11 Ekim 2022

Soma'da 16 aydır açılmayı bekleyen iddianame: Devlet görevlileri ne zaman yargılanacak?

Devlet, 301 madencinin yitirilmesine karşın bir türlü hesap vermeye yanaşmıyor. Üstüne üstlük madenin işletilmesinde ve faciada sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarılmasını da ağırdan alıyor

"Hatırlar mısınız?" demiyorum; zira unutmak mümkün değil, Cumhuriyet tarihinin en büyük maden faciasını.

Soma'da 301 madenciyi yitirdiğimiz maden kazasının üzerinden sekiz yıl geçti.

Kaybedilen canlar, evlerinin direğini sonsuza dek kavuşamayacak aileler. Eşler, çocuklar, anneler, babalar...

Yanı sıra yerin 800 metre altındaki kader birlikteliğini yaşayıp - belki de şans eseri – hayata tutunanların yaşadığı travmalar.

Kazada ihmalleri görülenlerin yargı sürecinde, her defasında tekrarlanan yürek burkan görüntüler.

* * *

Manisa'nın Soma ilçesinde, Soma Kömürleri A.Ş. tarafından işletilen ve yaklaşık beş bin madencinin çalıştığı ocakta 13 Mayıs 2014'te çıkan yangının neden olduğu ülke tarihinin gördüğü en büyük maden kazası.

Vardiya değişimi sırasında yerin 400 metre altında elektrik panosundan çıktığı anlaşılan yangın sonrasında galeriler birden dumanla doldu. Madenin giriş kısmındaki madenciler şanslıydı. İlk onlar kurtarıldı.

Ancak yerin 800 metre altında galerilerde kazma sallayanlar o kadar şanslı değillerdi.

Galerin dumanla dolmasıyla birlikte 300 dolayında madenci, 800 metre derinlikte mahsur kaldı.

Ocakta dört gün doyunca kurtarma çalışmaları devam etti. Faciadan 486 madenci kurtarıldı, fakat ciğerlerine dolan karbonmonoksit gazı sebebiyle 301 madencimizin cansız bedenine ulaşıldı.

* * *

Facianın ardından başlatılan adli ve idari soruşturmalar iki farklı yönde yürütüldü.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2015'te başlayan yargılamada 2016'da dosyaya giren bilirkişi raporu, facianın çıplaklığını ortaya koydu. Raporda, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın (ÇSGB) ihmali ve kusuru olduğu" açıkça belirtildi.

Bilirkişi raporundaki tespitler, Soma faciası yargılama dosyasında "kamu görevlileri ile bakanlıkların kusur ve ihmalleri olduğunu" belirten ilk resmi görüş oldu.

Rapordaki ETKB'na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) hakkındaki değerlendirmeden bir tespit aktarmak gerekirse; "planlanandan iki kat fazla üretim yapıldığı, üretim artmasına rağmen havalandırmayı sağlayan ana vantilatörün kapasitesinin değiştirilmediği" görüldü.

Diğer bir tespit de şöyle:

"(...) Aynı zamanda teknik koşullar arasında gaz maskelerinin işçilerin madenden kaçmasına olanak tanımamasından üretim zorlamasına, maden içi etkin haberleşme ve alarm sistemi bulunmamasından acil durumlar için bir planlama yapılmadığı (...)"

* * *

Akhisar'da 2015'te başlayan yargılama Nisan 2022'de, Ankara'da Yargıtay kararıyla sonuçlandı.

Yedi yıl içinde şunlar yaşandı: Yerel mahkemede 2018'de tamamlanan yargılama İstinaf'ta onaylandı, ancak Eylül 2020'de Yargıtay'dan döndü. Yargıtay 12. Dairesi, işletmenin sahibi Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu dört sanığa "olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama" suçundan ceza verilmesini istedi.

Bu arada aynı zamanda işletmeci şirketin yönetim kurulu başkanı olan tutuklu sanık Can Gürkan, Nisan 2019'da yurt dışına çıkış yasağı şartıyla cezaevinden tahliye edildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ndeki üyelerin bazılarının değişmesiyle birlikte Ocak 2021'de Daire'nin önceki kararına itiraz etti. İtirazda sanıklar hakkında "taksirle ölüme neden olmaktan" ceza verilmesi istendi.

Dosya, bir kez daha Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne döndü. Yeni heyet, ikiye karşı üç oyla önceki kararını bozdu. Sanık Can Gürkan'ın "bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan" yargılanması gerektiğini belirtti!

Ardından davada başa dönüldü. Yargılama Nisan 2021'de Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlandı.

Davanın Haziran 2021'de gerçekleşen dördüncü duruşmasında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, tutuksuz yargılanan Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a "bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma" suçundan 20 yıl; maden mühendisleri Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu'na 12'şer yıl 6'şar ay hapis cezası verdi.

Bu cezalar sonucunda sanıklar tutuklanmadı.

Nihayetinde, Nisan 2022'de Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nin temyize giden kararının düzeltilerek onanmasına karar verdi.

Böylece adli yargılama tamamlandı. Sanıklar, Yargıtay'daki heyetin değişmesi sonrasında "suçun niteliğini değişmesi" ile az cezayla kurtuldular.

* * *

Buraya kadar özetleme çalıştığım süreç, facianın sivil kısmında yer alanlarla ilgili. İşin bir de devlet görevlileri boyutu var elbette.

Önceki bölümde, faciayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporlarında kamu kurumları ve görevlilerine yönelik tespitlerden bir bölümünü aktardım.

Bu tespitler ışığında aileler ve avukatların başvurusu üzerine ÇSGB, dönemin İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kenan Özer başta olmak üzere 13 iş müfettişi hakkında idari soruşturma başlattı.

