20 Haziran 2020
Geçen hafta bu sütunlarda Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un mevcut mali yapılarıyla neden UEFA radarından kaçamadıklarını ele almıştık.[1] Bu hafta da, bu kulüpleri finansal analizlerini kısaca yapmak istiyoruz.
Özetle,
Geçen hafta yer verdiğimiz mali tablolardaki finansal verilerden hareketle, dört kulübün ortalama varlıkları 1,477 milyar TL iken, yükümlülükleri ortalamasının da 1,985 milyar TL'ye ulaştığı; birikimli zararlarının ortalamasının 957 milyon TL'ye ve ortalama özkaynak açıklarının da 566,9 milyon TL'ye yükseldiğini saptamıştık.
Özetle, yapılan analiz sonucunda:
Giderlerini karşılamakta zorlanan dört kulübün süreç içinde, gelirlerinin çok üzerinde bir borçlanmaya yöneldikleri, yeterli kar üretemedikleri için artan birikimli zararların kulüplerde yüksek tutarlı özkaynak açıklarına neden olduğu görülmektedir.
Sürdürülebilir bir mali yapıdan uzak, finansal dengelerini yitirmiş ve sürekli borçlanarak yaşamını devam ettirmek durumunda kalan, bilançoları net borçlu, ve yükümlülüklerini karşılayabilecek gelir yaratamayan bir kulüp yapılanmasından söz ediyoruz.
Kulüp özelinde finansal değerlendirme yaptığımızda ise aşağıdaki sonuçlara ulaşıyoruz.
01/06/2019-20/02/2020 dönemi itibariyle, 526,52 milyon TL'lik gelir kaydeden siyah beyazlıların toplam varlıkları 1,152 milyar TL'ye ulaşırken, kısa ve uzun vadeli yükümlülükleri toplamı 1,966 milyar TL'ye yükselmiş durumdadır. Yani, Beşiktaş gelirinin yaklaşık 3,7 katı borca sahip görünüyor.
Beşiktaş'ın kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme yeteneğini ölçen Net işletme sermayesi bakımından bilançoya bakıldığında da, Beşiktaş'ın 843 milyon TL net işletme sermayesi açığı verdiği görülmektedir. Net işletme sermayesi açığı, kulübün başta oyuncular, teknik heyet olmak üzere diğer üçüncü kişi ya da kurumlara kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getirmede zorlanacağını, bu ödemeleri yapabilmek için sıcak paraya ihtiyacı olduğunu ifade etmektedir.
Beşiktaş'ın dönem zararı ise 206,36 milyon TL olarak gerçekleşirken, yıllar itibariyle birikimli zararı 750,37 milyon TL'ye ulaşmış vaziyette. Birikimli zarar, kulübün gelirinin üzerine çıkmış durumda. Kulübün her ne kadar dönemsel zararı bir önceki döneme göre önemli ölçüde gerilerken, yıllar itibariyle birikimli zararı toplam gelirinden yüzde 142,52 daha fazla görünüyor.
Kümüle zarar Beşiktaş'ın özkaynak açığını da 815,17 milyon TL'ye yükseltmiş durumda...Yani, 29 Şubat 2020 itibariyle Beşiktaş negatif özkaynağa dönmüş, pasif açığı verir duruma gelmiştir. Bu tablo Beşiktaş'ın özkaynaklarını tamamen kaybettiğini bize gösteriyor. Bu durum TTK. 376 Mad. kapsamında "Teknik iflas" olarak tanımlanıyor.
Kara Kartalı zarara uğratan en önemli kalemlerin başında 133,99 milyon TL ile finansman giderleri geliyor. Finansman giderlerinin toplam gelirlere oranı ise kabul edilebilir sınırın üzerinde, yüzde 25,44 olarak gerçekleşmiş durumda. Bu rasyo bize kulübün üzerinde çok ciddi bir finansman baskısının olduğunu gösteriyor.
Kısacası; Beşiktaş'ın mevcut borçları varlıklarının ve toplam gelirlerinin üzerine çıkmıştır. Kulübün yarattığı net nakit akımı, Beşiktaş'ın giderlerini ve borç geri ödemelerini karşılamaya yetmediğinden yoğun bir şekilde borçlanan Kara Kartal, bu kez de borçlanmanın neden olduğu ağır finansman yüküyle karşı karşıya kalmıştır. Yüksek finans maliyetlerine katlanmak zorunda kalan kulübün karlılığı bu sebeple olumsuz etkilenmekte ve özkaynakları eritmektedir. Nitekim, bu gelişme kulübün tüm özkaynaklarını yıllar içinde yitirmesine ve pasif açığı vermesine neden olmuştur. Mali yapıdaki bu olumsuzlukların devam ediyor olması, kulübün sürdürülebilir bir mali/ekonomik büyümeyi gerçekleştirmesinin ve sportif başarıya ulaşmasının önünü kesmektedir.
