06 Ocak 2020

Şimdi biri kalkıp ''Medya bugünlere sizin gibi 'kahpeler' yüzünden geldi'' dese olur mu sayın Altaylı?

Belli ki tüm memleketin aşağılarken takip etmekten hastalıklı biçimde zevk aldığı Şeyma Subaşı'ya siz de alkış için küfür etmişsiniz...

Fatih Altaylı, Şeyma Subaşı hakkında bir yazı yazmış ve memlekette bu kadar sıkıntı varken yaşadığı renkli ve 'yüksek' hayatı "Köy yanarken kahpe taranır" sözüyle eleştirmiş.

Özetle; tek alamet-i farikası yüksek bütçeli hayatı, 'boş boş konuları' olan ve bunları yayınlayarak kendini sosyal medya fenomeni haline getirmiş bir genç kadına "kahpe" demeye getirmiş.

Madem Altaylı bir genç kadına memleket meselelerine duyarsız kalmak üzerinden küfür atfedebiliyor, kendinde bu hakkı görebiliyor, o halde soralım:

* Şimdi biri kalkıp size "Doğruyu söylemek gerekirse medya bugünlere geldiyse sizin gibi köy yanarken taranan 'kahpeler' yüzünden geldi sayın Altaylı" dese ne yaparsınız?

* Bugüne kadar kimse size bu 'kahpelik eleştirisi'nden bahsetmediyse bile -kibarlıktan olabilir- siz de mi hiç kendi kendinize oturup düşünmediniz? Yoksa böyle bir ihtimal aklınızın ucundan dahi geçmedi mi?

* Şimdi çıkıp biri size sorsa "Siz ve sizin gibilerin sahip çıkmadığınız meslek, dur demediğiniz patronlar, maaşı arttıkça gazetecilikten uzaklaşan konumlarınızla bir tane bile mağdur meslektaşınıza el uzatmadığınız, köy yanarken tarandığınız için şimdi bu haldeyiz" dese ne cevap verirsiniz?

* Şimdi biri çıkıp size "Yazdığı yazı yüzünden hapis yatan, düşünceleri yüzünden yıllarca yargılanan, insanlıktan uzak metotlarla kovulan ve hakkını alamayan tonla meslektaşınızdan sadece birinin bile yanında yer almadığınız, köy yanarken tarandığınız için bu halde mesleğiniz" dese ne dersiniz?

* Şimdi biri çıkıp "Siz ve sizin gibiler medya delik deşik edilirken ağzından purosunu düşürmediği, o imkânların bağımlısı olduğu, patrondan çok patroncu olduğu, habere ve haberciye, fikir özgürlüğüne sahip çıkmak yerine köy yanarken tarandığınız için bu haldeyiz" dese ne diyebilirsiniz ki?

* Şimdi biri çıkıp size "Koca koca pozisyonlarınızla sadece bir tane gazeteci eylemine teşrif etmediğiniz için, kendi kapınız çalınana kadar muhalefet etmeyi bırak, yaranma noktasında yayınlar yaptığınız, köy yanarken tarandığınız için şimdi bu haldeyiz" dese...

* Hepsi bir kenara "Memleket bu haldeyse ta 20 yıl önce kazançlarınızı riske atıp mesleğiniz adına ayağa kalkmadığınız ve usanmadan taranma eylemine devam etmenizin de dahli var" dese cevabınız ne olabilir sayın Altaylı?

Belli ki tüm memleketin aşağılamaktan ve aynı zamanda da takip etmekten hastalıklı bir biçimde zevk aldığı kadına siz de alkış alma düşüncesiyle küfür etmişsiniz.

Üstelik işi ve konumunun konuyla ilgisi dahi olmayan bir kadına, ülke gündemini ima ederek aşağılayıp para yiyen bir aptal muamelesi yapmış, ona "kahpe" demeyi yaralayıcı saymamışsınız.

Ben de sizin bu 'derin hoşgörünüz'e sığınarak ithamınızın aklıma getirdiği soruları yazdım. Hani sizin gibi eleştiride sınır tanımayan biri de bir gün çıkıp bu soruları size yöneltebilir diye düşündüm… Umarım yaralanmamışsınızdır!



Yazarın Diğer Yazıları

Gelin biraz da katrilyonlarca borç bırakan ‘kayyım rezaleti’ni konuşalım!

Kayyım atanan belediyeler adeta yağmalanmış, deniyor ya, hiç de boşa denmiyor o laf. Buyurun DEM Parti belediyelerine bırakılmış borç listesini alt alta koyalım. Eski para üzerinden tablodaki milyarları ‘katrilyon’, milyonları ‘trilyon’, binleri ‘milyar’ olarak da okuyun lütfen! Ülkeye, toprağa, insana, kaynağa yapılan ihaneti bir arada serelim ortaya. Öyle bir bir arada olabilelim ki, kimsenin bir daha ‘kayyım’dan söz dahi etmeye cesareti olmasın…

Kobani duruşmasında umut yeşerten tek hamle "yeni CHP"den geldi!

Kobani davasının geleceğe dair umut yeşerten hamlesi, CHP’nin duruşmayı izlemek üzere bir heyet yollaması oldu. Yeni CHP, "Barış masası olacaksa kimse bu masa için Erdoğan’a mecbur değil" mesajı vermeye devam ediyor. Umarım bu tavrı tüm siyasi tutukluların davalarında da gösterirler…

Türkiye'de âdetten değildir ama, bu bir özür ve özeleştiri yazısıdır!

Politik bir tutum olarak sandığa gitmedim… Ülke insanına, sandığa topyekûn bir inanç kaybı ve küskünlük yaşadığımı anlayamamışım… Küserek hakkımı aramaktan vazgeçme noktasına savrulmuşum, bunun özeleştirisini vermekle yükümlüyüm… Ben bu seçim sonuçlarını öngörememiş olmanın özrünü değil, insanımıza dair girdiğim bu inançsızlaşma süreci için özür diliyorum… Ve evet CHP'de 'iyi çalışan' o azınlığı görmezden geldiğim için de o CHP'li azınlıktan özür diliyorum…