Madenciler adına ÇSGB'na yapılan başvurunun amacı, adeta katliam yaşanan maden ocağının denetlenip denetlenmediği, denetleme süreçlerinde neler yaşandığı, olumsuz koşulların görülmesini engellemek amacıyla siyasi baskı olup olmadığını ortaya çıkarılmasıydı.

Bakanlık, kendi personelinden olan 13 kişi hakkında soruşturma izni açılmasına izin vermedi. Dosya, şikâyetçi tarafın başvurusuyla Danıştay'a gitti. Danıştay Birinci Dairesi, Aralık 2015'te itirazı reddetti.

Bu arada, Mart 2020'de devreye Anayasa Mahkemesi kararı girdi. AYM, yaşamını yitiren madencilerden on birinin yaptığı başvuru sonrasında, madencilerin "Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiği"ne hükmetti.

AYM'nin kararı sonrasında Danıştay Birinci Dairesi, bu kez yeni karar aldı. Daire, Aralık 2020'de aldığı kararla ilk kararda adı geçen kamu görevlileri hakkındaki "soruşturma izni verilmemesi" kararını kaldırdı.

Böylelikle 13 kamu görevlisine yargı yolu açıldı. Danıştay Birinci Dairesi, Aralık 2020'de alınan kararı tam altı ay bekletti! Karar Haziran 2021'de Soma Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.

* * *

Peki Soma Cumhuriyet Başsavcılığı ne yaptı? Koca bir "hiç".

Danıştay kararının Soma'ya gönderilmesinin üzerine koskoca 16 ay geçti ancak savcılık henüz iddianame hazırlamadı.

Devlet görevlilerinin faciadan sorumlu olup olmadığının ortaya çıkarılmasını sağlayacak soruşturma iki savcı eskitti. Dosya şu anda üçüncü savcıda. Ancak henüz bir kıpırdama yok! Yakın zamanda olacak gibi de durmuyor aslına bakarsanız.

Doğrusunu isterseniz bir buçuk yıla yaklaşan "sümenaltı" durumu, dosyanın içindeki kamu görevlileri için dezavantaj yaratıyor.

Belki suçsuz oldukları ortaya çıkacak! Belki kendilerine gelen talimatlara göre hareket ettikleri anlaşılacak! Belki işin içine başka "büyükler" girecek!

Avukat Murat Kemal Gündüz’le gelinen son durumu görüştüm. Dosyayı faciada iki yakınını yitiren
Avukat Berrin Demir’le yakından takip eden Gündüz oldukça dertli:

"Ortada ifadeler var. Bilirkişi raporu var. Anayasa Mahkemesi’nin kararı var. Ancak bir türlü Soma’da savcılık soruşturmasını bitirip kamu davasını açamadı. Anayasa Mahkemesi’nin kararı herkesi bağlar, ama Soma’da savcılık Danıştay’dan gelen kararın üzerinden 16 ay geçmesine karşın halen olduğu gibi duruyor. Sekiz yıldır kamu görevlilerini hâkim önüne çıkaramadık bir türlü."

* * *

İktidar, yoksulun oyunu almak için yoksula çıkarttırdığı kömürü dağıtıyor. Döngü bu.

Yıllarca bölgede tütün ekerek yaşam mücadelesi veren halk, üreticiliğin bitme noktasına gelmesiyle yer üstünü bırakıp yer altından ekmek parasını kazanmaya çalışıyor.

Yargılamaya esas olan bilirkişi raporunun tamamına bakıldığında, madencilerin yerin 800 metre altında yaşadıkları net biçimde anlaşılıyor.

Devlet, 301 madencinin yitirilmesine karşın bir türlü hesap vermeye yanaşmıyor. Üstüne üstlük madenin işletilmesinde ve faciada sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarılmasını da ağırdan alıyor.

Az cezayla kurtarmaya çalışıyor. Sanki hayatlarını yitirenler kendi yurttaşı değil!

Başlatılacak soruşturmada işin ucunun "daha yukarıya ulaşması"ndan mı korkuluyor?

Unutmamak gerekir ki; hukuk bir gün herkese lazım olacak!..

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Emniyet’te gizli tanık skandalında yeni gelişmeler: Darbe girişimi emniyette biliniyor muydu, Garson listesine karşı MİT’e operasyon mu var?

Eğer emniyet içinde darbe girişimde bulunan bir ekip varsa MİT’in ulusal güvenlik çerçevesinde bilgilendirilmesi ve müdahale etmesinin sağlanması gerekirdi. İşte bu ortamda, MİT’in yeni verilerinden rahatsız olan bir kısım polis yöneticisinin “aradan bu işin çıkarılması”nı sağlamak amacıyla MİT’e dolaylı operasyon yapılmasının önünü açtığı iddiası mevcut

Ankara Emniyeti'ndeki "gizli tanık skandalı"nda son gelişmeler: Doktor raporundaki şüphe ve kamerasız odada olanlar

Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, yaşananlarla ilgili MİT Başkanlığı'nın devreye girdiğini duyurdu kişisel sosyal medya hesabından. İşin içine MİT'in girmesi demek, yaşananların basit bir gelişme olmadığını, ulusal güvenlik merkezinde değerlendirildiğinin işareti aynı zamanda

Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?

İçişleri Bakanlığı müfettişleri Ankara Emniyeti’ndeki çalışmaları sırasında iddiaları araştırırken, dosyaya bakan polislerin odalarından çıkmalarını yasakladı. Müfettişler, başta Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik olmak üzere ilgili personelin ifadelerini alırken odalarından çıkmalarına izin verdi. Açığa alınan üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu