21 Ekim 2022

Kozlu faciasından 9 yıl sonra TTK yönetimi hâkim karşısında...

Şimdiye kadar benzerlerinde görüldüğü gibi Kozlu'daki maden faciası da "ben geliyorum" dediği iddianamedeki tespitlerle gün ışığına çıktı

Kozlu'da 2013'te yaşanan ve 8 işçinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan maden faciasından dokuz yıl sonra, dönemin Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) yönetimi hâkim karşına çıkacak.

Amasra'da 41 madencinin ölümüne neden olan kazanın dumanı henüz üzerindeyken, Kozlu'daki kazada sorumlulukları olduğu gerekçesiyle altı TTK yöneticisinin – belki de ilk kez - yargılanmasını sağlamak amacıyla iddianame hazırlandı.

TTK yönetimini mahkemeye çıkarmayı başarmak, tahmin edileceği üzere pek de kolay olmadı.

Kazanın ardından Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturmada, geçen hafta kaleme aldığım Soma'daki maden faciasına benzer bir süreç yaşandı.

Yaşamını yitiren madencilerin aileleri ile avukatlar tam dokuz yılın sonunda "sorumluların yargılanmasını sağlamada" mutlu sona ulaştılar.

Tabii önümüzdeki hafta başlayacak yargılama sırasında neler olacağını önceden kestirmek zor. Fakat dönemin TTK yönetiminin en azından yargılanmasının sağlanmasını da yabana atmamak gerek.

Dokuz yılda neler yaşandı?

Savcılığın hazırladığı iddianameye geçmeden önce olayın ardından bugüne kadar neler yaşandığını, avukatların hukukla halk tabiriyle nasıl boğuştuğunu özetlemek lazım.

Kazanın hemen ardından madenci aileleri ve avukatlar TTK yönetimi üzerinde hukuki süreci başlattı.

Kazayla ilgili soruşturmayı yürüten Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, Eylül 2014'te hazırladığı iddianamede kazada ihmali bulundukları gerekçesiyle ocağın işleticisi Star İnşaat A.Ş.'nin kaza sırasında görevli personelinin cezalandırılmasını istemiyle dava açılması talebinde bulundu.

Bir noktaya dikkat çekeyim: Savcılığın açtığı davada ocağı işleten Star İnşaat AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şafak Sırrı Demirel, 9. sanık olarak yer aldı. Firmanın sahibi Demirel aynı zamanda MHP Eski Genel Başkanı Yardımcısı ve iki dönem Eskişehir Milletvekili olan Ruhsar Demirel'in eşi!

Aynı iddianamedeki 8 numaralı sanık ise; maden kazalarında yakından tanınan bir isim, Kazım Eroğlu idi. Eroğlu, Kozlu faciasının yaşandığı sırada "TTK Kozlu Taşkömürü İşletme Müessese Müdürü" olarak görev başındaydı.

Ancak savcılık, aynı hazırlık soruşturmasında dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Taner Yıldız (kazanın yaşandığı dönemde görevdeydi) ve Hilmi Güler (ihalenin yapıldığı dönemde görevdeydi) ile dönemin TKK yönetiminde yer alan TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Dağdelen, TTK yönetim Kurulu Üyeleri Burhan İnan, Mahmut Yılmaz, Mehmet Açıkel, Mustafa Şimşek ve Çetin Onur'un aralarında bulunduğu 28 kişi hakkında soruşturma ve kavuşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verdi.

Bu arada ocağın işletme hakkını alan Star İnşaat AŞ'nin sahibi Şafak Sırrı Demirel, 8 yıl 4 ay hapis cezası aldı.

Şimdinin TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı, Kozlu'daki kaza döneminde ocağın müessese müdürü Kazım Eroğlu, 3 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Ancak mahkeme Eroğlu'nun hapis cezasını günlüğü 20 liradan paraya çevirip 24 bin 300 lira para cezasına hükmetti. Böylece Eroğlu yaşamını yitiren sekiz madenci için kişi başına 3 bin 397 lira para cezasıyla hapisten kurtuldu!

Savcılığın ikisi eski bakan, altısı TKK üst yöneticisi başta olmak üzere 28 kişi için verdiği takipsizlik kararı üzerine avukatlar itiraz süreci başlattı.

Önce Bölge İdare Mahkemesi, ardından da Danıştay, takipsizlik kararlarına itirazları reddetti.

Bu kez dosya Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Yüksek mahkeme verdiği kararla altı TTK yöneticinin yargılanmasının önünü açtı.

Sonrasında dosyayı yeniden ele alan Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin TKK yönetiminde yer alan TTK Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Dağdelen, TTK yönetim Kurulu Üyeleri Burhan İnan, Mahmut Yılmaz, Mehmet Açıkel, Mustafa Şimşek ve Çetin Onur hakkında geçen mayısta yeni bir iddianame hazırlayıp Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

İddianame, mahkeme tarafından incelendikten sonra kabul edildi.

