Emniyet teşkilatının en gözde birimlerinden Ankara’daki Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nda (KOM) görevli Komiser Kürşat Özkan, İstanbul’da Ağustos 2023’ün ilk günlerinde ölü bulundu.
Ankara’da yaşayan ancak tek başına İstanbul’a gelerek günübirlik kiraladığı bir evde cansız bedeni meslektaşlarınca bulunan Özkan’ın intihar ettiği anlaşıldı. İntihar sebebi ise, yüksek dozda uyuşturucu madde kullanmak olarak resmi kayıtlara girdi.
Özkan’ın yaşamını yitirmesinden sonra intihar nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca adli süreç başlatıldı.
Kürşat Özkan
Aynı zamanda, Emniyet Genel Müdürlüğü de her polis intiharında olduğu gibi idari soruşturma başlatılıp müfettiş görevlendirdi.
İdari soruşturma bir süre sonra polis intiharlarını özel olarak inceleyen İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu’na devredildi.
Özkan’ın intiharıyla ilgili teşkilat kulislerine yansıyan ilk bilgiler, aile içinde yaşadığı bir sıkıntıdan dolayı yaşamına son verdiği şeklindeydi.
Ancak gerek savcılığı gerekse Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü araştırmalarda, yaşananların iç yüzünün hiç de kulislere yansıyan şeklinde olmadığıydı.
Evet, Özkan’ın aile içinde bir sıkıntı yaşadığı doğruydu, fakat bu sorunun kaynağı özel yaşamı değil tam tersine görevinden kaynaklandığı şeklindeydi.
Bu konu halen gündemde. Üzerinden neredeyse 1.5 yıl geçmiş olmasına rağmen intihar vakası nedeniyle savcılıktaki adli dosya açık.
Emniyet’teki idari süreç ise geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Yakın zamanda sonuçlanacak.
Moskova’ya giden özel ekip!
Şimdi, Komiser Kürşat Özkan’ın neden intihar ettiğiyle ilgili edindiğim bilgileri aktarmaya sıra geldi.
KOM Başkanlığı’nın kritik birimlerinden Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nde görev yapan Özkan’ın, teşkilata girmeden önceki akademik eğitimi Rus Dili ve Edebiyatı üzerineydi. Aynı zamanda Kapalıçarşı’da bir süre çalıştığı için Rusçayı iyi bilen polis amiriydi.
Teşkilata girişiyle birlikte son görev yeri olan KOM Başkanlığı’nda çalışkan ve başarılı bulunan polis amiri olarak tanındı. Emrinde görev yaptığı üstleri Özkan’dan memnundu.
Özkan’ı yaşamdan koparan gelişmeler, ölümünden kısa süre önce “görevli” olarak gönderildiği Rusya gezisinde başladı.
KOM Başkanlığı’ndan üç kişilik özel bir ekip, Moskova’da organize suçlarla mücadele konusunda gerçekleşen uluslararası bir toplantının takibi için İçişleri Bakanı’nın onayı ile resmi katılım için görevlendirildi.
Ekibin içinde Rusçaya hâkim olması nedeniyle Özkan çevirmen olarak görevlendirildi. Ekibin diğer iki üyesi ise, KOM Başkanlığı’nda görevli şube müdürleri Y.S. ve A.G. idi.
İddiaya göre; devlet görevi çerçevesinde Moskova’ya giden ekipte yer alan iki üst düzey polis müdürü, Rusça bilmesi nedeniyle Özkan’dan “mutlu bir gece geçirmelerine yardımcı olmasını” istediler. Özkan, önce bu teklifi kabul etmedi. Ancak iki müdürün baskısı sonrasında kendisi dışarıda kalmak koşuluyla polis müdürleri Y.S. ve A.G. için devreye girmek zorunda kaldı.
Hatta öyle ki; iki polis müdürü, internet üzerinden kadın arkadaş buldular ve onlarla buluşmak için Özkan’ı devreye soktular. Kadın arkadaşlarıyla buluşmak amacıyla taksi kullanarak başka bir adrese gittiler. Bu sırada, cep telefonları üzerinden yazışmalar yapıldı. Bu yazışmalardan bir bölümü Özkan’ın kullandığı cep telefonunda yer aldı.
Doğrusunu isterseniz, sonrasında iki polis müdürünün hayal ettikleri geceyi geçirip geçirmediklerini bu satırların yazarı olarak bilmiyorum. Öğrenme girişimim de olmadı.
Fakat, ekibin Türkiye’ye dönüşü sonrasında yaşananlar hiç de iki polis müdürünün hayal ettiği gibi olmadı, maalesef!
Özkan’ın telefonundan çıkan arkadaşlık mesajları
KOM Başkanlığı’nda görevli üç kişilik ekibin dönmesi sonrasında Özkan’ı sonun başlangıcına taşıdı.
Her nasılsa, eşi Özkan’ın cep telefonunda Moskova’da yaşananlara ait kayıtlara ulaştı. Yazışmalar eşiyle Özkan’ın arasında sorun yaşanmasına neden oldu. Özkan, o günlerde her iki polis müdürüne giderek eşiyle arasında yaşadığı ailevi sorunun çözülmesinde araya girmelerini, eşine gerçeği anlatarak ikna etmelerini istedi.
