09 Temmuz 2021

Soylu'nun "siyasi mesaj taşıyan" emniyet kararnamesi

Bu kararname net olarak Bakan Soylu'nun kararnamesi. Soylu, "sıkıntıda olduğum dönemde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkardım" görüntüsüyle hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem AKP tabanı, hem Ankara bürokrasisi, hem kamuoyu, hem de kendisine bağlı destekçilerine "güçlüyüm, kalıcıyım, vazgeçilmezim" mesajı verdi

Suç örgütü liderinin iddialarının odağındaki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "siyasi konumunun tartışmalı olduğu" bir dönemde 33 kentin emniyet müdürünün değişmesini sağlayan kararnameyi Cumhurbaşkanlığı'ndan çıkarmayı başardı.

Soylu, aynı kararnamede il emniyet müdürlerini değiştirmenin yanı sıra yurt dışındaki İçişleri Bakanlığı Müşavirliği kadrolarına da atamalar yaptı.

Bu kararnamenin yayımlanmasını basit görmemek gerekiyor kanımca.

Görevden alma, atama ve yer değiştirme çerçevesinde emniyet teşkilatında 66 üst düzey emniyet müdürünü kapsayan kararnamenin bizzat siyaseten yoğun eleştiri ve tepkiler altındaki Soylu tarafından çıkartılabilmesinin sadece bürokratik değil, asıl olarak siyasi anlamını dikkate almak gerekiyor.

Gerek Erdoğan, gerekse AKP çevrelerinin sessiz kalmasıyla sıkıntılı günler yaşayan Soylu, arkasında sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gücünü hissediyor son dönemde.

MHP Genel Başkanı'nın, daha önceki TBMM grup toplantısındaki sahip çıkışından daha sert ve güçlü "yalnız değildir, arkasındayız" mesajını verdiği salı günkü açıklamasının ardından Soylu, tabloyu lehine çevirmek için elindeki imkânlardan birisini kullanarak bu aşamadaki amacına ulaştı.

Çarşamba sabahı yeni bir Soylu

Hakkındaki ağır ithamlar ve iddialar nedeniyle "görevde kalması tartışılır" noktasına gelen Soylu'nun siyasi hamlesinin perde arkasına bakmaya çalışalım hep birlikte.

Bürokrasideki tercihlerinde mensubu bulunduğu AKP'den ziyade MHP'ye yakın tasarruflar kullanan Soylu'nun, suç örgütü liderinin açıklamalarıyla bunalmaya başladığı dönemde, özellikle Soylu'nun emniyet içindeki yakın ekibi, AKP'nin ver(e)mediği desteği Cumhur İttifakı'nın küçük ortağı MHP'den sağlamak için bir süredir girişimlerde bulunduğu, sadece emniyette değil başkentin siyasi kulislerindeki değerlendirmelere de konu oluyor.

Salı günü Bahçeli'nin TBMM'deki konuşmasından sonra ittifak ortağının rüzgârını arkasına alan Soylu, aynı gün öğle saatlerinde kararname hazırlığına başladı.

Aslında Soylu, daha önce de birkaç kez kararname taslağı hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı'na sunmuştu. Ancak bu kararnameler "yukarıdan" dönmüştü hep.

Çekirdek ekip hazırladı

Salı öğleden sonra emniyetteki "çekirdek" ekibindeki Teftiş Kurulu Başkanı Fenni Gürsel, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu ve Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz ile bir araya gelen Soylu, taslak bir kararname listesi hazırladı.

Yakın ekibi ile siyasi ve emniyet teşkilatı dengelerine göre hazırlanan liste, gece saat 23.00 sıralarında bizzat Soylu tarafından Cumhurbaşkanlığı'na götürülüp teslim edildi. Kararname, saat 01.30 dolayında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasından geçti, saat 03.00'ü biraz geçe Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Böylece, birden fazla anlamı ve sonucu olan kararname, hiç beklenmeyen bir şekilde çarşamba sabahı Türkiye gündemine girdi.

