2008 krizi nedeniyle ilk kez Washington’da yapılan G20 Liderler Zirvesi bana göre misyonunu tamamladı!
Neden mi?
G20, Asya krizini takiben maliye bakanları ve merkez bankası başkanları düzeyinde toplanmak üzere 1999 yılında, G7 Maliye Bakanları toplantısında alınan kararla kuruldu. G20’yle amaçlanan, kriz çıkaran gelişmekte olan ülkelerin maliye bakanları ve merkez bankası başkanlarını, G7’deki muhatablarının yaptıkları toplantılara dahil ederek, bu ülkeleri sorumlu politikalar uygulamaya teşvik etmek ve böylece küresel finansal mimarinin krizlere karşı dayanaklılığını artırarak büyümenin kesintiye uğramasını önlemekti.
G20'nin kurulmasıyla ilgili G7 ülkeleri hangi görüşteydi?
İtalya ve Fransa G20’nin kurulmasına karşıydı. Fransa’nın gerekçesi, G20’nin, direktörülüğünü Fransız Michel Camdessus’un yaptığı IMF’in otoritesini zayıflatma ihtimaliydi. ABD ve Japonya taraftardı. Bu iki ülkeyi İngiltere destekliyordu. Ancak İngiltere de Uluslararası Finans ve Para Komitesi’nin önemini azaltacaksa, karşıyız diyordu. Çünkü yeni kurulan komitenin ilk başkanı, İngiltere Maliye Bakanı Gordon Brown’du. Kanada yeni bir grup fikrini en fazla destekleyen G7 ülkesiydi. Diğer uluslararası kurumları da içine alan, daha geniş bir konsültasyon mekanizmasının faydalı olacağı görüşündeydi. Bu anlamda G20’nin, 1997 yılında yapılan APEC Zirvesinde Clinton’un önerisiyle kurulan G22’den daha az ABD kontrolünde olacağı öngörülüyordu.
Hatırlanacağı üzere G22’de Türkiye ve AB yoktu. Buna karşın Hong Kong, Malezya, Polonya ve Tayland vardı. G22, “ad hoc”, yani kriz varsa toplanmak üzere kurulmuştu. Asya Krizi bitince G22 toplanmaz oldu. Bu nedenle Kanada önderliğinde ABD ve Japonya, kriz olmasa da düzenli olarak toplanan yeni bir grup oluşturulması gerektini savunuyordu.
G7 içindeki bu farklı görüşler nedeniyle G20 bir karar organı olarak değil, odağında konsensus oluşumunu desteklemek olan bir müzakere organı olarak kuruldu.
G20 Liderler Zirvesi nereden çıktı?
2008 yılının Eylül ayında Lehman Brothers’ın iflasıyla başlayan küresel finansal kriz sonrasında George W. Bush G20 ülke liderlerini Washington’a davet etti. Davetin amacı, dünya ekonomisini resesyona sürükleyen finansal krize karşı alıncak önlemleri konuşmak ve koordine etmekti. Davet üzerine G20 ilk kez 14-15 Kasım 2008 tarihinden devlet ve hükümet başkanları düzeyinde toplandı. Washington zirvesinde liderler tekrar biraraya gelme kararı aldılar. Böylece G20 daha önceleri maliye bakanları ve merkez bankası başkanları düzeyinde yılda iki kez toplanırken, Washington toplantısında alınan kararla liderler düzeyinde de toplanmaya başladı. Bu toplantılara bilahere G20 Liderler Zirvesi dendi.
Bu yılın Kasım ayında Avusturalya’da yapılacak olanla birlikte G20 Liderler Zirvesi dokuz kez yapılmış olacak ve 1 Aralık tarihinde G20 dönem başkanlığı Türkiye’ye geçecek.
Şayet Avusturalya zirvesinde liderler “2008 krizi sona erdi, liderler düzeyinde toplanmaya gerek artık kalmadı” türü bir karar vermezlerse, hem G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantıları, hem de G20 Liderler Zirvesi önümüzdeki yıl Türkiye’de yapılacak. Aksi halde, sadece G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantılarına ev sahipliği yapacağız.
Daha önceki G20 Liderler Zirvelerinde neler konuşuldu?
2008 yılında ABD’de (G.W Bush dönemi) yapılan birinci G20 Liderler Zirvesinde (Washington) hedge fonların, türev ürünlerinin, derecelendirme kuruluşlarının ve muhasebe standartlarının regüle edilmesi konuşuldu.
2009 yılında İngiltere’de yapılan ikinci G20 Liderler Zirvesinde (Londra) liderler, yükselen piyasa ekonomilerinin resesyondan çıkmalarını hızlandırmak amacıyla IMF ve Dünya Bankası’na 1 trilyon dolar yardım etme kararı aldılar.
