07 Ağustos 2019

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!

Türk futbolundaki yayın krizi sona erdi. kulüplere 2019-20 sezonunda 500 Milyon Dolar yerine, 410 milyon dolar ödeme yapacak. Bu sonuca göre, kulüpler 90 Milyon dolarlık bir gelirden mahrum kalırken, Beinsports da yüzde 18 civarında bir maliyet tasarrufu sağlamış oldu

Günlük yaşamımızda o kadar etkili deyimler vardır ki, uzun cümlelerle anlatamayacağınız bazı durumları çok kısa ve çarpıcı ifadelerle anlatırsınız.

İşte bunlardan birisi de, “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” deyimidir. Yani, bir kimseye çok büyük bir tehlikeye ya da zarara uğrayacağını sezdirip daha az zararı kabul ettirmek” anlamında kullanılan bu sözden de görüleceği üzere, kulüplerimiz daha büyük zararlara uğramamak için doksan milyon dolarcık bir zarara katlanmak durumunda kaldılar. Çünkü, kulüplerimizin üzerinde “Bu lig bu parayı etmez!’’, “Digitürk’ten başka kimse bu parayı vermez”, “Lig başlıyor, hala transferler yapılmadı, bu parayı alamazsak, çok sıkıntı yaşarız” vb. kilişelerle bir baskı yaratılarak, bu söylemler “demoklesin kılıcı” gibi kulüplerimizin başında sallandırılıp kulüpler daha az bir gelire ikna edildiler. Daha az bir gelire mahkum edilip yayıncı kuruluşla uzlaştırıldılar.

Kriz, kulüpler özveride bulununca bitti

Türk futbolundaki yayın krizi sona erdi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile beIN Sports arasında anlaşma sağlandı. Kulüpler Birliği toplantısının ardından TFF, yayıncı kuruluşla masaya oturdu. Görüşmede taraflar arasında uzlaşma sağlandı. Anlaşmada kazanan Beinsports olurken, kaybedenler her zaman olduğu gibi kulüpler oldu.

Naklen yayın krizinde kulüpler sıcak para için geri adım attı, USD/TL kuru 5.80’de sabitlendi.

Beinsports ile TFF’nin vardığı anlaşmaya göre, Beinsports kulüplere yıllık ödemesi gereken 500 Milyon dolarlık yayın bedeli ödemesini yeni sezonda 410 Milyon dolar olarak gerçekleştirecek. Kulüplere güncel cari kurdan ödeme yapılacak, ancak USD/TL kurunda maksimum seviye ise 5.80 TL’nı geçemeyecek. Yani, USD/TL kuru 5.80’in üzerine çıkarsa, seviye ne olursa olsun, sabitlenen tutar 5.80 TL’den kulüplere ödenecek.

Kulüpler beş yüz on milyon TL daha az gelir elde edecekler

TFF ile yayıncı kuruluşun vardığı anlaşmaya göre, kulüplere 2019-20 sezonunda 500 Milyon Dolar yerine, 410 milyon dolar ödeme yapacak. 90 Milyon Dolarlık eksik ödemenin TL karşılığı ise yaklaşık 510 Milyon TL. Bu sonuca göre, kulüpler 90 Milyon dolarlık bir gelirden mahrum kalırken, Beinsports da yüzde 18 civarında bir maliyet tasarrufu sağlamış oldu.

Son anlaşmayla birlikte, yayıncı kuruluş 2019-2022 dönemi yayın hakları karşılığı yıllık 410 Milyon Dolarlık bir ödeme yapacak.

Varılan uzlaşma sonrası Süper Lig’de  naklen yayın haklarının tarihsel gelişimi aşağıdaki gibi oldu. 

Konuya farklı bir yaklaşım sergilemeden önce, Beinsports’un Süper lig macerasından kısaca söz edelim isterseniz.

Katarlılar Süper Lig’de

Anımsanacağı üzere, Katarlı BeIN Group'un sahibi olduğu Digiturk, 21 Kasım 2016 günü sonuçlanan ihaleyle, yıllık 500 milyon dolar (+KDV) karşılığı Süper Lig'in yayın haklarını 5 yıllığına satın almıştı. Sözleşme gereği, söz konusu tutarın 250 milyon dolarlık kısmının Merkez Bankası'nın güncel kurundan, kalan yarısının da TFF ve Kulüpler Birliği ile anlaşılan kur üzerinden ödeneceği Digitürk tarafından taahhüt ve kabul edilmişti. Bu kapsamda naklen yayın bedelinin yarısı (250 Milyon Dolarlık kısmı) ilk yıl için, sözleşme tarihindeki 1 USD= 3.26 TL'den sabitlenerek kulüplere ödenmişti.

İzleyen yıllarda da yayıncı kuruluşun, Kulüpler Birliği ile vardığı anlaşmaya istinaden Dolar/TL kuru 2017'de 3.81 TL ve 2018'de 4.51 TL olarak sabitlenmişti. Nitekim, Digitürk mutabık kalınan kurlar ve sözleşmede belirtilen koşullar üzerinden TFF’ne ödemelerini gerçekleştirmişti.