Mesaj üzerine mesaj

Basit gibi görülmemesi gereken emniyet müdürleri kararnamesinin sonuçlarına bakacak olursak;

  1. Bu kararname net olarak Bakan Soylu'nun kararnamesi. Soylu, "sıkıntıda olduğum dönemde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkardım" görüntüsüyle hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem AKP tabanı, hem Ankara bürokrasisi, hem kamuoyu, hem de kendisine bağlı destekçilerine "güçlüyüm, kalıcıyım, vazgeçilmezim" mesaj verdi.
  2. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yalnızlaştırma" girişime karşın "arkamda küçük ortak var" derken, MHP ise, Erdoğan'ın önümüzdeki süreçte yapabileceği siyasi manevralarda kendisini dışarıda bırakılma olasılığını ortadan kaldırmakta bir adım daha atmayı başardı.
  3. Soylu kararname manevrasıyla kendisiyle ilgili sürecin bireysellikten çıkıp Cumhur İttifakı'nın konusu olduğunu ortaya koydu.
  4. Suç örgütü liderinin itham ve iddialarına yanıt olarak, arkasında MHP Genel Merkezi'nin desteğini gösterdi.

Cumhurbaşkanlığı ve MİT devre dışı

  1. Bu kararnamede, sadece Cumhurbaşkanlığı'ndan referansı olan emniyet müdürü yok dense yanlış olmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelen listeyi hiç bozmadan olduğu gibi onayladı.
  2. Daha önce özellikle emniyette yapılan görevlendirmelerde MİT'in referansları da dikkate alınıyordu. Bu kapsamda kimi zaman MİT'in değerlendirmeleri Cumhurbaşkanlığı üzerinden İçişleri Bakanlığı'na iletiliyordu. Kararnamede yer alan isimler MİT'in incelemesinden geçen olumlu isimlerden olsalar bile "personel havuzu içinden" tercih edilmeleri sadece Soylu ekibinin tasarrufları olarak kayda geçti.
  3. Mevcut emniyet kadrolarında AKP'nin asıl tabanı olan Milli Görüş çizgisinden gelen iki elin on parmağını geçmeyen sayıda üst düzey yönetici vardı. Bunlar içinde öne çıkan isimler yurt dışı göreve atanarak merkezdeki yönetim ve karar verme sisteminden çıkarıldı.
  4. Soylu, zaman zaman yanında olan Eski Başbakan Binali Yıldırım ricasını da kırmadı. Yıldırım kontenjanından iki isme il emniyet müdürü olarak görev verdi.

Menzilciler yerini korudu

  1. Epey zamandır çıkması beklenen kararnameye göre, Menzil cemaatiyle temasları olduğu haklarındaki müfettiş raporlarıyla ortaya çıkan emniyet müdürlerinin yerlerini korumaları dikkati çekti.
  2. Emniyet kararnamesini istediği gibi onaydan geçiren Soylu, önümüzdeki günlerde emniyet merkez teşkilatında boşalan makamlara ve polis okullarına yapacağı atamaların yanı sıra birinci sınıfa terfi edecek emniyet müdürleri ile mülki idaredeki valiler ve kaymakamlar kararnamesinde de istediği biçimde görevlendirme yapabileceğinin işaretini verdi. Bu çerçevede, şu anda görevde olan önemli daire başkanlarından bazılarını değiştirmesi bekleniyor. Özellikle kendi inisiyatifi dışında göreve gelenler ilk sıralarda yer alacak.

Yeni hedef Çalışkan mı?