01/06/2019-29 Şubat 2020 itibariyle ulaştığı 456 milyon TL'lik gelirle, Süper Lig'de Galatasaray ve Beşiktaş'tan sonra gelen Fenerbahçe'nin toplam varlıkları 2,024 milyar TL; kısa ve uzun vadeli borçlarından oluşan toplam yükümlülükleri de 29 Şubat 2020 itibariyle 2,812.88 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Toplam varlıklarından 788 milyon TL daha fazla yükümlülüğü bulunan kulüp "net borçlu" bir yapıdadır. Kulübün kısa vadeli borçları 1,816 milyar TL olarak gerçekleşirken, uzun vadeli yükümlülükleri toplamı 995 milyon TL'ye, yani toplam gelirinin 2 katına ulaşmıştır.
Kulübün kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme yeteneğini ölçen net işletme sermayesine bakıldığında ise, Fenerbahçe dört kulüp içerisinde Net İşletme sermayesi açığı vermeyen tek kulüp olduğu görülüyor. Bu anlamda sıcak para ihtiyacı diğer kulüplerin aksine daha az olan kulüpte, banka kredilerinin bilanço içindeki payı ise hayli yüksek bir orana (yüzde 69'a) yükselmiştir.
Fenerbahçe'nin dönem zararı ise 38,9 milyon TL olarak gerçekleşirken, yıllar itibariyle birikimli zararı 989 milyon TL'ye ulaşmıştır. Birikimli zararı, gelirinin üzerine çıkan kulüpte, özkaynak açığı da 685 milyon TL'ye ulaşmıştır. Bu zarar tutarı dört kulüp içinde Galatasaray'dan sonraki en fazla birikimli zarar tutarını ifade ediyor. Gelirinden yüzde 216,9 daha fazla bir tutarı ifade eden birikimli zarar nedeniyle Fenerbahçe'nin özkaynakları, 29 Şubat 2020 itibariyle negatife dönmüş, kulüp pasif açığı verir duruma gelmiştir. Bu tablo bize, Fenerbahçe'nin özkaynaklarını tamamen kaybettiğini ve TTK. 376 Mad. kapsamında "Teknik iflas"ta olduğunu gösteriyor.
Kulübün 29 Şubat 2020 itibariyle toplam geliri 456 milyon TL olmakla birlikte, sarı-lacivertilerin mevcut giderlerini karşılayabilecek bir gelir düzeyine sahip olmamaları, kulübün 99,7 milyon TL dönem Asıl Faaliyet Zararı etmesine yol açmıştır. Yetersiz gelir, yüksek maliyetler ve yeterli olmayan nakit akımı nedeniyle oluşan fon açığını borçlanarak karşılamaya çalışan kulüpte en önemli gider kalemini 218,3 milyon TL ile finansman giderleri oluşturmaktadır.[13] Bu bağlamda, finansal yapı üzerinde ciddi bir baskı yaratan finansal giderlerin, toplam gelirlere oranı yüzde 48'e ulaşmaktadır ki, bu oran geleneksel finansal rasyolara göre kabul edilebilir rasyonun neredeyse üç katı üzerindedir. Bu rasyo bize kulübün üzerinde çok ciddi bir finansman baskısının olduğunu gösteriyor. Finansman giderlerinin toplam Gelirlerin yüzde 48'e karşılık gelmesi, kulübün sürdürülebilir ve sağlıklı bir mali yapıya sahip ulaşmasının önündeki en önemli engel olarak duruyor. Her ne kadar kısa vadeli kredilerin payı, toplam borçlanma içinde daha düşük olsa da, kulübün kısa ve orta/uzun vadeli borçlanma maliyetinin ve toplam borç tutarının yüksek olduğu anlaşılıyor.