Aradan geçen dokuz yılın sonunda adı geçen TTK eski yönetimi "Görevi kötüye kullanmak, taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçlamasıyla önümüzdeki salı hâkim önüne çıkacaklar.

İddianamede ne var?

Savcılığın iddianamesini bütünüyle buraya aktarmam mümkün değil ne yazık ki.

Ancak özetlemek gerekirse;

"(...) Dosyadaki bilgi ve belgelere göre kazanın meydana geldiği iş yerinde ölümlere ve yaralanmalara sebep olan degaj olayıyla doğrudan veya dolaylı olan eksiklikleri ve buna bağlı olan kusurları şöyle sıralamak mümkündür:

1- Çalışılan ocakta kömür damarlarının gazlı olduğu bilinmesine rağmen metan drenajı uygulaması yapılmamıştır.

2- Galeri sürülmesi sırasında yapılan sondajlar sayı ve uzunluk olarak yetersiz olup sondajlar yetkililerce özenle denetlenmemiş ve özellikle sondaj uzunlukları kontrol edilmemiştir.

3- Sondaj kayıtları sondaj föylerine gelişigüzel işlenmiş, sondaj föylerindeki bilgilerin doğruluğu, yetkililer tarafından kontrol edilmeden imzalanmıştır.

4- Sondajlar için her yönde sondaj kapasitesi olmayan tek bir sondaj makinası bulundurulmuş ve yüklenici şirkette sadece bir sondör çalıştırılmıştır. Tek sondör ve tek makine olması sebebiyle galeride ilerleme hızlı ilerleme sağlamaya engel olduğu düşünülen sondajlara yeterli önem verilmemiştir.

5- Sondöre ani degaj olayı ve sondajların önemi konusunda eğitim verilmemiştir.

6- Kaza tarihinde iş yerinde iş güvenliği uzmanı bulundurulmamıştır. İş güvenliği uzmanı çalıştırılmadığı için yüklenici tarafından kapsamlı bir sağlık ve güvenlik dokümanı hazırlanamamıştır. Yüklenici tarafından hazırlanan Risk Analizleri ehil kimseler tarafından ve tekniğine uygun olarak düzenlenmediği için Müessese tarafından da kabul görmemiştir. Üstelik, galeri-lağım sürme işi Grup-1. sınıf gazlı bir yeraltı ocağında ve önceden belirlenmiş bir degaj zonunda yapılmasına rağmen bu özel durum için herhangi bir Risk Analizi yapılmamış olması nedeniyle işin tehlikesi, riskleri konusunda ve alınabilecek tedbirler hakkında herhangi bir doküman bulunmamaktadır. Böyle bir doküman bulunmadığı için çalışanların da bu konuda bilgilendirmediği açıktır.

7- Kaza öncesinde yapılan ateşleme arına 200 metreden daha yakın bir uzaklıkta yapılmıştır. Yerinde yapılan inceleme sonucunda de ateşleme mahallinin arından 95 metre geride olduğu ve yıkılmış/tahrip edilmiş olduğu ve ateşleme mahallinin, traverslerden domuzdamı gibi örülmüş (içi boş) olduğu tespit edilmiştir. Arından geriye doğru 150-160 metrelik bir alan degaj sonucu ortaya çıkan kömür postası ile dolmuştur. Ateşleme mahallinin bulunması gereken 200 metre mesafe ve ateşleme sonrasında, arından itibaren postanın geldiği mesafe dikkate alındığında, ateşleme mahalli gerçekten 200 metrede ve ateşleme sırasında işçiler de bu mahalde korunuyor olsalardı, muhtemeldir ki ölen olmayacaktı.

8- Türkiye Taşkömürü Kurumu Ani Gaz ve Kömür Püskürmesi (Degajlara) Olaylarına Karşı Alınacak Emniyet Tedbirleri Yönergesi'nin 7. maddesinde ateşleme işleminde ateşlemeden etkilenebilecek yerde 3 kişiden fazla kimse bulundurulmayacağı belirtilmesine rağmen kaza öncesinde bu mahalde ateşleme işleminde ateşlemeden etkilenebilecek 9 kişi bulundurulmuştur.

9- Ateşleme sırasında güvenliği sağlayacak nezaretçi görevlendirilmemiştir.

10- Degaj olayının gerçekleştiği arının tümünde bir atımda ateşleme yapılması gerekirken degaj öncesinde mevzuata aykırı olarak kısmi ateşleme (arının bir kısmında) yapılmıştır.