  1. Atamalarda Emniyet Personel Dairesi ile Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın bypass edilmesi dikkat çekti. Aktaş'ın, 60 dolayındaki görevlendirmeden sadece bir elin beş parmağını geçmeyecek sayıda talebi değerlendirmeye alındı.
  2. Siyaseten güçlendiği telaffuz edilen Soylu'nun sonraki adımlarından birisi Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan'ı görevden almak olacaktır. İstanbul'daki görevi sırasında Soylu'yla yıldızı barışmayan Çalışkan'ın geçtiğimiz günlerde bakan aleyhine yaptığı çıkış, hem Soylu'yu hem de ekibinin şimşeklerini çekti. Soylu'nun, Erdoğan'ın destek verdiği Çalışkan'ın görevden alınmasıyla ilgili kararnameyi yakın zamanda Cumhurbaşkanı'nın onayına sunması büyük olasılık.

Iğdır'a müdür dayanmıyor!

Gelelim kararnamede yer alan isimlerin analizine.

Kararnamede, çoğunluğu Soylu'nun kararnameyi birlikte yaptığı üç emniyet yöneticisinin ağırlığını görüyoruz.

İzmir'e giden Mehmet Şahne, Mersin'e giden Mehmet Arslan, Holoğlu'nun devreleri. Mersin limanındaki kokain operasyonlarını yürüttüğü ifade edilen Şahne'nin İzmir'e gönderilmesi dikkat çekici!

Soylu ve ekibinin yıldızının barışmadığı Emniyet Genel Müdür Yardımcılarından İbrahim Kulalar, Adem Çakıcı ve Mustafa Çalışkan'ın yurt dışı göreve atanarak merkezden gönderilmesi planlamıştı. Ancak, bu isimler şimdilik görevlerinde kaldılar.

Bu arada Iğdır'a yapılan son iki görevlendirmeyle göreve atanan il emniyet müdürlerinin doğrudan merkeze alınması da dikkat çeken başka bir ayrıntı. Kentte yaşanan "bazı sorunların olduğu" Ankara'ya kadar ulaşmış durumda. Bilakis, atanan son emniyet müdürü Hüseyin Güllüce, bizzat Soylu'nun İstanbul Gaziosmanpaşa'dan tanıdığı bir isim! Bu noktada, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nde başkan yardımcısı olan Oğuzhan Yonca'nın Iğdır'a "sorunların çözülmesi" için görevlendirilmesi anlamlı.

Milli Görüşçüler yurt dışına!

Yurt dışı görevlendirmeler kapsamında Interpol Dairesi ile Tanık Koruma Dairesi başkanlarının değiştirilmesi önemli. Her iki dairenin başındaki isimlerin Milli Görüş referanslı olmaları ve dairelerin işlevleri, atamalardaki tercihler açısından dikkate değer.

Yurt dışına gönderilenler arasında beş dil bilen emniyet müdürü var. Paris'e atanan Sefer Akıllı bu açıdan önemli tercih. Keza, ABD'ye gönderilen Subutay Eraslan ile Teoman Kuru, mesleki kariyerlerine göre olumlu tercihler.

15 Temmuz gecesi FETÖ'cü pilotların hedefinde olan ve havadan atılan füzelerle yedi şehit veren Havacılık Dairesi Başkanı Uygar Elmastaşı'nın, firari FETÖ'cülerin yoğunlukta bulunduğu Atina'ya atanmasını nasıl açıklamak gerekir bilemiyorum. Teşkilat içinde yıllarca FETÖ'cülerle mücadele eden ve Atatürkçü kimliği ile bilinen Elmastaşı'nın Atina'ya atanmasının mutlaka atayanlarca anlamlı bir açıklaması vardır.

FETÖ'yü soruşturanlara tayin

Eskişehir'de görev yapan ve Ankara'da özellikle genel müdür yardımcılığı bekleyen, Dink suikastı davasında yargılanan Engin Dinç Konya'ya, İzmir'de görev yapan ve son dönemdeki FETÖ operasyonlarını savcılıkla birlikte yürüten Hüseyin Aşkın ise Ankara'da bir görev beklerken Diyarbakır'a kaydırıldı.