Kısacası; Fenerbahçe'nin mevcut yükümlülükleri(borçları) toplamı, kulübün varlıklarının ve toplam gelirlerinin üzerine çıkmış görünüyor. Kulüp yüksek takım maliyeti, yetersiz nakit akışı vb. nedenlerle, asıl faaliyetlerinden kar yaratamadığı gibi, dönemi de net zararla kapatmıştır. Sarı Lacivertliler fon ihtiyacını yüksek maliyetle borçlanarak karşılamaktadır. Giderlerini ve borç geri ödemelerini gerçekleştirmeye yetmeyen bir nakit akışı ve finansal yapı, kulübü yoğun bir şekilde borçlanmaya yöneltmiş durumdadır. Fenerbahçe yüksek borçlanmanın neden olduğu ağır finansman yüküne maruz kalmıştır. Yüksek finans maliyetlerine katlanmak zorunda kalan kulübün karlılığı bu sebeple olumsuz etkilenmekte ve özkaynakları eritmektedir. Nitekim, bu gelişme kulübün tüm özkaynaklarını yıllar içinde yitirmesine ve pasif açığı vermesine neden olmuştur. Mali yapıdaki bu olumsuzlukların devam ediyor olması, kulübün sürdürülebilir bir mali/ekonomik büyümeye ve sportif başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engeldir.
29 Şubat 2020 itibariyle ulaştığı 726 milyon TL'lik gelirle, Süper Lig'de en fazla gelir elde eden üçüncü kulüp konumundaki Galatasaray'ın, son bir buçuk yılda gelirlerindeki bu gelişme olumlu değerlendirilmekle birlikte, kulübün toplam varlıkları 2,116 milyar TL; kısa ve uzun vadeli borçlarından oluşan toplam yükümlülükleri de 2,046 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Toplam varlıkları, toplam yükümlülükleri üzerinde olan tek kulüp Galatasaray olarak görünmektedir. Kulübün kısa vadeli borçları 1,816 milyar TL olarak gerçekleşirken, uzun vadeli yükümlülükleri toplamı da 995 milyon TL'dir. Toplam borçlanma içinde kısa vadeli borçlanması yüzde 38 gibi kabul edilebilir bir oranda olan kulübün bu durumu bilanço içinde borç kompozisyonun da dengeli olduğunu göstermektedir. Bunun en önemli faydası ise kulübün finansal yapısı üzerinde borç baskısının rakiplerine görece daha hafif olmasıdır. Bununla birlikte, 2,046 milyar TL'ye ulaşan toplam borcu, gelirlerinin 2,8 katına ulaşmıştır. Bu haliyle kulüp diğer üç rakibiyle kıyaslandığında, Galatasaray nispeten daha iyi bir rasyoya sahip görünmektedir.
Kulübün kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme yeteneğini ölçen net işletme sermayesine bakıldığında ise, Galatasaray 339 milyon TL dönen varlığına karşın, 783 milyon TL kısa vadeli borca sahiptir. Bu haliyle ile Galatasaray 444 milyon TL Net İşletme Sermayesi Açığı vermektedir. Bu bağlamda kulüp "sıcak para"ya ihtiyaç duymaktadır.
Sarı-kırmızılıların dönem karı 3,9 milyon TL olarak gerçekleşmesine karşın, yıllar itibariyle birikimli zararı 1,273 milyar TL'ye ulaşmıştır. Bu haliyle dört kulüp içinde en fazla birikimli zarara sahip kulüp Galatasaray olmaktadır. Birikimli zararı, gelirinden yüzde 175 daha fazla olan kulübün özkaynakları ise 269 milyon TL negatiftir. Dört kulüp içinde en az öz kaynak açığı olan kulübün, zarara dönen en önemli giderlerinin başında 194,3 milyon TL'lik tutarla finansman giderleri gelmektedir. Her ne kadar 57,8 milyon TL asıl faaliyet kârı yaratsa da, kulübün giderlerini karşılayacak yeterli karlılığa ulaşamamış olması, yıllar itibariyle Galatasaray'ın birikimli zararlarının artmasına neden olmuştur. Özkaynaklarını tamamen yitirmiş bulunan Galatasaray "pasif açığı" verir duruma gelmiştir. Bu tablo bize, diğer kulüplerde olduğu gibi Galatasaray'ın da özkaynaklarını tamamen kaybettiğini ve TTK. 376 Mad. kapsamında "Teknik iflas"ta olduğunu gösteriyor.
Yetersiz gelir, yüksek maliyetler ve yeterli olmayan nakit akımı nedeniyle, fon açığını borçlanarak karşılamaya çalışan kulüpte en önemli gider kalemini 194,3 milyon TL ile finansman giderleri oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, finansal yapı üzerinde önemli bir baskı yaratan finansal giderlerin, toplam gelirlere oranı yüzde 26'sına ulaşmaktadır ki, bu oran kabul edilebilir rasyonun üzerindedir.
