Üstteki ve alttaki fotoğraflarda gördüğünüz çocuklar, benim gibi, sizi de kahretti ve utandırdı değil mi? 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Yani dünyanın her yanında olduğu gibi Türkiye'de de kamplarda, sokakta yaşamaya mahkûm ettiğimiz, bizler gibi, Adem ile Havva'dan gelen kardeşlerimiz.
Onlar için, arkadaşlarımızı, muhtarlarımızı, belediyelerimizi zorlayalım. "Çocukları ana babaları dilendiriyor" vicdansızlığına kapılıp vicdanlarımızı rahatlatmayalım. Onlara ulaşmanın yollarını bulalım. Ben daha fazla "drama queen"lik yapmayayım.
İstanbul, Silivri ya da Malatya'da çekilen mizansensiz fotoğraflar her şeyi anlatıyor. Bu çocuklar hepimizin boynunun ve gönlünün borcudur. Fotoğraflar için torunumun babasına çok teşekkürler.
Bu kuşkulu gözlerden akacak her damla yaşa bütün dünya mülkü fedadır. Fotoğraflar: Hüseyin Özdemir
Bizim mahallenin ağır abileri
Cihangir deyince aklınıza sadece Kaktüs, 22, lüks meyhane Hayat, Kahvedan gelmesin. Bir de Ağa Bilardo ve Kahve'miz var. İşte 'ağır abi' dediğim grup da orada sürekli pişpirik oynayan (briç öğretemedim) dört kişi. Mekânları kapalı olunca mecburen Journey'e, Kaktüs'e düştüler.
Star ve NTV'nin eski Genel Müdürü, şimdi Karga Seven'ın CEO'su Ömer Özgüner; Şebnem Ferah, Duman, Kalben gibi müzisyenleri olan Pasaj Müzik'in sahibi Murat Doğan, Hürriyet Kelebek'in Magazin Müdürü Selim Akçin ve benim gibi sıradan magazin yazarı ama Seren Serengil'le bile program yapmış Cengiz Semercioğlu.
Bu kadar ünlü zengini nereden tanıdığımı merak ediyorsanız 30 sene önce Sokak dergisinde stajyerim olarak medyaya adım atmışlardı. 'Ağır abi' dememin sebebi, soldan çark edip ün ve varidata kavuşmaları değil. Çete gibi toplu dolaşıp, ağır heteronormatif olmaları. Gerçi bu da onların tercihi değil, doğanın verdiği yönelim.
Ben yanlarına oturduğumda galiba Ahmet Hakan'ın elemanını koruyup korumayacağını konuşuyorlardı. Yani "Semercioğlu'nun işten çıkarılıp çıkarılmadığı muammasını" konuşuyorlardı. Hemen konu "Tuğrul, abicim bir şey içsene"ye dönüştü. İmam-hatip, fraksiyon, ifade özgürlüğü gazlarıma bile gelmediler.
“Yahu bunlar benden hiç mi bir şey kapmadılar" diye hayıflanırken birden uyandım. Sınıfları değişmişti ama vicdanları hâlâ 20'li yaşlarındaki gibiydi galiba... Bir daha beni pahalı bir yere davet ederlerse onları pişman edeceğim ama çağrıya da keyifle icabet edeceğim. Bir önceki 'galiba'yı da kaldırırım belki. Göreceğiz.
Semercioğlu, ben, Doğan, Özgüner ve Akçin. Fotoğraf: Prof Dr. Haluk Gürgen
Ben de günahsız değilim
Gazeteci siyasilerle yakınlık kurmaz, gazeteci pahalı hediye kabul etmez, gazeteci seyahatlere katıldıktan sonra davet sahiplerinin reklamını yapmaz...
2000'lere girmişiz. Marlboro'nun Arjantin'in Cordoba kentinde düzenlenecek rallisine davet geldi. Gittim ama sorun bir bakalım niye gittim? Che Guevera'nın gençliğinde yaşadığı ev ve ayrıca müzesinin bulunduğu Alta Gracua kasabası Cordoba'ya 20 dakika mesafedeydi. Bir şekilde yolunu bulup Buenos Aires'e gidip Cumartesi Anneleri'nin mekânı Plaza de Mayo'yu da görebilirdik. "Dik" diyorum, bütün bunları gazeteci Neyyire Özkan'la gerçekleştirdik.
Ama şunu da eklemeliyim; Buenos Aires'te kaldığımız otel ve gece izlediğimiz muhteşem flamenko için paralarımızı kendimiz ödedik. Yani benimkini Radikal, Neyyire'ninkini Hürriyet. Yani gördüğünüz gibi gazetecilik etik kuralarını tamamen değil, kısmen çiğnemiştik. Bence bu kadar kusur The Guardian ve New York Times'ta da bulunur.
Buenos Aires- Plaza de Mayo
Adlarını maalesef hatırlayamadığım ralli sürücüleri ve ben tabii ki. Fotoğraflar: Neyyire Özkan
O bizim "Che" mizdi
Dev-Gençli yoldaşımız Hüseyin Cevahir'in onlarca kurşunla öldürüldüğünü Evening News'dan okuduğumuzda Londra'da Piccadilly Circus'taydık. Haziran ayıydı.
