31 Ocak 2023

Tartışılan Vali, Okkan’ın anmasında “Hizbullah” diyemedi!

Seçim öncesi Emniyet teşkilatında kararname beklentisi...

24 Ocak’ta gazeteci Uğur Mumcu gibi yitirdiğimiz isimlerden birisi de eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan.

Okkan, hatırlanacağı üzere 24 Ocak 2001’de akşam saatlerinde korumalarıyla birlikte makamından çıktıktan sonra, bir grup silahlı terörist tarafından Sezai Karakoç Bulvarı üzerinde beş korumasıyla şehit edildi.  

Okkan, aynı zamanda baba toprağı olan Hendek’te toprağa verildi. 2002’den itibaren hem son görev yaptığı Diyarbakır’da hem de memleketi Hendek’te kabri başında anılıyor.

Bu yıl 24 Ocak günü ölümünün 22. yılında bir kez daha anıldı Okkan.

Memleketindeki anma törenine Okkan’ın ailesi, yakınları, Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin yanı sıra kent protokolü katıldı.

Ayrıca Okkan’ı tanıyan emekli valiler, emniyet müdürleri ve yurttaşlar da Hendek’teki anmada kabir başındalardı.

Anma konuşmaları esnasında Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, Okkan’ın öldürülmesiyle ilgili tuhaf bir değerlendirme yaptı.

Vali Kaldırım’ı Büyüteç okurları yakından tanır.

Elazığ Valisi iken; Ankara’da Cumhuriyet tarihinin en büyük kara para aklama soruşturması olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklanan Bataklık operasyonun iki liderinden birisi olan Çetin Gören’e silah taşıma ruhsatı verdiği ortaya çıkarılmıştı.

Hem de Gören, uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla Hollanda tarafından Interpol’ün kırmızı bülteni ile aranırken.

Kamuoyunda tartışılan valiler arasındaki Kaldırım, konuşmasında Okkan’ın PKK tarafından öldürüldüğünü söyledi!

Vali Bey’in bu sözleri sonrasında anmaya katılan emekli valiler ve emniyet müdürleri, birbirlerine bakarak Yıldırım’ın tuhaf açıklamasına yanıt vermeye çalıştılar.

Kaldırım’ın söylediğinin aksine Okkan, radikal dinci Hizbullah tarafından şehit edildi.

Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun Beykoz’daki villada yakalanmasını sağlayan bilgileri ortaya çıkardığı için kurulan pusuya düşürüldü.

Her ne kadar şimdilerde farklı yorumlar yapılsa da suikast, devletin kayıtlarında Hizbullah eylemi olarak görülüyor.

Hatta kısa süre önce Okkan’ın öldürülmesine katılan Hizbullahçıların tamamının “yeniden yargılanma talepleri” çerçevesinde cezaevinden tahliye edilmesi tartışma yarattı hatırlarsınız.

“Hizbullah” diyemedi!

Şimdi Vali Bey’in suikastın failini Hizbullah yerine PKK olarak açıklamasını nasıl değerlendirmek gerekir, bilmiyorum.

Yaklaşan seçim öncesinde Hizbullah’ın siyasi kanadı olarak tanımlanan HÜDA PAR’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’na davet etmesinin bir ilgisi olabilir mi?

Daha önce iki kez katıldığı anmada, bu kez “Hizbullah” adını söylemekten imtina etmesini bilgisizlikle mi açıklamak lazım?

Yoksa dil sürçmesi mi? Gerçi PKK ile Hizbullah hiç de birbirine karıştırılacak terör örgütleri değil ama...

Sonuç itibarıyla belki bilerek, belki bilmeyerek boşa düştü Vali Bey.

 

Emniyet’in küçük hesabı

Okkan’ı anma töreni çerçevesinde Ankara’da da ilginç bir olay yaşandı.

Merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği (TEMÜDDER),  her yıl olduğu gibi bu yılki anma töreni için Ankara’dan bir grup emekli emniyet müdürünün Hendek’e götürülmesini planladı.

