonel olmayan önlemleri alma konusunda Banka Meclisi’nden tam destek var. AMB vaziyeti oluruna bırakmış değil. Faiz oranları bu kadar düşük olmasına rağmen Avro değer kazanmaya devam ediyorsa ilave parasal önlemler almak gerekebilir.”
Bir tespit yapalım: Bizim sanayici Dolar'la alır ve borçlanır, Avro'yla satar ve borç öder. O nedenle Avro'nun Dolar'a karşı değer kazanması sanayicinin karına pozitif katkı yapar.
3 nisan tarihli “Yerel seçim sonuçları büyük resmi değiştirdi mi?” başlıklı yazımızı “Ülke notu, en iyi ihtimalle görünüm itibariyle tehdit altında! Evet durum bu! Özetle, yerel seçimlerden sonra büyük resim değişmedi... Kaliteli büyüme ve özgürlükçü demokrasi ihtiyacı tüm aciliyetiyle devam ediyor...” tespitiyle bitirmiştik.
11 nisan günü Moody's Türkiye'nin not görünümünü 'negatif'e çevirdi.
Önümüzdeki iki ay içinde Avro Dolar’a karşı değer kaybedecekse, bu durum sanayicimizi olumsuz etkileyecekse ve yerel seçim sonuçları Türkiye’nin kırılganlıklarını değiştirmediyse, borsa daha ne kadar yükselebilir ki?