17 Şubat 2024

Tuzla Piyade Okulu'ndaki fotoğraf krizi: "Atatürk'ü sevmiyorum ama saygı duyuyorum"

"Bana zorbalık yapıyorlar. O yüzden takmadım"

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) piyade sınıfında subay yetiştiren Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım'daki Atatürk'ü Anma Programı sırasında kursiyer teğmenler arasında "Atatürk'ün fotoğrafının üniformaya iğnelenmesi" konusunda başlayan olayın 13 Kasım günü öğle saatlerinde devamının yaşandığı ortaya çıktı.

10 Kasım'daki olayın kamuoyuna yansıması sonrasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca (KKK) Tuzla Piyade Okulu'nda başlatılan disiplin soruşturmasını konu alan askeri raporun bir bölümünü Büyüteç'te dün kaleme almıştım.

Bugün, KKK Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) Korgeneral Zorlu Topaloğlu başkanlığındaki özel soruşturma heyetinin gün ışığına çıkardığı yeni bilgileri aktaracağım.

Dünkü Büyüteç'teki iki notu bir kez daha tekrar edeyim okuyamayanlar için.

Raporda tüm isimler açık halde olmasına karşın üst komuta kademesi dışındaki TSK mensuplarının isimlerinin kodlanması ve ifadelerde açık biçimde geçen küfürlü bölümlerin olduğu gibi yazıya alınmaması, bu satırların yazarının tercihi.

Tuzla Piyade Okulu

Atatürk fotoğrafını takmayan kursiyere müdahale eden Atatürkçü subaylar

Kaldığım yerden devam ediyorum.

Dün ilk yazıda Atatürk fotoğrafını takmayan Piyade Teğmen A.A. ve iki arkadaşın olayla ilgili verdikleri ifadeden özet aktardım.

Şimdi ise; Piyade Teğmen A.A.'nın davranışı sonrasında kendisiyle görüşen kursiyer teğmenlerin anlatımlarına yer verdim.

İlk anlatım; Atatürk'ü Anma Töreni içtimasında Atatürk'ün fotoğrafını üniformasına takmayan Piyade Teğmen A.A.'ya yeni fotoğraf ve iğne vermek isteyen Piyade Teğmen A.K.Ş'e ait.

Teğmen A.K.Ş., soruşturma heyetine özetle şu bilgiyi verdi:

"(...) 10 Kasım sabahı önce saat 08:00- 08:30 sıralarında içtima alanında törene gitmek için kamuflaj kıyafetli toplandık. Ben, üçüncü bölük personeli olarak büyük tören alanındaki törene katılacaktım. Bölük komutanı ve takım komutanları tüm personele iğne ve Atatürk fotoğrafı dağıtarak yakamıza takmamız konusunda emir verdiler. İğne ve fotoğraf herkese yetecek şekilde fazlasıyla vardı. Ben ve tüm arkadaşlarımız içtima alanında iken fotoğrafları yakamıza taktık.

İçtima alanında iken kısım kısım ikişerli sıra yaptığımız için Teğmen A.A.'yı görmedim. Çünkü yanımda değildi. Tören alanına geçince dörderli sıra şeklinde düzen alınca Teğmen A.A. sol yanıma denk geldi. İlk gördüğümde fotoğrafı olmadığını fark ettim. Önden arkaya doğru Piyade Teğmen U.Ç. ve hatırlamadığım bir arkadaşımız iğnesini düşüren veya fotoğrafı takarken zarar görenlere yeni iğne ve fotoğraf dağıtıyordu.

Ben de 'Teğmen A.A. alır' düşüncesiyle başta bir şey demedim. Teğmen U.Ç. onun yanına gelince neden takmadığını sordu. A.A. 'fotoğrafım yok' şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine U.Ç. bir fotoğraf verdi. A.A. kendisine verilen fotoğrafı elinde buruşturup direkt cebine koydu. Ardından birisi tekrar 'niye takmadın?' diye sordu. Ona da 'iğnem yok' dedi. Bunun üzerine arkadaş ona iğne verdi. Ben hemen araya girerek 'Cebine koyduğun fotoğrafı ver, ben takıp sana yardım edeyim' dedim. A.A., 'gerek yok, ben takarım' dedi. İki – üç dakika bekledim, takmadığını görünce yine sordum. Bu kez yine aynı şekilde 'ben takarım gerek yok' dedi.

Törenin başlamasına çok az bir süre kalmıştı. Ben öncesinde A.A.'i tanımıyordum. Nasıl bir fikir yapısı olduğunda bilmiyordum ama fotoğrafı buruşturup cebine koyması ve ısrarla takmaması beni şüphelendirdi ve rahatsız etti. Ona 'niye takmıyorsun? Atatürk'le bir sorunun mu var?' dedim. Bana 'Bir sorunum varsa ne olacak? Sen mi çözeceksin? Zorla taktıramazsınız' dedi. Bir zorlama yapmadım. Ama bana bu şekilde cevap vermesi beni sinirlendirdi. Ben, 'Takmayacaksan tören alanı terk et, burada işin yok. Defol' dedim ama kesinlikle hakaret etmedim. Fiziksel bir temasta bulunmadım. Biz bölümün orta sıralarında idik.

Seslerimiz yükselince bunu duyan Piyade Teğmen İ. K. ön sırada bulunan Y. Üsteğmen'e olayı haber vermiş. Y. Üsteğmen, A.A.'yı yanına flamanın olduğu yere çağırdı. Bir süre konuştular. A.A. en arka sıraya geçti. Yerine geçerken de yakasında Atatürk fotoğrafı yoktu. Dönüp baktığımda arka sıraya geçtikten sonra Piyade Teğmen U.Ç.'nin yardımıyla yakasına Atatürk fotoğrafı taktığını gördüm. Daha sonra tören başladı o gün ve sonrasında herhangi bir görüşmemiz olmadı. (...)"