11 -Ani degaj riski taşıyan armlarda yapılacak patlatmalarda gecikmeli kapsül kullanımı yasak olmasına rağmen degaj öncesinde yapılan patlatmada gecikmeli kapsül kullanılmıştır .

12-Gazlı ve ani degaj riski taşıyan kömür ocaklarında ateşlemenin vardiya sonunda yapılması gerekirken, degaj olayının gerçekleştiği arındaki son ateşlemede buna uyulmamıştır.

13-Yüklenicinin işçileri kesene usulü çalışmaktadır. Daha fazla ilerleme yapıldığında eline daha fazla para geçecek işçilerin emniyet tedbirlerini ve kendi güvenliklerini ihmal etmeleri söz konusudur.

14- Denetim sırasında saptanan eksikler için yükleniciye caydırıcı ve yeterli yaptırımlar (örneğin işi daha çok durdurma veya parasal ceza) uygulanmadığı gibi eksikliklerin giderilip giderilmediğini takip etmeye özen gösterilmemiştir.

15- Sözleşmede teknik nezaretçi görevlendirme sorumluluğunun kendine ait olduğunun belirtilmesine rağmen, yüklenici, teknik nezaretçi görevlendirmesi yapmamıştır. (...)"

* * *

Savcılık söz konusu tespitlerin yanında TTK yönetimini sorumlu tutan bilirkişi raporlarına da iddianamede yer verdi.

Soruşturma savcısı Onur Üzgül, hazırladığı iddianamesinde şu görüşe yer verdi:

"(...) İstikrar gösteren Yargıtay kararlarıyla da tevsik (kanıtlanma Y.N.) olunduğu üzere kaçınılmazlık olgusunun iş mevzuatı ve teknolojisinin öngördüğü tüm önlemlerin alınmasına rağmen iş kazasının gerçekleşmesinin önlenememesi durumlarında kabul edileceği, somut olayda alınan bilirkişi raporlarıyla da tevsik olunduğu üzere iş mevzuatının ve teknolojisinin öngördüğü tüm önlemlerin alınmadığı,

Neticeten; dosya içeriğinde yer alan 30/04/2013 ve 05/12/2013 tarihli bilirkişi raporlarında kusur durumları ifade edilen şüphelilerin üzerlerine atılı mezkur suçu işledikleri hususunda kamu davası ikamesi yönünden aranan yeterli şüphede yazılı delilin dosyada bulunduğu anlaşılmakla, eylemlerine uyan yukarıdaki sevk maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına (...)"

* * *

Şimdiye kadar benzerlerinde görüldüğü gibi Kozlu'daki maden faciası da "ben geliyorum" dediği iddianamedeki tespitlerle gün ışığına çıktı.

Kozlu soruşturmasında kamu görevlileri yargılanacak.

Dosyayı başından sonuna dek takip eden Avukat Murat Kemal Gündüz ile görüştüm. Gündüz, Kozlu'da gelinen noktanın önemine dikkat çekerken, diğer dava süreçlerine de emsal olacağını ifade etti.

Darısı Soma, Ermenek, Amasra'da yaşanan facialarda ihmalleri bulunanların tespit edilip yargı sürecinin başlatılmasına.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ankara Emniyeti'ndeki "gizli tanık skandalı"nda son gelişmeler: Doktor raporundaki şüphe ve kamerasız odada olanlar

Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, yaşananlarla ilgili MİT Başkanlığı'nın devreye girdiğini duyurdu kişisel sosyal medya hesabından. İşin içine MİT'in girmesi demek, yaşananların basit bir gelişme olmadığını, ulusal güvenlik merkezinde değerlendirildiğinin işareti aynı zamanda

Emniyet’te kaset savaşlarının arkasında neler var?

İçişleri Bakanlığı müfettişleri Ankara Emniyeti’ndeki çalışmaları sırasında iddiaları araştırırken, dosyaya bakan polislerin odalarından çıkmalarını yasakladı. Müfettişler, başta Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik olmak üzere ilgili personelin ifadelerini alırken odalarından çıkmalarına izin verdi. Açığa alınan üç polis müdürünün kimliklerine ve silahlarına el konuldu

Evladının katilinin peşine düşen babanın iddiasını doğrulayan bilirkişi raporu

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'la yüz yüze görüştüm. Evladının katil ya da katillerinin ortaya çıkarılacağından ümitli olduğunun altını çizdi. Yarın görülecek duruşma hakkında ise, "bu suçluların neler yaptıklarını mahkemede tek tek anlatacağım. Sanıkların hazırladıkları gerçek olmayan bilirkişi raporuyla bir cinayetin şüphelilerini ve bu şüphelilerle birlikte hareket eden kamu görevlilerinin nasıl korunduklarını anlatacağım" dedi