Önceki yazımızda: “2010 yılında daha çok mali disiplinden söz edeceğiz. Uzun vadeli faiz oranları artmaya devam edecek. Crowding out olacak.” demiş ve gerekçelerini izah etmiştik. Devam ediyoruz:
Dolar ve dolara bağlı varlıklar daha az hedge edilecek.
2009 yılında temel yatırımcı davranışı şöyleydi: “Risk iştahı arttığında dolar sat, daha yüksek getirili varlık satın al”. Ama bu durum Kasım ayında maalesef değişti. Dolarda short pozisyonların azalmasıyla parite 1.42’yi gördü. Şayet ABD’de veriler iyi gelmeye devam ederse ve Eurozone’de beklentilere uygun kötüleşme gerçekleşirse, ki gidişat bunun hiç de küçük bir olasılık olmadığını gösteriyor, parite 1.20’lere doğru hızlanacak. Bu durumda kimse dolar ve dolara bağlı varlıklarını hedge etmeyecek. Hatta dolara bağlı varlıklara yönelik talep artışı olacak. Bunu ne zaman tam olarak anlayacağız? Takvim 2010 olduğunda açılan long pozisyonlara bakarak. Şayet net pozisyon pozitife dönerse 2010 dolar yılı olacak demektir.
Kredi notları düşecek ve volatilite artacak.
ABD, sorunlarını ortalık yerde tartışır ve gerçek görüşlerini yüzünüze karşı söyler. Avrupa’ysa saklar ve arkadan konuşur. Kriz çiktığında ABD hükümeti kendi bankalarını stres testine tuttu, sorunları ve alınması gereken önlemleri herkesin önünde konuştu. Önlemini aldı ve işlerin kötü gittiği zamanlarda sonuçları kimseden saklamadı. Ama AB bunun tam tersini yaptı. Avrupa’nın bize de üyelik sürecinde yansıyan bu “doğulu” karakteri nedeniyle Eurozone’da bankaların stres testi hep ertelendi. Hatta tarih verildiğinde, “stres testinin sonuçları kamuyla paylaşılmayacak” dahi dendi. Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı. Yok sayılan, halı altına süpürülen sorunlar, 2010 yılında özellikle Doğu Avrupa bankalarını zora sokacak gibi. Elbette euroyu da... En azından beklenti bu yönde.
Merkez bankalarının çıkış stratejilerinin zamanlaması, Doğu Avrupa bankalarının neden olabileceği sorunlar ve beklenmedik kredi notu düşüleri nedeniyle 2010 yılında belirsizlikler ve volatilite artacak. Duymaya alışkın olduğumuz “risk iştahı arttı” tabirini 2010 yılında daha az işiteceğiz. Ve yatırımcıların gözü – kulağı, bir önceki krizin bir anlamda suçlusu olarak gösterilen kredi derecelendirme kuruluşlarında olacak.
Yuan değer kazansın diyenler çoğalacak.
2009 yılının ortalarına kadar ABD, sonrasında başka Trichet olmak üzere tüm ECB yetkilileri, yuanın değer kazanması gerektiğini söylediler. 2010 yılında da bu böyle devam edecek. Hatta koroya Asya ülkelerinin de katılması bekleniyor. Aksi takdirde küresel toparlanmanın daha fazla vakit olacağı konusunda neredeyse herkes mutabık.
Herkes işsizlikle mücadele eder ve büyümeye (hatta resesyona girmemeye) çalışırken yüzde 10 büyüyen ve dış ticaret fazlası veren bir ekonomi, doğal olarak daha fazla dikkat ve tepki çekecek. Peki yuanın değer kazanması küresel ekonomi için iyi mi olacak?
Ben şahsen çok emin değilim !..
Unutmayın Çin’in 2.2 trilyon dolar civarındaki döviz rezervinin üçte ikisi dolar cinsinden. Yuanın değer kazanması Çin’in dış ticaret fazlasını ve ABD tahvil talebini azaltır. Bu da uzun dönem ABD faizlerinin artmasına ve Çin’in dolar cinsinden rezervlerinin erimesine yol açar. ABD’de uzun dönem faizlerinin yükselmesi, diğer ülke paralarına karşı doların değer kazanmasına yol açabilir. Böylece ABD;
1. 2009 yılının Şubat – Mart aylarından itibaren özellikle Çin’e sattığı tahvillerden elde ettiği gelirle krizden yara alan kendi bankalarını fonlamış;
2. Bu fonlarla carry – trade yaparak yüksek getirili varlıklar satın alan ABD bankaları yüksek getiriler elde etmiş;
3. Bu getiri ile ABD devletinden aldığı borçları geri ödemiş;
4. Kendi kurumlarına çeki düzen vermiş, halkı biraz tasarruf yapmış, ikiz açıklarını azaltmış, büyümeye başlamış ve işsizilik oranınında iyileşme trendine girmiş;
5. Uzun vadeli faiz oranlarının yükselmesi nedeniyle, başta Çin merkez bankası olmak üzere elinde ABD tahvili bulunduran tüm ülkelere bir kez daha “madik” atmış;
6. Ve nihayet “kolay spot para” bulma dönemine son vererek, ABD dolarının rezerv para olma vasfını sorgulayanlara dersini vermiş;
hale gelecek !..
Seyretmekte ısrar edenler dikkat: 2010 yılında kurtarıcı (Fed) yok! “IMF balonu” da kurtarmayacak...
Özetle 2010, ilginç bir yıl olacak !