Buna karşın, iki polis müdürü genç komiserin aile hayatına mâl olan Moskova’da yaşananları eşiyle görüşmeyi kabul etmedi.
Özkan, tüm gelişmeleri yurt dışında yaşayan kuzeniyle mesajlaşarak anlattı. Bu mesajlaşmalar olurken; Özkan, eşine İstanbul’da operasyon yapılacağını gerekçe gösterip Ankara’dan ayrıldı. Görev yaptığı KOM Başkanlığı’ndan resmi izin alıp İstanbul’a gitti.
Ve İstanbul’a geldikten bir gün sonra da yaşamına son verdi.
Özkan’ın yaşamına son vermesine neden olan süreçte yer alan iki polis müdürü Y.S. ve A.G. ise sanki hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam ediyor.
Cep telefonundan silinerek karartılan deliller
Buraya kadar Özkan’ın yaşamına son vermesine neden olan trajediyi okudunuz.
Şimdi madalyonun diğer tarafında yaşananları aktarayım.
Yazının başında belirttiğim gibi Özkan’ın yaşamına son vermesiyle sonuçlanan gelişmeler, henüz tamamlanmadı.
Bu arada Özkan’ın ölümünden sonra KOM Başkanlığı yönetimi karıştı. Bu süreç kamuoyuna pek yansımadı ancak bu satırların yazarı olarak süreci başından beri takip ettim.
Şu anda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan adli soruşturma devam ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan soruşturma raporu savcılığa gönderildi.
Özkan’ın yurt dışında yaşanan kuzeni hem savcılığa hem de Emniyet müfettişlerine verdiği ifadede Özkan’ın kendisine gönderdiği mesajların silindiğini aktardı!
Zira, Özkan’ın cansız bedeni kaldığı evde sabah saatlerinde bulundu. Yanında da kullandığı cep telefonu vardı. Cep telefonuna polis el koydu. Fakat Özkan’ın cep telefonundaki Moskova konusundaki mesajların aynı gün öğleden sonra silindiği anlaşıldı.
Yani, Özkan’ın yaşamına son vermesine rağmen mesajlar kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce silindi.
Olaya adı karışan polis müdürlerinden Y.S.’nin Özkan’ın cansız bedeninin bulunmasıyla birlikte İstanbul’a gittiği iddiası var.
Ayrıca, yine diğer bir iddiaya göre, Özkan’ın yakınları olayın üzerine fazla gitmemeleri konusunda tehdide varan baskıyla karşı karşıya kaldı.
İstanbul Çağlayan Adliyesi’ndeki dosyada ifadeler ve deliller mevcut. Aldığım bilgiye göre, savcılık, intihar konusuyla birlikte tehdit ve delillerin yok edilmesini soruşturuyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gelişmeleri değerlendirdiği raporu ise önümüzdeki günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nda karara bağlanacak.
İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü ne yapacak?
Buradaki asıl konu ise gerek Emniyet Genel Müdürlüğü yönetiminin gerekse bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın göstereceği yaklaşım.
Yaşananların bir köşesinde hiç istemediği bir sürece müdürlerinin zorlamasıyla katılmak zorunda kalan ve sonucunda yaşamına son vererek bedel ödeyen genç bir polis amiri var.
Diğer köşesinde; devletin verdiği görev ve imkanlarıyla gittikleri yurt dışı görevde, deyim yerimdeyse alem yaparak Türkiye’yi temsil eden iki polis müdürü var.
Üçüncü köşede ise, tüm yaşananlara rağmen iki polis müdürünün yanı sıra söz konusu süreçte imzası bulunan tüm yöneticilerin yaptıklarının hoş görülüp görülmeyeceğine karar verecek İçişleri Bakanı ve Emniyet Genel Müdürü var.
Bu arada bir not daha vereyim; İstanbul Çağlayan Adliyesi ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ndeki soruşturmaların etkisiz hale getirilmesi için bazı üst düzey polis müdürlerinin “kişisel bağlantıları” üzerinden devreye girdiğini belirteyim.
Bu olay ortaya çıktıktan sonra “KOM Başkanlığı suçla mücadele ediyor, hedef oluyoruz” anlamına gelecek tepkiler gelecektir. Buna karşın, suçla mücadele eden böylesi bir kamu kurumunda çalışanların görev bilinci içinde olması ve sadece suçla mücadeleye odaklanmaları daha önemli, kanımca.
Belki biraz iddialı olacak ama bundan sonra yaşanması olası benzer süreçleri engellemek amacıyla İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, Özkan’ın ölümünde parmağı olan tüm KOM Başkanlığı’nın üzerinden “silindirle geçmesi” lazım.
Hem de tüm siyasi ve bürokratik bağlantılar ile engellemelere rağmen.
Aksi yaklaşım vicdanlarda tartışılır.
Tolga Şardan kimdir?
Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı.
Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu.
Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlanan " Komonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı.
2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .
|