Kısacası; Galatasaray'ın mevcut varlıkları her ne kadar, toplam yükümlülüklerini karşılıyor görünse de, borçları toplam gelirlerinin üzerine çıkmış görünüyor. Kulübün yüksek takım maliyetinin yanısıra, yüksek operasyonel giderler, dövize endeksli borçlar nedeniyle artan kurların yarattığı zararlar, yetersiz nakit akışı vb nedenlerle, asıl faaliyetlerinden kar yaratamadığı gibi dönemi de 3,9 milyon TL gibi çok düşük bir karla kapatmasına neden olmuştur. Kulüp, diğer kulüpler gibi fon ihtiyacını yüksek maliyetle borçlanarak karşılamak zorunda kalmıştır. Ancak, Galatasaray'ın diğer üç kulüpten farkı: en fazla özkaynak açığına sahip kulüp olmasıdır. Borç konsolidasyonuna giden kulüp, finansal anlamda nispi bir rahatlama içine girse de, bilanço içinde ciddi bir borç stoğuna sahip kulübün, mevcut faaliyet gelirleriyle bu borç stoğunu sıfırlaması mümkün görünmemektedir. Pandemi nedeniyle düşen gelirler kulübü ilave borçlanmaya itebilir. Bununla birlikte, giderlerini ve borç geri ödemelerini gerçekleştirmeye yetmeyen bir nakit akışı ve finansal yapı, kulübün birikimli zararlarını astronomik bir düzeye yükseltmiştir. Yüksek finans maliyeti ve operasyonel giderlere katlanmak zorunda kalan kulübün karlılığı bu sebeple olumsuz etkilenmekte ve özkaynakları eritmektedir. Nitekim, bu gelişme kulübün tüm özkaynaklarını yıllar içinde yitirmesinene neden olmuştur. Mali yapıdaki bu olumsuzlukların devam ediyor olması, kulübün sürdürülebilir bir mali/ekonomik büyümeyi gerçekleştirmesinin ve sportif başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engeldir.
1 Haziran 2019-29 Şubat 2020 dönemini 358,8 milyon TL'lik hasılatla kapatan Trabzonspor'un, toplam varlıkları 617 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Kulübün kısa ve uzun vadeli borçlarından oluşan toplam yükümlülükleri de 29 Şubat 2020 itibariyle 1,114.8 milyar TL'ye ulaşmıştır. Toplam varlıklarından 497 milyon TL daha fazla yükümlülüğü bulunan kulüp "net borçlu" bir yapıdadır. Kulübün kısa vadeli borçları 225 milyon TL olarak gerçekleşirken, uzun vadeli yükümlülükleri toplamı da 889 milyon TL'ye ulaşmıştır. Toplam borçlanma içinde kısa vadeli borçlanma payının yüzde 20 olarak gerçekleşmesi, Tabzonspor'a borç konsolidasyonun iyi geldiğini göstermektedir. Bilanço içinde borç kompozisyonunu, borç baskısı yaratmayacak bir yapıya dönüştüren Trabzonspor'un toplam borcu gelirin 3 katına ulaşmıştır. Toplam geliriyle kıyaslandığında Trabzonspor, Galatasaray'dan sonra en iyi Borç/Gelir rasyosuna sahiptir.
Kulübün kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayabilme yeteneğini ölçen net işletme sermayesine bakıldığında ise, Trabzonspor'un 90 milyon TL'lik Net İşletme Sermayesi Açığı verdiği görülmektedir. Kendi finansal büyüklükleri içinde önemli bir tutara karşılık gelen Net İşletme sermayesi açığı, diğer üç kulüple kıyaslandığında görece daha makul karşılanabilir. Bu da gösteriyor ki, Trabzonspor'un "sıcak para"ya ihtiyacı bulunuyor.
Bordo-mavililerde dönem kârı 23 milyon TL olarak gerçekleşmesine karşın, yıllar itibariyle birikimli zararı astronomik bir tutara, 816 milyon TL'ye ulaşmıştır. Birikimli zararı, gelirinden 2,3 kat daha fazla olan kulüpte, yıllar itibariyle artan zararlar, süreç içinde özkaynakları eritmiş ve sonuçta 497 milyon TL özkaynak açığı oluşmuştur. Gelirinden yüzde 227 daha fazla birikimli zararı olan Trabzonspor'un özkaynakları, 29 Şubat 2020 itibariyle negatife dönmüş ve acil sermaye artırımı "zorunlu bir ihtiyaç olarak" ortaya çıkmıştır. Özkaynaklarını tamamen yitiren ve bu nedenle "pasif açığı" veren Trabzonspor, diğer kulüplerde olduğu gibi özkaynaklarını tamamen kaybettiğinden TTK. 376 Mad. kapsamında "Teknik iflas" durumunda bulunuyor.