"Atatürk'ü sevmiyorum ama saygı duyuyorum"

Anma töreni için gelinen alanda Piyade Teğmen A.A'yla Atatürk resmi takılması konusunda tartışan Piyade Teğmen U.T.'nin anlatımı ise soruşturma raporunda özetle şöyle yer aldı:

"(...) 10 Kasım günü Atatürk'ü Anma Töreni sebebiyle ben de törene katıldım. Ancak birinci bölükte olduğum için Piyade Teğmen A.A.'nın fotoğraf takmama olayına ben bizzat şahit olmadım. Sonradan arkadaşların anlattığı kadarıyla öğrendim.

Törenden hemen sonra 1 saat boşluk vardı, o esnada kitap ve defterlerimizi almak üzere koğuşlara geldik. Ben, samimi arkadaşım Piyade Teğmen A.K.'nın yanına çıkmak için olayların yaşandığı dördüncü kata çıktım. Koridora çıkınca 405 numaralı koğuşun kapısındaki kalabalığı gördüm. Odanın önünden geçerken kapı açık olduğundan içerdeki A.A.'yi gördüm. Kalabalığın sabah içtimadaki fotoğraf olayından toplandığını o an anladım. Ben de bu olaydan rahatsız olduğum için sakin bir üslupla neden böyle bir şey yaptığını sormak için koğuşa girdim.

Piyade Teğmen S.Y. yanımdaydı onunla beraber girdik. Hatırladığım kadarıyla koğuşta yatan üç kişiyle birlikte bizden başka Piyade Teğmen S.Ç. içerideydi. Aynı anda üçümüz birden A.A.'ey 'Bu olay oldu mu? Neden takmadın?' diye sorduk. A.A. 'Bana zorbalık yapıyorlar. O yüzden takmadım' dedi. Bunun üzerine S.K. Teğmen, 'Sen tepkini sana zorbalık yapanlara göster. Senin derdin Atatürk ile değil, saygısızlık yapma' dedi.

Bunun üzerine A.A. bize, 'Atatürk'ü sevmiyorum ama saygı duyuyorum' ifadelerini kullandı. Bu kez S.Y. 'Atatürk'ü sevmekten ve saygı duymaktan imtina etmemelisin' şeklinde bir söz sarf etti. A.A. sessiz kaldı. Suçlu psikolojisi içindeydi. Sonra ben lafa girerek 'A.A., benden tavsiye hiçbir zaman yediğin kaba pisleme' sözlerini sarf ettim. Son olarak S.Ç. Teğmen 'Bir gün gelecek Atatürk'ü sevmeyen herkes Atatürk'e biat edecek' dedi.

Ardından koğuşta çıktık. Çıktıktan sonra koridorda herkesin duyacağı şekilde ortalığa hitaben S.Ç. Teğmen; 'Atatürk'ü sevmeyenin a... s....' şeklinde küfür etti. Bundan sonra ben oradan ayrıldım o gün başka bir olaya karışmadım ve tanık olmadım. Piyade Teğmen M.F.Ş. ve Piyade Teğmen F.A.'ya yönelik olarak 'Ya seve seve ya da s... s... takacaksın' dediğim ithamını kabul etmiyorum, böyle bir söylemde bulunmadım. (...)"

Piyade Teğmen S.Y. anlatıyor

Soruşturma çerçevesinde Korgeneral Topaloğlu başkanlığındaki heyete ifade veren ve olay sırasında 405 numaralı koğuşta bulunan Piyade Teğmen S.Y. yaşadıklarını şu cümlelerle anlattı:

"(...) Ben birinci bölük personeliyim. 10 Kasım sabahı tören esnasında olan olayları görmedim. O gün tören sonrası koğuşa giderken arkadaşlardan olayı duydum. Koğuşa çıktığımda yanımda Piyade Teğmen U.T. vardı. Birlikte niçin böyle davrandığını sormak üzere 405 numaralı koğuşa Piyade Teğmen A.A.'ın yanına gittik.

Koğuşa girdiğimizde içeride A.A., M.F.Ş. ve F.A. vardı. S.Ç. da hemen bizim peşimizde içeri girdi. İlk olarak ben A.A.'a 'Atatürk'ün fotoğrafını neden takmadın?' dedim. A.A., bana 'Zorbalık yapıldığı için takmadım' şeklinde cevap verdi. S.Ç., 'senin derdin sana zorbalık yapanlarla olsun. Atatürk'le ne derdin var?' dedi.

Sonra ben, 'Atatürk'ün fotoğrafını takmaktan imtina etmeyeceksiniz' dedim. A.A., 'Ben Atatürk'ü sevmiyorum, ama saygı duyuyorum' dedi. Ben, 'ne saygı duyması? Seveceksin aynı zamanda' dedim. Piyade Teğmen U.T., A.A.'e 'Yediğiniz kaba pisliyorsunuz' dedi. S.Ç., 'Atatürk'ü sevmeyen herkes bir gün Atatürk'e biat edecek' dedi. Sonra biz oradan çıktık ve koğuştan ayrıldık. 10 Kasım tarihinde başka bir olaya tanıklık etmedim ve karışmadım."

* * *

Kaldığım yerden yarın devam...

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

MASAK’ın yasa dışı bahis ve kumar raporunda neler var?

İllegal bahis faaliyetinde bahse para yatırılmasında aracılık için kullanılan hesaplara, genellikle birçok farklı şehirdeki birçok farklı kişi tarafından, ATM’den para yatırma, internet bankacılığı, mobil bankacılık gibi yüz yüze olmayan yöntemler ile para transferi gelmektedir

"
"