Kulüpler son dört yılda 216.7 milyon dolar gelir kaybına uğradılar

Yayıncı kuruluşun zarar ettiği gerekçesiyle, son üç yılda kulüplere yapılan ödemelerde kur sabitlemesine gidildi. Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere, son üç yılda kur sabitlemesi nedeniyle kulüplerin gelir kayıpları 617.5 Milyon TL’na ulaştı. Ya da diğer ifadeyle, Digitürk son 3 yılda kulüplere, kur sabitleme işleminden dolayı 126.7 Milyon Dolar daha az para ödedi.[1]

Son anlaşma uyarınca 2019-20 sezonunda kulüplere yapılacak ödemelerde 90 Milyon Dolar daha az ödeme yapılacağı da dikkate alındığında, Kulüplerin uğradığı gelir kaybı 216.734.667 Dolara ulaşacak.

Tablo:2- Düşük Kur Uygulaması Nedeniyle Oluşan Kulüp Zararları

Tablo:2'yi yorumlarsak: 2017’de ortalama döviz kurları 3,64 TL olarak gerçekleşirken, Digitürk’ün 3,26’dan kur sabitlemesiyle kulüplerin aleyhine oluşan gelir kaybı 95 Milyon TL civarında gerçekleşti. Bu kayıp 2018’de 250 Milyon TL, 2019’da 272,5 Milyon TL oldu.

Son uzlaşmayla birlikte 2019-20 sezonu için de 90 Milyon Dolarlık gelir kaybını da eklediğimizde, bu kayıp toplamı TL bazında 1 Milyar 127 Milyon TL’na yükseldi. Dolar bazında ise kayıp tutarı 216.734.667 Dolar’a ulaştı.  

Konuya şimdi de farklı bir yaklaşım sergileyelim.

Süper Lig üzerine bazı tespitler

Öncelikle şu saptamaları bir yapalım ki, tartışmalarımızı sağlam bir zemine oturtalım.

1.Süper Lig bugün bonservis bedelleri üzerinden hesaplanan 568,8 Milyon Euro’ya ulaşan market değeriyle[2]Avrupa’nın en değerli dokuzuncu ligi.

2.Süper Lig yıllık yarattığı 738 Milyon Euro’luk futbol geliriyle [3] Avrupa’nın en çok gelir yaratan yedinci ligi,

3.Süper Lig sahip olduğu 629 Milyon Euro’luk Piyasa değeriyle[4], Avrupa’nın en kıymetli altıncı ligi,

4.Seksen milyonu aşan nüfusu ve futbola olan ilgi bakımından Beş Büyük Lig’in hemen arkasında kendisine yer bulan bir lig,

5.Süper lig futbol alt yapı yatırımları bakımından, diğer Avrupalı ülkelerle kıyaslandığında, daha modernize olmuş bir lig,

6.Süper Lig’in UEFA’ya eklemlenmiş olması nedeniyle UEFA organizasyonları içinde yer alan bir lig. 

Bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, şimdi farklı bir analize yönelebiliriz.

Tacir basiretli davranmak zorundadır!

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20/2 maddesi gereğince, “tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek durumundadır.”

Yani, bugün zarar ettiğini ifade eden Beinsports, Süper Lig’in naklen yayın işine girmeden önce, yıllık 500 milyon dolarlık bir ödeme yükümlülüğünün olduğu ticari bir işin karlılığını, maliyetlerini ve olası risklerini daha baştan dikkate alarak (hesaplayarak) bu işe talip olmalıydı. Eğer, bu işin karlı olup olmadığını analiz etmeden, olası tüm riskleri hesaplamadan bu sözleşmeyi imzaladıysa, bu sözleşme kapsamında vermiş olduğu garantiyi yakarak ve sözleşmeden kaynaklanan cezai yükümlülüklerini yerine getirerek, sözleşmeyi sonlandırabilirdi. Aksi halde, hem sözleşmenin devamını isteyip hem de “bu işten zarar ettiğini” beyan ederek, sözleşme koşullarını tek taraflı değiştirmesi, hukuka uygun değildir. Bu bağlamda Kulüpler Birliği’nin sözleşmeden doğan haklarını kullanımda daha sıkı durmaları beklenirdi. Ancak, Kulüpler Birliği burada, kulüplerin çıkarlarını koruyacak gerekli yasal aksiyonları alamamış ve TFF aracılığıyla işi “idari yollardan” çözümlemeye ve uzlaşmaya çalışmıştır. Bunun doğal sonucu da kulüpler aleyhine 510 Milyon dolarlık bir gelir kaybı oluşmuştur.

Biz Beinsports’un bu işe girerken, gerekli, incelemeleri yaptığını ve buna göre bu sözleşmeyi imzaladığını düşünüyoruz. Sözleşmeyi devam ettirmek istiyorsa da, sözleşme hükümlerinden doğan ekonomik yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır.

“Basiretli tacir olma” kapsamında, ülke ekonomisindeki olumsuzluklardan kaynaklanan döviz kurlarında, faizlerde artış gibi risklerin de daha önceden hesaplanması gerekirdi. Bu olumsuzluk, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesinin önünde bir engel oluşturamaz.

