07 Ekim 2022

Soylu’nun siber uzmanlarında ikinci perde: ev hanımı, taksici, marangoz, kuaför siber uzman oldu!

Oldukça sıkıntı bir dönemde Siber Suçlarla Mücadele Dairesi’nde uzman olarak görevlendirilen ancak uzmanlık yapmaya yetecek bilgisi olmayanlar, aynı dairede “altı aylık” özel eğitim aldı.Torpilli siberciler, bu eğitim sonrasında gerçek siber suçlarla mücadele uzmanı olan polislerin yanında görev aldılar 

Büyüteç’te üç hafta önce Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı’na 500 bilişim uzmanı alınması konusunu gündeme getirmiştim.

15 Temmuz sürecindeki adli ve idari soruşturmalarda kullanılacak verilerin daha çabuk elde edilmesini sağlamak amacıyla yayımlanan özel KHK çerçevesinde emniyet teşkilatı kadrolarına alınan bilişim uzmanlarının öyküsü epeyce yankı buldu.

Konunun biraz detaylı olması nedeniyle özetlemek yerine hafızalarını tazelemek isteyenler için yazının linkini bıraktım.

Aradan geçen zamanda konuyla ilgili yeni bilgiler ve iddialara ulaştım.

Şöyle ki, 678 sayılı KHK’da Emniyet Teşkilatı Yasası’na eklenen bir hüküm gereğince yapılan alımların arkasında büyük “torpil savaşları”nın yaşandığı belirtiliyor.

İddiaya göre; 500 kişilik personel alımının gerçekleşeceği dönemde, iktidar partisinin kadrolarından gelen taleplerle hazırlanan isim listeleri İçişleri Bakanlığı’na teslim edildi. İlk yazıda da aktardığım üzere son gün listeler birden değişiverdi!

Listeler Bakan Soylu’nun isteği üzerine yeniden hazırlandı. Soylu’nun “bunlar alınacak” talimatı sonrasında gelişmenin yakın çevrede duyulması krize neden oldu. AKP kadrolarının taleplerinin tamamına yakını liste dışı kaldı.

Soranlara da “torpilden büyük torpil var” denildi.

*             *             *


Öte yandan siber uzmanların üç yıllık geçici süre için Siber Suçlarla Mücadele Dairesi’ne kurumla iş yapan özel bir firma üzerinden alındığı iddia ediliyor.

Bu noktada yeni ulaştığım bir diğer bilgi ise; bilişim uzmanı olarak alınan personelin devlete sunduğu yeterlilik sertifikalarının durumu.

İddiaya göre, işe gireceklerin bilişim uzmanı yeterliliklerini devlete ispat etmek için sundukları “mesleki sertifikaların” bir bölümü sahte olarak hazırlandı. Hatta bu işlem için aracı firma kullanıldı. Firma, anlaşmalı olduğu bir matbaaya söz konusu mesleki yeterlilik sertifikalarını bastırıp kuruma girecek adaylar adına doldurarak teslim etti.

Böylece bilişim konusunda hiçbir bilgisi ve yeterliliği olmayan adaylar, sertifika sahibi oluverdi!

Bu durumla bağlantılı olarak sıra geldi, önce 678 sayılı KHK ile önce Siber Suçlarla Mücadele Dairesi’ne geçici uzman statüsüyle alınıp sonradan da 696 sayılı KHK ile taşeronluktan daimi kadroya geçenlere.

Aldığım bilgiye göre, siberci uzman kadroları verilenler arasında gerçekten bilişim konusunda yetkinliği olan ancak torpille kuruma kapağı atanların yanında ev kadını, kuaför, marangoz hatta taksici bulunuyor.

Bilgisayar ve bilişimle hayatlarında hiç yolu kesişmemiş bu kişilerin kuruma siber uzman olarak alınması sıkıntıya da neden oldu kuşkusuz.

Görüştüğüm bir kaynağım, bilişim teknolojilerinden habersiz olan söz konusu siber uzmanları tanımlarken, “bilgisayarları açma / kapama düğmesinden açıp kapatıyorlardı” diyerek kuruma alımı yapılanların bilgi donanım eksikliğini esprili biçimde anlattı.

Oldukça sıkıntı bir dönemde Siber Suçlarla Mücadele Dairesi’nde uzman olarak görevlendirilen ancak uzmanlık yapmaya yetecek bilgisi olmayanlar, aynı dairede “altı aylık” özel eğitim aldı.

Torpilli siberciler, bu eğitim sonrasında gerçek siber suçlarla mücadele uzmanı olan polislerin yanında görev aldılar.  

*             *             *


Bu arada bir gelişme daha var siberci uzmanlar konusunda.

İddiaya göre, Siber Suçlarla Mücadele Dairesi’nde ortaya çıkan tablo sonrasında 20’ye yakın mühendis ayrılmak için kuruma dilekçe verdi. Dilekçe veren mühendislerin büyük bölümünün, dairenin yazılım biriminde çalışanlardan arasında olduğu ifade ediliyor.