2009 yılında ABD’de (Obama dönemi) yapılan üçüncü G20 Liderler Zirvesinde (Pittsburgh) liderler, finansal reformları izlemek üzere G20 bünyesinde Finansal İstikrar Kurulu’nun kurulmasına karar verdiler. Zirvede bankaların sermaye yeterlilik rasyolarının artırılması, hedge fonların regüle edilmesi, vergi cennetlerini düzenlenmesi konuşuldu ve banka CEO'larına verilen yüksek ücretler ve bonusların bankaları riskli türev işlemlere teşvik ettiği tespiti yapıldı.
2010 yılında Kanada’da yapılan dördüncü G20 Liderler Zirvesinde (Toronto) liderler kendi ülkelerinde bütçe açıklarını 2013 yılına kadar yarı yarıya indirme kararı aldılar. Bu zirvede ülkelerin borçlarını azaltmaları gerektiği konuşuldu.
2010 yılında Güney Kore’de yapılan beşinci G20 Liderler Zirvesinde (Seul) ABD ve Çin arasındaki kur savaşlarının olumsuz sonuçları, gündemin en sıcak konusuydu. O tarihlerde ABD, ulusal para birimi olan yuanın değersiz olması nedeniyle Çin’e baskı yapıyordu. Bu zirvede ayrıca liderler IMF’teki yüzde 7’lik oy hakkının yükselen piyasa ekonomilerine devredilmesini konuştular. Güney Kore’nin dönem başkanlığı sırasında ayrıca B20 (Business 20) kuruldu ve Seul’de ilk toplantısını yaptı.
2011 yılında Fransa’da yapılan altıncı G20 Zirvesinde (Cannes) ana tema Yunanistan borç kriziydi.
2012 yılında Meksika’da yapılan yedinci G20 Zirvesinde (Los Cabos) daha çok Avrupa borç krizi konuşuldu. Bu zirvede Merkel’den krizin çözümüne daha fazla destek olması istendi. Aynı zamanda Yunanistan borç krizi için daha kapsamlı bir plan olması gerektiği konuşuldu.
2013 yılında Rusya’da yapılan sekizinci G20 Zirvesinde (St. Petersburg) küresel büyümenin artırılması için yapılması gerekenler ana temaydı. Zirvede BRICS ülkeleri kendilerine yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması için G20’nin aksiyon almasını istediler. Zirvede Rusya’nın desteklediği Suriye’deki kimyasal silah kullanımına yönelik alınacak tutum konuşuldu. Obama, Suriye’ye askeri müdahale için liderlerden destek istedi. Fransa, Suudi Arabistan ve Türkiye hava saldırısına destek veren ülkelerdi. Çin, petrol fiyatlarının artabileceği endişesiyle hava saldırısına muhalifti. Diğer liderlerse ekonomik yaptırım uygulanmasının yeterli olacağı görüşündeydiler.
Bu zirvede B20’den esinlenerek ve G20’ye yönelik eleştirilere cevaben Sivil Toplum 20 (C20), İşgücü 20 (L20), Düşünce Kuruluşları 20 (T20) ve Gençlik 20 (Y20) grupları kuruldu.
15 – 16 Kasım 2014 tarihlerinde Avusturalya’da dokuzuncusu yapılacak olan G20 Liderler Zirvesinin (Brisbane - Queensland) gündemi şu: Ekomomik büyümenin desteklenmesi, istihdam yaratmak, küresel ekonominin krizlere karşı dayanıklılığını artırmak, IMF reformu ve Çin - Hindistan ikilisinin IMF’teki rolünün artırılması, uluslararası kar transferinin olumsuz etkileriyle mücadele, vergiden kaçınmak için kullanılan diğer yöntemlerle mücadeledir.
Liderler düzeyinde yapılan G20 Zirvelerine rağmen ilki 1999 yılında Berlin’de yapılan G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantıları yılda iki kez olmak üzere yapılmaya devam ediyor.
G20 Liderler Zirvesi'nin misyonu neden sona erdi?
Önce G20’ye yönelik eleştirileri özetleyelim: G20’ye yönelik eleştirilerin başında etkinlik meselesi geliyor. Gruptaki üye sayısının çok olması ve uzlaşıya varmanın güçlüğü, sorunlardan en önemlisi olarak dile getiriliyor. Şu noktanın altını çizelim: Ev sahibi ülkeler istedikleri ülkeleri G20 Zirvelerine davet edebiliyor. Mesela Avusturalya G20 Liderler Zirvesine Yeni Zelenda, Singapur, Senegal, Myanmar ve Moritanya'yı davet etti. Keza İspanya, daimi misafir ülke olarak tüm zirvelere katılıyor. Bu anlamda daha küçük bir grubun daha etkin olacağı iddia ediliyor.
