09 Ocak 2024

Bunlar faşizmi iyi bilirler!

Sayın Erdoğan'ın "faşizm"i her kullanışına sayıyla da sırayla da her baktığımda, kendisinin faşizmi iyi bildiğini anlıyorum

Nikos Poulantzas'ın "Faşizm ve Diktatörlük" kitabını bir kez daha yeniden elime almıştım ki…

Birden AKP'ninki gibi bir ampul yandı kafamda.

Poulantzas, Togliatti ve birçokları "faşizm" üzerine yazmışlardı, elbette Mussolini bu kavrama, partisine, eylemine, felaketine faşizm diye diye sarılmıştı ama…

"Faşizm, faşist" sözcüklerini en çok kullanan çağdaş lider ve teorisyenlerin başında sanki Sayın Erdoğan geliyordu!

Dönüp arşivlere baktım.

O kadar çok ki. Farklı yıllarda farklı vesilelerle. Farklı hedeflere. Avrupa'ya da ara bozulunca; ara bozulunca İsrail'e de… fakat CHP'ye ama şaşıralım mı, hayır, MHP ve Bahçeli'ye de!

Sayın Erdoğan'ın "faşizm"i her kullanışına sayıyla da sırayla da her baktığımda, kendisinin faşizmi iyi bildiğini anlıyorum.

Elbette danışmanları, hukukçuları da fetvacıları da iyi biliyordur faşizmi ama kendisi en iyi bilen olmalı.

Bazı "faşizm" alıntılarını, kendisinin de müsaadesiyle, yıl ve yol gözetmeden aşağıda sıralıyorum.

Siz de iktidarın faşizm şeylerini kendi kafanızdan da sıralayabilirsiniz.

Buyrun "faşizm" teori ve pratiğine kulak kabartalım:

"Dijital faşizm bugün milyarlarca insanın doğru ve tarafsız haber alma hakkını engelleyen bir tehdit unsuru haline gelmiştir."

"Biz milletin hakkının, hukukunun, özgürlüğünün alanını genişletmeye çalıştıkça bunların faşist yüzleri açığa çıkıyor. Bu ülkenin meşrebi ve duruşu belli olan Cumhurbaşkanı'nı bira içmeye, Mozart dinlemeye zorlamak faşistliğin dik alasıdır."

"Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına 'diktatör' diyeceksin, bunlara 'faşist' dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor, 'Nazi' dediğimiz zaman rahatsız oluyor. Bak belgeyle konuşuyorum. Faşistsiniz, faşist."

"Son dönemde beşinci kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm, büyük ve güçlü Türkiye önündeki en büyük engellerden biridir. Çünkü faşizm, sadece insanın değil aynı zamanda bilimin, sanatın, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır."

"Faşizm bizim kitabımızda yok."

"Sayın Bahçeli ile Sayın Baykal'ın ruh ikizi olduğunu söylüyordum. Bunu söylediğimde de hop oturup hop kalkıyorlar. Eksik söylemişim, şimdi daha iyi anlaşılıyor ki bunlar ruh ikizi değil bunlar tek yumurta ikizi. En iyi yaptıkları iş kışkırtmaktır, hırçınlıktır, terörize etmektir, kavgadır, saldırıdır, bunu yaparlar. Ağızlarında tehdit, hareket, aşağılama eksik olmaz sonra kalkar rakiplerini bununla suçlarlar. Sayın Bahçeli tehdit ediyor, hakaret ediyor, bize, özel sektöre şuna buna vesaire. Sayın Bahçeli, senin gücünü bilmem, ne olursan ol. Ama bu tehditlerle AK Parti'yi sindireceğini zannediyorsan şunu bil, bizim verilecek tek can borcumuz Allah'adır. Hiçbir zaman bu tehditlerin bize tesir etmez. Her şeyden önce siyaset ahlakını iyi öğren, siyasi etiği iyi öğren. TBMM kürsüsünde sergilenen densizlik, Türk siyasi hayatına olduğu kadar MHP'nin tarihine de kara bir leke olarak kazınmıştır ve o leke oradan hiçbir zaman çıkmayacaktır.

Gördünüz, isim vererek medya sahiplerini nasıl suçluyorlar, nasıl tehdit ediyorlar. İşte sivil faşizm diye bir şey varsa bugün temsilcisi bu zihniyettir. Bunlar faşizmi iyi bilirler."

Bu sonuncu, yani Sayın Bahçeli ve partisi MHP'ye "sivil faşist" diye yaptığı teorik katkı, bundan 14 yıl öncesine ait.

"Faşizm bizim kitabımızda yok" diyor, tevazuu ile Sayın Erdoğan ama, kesinlikle bir "Faşizm Kitabı" olmalı 21 yıllık iktidarın.

Bir kopyasını da o teorik çıkışın 14'üncü yılında, 5 Şubat'ta Sayın Bahçeli'ye imzalı gönderirler!

"Çünkü faşizm, sadece insanın değil, aynı zamanda bilimin, sanatın, özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır." 

Not: Yunan asıllı Fransız Poulantzas, faşizmin içine doğmuştu… Devleti, otoriterliği, faşizmi göbeğinden en iyi kavrayanlardandı. Marx kadar Gramsci, Rosa Luxemburg ve Althusser'den beslenmişti. Faşizm ve Diktatörlük başlığındaki iki kelime boşuna bir araya gelmemişti.

Poulantzas, 1979'da, arkadaşı yazar, siyasetçi Konstantin Tsoukalas'ın Paris'teki evindeyken, önce kitaplarını fırlattı pencereden; yazdıklarının bir kıymeti harbiyesi olmadığını haykırarak. Sonra da kendini.

Yazdıklarının çok kıymetli olduğu bugün de belli. Sayın Erdoğan, "faşizm kitabımızda yok" dese de mütevazı bir cümleyle; "faşizm" teori ve pratiğine katkı yapan her sözüyle Poulantzas'ın kitabını da güncellemiş oluyor!

Umur Talu kimdir?

Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.

Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.

Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.

Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.

İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.

Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.

Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı ÖdülüÇağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.

Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.

Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet) , Dipsiz Medya (İletişim) , Bedelli Gazetecilik (Everest) , Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay. ) çevirisini yaptı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Yaş 13'tü, 22 yıl sonra yine 13!

Tecavüze uğrayanı tecavüzcüyle evlendirmeyi içinden geçirmekle kalmayıp dışına da şey eden erkek yargı mensupları! 13 yaşındaki kız rızasıyla, babası, dedesi yaşında 26 adamla… diye karar veren mahkeme üyeleri. Mahkeme kararını normal bulan, onaylayan, N.Ç.'ye hançer saplayan yüksek yargı

Yeter mi? Yetmez!

Kobani "suç" ise Süleyman Şah ne der, "şehit astsubay" ne düşünür, peşmergelerin Türkiye topraklarından yolculuğu tarihten silinmiş midir?

Vicdan enternasyonali!

Orleck ve gibiler bize şunu da anlatıyor: Tamam kimlikler var ve doğuştan insanı kavrıyor, kuşatıyor, kişiliğinin temellerini de oluşturuyor ama, istisnai kimi durum dışında… Öyle herkesi içine alan bir "kimlik kişiliği" yok. "Bütün Yahudiler, bütün İsrailliler" yok. "Bütün Araplar" yok. "Bütün Amerikalılar" yok."Bütün Türkler" yok. İyiler ve kötüler var kabaca