Tokat'ta 15 Temmuz sonrasında FETÖ'nün mülki idare yapılanmasına yönelik savcılık soruşturmaları çerçevesinde kaymakamlar ve valiler hakkında adli dosyalar yapılmasını sağlayan emniyet müdürü Göksel Topaloğlu'nun, Tokat'tan daha küçük bir şehir olan Yalova'ya atanması dikkat çekti.

Trabzon'da "andımız" tartışmasının yaşanmasına neden olan Metin Alper, bu hareketinin sonucunda Sudan'a müşavir olarak gönderildi. Alper'in bu süreçte bizzat Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş tarafından eleştirildiği bilgisi kulislerde yer alıyor.

Referansların ağırlığı Ankara Emniyet Müdürü'nden

Son dönemde kamuoyunda büyük tartışma yaratan ve yürütmesinin durdurulması amacıyla dava açılan olaylar sırasında polisin görüntüsünün kayıt edilmesini önleyen genelgeyi bizzat kaleme alan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Selami Hüner, Brüksel'e görevlendirildi.

Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan'a bağlı üç daire başkanının görevden alınıp atamalar kapsamında değerlendirildiği görüşü doğru değil. Adı geçen üç daire başkanı Çalışkan'a bağlı oldukları için değil, kişisel konumları nedeniyle atandılar.

Kararname listesine bakıldığında genel olarak Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın referans olduğu isimlerin ağırlıklı olduğu görülüyor.

Hatta öyle ki, Bakan Soylu'nun daha önce göreve getirmek konusunda söz verdiği bazı emniyet müdürlerine kararnamede görev veremediği bilgisi kulislere yayıldı.

Aktaş'a yönelik plan

Bir not daha ileteyim, Çalışkan'ın yerine İstanbul Emniyet Müdürü yapılan Zafer Aktaş, kararnamenin yayımlandığı gün Ankara'daydı. Aktaş, yeni yapılacak tayinler çerçevesinde İstanbul kadrosunda görevlendirilecek isimleri görüşmek üzere Ankara'ya geldi. Fakat Aktaş'la ilgili bir başka bilgi daha kulislerde dile getiriliyor.

Şöyle ki, bilindiği üzere Aktaş, İstanbul'a Soylu'nun tercihi olarak atanmadı. Çalışkan kadar olmasa da Bakan Soylu, Aktaş'a da çok sıcak bakmıyor. Soylu, mevcut konumuna devam etmesi halinde Aktaş'ı değiştirmeyi planlıyor. Yerine geçen iki isim var. Ancak o isimler, şimdilik bende kalsın.

Yazarın Diğer Yazıları

98 milyonluk mal varlığını açıklayamayan Vali Bilgin’e yargı yolu!

Vali Osman Bilgin ve ailesinin üzerinde görünen gayrimenkullerin gerçek değerleri dikkat çekti. 98 milyon 613 bin 219 lira 16 kuruşun “haksız mal edinme” kapsamında değerlendirilebileceği tespiti yapıldı. Gerek bilirkişi raporları gerekse müfettiş çalışmaları sonucunda ortaya çıkan veriler doğrultusunda Vali Bilgin’e yargı yolunu açan son imzayı İçişleri Bakanı Yerlikaya koydu

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İçişleri Bakanlığı, Sisli Vadi faciasında ikisi vali, 9 kamu görevlisi hakkında “soruşturma izni” verdi

Denetimi gerçekleştiren personel, “yapı tatil zaptı” hazırlayıp arazi üzerindeki yapıları mühürledi. Mühürleme işlemiyle birlikte 28 Mart 2022’de toplanan İl Encümeni, söz konusu kaçak işleme yönelik imar para cezası uygulanmasına karar verdi. Nihayetinde, kaçak olduğu tespit edilen ve yıkılması gereken tesis, sosyal medyadan yaptığı duyurularla faaliyete geçirildi!

"
"