Kulübün 1 Haziran 2019-29 Şubat 2020 dönemi itibariyle gelirlerinde artış kaydetmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmesine karşın, Trabzonspor'un mevcut giderlerini karşılayabilecek bir gelir düzeyine sahip olamadığı da finansallarından net anlaşılıyor. Asıl faaliyetlerinden 132,3 milyon TL kar yaratabilen kulüp, ne var ki yetersiz gelir, yüksek maliyetler ve yeterli olmayan nakit akımı nedeniyle, fon açığını giderebilmek için yoğun olarak borçlanmaya yönelmiş ve sonuçta 1,114 milyar TL bir borç yükümlülüğünü üstlenmek zorunda kalmıştır. Trabzonspor'un 883 milyon TL'ye ulaşan banka borçları nedeniyle 131 milyon TL finansman gideri yapmak durumunda kalmıştır. Varlıklarının üzerinde banka borcu bulunan kulübün içinde bulunduğu finansal durum sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Kulübün en önemli gider kalemini finansman giderleri oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, finansal yapı üzerinde önemli bir baskı yaratan finansal giderlerin, toplam gelirlere oranı yüzde 37'ye ulaşmaktadır ki, bu oran diğer dört kulüple kıyaslandığında, Fenerbahçe'den sonraki en yüksek orandır. Bu oran, Trabzonspor'un üzerinde çok ciddi bir finansman baskısı yarattığını ortaya koyuyor.
Kısacası; Trabzonspor'un mevcut yükümlülükleri(borçları), varlıklarının ve toplam gelirlerinin çok üzerine çıkmış durumdadır. Finansal anlamda kulübe "net borçlu" diyebiliriz. Kulübün yüksek takım maliyetinin yanısıra, katlanmak zorunda kaldığı yüksek operasyonel giderler, yetersiz nakit akışı vb nedenlerle, asıl faaliyetlerinden yarattığı karıyla, sadece finansman giderlerini karşılayabilmektedir. Yeterli ve gerekli karlılık seviyesine ulaşamayan kulüp, sınırlı karlılık nedeniyle, birikimli zararlarını azaltamamıştır. Buna bağlı olarak, kulübün birikimli zararları varlıklarının üzerine çıkmıştır. Özkaynak açığı giderek artan kulübün, negatif özkaynağı artıya çevirebilmek için en az 500 milyon TL nakdi sermaye artırımına gereksinimi bulunmaktadır.
Her ne kadar borç konsolidasyonu ile bilanço içerisinde daha optimal bir bir borç kompozisyonu oluşturulsa da, kulübün tüm maliyetlerini karşılayabilecek bir karlılıktan yoksun olması, Trabzonspor'u ilave fon bulmaya zorlamaktadır. Bu kapsamda, kulübün mevcut 816 milyon TL'lik birikimli zararlarını karşılayabilmesi için, mevcut gelirleri olan 358 milyon TL'lik gelirini, 2.3 kat daha arttırması gerekmektedir. Bunun pratikte kısa vadede gerçekleşmesi çok da mümkün olamayacağı için, üstelik bir de pandemik etkinin de olumsuzluğuyla, Trabzonspor'un ödemelerini gerçekleştirebilmek için yoğun bir şekilde yeniden borçlanmaya yönelmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu da, finansman yükünü daha da arttırıcı, buna bağlı olarak karlılığı azaltıcı bir etkiye sebep olacaktır. Bu durum kulüp mali yapısı üzerinde borç baskısı yaratmaktadır. Yüksek finans maliyeti ve operasyonel giderlere katlanmak zorunda kalan kulübün karlılığı bu sebeple olumsuz etkilenmekte ve özkaynakları erimektedir. Nitekim, bu gelişme kulübün tüm özkaynaklarını yıllar içinde yitirmesine ve pasif açığı vermesine neden olmuştur. Mali yapıdaki bu olumsuzlukların devam ediyor olması, kulübün sürdürülebilir bir mali/ekonomik büyümeye ve sportif başarıya ulaşmasının önündeki en büyük engeldir.
Bordo Mavililer'in de özkaynaklarını tamamen kaybetmiş olmaları, kulübü TTK. 376 Mad.kapsamında "Teknik iflas"a sürüklemektedir.