Planlama kapsamında yine her yıl olduğu gibi Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir araç talebinde bulunan dernek yönetimi bu kez araç olmadığı gerekçesiyle “ret” yanıtı aldı.

Yanıt üzerine TEMÜDDER Genel Başkanı İsmail Çalışkan, sözlü yaptıkları araç talebini bir kez de yazılı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gönderdi.

Gelen yanıt aynıydı: Aracımız yok.

Evet, koskoca emniyet teşkilatının 20 kişiyi, terör eyleminde şehit edilmiş Ali Gaffar Okkan’ı anma töreni için Hendek’e götürmek için aracı yoktu! Çalışkan’ın görüştüğü üst düzey emniyet yetkilileri asıl gerekçeyi açıklamak yerine susmayı tercih etti. Sonuçta katılımcılar kendi imkânlarıyla Hendek’e ulaştı.

Biraz araştırma yaptığımda, işin altından başka bir iş çıktı.

Zira; TEMÜDDER, geçen yıl CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun emekli emniyet mensupları ve sivil toplum örgütleriyle gerçekleştirdiği buluşmaya davet edilmiş ve toplantıya genel başkan düzeyinde katılım sağlamıştı.

Şimdi, Emniyet yönetimi için hesap zamanıydı. Muhalefetin düzenlediği toplantıya katılan sivil toplum örgütünün talebinin yerine getirilmemesi için ortaya çıkan fırsatın değerlendirilmesi lazımdı.

Ve böylece “küçük hesap” görülmüştü!

Seçim öncesi kararname beklentisi

Bu arada seçim öncesi olmakla birlikte Emniyet teşkilatında kararname beklentisi başladı.

Yurt dışı görevden döneceklerin yerine beş emniyet müdürü aynı göreve gönderilecek. Ayrıca, bir genel müdür yardımcısı ile bir daire başkanı yaş haddinden emekli olacak Şubat’ta.

Yanı sıra Kahramanmaraş Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu, hiç beklemedik zamanda geçen hafta sonu aniden emeklilik dilekçesi verdi.

Dolayısıyla 8 kişilik üst yönetici kadrosu boşalacak. Belki küçük rötuşlarla sayı artabilir.

Daha önce de valiler kararnamesi hazırlığı vardı. Ancak kulislere yansıyanlara göre, Cumhurbaşkanlığı, Soylu’nun hazırladığı kararnameye vize vermedi.

“Yukarı” ile “aşağısı” arasında bir süredir sıkıntı olduğu biliniyor. Cumhurbaşkanlığı, seçim güvenliği gerekçesiyle emniyet müdürleri kararnamesine onay verebilir, belki.

Yakında görürüz sonucu.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

TUSAŞ’ın korunmasındaki zafiyet kimin sorumluluğunda?

Baykar tesislerinin korunması uzunca zamandır İstanbul Emniyeti bünyesindeki Özel Harekat Şubesi’nde görevli özel harekatçı polislerce yapılıyor. Baykar, devlet tarafından böylesi yüksek güvenlikle korunurken, TUSAŞ’taki güvenlik zafiyetinin açıklamasını ilgilileri yani TUSAŞ yönetimi yapacaktır, sanırım

TUSAŞ saldırısında ikinci perde: İstihbarat tam iki ay önce geldi!

İstihbarat bilgisi, 17 Ağustos’ta elde edildi. Veriler, bölgedeki jandarma komutanlıklarına bildirildi. MİT’in ulaştığı veriler, İçişleri Bakanlığı’nın çatısı altındaki Emniyet ve Jandarma’ya gönderildi

TUSAŞ saldırısı göz göre göre geldi: Tesis, özel güvenlik denetiminde sınıfta kalmış!

TUSAŞ’taki özel güvenlik personeli sayısının “uygulamadaki yetersizliğine karşın” söz konusu güvenlik noktasının neden jandarmadan alınıp özel güvenliğe verildiği sorusunun yanıtı, süreçteki ihmâli daha net ortaya koyacak kuşkusuz

"
"