Resmi adıyla Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı, (TPTGV), ya da bilinen ismiyle Polis Vakfı.
Adından anlaşılacağı üzere emniyet teşkilatının, suçla mücadeledeki tüm ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla 1975'te kurulup, halen faaliyetine devam eden kamu vakfı.
Görevdeki Emniyet Genel Müdürü, aynı zamanda vakfın da genel müdürü.
Ankara Emniyet Müdürü ile Polis Akademisi Başkanı vakfın doğal üyesi. Bu göreve kim atanırsa vakfın doğrudan üyesi oluyor. Mesela Önceki İçişleri Bakanı Soylu döneminin Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz görevden alınınca vakıftaki üyeliği de düştü. Yerine mevcut Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç geldi.
Ayrıca, mevcut Emniyet Genel Müdür Yardımcılarından, emekli emniyet müdürlerinden ve sivillerden oluşan üyeler var. Vakıf, özetle 11 kişilik yöneticiden oluşan heyet tarafından yönetiliyor.
İşten çıkarılan isimler...
Soylu'nun görevden ayrılmasıyla birlikte emniyette başlayan tasfiye sürecinden Polis Vakfı da nasibini aldı.
Az önce örneklediğim gibi, görevden alınan Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın TPTGV üyeliği düştü. İçişleri Bakan Yardımcısı yapılan Mehmet Aktaş, vakıf başkanlığını bıraktı. Yerine mevcut Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız geldi.
Soylu döneminde Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan ve aynı zamanda vakfın genel sekreterliğini yürüten Ahmet Şengün görevden alındı. Yerine Emekli Emniyet Müdürü Erhan Gülveren getirildi.
Bu isimler, vakıf yönetiminde yer alanlar. Bir de yine Soylu döneminde göreve getirilen ve maaşlı biçimde görev alan profesyoneller vardı.
Bu çerçevede, vakfın Genel Müdürü Hasan Kaan Karal'ın görevine son verildi. Karal'ın yerine özel güvenlik sektöründe yönetici olan Emekli Emniyet Müdürü İzzet Tuna getirildi.
Yanı sıra, vakfın Ankara ve İstanbul Şube Müdürleri'nin de işine son verildi. Ankara Şube Müdürü Yurdaer Özcan ile İstanbul Şube Müdürü Bülent Kurt'la yollar ayrıldı. Özcan'ın, Soylu döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler ve Sağlık Dairesi Başkanı Ayşegül Özcan'ın eşi olduğunu hatırlatayım.
Soylu'nun yakını da işten çıkarıldı
Eski Bakan Soylu dönemiyle ilgili yapılan tasfiye çalışmaları kapsamında TPTGV'deki işten çıkarmalar içinde Soylu'nun yakını da yer aldı.
Aldığım bilgiye göre, Soylu'nun dayısını oğlu Mehmet Reis, vakıfta görevine son verilenler arasında.
Ancak bu işlemin ilginç bir öyküsü var.
Reis, aslına bakarsanız, Soylu döneminde gerçekleştirilen ve Büyüteç okurlarının pek de yabancı olmadığı "Siber Suçlarla Mücadele Dairesi'nde (SSMD) işe alınan sivil bilişim uzmanları" arasındaydı.
Yani, 550 kişilik kadroya alınan torpillilerdendi!
Fakat Reis'in göreve başladıktan sonra mesai saatlerine pek uymadığı anlaşıldı. Hatta hakkında amirlerince tutanak bile tutuldu.
Sonrasında Reis'in SSMD'deki görevine son verildi. Göreve son verilmesi sırasında yaşanan ilginç bir olay daha var ancak şimdilik onu yazmıyorum, konuyu gayet iyi bilenler var. Bunlardan birisi de Soylu!
Neyse, devam edeyim. Reis, SSMD'deki görevine son verilmesi üzerine kapağı bu kez de Polis Vakfı'na attı. Vakfın İstanbul Şubesi'nde görev alan personel arasındaydı. Hatta bu konuda bir iddia var; Reis'e tüm harcamaları vakıftan karşılanmak koşuluyla bir araç tahsisi yapıldı. Reis, sürekli söz konusu aracı kullandı.
Peki, yakınları TPTGV'de işe alınan sadece Eski Bakan Soylu mu? Elbette hayır!
Dönemin Emniyet Genel Müdürü ve şimdiki İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş'ın da yeğenlerinin vakıf bünyesinde maaşlı personel olarak görev yaptığı ortaya çıktı.
Yenilenen vakıf yönetimi, genel müdür ve bölge müdürü konumundaki müdürlerle birlikte Soylu ve Aktaş'ın yakınlarının da görevine son verdi, geçtiğimiz günlerde.
Bu arada bir anekdot daha vereyim.
SSMD'ye sivil bilişim uzmanı alımı sırasında daire başkanı olan Sabit Akın Zaimoğlu, önce İstihbarat Başkanı, ardından da Bursa Emniyet Müdürü oldu!
O dönemde görev yapan Zaimoğlu'nun da aralarında bulunduğu kimi üst düzey emniyetçilerin yakınları da tıpkı Soylu'nun yakını gibi SSMD'ye sivil uzman olarak alındı.
Büyüteç'te geçen yıl birbiri ardına kaleme aldığım iki ayrı yazının linkini bırakıyorum meraklısı için.
Bir telefonla görevden alınan polis müdürü
İlginç iki ayrı görevden alma yaşandı Emniyet'te, geçtiğimiz günlerde.
İlki İzmir'den. İzmir Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Mesut Palalı, Ankara'dan gelen bir telefonla görevden alındı.
İstihbarat Şube Müdürlüğü, emniyet içinde sıradan bir görev değil. Kentte uçan kuştan haberi olması gereken bir birimin başıydı Palalı. Fakat "ansızın gelen bir telefon talimatıyla" personel emrine alınıverdi.
"Bu görevden almanın perde arkasında ne var?" diye araştırdığımda ilginç bir bilgiye ulaştım.
İddiaya göre; Palalı, şubesinde görev yapan bir polisin, rapor ve izin alarak sık sık göreve gelmediğini tespit etti. Devam eden araştırmada, söz konusu polisin İzmir dışına çıktığında merkezi Adıyaman'da bulunan Menzil tarikatının dergahına gittiğini belirledi.
Ardından Palalı, söz konusu memurun istihbarat hizmetlerinden çıkarılması için resmi yazı yazdı. Devamında aynı polis memuru Ankara'ya gelerek Emniyet Genel Müdürlüğü'nde üst düzey bir isimle görüştü. Görüşme sonrasında Ankara'dan İzmir'e açılan telefon sonrasında Palalı görevden alındı, Menzil tarikatına giden polis ise görevine döndü.
Interpol Dairesi Başkanı da görevden alındı!
İkinci olay ise, Emniyet Genel Müdürlüğü çatısı altındaki Interpol Dairesi'nde gerçekleşen yeni atama.
Interpol Dairesi Başkanlığı'nı yürüten Selçuk Sevgel, bir gecede görevden alındı!
Sevgel'in yönetimindeki Türk Interpolü son zamanlarda epeyce önemli işlere imza attı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın her sabah kamuoyuna açıkladığı operasyon notlarında ismi en çok geçen birim Türk Interpolü şüphesiz.
Yabancı ülkelerin özellikle kırmızı bültenle aradığı ve "uyuşturucu baronu" olarak adlandırılan pek çok firari, İstanbul çoğunlukta olmak üzere ülke genelinde yakalandı, son dönemde.
Ayrıca, Türkiye'nin aradığı epeyce kaçak da yurt dışında yakalandı. Kimisi ülkeye getirildi, kimisi halen yakalandıkları ülkelerde cezaevindeler.
Sevgel ayrıca, Interpol Genel Sekreterliği'nin de Yürütme Kurulu'nda Avrupa üyesi. Yani, Türkiye'nin söz sahibi olmasında payı var. Hakkında herhangi bir adli veya idari soruşturma açılmış değil.
Bu başarının sonucunda Sevgel, Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız tarafından görevden alındı. Emniyet kulislerinde, Sevgel'in görevden alınması için yine Adıyaman'daki tarikatın devreye girdiği bilgisi mevcut.
Yeri gelmişken bir bilgi daha paylaşayım; 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ ya da bilinen adıyla Gülen cemaatinin emniyet teşkilatından tasfiye edilmeye başlanması sonrasında, aklınızda hangi tarikat / cemaat varsa görev ve makam için kavgaya tutuştu. Yazıcılar, Okuyucular, Okuyucuların kolu Meşveretçiler, Kurdoğlu Grubu, Erzincan Grubu, Süleymancılar, Menzilciler birbirlerine girdiler adeta.
Sonra 15 Temmuz yaşandı. Başarısız darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan tablonun değişimi için bu kez el ele verildi.
Şimdi yeniden benzer bir dönem yaşanıyor sanki. Soylu'nun ekibinin tasfiyesi sonrasında göreve gelen isimlerin arasına kara kedi girmiş gibi. Yine gruplaşmalar, görev ve makama sahip olmak için birbirleriyle çekişmeler başladı.
Olmasa çok iyi ama, yaşanıyor maalesef böylesi süreçler.
Eski ekibin peşinde olduğu üç polis müdürü
Emniyette kadro değişimi garip gelişmeleri de beraberinde getirdi bir süredir. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Soylu'ya yakın isimleri görevden aldı. Görevden alınanlardan büyük bölümü yeni görevlerine başladı.
Fakat "Soylu'nun A Takımı olarak tanımlanan" ve görevden alınan bazı isimlerin, görev başındaki bazı üst düzey polis müdürlerine yönelik "karşı istihbarat" çalışması yaptığı bilgileri emniyet kulislerine yansımış durumda.
Hedef alınan üç isim Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Adem Çakıcı ve Mustafa Çalışkan ile Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç.
Eski ekip, bu üç isim hakkında sürekli aleyhte bilgi toplamaya çalışıyor. Zira, kendilerine yönelik süreçten üç ismi sorumlu tutuyorlar.
Oysa, kendileri görevdeyken yaptıklarına bakmalılar.
Diğer tuhaf bir durum ise, kısa süre öncesine kadar kendilerini "ülkücü" olarak tanımlayan kimi üst düzey polis şefleri, yeni istikameti Menzil tarikatı ve BBP olarak belirlemiş durumdalar.
Ülkücü olmalarına karşın özellikle MHP'nin Soylu ekibine yönelik tasfiyelerde sessiz kalması sonrasında, bazı polis müdürlerinin Adıyaman'daki tarikat yönetimiyle, bazı polislerin ise BBP yönetimiyle görüşmek için çaba gösterdikleri ifade ediliyor.
Unutmadan, bu arada özellikle bürokraside ne çok Menzilci varmış meğerse!
Herkes Menzilci olmuş galiba... Hayırlısı.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.
Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.
|