Yukarıda dile getirdiğimiz mali parametreleri finansal anlamda genel olarak değerlendirdiğimizde ise;
- Dört kulüpten üçünün toplam varlıkları, toplam borçlarını (yükümlülüklerini) karşılamaya (geri ödemeye) yetmediğinden, kulüplerin net borçlu bir mali yapıya sahip olduğu,
- Dört kulübün birikimli zararları nedeniyle Özkaynaklarının aşırı derecede eriyerek, pasif açığına neden olduğu, (Özkaynak Açığı)
- Hepsi şirket olan bu kulüplerin net işletme sermayelerinin kısa vadeli yükümlülüklerini karşılayamadığı (Net işletme Sermayesi açığı),
- Toplam gelirlerinin, borçlarını karşılamaya yetmediği; bu nedenle yoğun olarak borçlanmaya yöneldikleri, (yetersiz nakit akışı)
- Faaliyetlerinden kar yaratmakta zorlanan bu kulüplerin, sürdürülebilir bir mali yapıyı olanaklı kılacak bilanço karı oluşturamadıkları, (kârsız)
- Dört kulübün özkaynaklarının önemli bir kısmının (TTK.'a göre bu oran üçte ikisinin) yitirmeleri nedeniyle, acil sermaye artırımı yapmak zorunda oldukları, aksi halde Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre mali yapılarının teknik iflas durumunda olduğu görülüyor.
Süper Lig'i sportif ve parasal olarak domine eden dört kulübün 29 Şubat 2020 tarihli Bilançoları ve 1 Haziran 2019-29 Şubat 2020 dönemine ait gelir tabloları üzerinden yaptığımız genel ve özel finansal değerlendirmeleri gösteriyor ki;
Finansal dengelerini yitirmiş bu dört kulübün içinde bulundukları finansal yetersizliklere, bir de Covid-19'un mali krizi daha da derinleştirici etkisi eklendiğinde, bu dört kulübün mali yapıları neredeyse çökme noktasına gelmiş ve mali yapıları çok ağır hasar almıştır.
Federasyonun ve Bankalar Birliği'nin liderliğinde, kulüplerin borçlarının konsolide edilmiş olması, kulüplere nispi bir mali rahatlama sağlamıştır. En azından kısa süreli banka kredileri orta ve uzun vadeye yayılarak, finansal darboğazdaki kulüplere bir nefeslenme olanağı sağlarken; kulüplere verilen ödemesiz dönem, kulüp finansalları üzerindeki borç baskısını da hafifletmiştir. Diğer taraftan, UEFA ile imzalanan Settlement Aggrement'larda yer alan "borçların konsolide edilmesi" koşulu da böylece yerine getirilmiştir. Ne var ki, finansal anlamda sürdürülebilir ve sağlıklı bir mali yapıya sahip olmayan kulüpler, bu süreçte Covid-19'a yakalanmışlar ve zaten sıkıntıda olan finansal sağlıkları bozulmuş, entübe olmuşlardır. Önemli olan bu dönemin nasıl atlatılacağından daha çok, daha sonraki dönem için kulüplerin ekonomik ve finansal sağlıklarına nasıl kavuşabilecekleridir.
Pandemi nedeniyle yayın paralarını alamayan, gelirlerinde yüzde 30'a varan düşüşler yaşayan ve oyuncu maliyetlerini aşağıya çekemeyen bu kulüpleri çok daha zor günler beklemektedir.
[1] Tuğrul Akşar yazdı: Kulüplerimiz, bu mali yapılarla UEFA radarından kaçabilirler mi?
Paranın hatırına oyun durmadan devam ediyor. Ya yeni yarışmalar organize ediliyor ya da mevcut organizasyonlarda maç sayıları fazlalaştırılıyor, programa sürekli yeni maçlar ekleniyor. Oyuncuların "aşırı yükü" ile ilişkili çok sayıda risk faktörü oluşmaya başladı
Yasadışı bahse karşı mücadeleye yapısal yaklaşıldığında ve sektöre rekabet olanağı sağlandığında, vergi oranlarının düşürülmesi yasadışı bahsi azaltabilir ve vergi gelirlerini artırabilir
Futbolculara vergi inceletmesi başlatmak göze ve kulağa hoş gelen bir şey gibi görünüyor. Esas önemli olan bu temel konularda maliyenin denetim ve izlemesini sıkılaştırması gerekiyor
© Tüm hakları saklıdır.