Tabii ki devrimciydi Cevahir ama aynı zamanda doktora yapma derdine düşmüş ben, Ahmet Babalıoğlu ve Rüstem Sungur Cevahir'le aynı okuldan, aynı yurttandık... Ağlayarak tarihe yuvarlandık. Ankara Mülkiyeliler Birliği'nde Semra Cafer, Prof. Yavuz Sabuncu, güzel Osman Tokçan, Pamir Teker...Yediğimiz yemekler, tartışmalar, dünyayı kurtarma planları. "Kıprıslı" Semra Cafer, Dersim Mazgirtli Hüseyin Cevahir'in mezarından bu sayfada gördüğünüz fotoğrafı yolladı.
Devrimci ve sanatçı ruhlu, şefkatli ve yiğit, dört dörtlük insandı Cevahir. Tam 49 yıl geçmiş...
Bizim gruptan Semra Cafer, Cevahir'in mezarı başında
Tarihimden yapraklar
1965 Siyasal Bilgiler Fakültesi İnek Bayramı
Yukarıdaki fotoğraf 1965'ten. Mülkiye'de şahit olduğum ilk İnek Bayramı ve İnek Balosu. Büyük abiler ve ablalar fotoğrafı bana çektirdiler ama hepsinin adını hatırlayamıyorum.
En sağ başta "Gagarin" Hasan Cemal var. Yanındaki bizim sınıftan olduğu halde araya kaynak yapmış Canset Oral. Chester (Tanju) ve radyocumuz Yeşil Giresunlu da var fotoğrafta. Hasan Cemal'den isimler için yardım rica ettim. "Ben Doğan Avcıoğlu ve Cumhuriyet geleneğinden geliyorum. Magazincilerle işim olmaz" dedi. Benden daha 65 plus olması sır değildi zaten!
K.G.G.
Bu linkler ihmâl edilmesin
*Unicef'in Babalar Günü için açtığı kampanyayı sakın atlamayın, bir göz atın.
*Açık Radyo'da Korona Günlerinde Aşk. Ayşe Köse Badur ve Selim Badur'un pazar günü 19.00'daki programını ben şenlendireceğim.
*Yeni Yaşam Gazetesi sessiz sedasız yeniden kağıt baskı olarak çıkmaya başladı. Bu çocuklar pazarlamayı hiç öğrenemeyecekler.
* Başka yerlerde kolay kolay rastlayamayacağınız yazı ve haberler için: sansür ve otosansüre karşı Susma Platformu
Sıkça sorulan sorular ve cheap shots
* CNN yetmiyormuş gibi bu kez Habertürk "evrensel" diyerek zaten yerlerde sürünen medyamıza bir darbe daha indirdi. Bu konuda bana söz kalmadı. Belli ki benden çok etkilenen T24 meslektaşlarım, beni bile kıskandıran yazılar yazdılar. Aydın Engin, Tuğçe Tatari ve Hakan Aksay tıklarda beni geçecekler ama olsun mutlaka okunmalılar. Bu arada bianet'ten Evrim Kepenek'in yazısını da ihmâl etmeyin derim. Yalnız birileri "Biz bir özel sektörüz" lafını Türkçe'ye tercüme etsin. Karşıyaka Lisesi orta kısmında okurken hep "tesadüfi bir eser" derdik. Türkçe hocamız sevgili Tevfik Durak şefkatle omzumuza vurur "tesadüf eseri" diye düzeltirdi. 12-13 yaşındaydık. Birden aklıma geldi nedense. Sonuçta ben "Müşteri hep haklıdır" diyen pırıltılı "özel bir sektör" çalışanı değil, eski moda evrensel "kamusal bir sektör" çalışanıyım. "İnsanın ar damarı bir çatlarsa Allah ondan korusun" derdi, orta 2'den terk annem Nebahat Eryılmaz.
* Sedat Ergin aylar sonra magazin haberlerimi okuduğuna "acknowledge etti" (eski diplomasi muhabiridir). "Seni aramıyorum çünkü kademeli tedarik zinciri haberlerini ziyadesiyle aldık. Hatta bu amaçla başlatılan ulusal seferberlik kampanyasında bir diyetisyenin de devreye girmesi senin açından isabetli olur..." dedi. İşte bir cazcının bir rocker'ı kıskanmasının küçük bir örneği.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin
- Evet, sağlık durumum iyice. Amerikan'dan Dr. Taylan Şahin'le Taksim İlk Yardım'dan Dr. İsmet Hazar'ın (sınıfsal dengelere çok dikkat ederim) baskıları altındayım.
- Evet, Ece Aksoy'un Asmalı'daki mekânı açıldı. Ece'nin yeri bütün kurallara artı Ece'nin kendi kurallarına uygun olarak açıldı. Ben bile gidiyorum.
Tasarımcı Kadir Kılıç, Ece, güzel sesli Kalben. Ve Milliyet Sanat, Tarih dergileri yazarı, bir ara T24’te de yazan eski stajyerim Zeynep Aksoy
Advertorial
Bir çocuğun gözünden
Onjali Q. Rauf'un yazdığı Arka Sıradaki Çocuk, mülteci sorununa, krizine, faciasına dokuz yaşında bir çocuğun bakışıyla anlatıyor. Kitap güzel, Doğan Kitap'ın zamanlaması çok iyi. Suriye'den kaçarken annesini Türkiye'de, babasını Fransa'da bırakan Ahmet'in ve arkadaşlarının hikayesine kayıtsız kalmak zor.
In Hoodies'ten yeni klip
Bu çocuklar çok ilginç. Hiçbirini tanımadım ama baya seviyorum.
Müzik önerisi
Geçen hafta o kadar beğenildi ki, bu kez elimiz mahkûm bir Buddy Guy daha seçtik. Yanında Mick Jagger ve Jeff Beck de var.