AB İlerleme Raporu’nda Kopenhag Ekonomik Kriterleriyle ilgili yapılan değerlendirmelerin genelde olumlu olduğunu baştan not edelim. Ancak Weber’den biliyoruz ki, insan kıyaslayarak öğrenir. O nedenle olumlu yazılanları bizim performansın iyiliğine olduğu kadar, başta dönem başkanı Güney Kıbrıs’ınki olmak üzere birçok AB ülkesinin performansının kötülüğüne de bağlayabiliriz.
Rapor için AB Bakanı Egemen Bağış “Kırık Ayna” tabirini kullandı. Ayna kırık da olsa, şayet halen duvardaysa kendinizi görebilirsiniz.
Bu ülkede genç işsizliği çok ciddi bir sorun ve birçok başka sorunun da kök sebebi. O nedenle istihdam yaratmak gerekiyor. Bunun da yolu büyümekten geçiyor. Büyüdükçe cari açığın finansmanı sorunu yaşıyoruz. Bunu aşmanın bir yolu doğrudan yabancı sermaye girişini özendirmek. Öte yandan İstanbul’u dünya finans merkezi falan yapacağım diyorsunuz. O nedenle raporda yazılanları herkes okuyor ve kanaat oluşturuyor diye varsaymak durumundayız.
İşte size ekonomik kriterlerle ilgili olarak kırık aynadan gördüklerim.
Gaz - fren tartışmasıyla ilgili yazılanlar
Türkiye’nin büyük dış açıkları var. Daha sonra ortaya çıkabilecek küresel finansal şoklara karşı dayanıksız durumda.
Ekonomiyle ilgili daha çok bakanlığın ve idari yapının yaratılmış olması, hükümet organları arasında rol ve sorumlulukların parçalanmışlığı, bütçe ve orta – vadeli ekonomik politika yapımında, koordinasyonu giderek karmaşıklaştıracak gibi görünüyor.
Bazen özel kararlar hemen alınıyor ve bu kararlar, ya bir etki analizi yapılmadan alınıyor ya da kısmi enformasyona dayanıyor.
İşgücü piyasasıyla ilgili yazılanlar
İşgücü maliyetleri 2011 yılında yüzde 10.2’ye çıktı. İmalat sanayinde bu oran yüzde 9.1, inşaat sektöründeyse yüzde 14.1.
Ücret dışı işgücü maliyetleri de artış eğiliminde.
Erkeklerde iş gücüne katılım oranı %71.4, kadınlardaysa %30 gibi düşük bir oran. Aktif bir şekilde iş arayan kadınların oranı düşük olmasına rağmen, kadın işsizlik oranı erkek işsizlik oranından daha yüksek.
Çalışıyor olarak görünen kadınların yaklaşık üçte biri tarım sektöründe aile üyesi olarak ve ücret almadan çalışıyor.
Kadınların işgücüne katılmalarının önündeki en büyük engellerden birisi çocuk bakımının kıt ve pahalı olması.
İş arayan insan sayısı her yıl yaklaşık 1 milyon kişi artıyor. İşgücü piyasasının bunu hazmetmesi gerekiyor.
Kayıt dışı istihdam çok ciddi bir sorun.
Türkiye’de iş kurmanın zorluklarıyla ilgili yazılanlar
Türkiye’de iş yapmak maliyetli. İş kurarken katlanılması gereken tutar, kişi başına düşen gelirin yaklaşık yüzde 11.2’sine tekabül ediyor.
İş kurarken Ticaret Sicili’ne tescilde ödenen bedellerin neden alındığı halen belli değil ve çok yüksek.
İş yeri kapama halen çok maliyetli ve çok zaman alıyor.
İflas süreci ortlama 3.3 yıl sürüyor. İflas sonrasında alacakların tahsil oranı yüzde 22 gibi çok düşük bir rakam.
Bir gayrimenlkulün tapuya tescili için ödenen, alım bedelinin yüzde 3.3’üne tekabül eden tutar oldukça yüksek. Keza 6 gün süren ve 6 farklı prosedür gerektiriyor.
İnşaat izni almak pahalı ve çok zaman alıyor. Bir inşaat izni almak için 24 işlemden geçmek gerekiyor ve süreç ortalama 189 günde tamamlanıyor. Toplam maliyet ise yaklaşık kişi başına düşen gelirin yüzde 200’üne çıkıyor.
Ticaret mahkemeleriyle ilgili yazılanlar
Ticari sözleşmelerle ilgili davalardan sonuç almak için beklenmesi gereken süre çok fazla. Bunun için 36 işlem gerekiyor ve bu işlemler ortalama 420 gün sürüyor.
Ticaret mahkemelerinde hakimler uzmanlaşmamış durumda. Bu nedenle davalar uzun sürüyor.
Bilirkişilik sistemi yargılama kalitesini artırmıyor.
İhtilafların, mahkeme dışında çözüme kavuşturulması mekanizmaları nadiren kullanılıyor.
Yargı sisteminin ve idari kapasitenin iyileştirilmesi gerekiyor.
AB’nin Türkiye’nin dış ticareti açısından önemiyle ilgili yazılanlar
Türkiye’nin toplam dış ticaretinde AB’nin payı halen yüzde 40.8.
2010 – 2011 arasında Türkiye’nin ihracatında AB’nin payı değişmeyerek yüzde 46’da kaldı. Ancak Türkiye’nin ithalatında AB’nin payı yüzde 42.6’dan, yüzde 41.7’ye düştü.
2010 yılında yüzde 76 olan oran, 2011 yılında yüzde 71’e inmiş olsa da AB, Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı sermayenin ana kaynağı olmaya devam ediyor.
Şimdilik bu kadar.
Sizin de aklınıza Nilfüer’in “Görecek, göreceksin kendini o kırılan aynada” şarkısı geldiyse, gülümsemek serbest.
Çünkü: “Tu Te Reconnaitras’