Anlaşma devam ederken, kural değişir mi?

Süper ligin yayın haklarının Beinsports’a ihale ile verilmesi bir ticari iş kapsamındadır. Ticari işler, ticari sözleşmelerle düzenlenirler. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, taraflardan birisi, diğeri aleyhine ticari sözleşme koşullarında kendi başına (resen) bir değişikliğe gidemez. Eğer, böylesi bir durum gerçekleşirse, aleyhine koşullar oluşan, hak kaybına ve zarara uğrayan taraf sözleşme koşullarının değişmesinden dolayı doğacak her türlü zararı karşı taraftan isteme hakkına sahiptir. Bu kapsamda, Beinsports’un daha baştan TFF ile imzalamış olduğu sözleşme kurallarına uyması beklenirdi. Ancak, Beinsports bir başka Avrupa ülkesinde uygulamaya teşebbüs dahi edemeyeceği istemlerle Federasyon ve kulüplerin karşısına çıkmıştır. Bu da, bizi bir “hukuk ülkesi” olarak düşünmeye sevk ediyor.

Digitürk neden zarar ediyor?

Digitürk’ün sürekli zarar ettiğini vurgulaması da ayrı bir konudur. Bu bağlamda, sadece ekonomik olumsuzluklardan değil, aynı zamanda “başa baş karlılığını” yakalayabilecek bir iş modeli de belki gözden geçirilmelidir. Çünkü, naklen yayıncı kuruluşun abone sayısına ilişkin Bilgi teknolojileri kurumunun (BTK’nın) 2018, 4.çeyrek verilerine göre Digitürk’ün 2 Milyon 487 bin 225 yurt içi, 119 bin 846 yurtdışı kullanıcı olmak üzere toplam 2.607.071 abonesi bulunuyor. [5] 2016’da bu sayının 3.105.600 olduğu dikkate alındığında, Digitürk düşen abone sayısını sorgulamalıdır.

Sonuç

Sonuç itibariyle; Süper Lig’in yayın haklarının satışı ve yayınını 2022 yılına kadar elinde bulunduran Beinsports’un, bazı ekonomik gerekçeler göstererek, kulüplere karşı sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınması ve kendi taleplerini kulüpler Birliği ve TFF’ne kabul ettirmeye çalışması, ticari etiğe uymadığı gibi yasal olarak ta sıkıntılıdır. Ancak, bugün gelinen noktada, kulüplerin “Bu lige bu parayı kimse vermez!”, algısı ile üstü kapalı tehdit edilerek, 90 Milyon Dolar daha eksik gelir elde etmeye mahkum edilmesi, Türk futbol ekonomisi ve yönetimi için de önemli bir sorundur. Buradan çıkan öz sonuç şudur: Sağlıklı ve sürdürülebilir bir mali yapıya sahip olmayan bir ligin “sıcak para” ihtiyacı çok yüksekse, söz konusu lig  maalesef bu tür “oldu bittilere” hep hazırlıklı olmak zorundadır. Türk futbol otoritesinin ve kulüplerin bu olumsuzluktan çıkartacağı önemli dersler vardır diye düşünüyorum.


 [1]Tuğrul Akşar, “Digitürk Bu Yükün Altından Kalkabilir mi?”, 15 Haziran 2019. http://futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/ekonomi/35-

tugrulaksar/4618-2019-06-15-20-04-43.html 

[2]https://www.transfermarkt.com/wettbewerbe/europa/wettbewerbe?plus=1

[3] http://futbolekonomi.com/images/stories/raporlar/Genel/deloitte-uk-annual-review-of-football-finance-2019.pdf, sh.13. 

[4] http://futbolekonomi.com/images/stories/raporlar/Genel/KPMG-

Football%20Benchmark_Football-Clubs-Valuation-report_2019.pdf, sh.9. 

[5] https://www.btk.gov.tr/uploads/pages/pazar-verileri/4-ceyrek-2018kdisi.pdf

Yazarın Diğer Yazıları

Futbol nereye gidiyor?

Küreselleşen dünyada futbol kulüpleri ekonomik-finansal örgütlere dönüştü. Bu değişim kulüpleri küresel olmaya zorladı. Finansal futbol, küreselleşen kulüplere her alanda fazladan rekabet üstünlüğü sağladı

Renkler farklı, dertler ortak: Kulüpler faiz - döviz - enflasyon kıskacında kıvranıyor

Kulüplerimiz net borçlu; yükümlülükleri gelirlerinin üzerine çıkmış, zarar eden ve döviz pozisyon açığı taşıyan bir mali yapıya sahip. Borç baskısı altındaki futbol mali yapısı dengesini tamamen kaybetmiş ve sürdürülebilir olmayan bir yapıya evrilmiş durumda

Vergi oranını düşürmek, yasa dışı bahsi azaltır mı? Bahis ekonomisine genel bir bakış

Yasa dışı bahse karşı mücadele yapısal bir nitelik kazanmadan, vergi oranlarının düşürülmesi, yasal bahis gelirlerini artırmayacağı gibi vergi gelirlerinin düşmesine neden olur. Bu alanda bahis oynayanlarının gelirini maksimize artırır