İkinci eleştiri meşruiyetle ilgili. Buna göre G20 oluşturulurken daha fazla yükselen piyasa ekonomisi ülkenin gruba dahil edilmesi temel saikti; ancak sonuçta G20, içinde Avrupa’nın çok daha fazla temsil edildiği bir grup olarak doğdu. Çünkü İngiltere, Fransa, Almanya ve bir de AB olmak üzere Avrupa G20’de dört koltukla temsil ediliyor.
Üçüncü eleştiri, dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında olmasına rağmen G20 üyesi olmayan ülkelerden geliyor. Mesela dünyanın 13. büyük ekonomisi olan İspanya; Arjantin ve Güney Afrika’dan büyük olmasına ve dünyanın 21. büyük ekonomisi olan İran, 23. büyük ekonomisi olan Norveç, "ben neden G20 üyesi değilim" diyebiliyor.
Gelelim sorumuzun cevabına.
1) ABD ekonomisinin toparlanıyor, 2008 krizinin sona eriyor olması ve G7 ülkeleri için küresel finansal sistemle ilgili önlem ya da koordinasyon gerektiren acil bir durumun kalmamış olması;
2) Fed’in tahvil alım programına Ekim ayında son verecek ve 2015 yılında faiz artırımına başlayacak olması;
3) BRICS ülkelerinin G20’nin de dayanağı olan Bretton Woods sisteminin en önemli iki kurumu olan IMF ve Dünya Bankası’na alternatif "kalkınma bankası" ve "yardım fonu" kurma kararı almaları;
vb. nedenlerle G20 Liderler Zirvesinin misyonunu tamamladığı görüşündeyim. Bunlara ilaveten;
1) AB’den uzaklaşmak, Rusya'nın ön ayak olduğu Şanghay Beşlisine yakınlaşmak, Müslüman Kardeşler ve Hamas’a destek veren eylem ve söylemler, Suriye’de Batı’dan beklediği desteği alamadığı için ABD’nin 11 Eylül 2001 yılından bu yana savaş açtığı radikal islamcı örgütlere verilen destek, Kuzey Irak petrolünü dünyaya pazarlamaya çalışmak, vb. nedenlerle Türkiye'nin ABD’nin Medeniyetler İttifakı Projesi, Büyük Ortadoğu Projesi ve Ilımlı İslam Projesi için Ortadoğu ülkelerine örnek, müttefik ve güvenilir bir ülke olmaktan uzaklaşması;
2) Kırım meselesi nedeniyle Rusya’nın 1998 yılında katıldığı G8’den çıkarılması ve Ukrayna sorunu nedeniyle ABD’nin ve AB’nin çok ciddi yaptırımlarına muhatap bir ülke haline gelmesi ve sorunun daha fazla büyüme potansiyeli taşıması;
3) Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşması, negatif faizi yüksek görüp, faizi enflasyonun sebebi gören argümanda ısrar, faiz indirmesi için Merkez Bankası’na yapılan baskı, tecrübeli bakanların kabine dışı kalması, yeni ekibin ve onlara bağlı olarak çalışan bürokratların görevlerinden uzaklaşması, yeni hükümetin enflasyonu ikinci plana atarak 2015 seçimleri nedeniyle hem kamu harcamalarını, hem de düşük faizle özel harcamaları artırmak suretiyle büyüme oranını artırma eğilimine girecek olması ve sermaye çıkışlarını takiben artacak kurların sebep olacağı enflasyon bekleyişlerindeki bozulmanın artacak olması, AKP içinde yaşanması kaçınılmaz olan kargaşa ve bölünme tehlikesi gibi nedenlerle 2015 yılında, hatta belki daha da önce yatırım yapılabilir ülke notunu kaybetme olasılığı;
4) Gezi Direnişi sonrasında, son yerel seçimlerde ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde türban ve imam hatip meselelerini ikame etme ve tabanı, sanki cihadın bir parçasıymışcasına yapılan mücadelenin devam etmesi gerektiğine ikna etme amacıyla, seçim meydanlarında alenen İsrail üzerinden ABD karşıtlığının ana tema haline getirilmesi ve adeta küresel intifadanın lideri algısı yaratacak bir ülke portresi çizilmesi;
4) 17 ve 25 Aralık soruşturmaları sonrasında yaşananlara rağmen, kendileri döneminde Türkiye’nin G20’ye üye olduğunu söyleyip, daha sonra gafını düzelten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi;
5) Yeni Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanlığı dönemı hakkında yabancı basında çıkan haber ve yayınlar;
vb. nedenlerle, Kasım ayında Avusturalya’da yapılacak olan G20 Liderler Zirvesinde, ABD’nin inisiyatifiyle, “bundan böyle düzenli olarak her yıl liderler düzeyinde G20’nin toplanmasına gerek kalmadığı” yönünde bir karar alınması, kimseyi şaşırtmamalı.
Not: G20 Liderler Zirvesine son verilmesi, G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantılarının devamına engel değildir.