Yeri gelmişken, geçen yazıda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yakınlarından daireye alınan siberci uzman olup olmadığını sormuştum. Soruya resmi bir yanıt gelmedi maalesef.

Ancak yine bana ulaşan bilgilere göre, Bakan Soylu’nun ailesinden bazı isimler siberci uzman yapıldı. Hatta bu isimlerden birisi kendi kardeşinin çocuğu. Bir diğeri dayısının oğlu. Yine annesi tarafından kimi yakınları Siber Suçlarla Mücadele Dairesi bünyesindeki kadroya alındı.  

Tabii Bakan Soylu olur da süreci yürütenlerin torpilleri olmaz mı?

Mesela personel alımının yapıldığı dönem daire başkanı olan ve halen Emniyet İstihbarat Başkanı olan Akın Zaimoğlu’nun dört yakınının işe alındığı iddiası var. Hatta söz konusu yakınlarından birisi İstanbul Emniyeti bünyesindeki Siber Suçlarla Mücadele Şubesi’nde halen görev başında.

Yine aynı dönemde Zaimoğlu’nun yardımcısı olan ve sonradan Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanı olan Erdal Çetinkaya’nın üç yakını, Çetinkaya gibi daire başkan yardımcısı olan ve halen İstihbarat Başkan Yardımcısı olan Çetin Bozkuş’un da akrabası aynı kadrodan devlette işe başlatıldı.

Tablo böyle.

Eğer İçişleri Bakanlığı iddialara yanıt verirse Büyüteç’ten duyuracağım.

Gelişmeleri takip ediyorum, yeni bilgilere ulaştığımda aktaracağım.

Muhterem İnce kariyerinin zirvesinde!

TBMM Genel Kurulu’nda çarşamba günü yapılan oylama sonunda bir dönem İçişleri Bakanlığı’nda “iki numara” olarak görev yapan Muhterem İnce, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi.

İnce, 2016’dan bu yana İçişleri Bakanlığı’nda müsteşar ve bakan yardımcılığı yaptı.

AKP’nin tabanından sayılan İlim Yayma Vakfı kurucusu olan İnce, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bizzat Soylu’nun yardımcılığına getirildi. İnce, Soylu’nun tercihi değildi. İnce, kendisi müsteşar olunca yakından tanıdığı halen bakan yardımcısı olan İsmail Çataklı’yı Kilis Valiliği’nden yanına getirtti.

İnce, AKP’nin bakanlıktaki temsilcisi olması sebebiyle zaman zaman Bakan Soylu ile ters düştü. Soylu’nun mülki idare ve emniyet teşkilatındaki kimi atama ve görevlendirmelerinden hoşnut kalmayan İnce, son dönemde Soylu ile ipleri kopma noktasına geldi. Soylu ve İnce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı durumu bir süre idare etti, aralarında sorun yokmuş gibi gösterdiler.

Ama yine TBMM’de yapılan oylamada İnce’nin Sayıştay üyeliğine seçilmesiyle Soylu ile İnce’nin arasındaki iplerin koptuğu anlaşıldı.

Hatta öyle ki, Sayıştay’a üye seçildikten sonra “koşar adım” yeni görevine başladı. 2009’dan bu yana özellikle Personel Genel Müdürlüğü gibi çok kritik birimde üst düzey görev yapan İnce için bakanlıkta veda töreni bile düzenlenmedi.

İnce, Soylu’nun dışında özellikle emniyetteki ekibiyle de zaman zaman ters düştü. Soylu’nun ekibiyle kırılma noktası İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yapılan atama oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Soylu’nun önerdiği üç ismi veto edip, İnce’nin önerisiyle Zafer Aktaş’ı İstanbul Emniyet Müdürü olarak ataması, deyim yerindeyse bardağı taşıran damla oldu.

Bir noktayı daha ilave edeyim. Kulislerdeki bilgilere göre; Tokat’ta FETÖ’nün mülki idare yapılanmasına yönelik başlatılan soruşturmaların derinleşmesi sırasında soruşturmanın başındaki Tokat Cumhuriyet Başsavcısı Erdoğan Bayraktar’ın görevden alınma operasyonu içinde İçişleri Bakan Yardımcısı olarak İnce de bulundu.

Sonuç olarak İnce, devlette kaymakamlık, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, valilik, müsteşarlık, bakan yardımcılığı, Sayıştay üyeliği yaptı. Nihayetinde şimdi de Anayasa Mahkemesi Üyeliği yapacak.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu.

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı.

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İliç faciasında tartışılan iddianame ve Emniyet Müdürü Çalışkan’ın mesajı

İddianamede, sanıklara yönelik istenilen hapis cezası “taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” hükmünden. Oysa Avukat Mürsel Önder, sanıkların işlediği suçun karşılığının “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” olduğu görüşünde. Peki neden?

Mal varlığını açıklayamayan ünlü Savcı Bato’ya verilen hapis cezası ve İstanbul Emniyeti’ndeki tayinler

Savcı Okan Bato, eski mal bildirimleri ile HSK müfettişine sunduğu mal bildirimi kapsamında yasal geliri ile örtüşmeyen 8.1 milyon lirayı izah edemedi

"
"