14 Mayıs 2021

Kara paranın gönderildiği şirketin sahibi: "Devlet izin verince şüphelenmedim"

Hukukçular öncelikle, Türkiye ve ABD'de kara para aklama işlemleri için özel bir yapı veya organizasyon kurulmasına karşın, iddianamede "örgütlü suç unsuru"nun görülmediğine dikkat çektiler

Amerika Utah'tan başlayıp İstanbul'a kadar uzanan kara para aklama organizasyonu hakkında hazırlanan iddianameyi aktarmaya dün kaldığım yerden devam ediyorum.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca SBK Holding ve bağlı şirketleri hakkında düzenlenen iddianameyle ilgili bugünkü son yazıda, organizasyon içinde şüpheli konumunda yer alan mali müşavir Kamil Feridun Özkaraman'ın anlatımlarını aktaracağım.

Sezgin Baran Korkmaz

Özkaraman'ın savcıya anlatımlarının özeti şöyle:

(…) "2012 - 2015 yılları arasında Komak Isı Yalıtım'a yüzde 5'le ortaktım. 2015 yılı itibari ile bu şirketin tüm hisselerini aldım. Bu şirket dışında herhangi bir şirkete ortaklığım yok. 2009 -2015 arasında ısı yalıtım malzemesi üreten Bursa Kestel'de fabrika vardı. 2016'da fabrika kapandı. Şirket 2018'den itibaren gayri faal durumda.

* Herhangi bir yerde çalışmıyorum. Emekli maaşı ile geçiniyorum. Adıma ya da başkası adına kayıtlı herhangi bir gayrimenkulüm yok. Komak Isı Yalıtım A.Ş. adına kayıtlı aracı kullanıyorum. Başka aracım yok. Kira gelirim yok. Çeliktepe Ziraat Bankası Şubesi'nde adıma mevduat hesabımda 10 bin lira civarı para var. Başka hesapta param yok.

* Sezgin Baran Korkmaz'ı tanırım. 2016 -2017 yılları sonrası görüşmedim. Çağlar Şendil'i tanırım. Jacob O. Kinston'un sahibi olduğu varlık yönetimi şirketinin yöneticisi olarak bilirim. Jacob O. Kingston'u tanırım. Eylül 2013'de hissedarı olduğum Komak Isı Yalıtım San. Tic. A.Ş.'ne yatırım yapmak için geldi. Kingston ile Sezgin Baran Korkmaz tanıştırdı.

* Kingston ile bir sözleşme yaptık. Türkiye'de yatırım yapmak üzere imzaladığımız sözleşme, yatırım gerçekleşmeyince karşılıklı feshedildi. Bu yatırımın içeriği, Bursa'da bulunan Komak Isı Yalıtım San. Tic. A.Ş.'ne ait fabrikaya ilave yatırım yaparak kapasitesini artırma, tüm Türkiye ve Avrupa genelinde faaliyet ve ihracat gerçekleştirmekti.

* Kingston, Amerikalı iş adamı olduğunu, Türkiye'nin gelişen bir pazar olduğu için yatırım yapmak istediğini söyledi. Bu arada Türkiye'de bir varlık yönetim şirketi kurmak üzere olduğundan bahsetti. Ülkemizde varlık yönetim şirketinin kurulabilmesi için sahibinin, "BBDK, SPK, Hazine, MİT Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Maliye Bakanlığı tarafından incelenerek uygun bulunursa bu yetki verileceğini" mesleki olarak bildiğimden gelen bu kişiden şüphelenmedim. Hatta ülkemiz için bir kazanç olduğunu düşündüm.

* Bu kişiye varlık yönetim şirketi kuruluş izni verildi. Ülkemizin yetkili organları kontrol edip kabul verdiği, uygun bulduğu Kingston ile yatırım sözleşmesi yaptık. Sözleşmeye göre, Jacob O. Kingston, Amerika'dan Türkiye'ye 30 milyon doları yatırım yapmak için şirket hesaplarına göndermesi ve yatırım parası ile fabrikayı iyileştirip yeni makinalar ve hammadde alınması hakkında sözleşme yapıldı.

* Kingston, 2013 yılı içerisinde muhtelif tarihlerde şirket hesaplarına 21 milyon dolar gönderdi. Gelen paranın 18.5 milyon dolarını Amerika'daki Kingston'ın yatırım anlaşmasında şart koştuğu makine üretim firmasına şirket hesaplarından banka havalesi yolu ile gönderildi. Şirket hesaplarında kalan 3.5 milyon doları, yatırımın gerçekleşmemesi, gelecek olan makinaların gelmemesi ve ortada kalmaları nedeni ile kişinin kendi hesaplarına yine banka havalesi ile iade ettim.

* Kingston'un 2016'da Amerika'da yolsuzluğa karıştığını basından okudum. Tanıştığım zamanki ekonomik durumunun iyi olması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kişiye varlık yönetimi şirketi kurma izni vermiş olması beni biraz rahatlattı. 2015 sonu itibari ile Kingston'u görmedim. Herhangi bir iletişime geçmedim. Şirketime Amerika'dan gönderdiği ve tekrar kendi hesaplarına banka sistemi aracılığı ile iade ettiğim paranın, Amerika'da yaptığı iddia edilen suçtan elde edilen para olduğunu bilmem mümkün değildi." (…)

Soruşturma savcısı iddianamesinde, adli soruşturma kapsamında Özkaraman'ın verdiği ifadeye göre, şüphelinin kara para aklama suçuna karıştığını iddia etti.

Özkaraman hafta başına kadar dosyanın "tek tutuklu şüphelisi" olarak görünüyordu. Ancak, Özkaraman, yargılamanın başlamasına kısa süre kala avukatlarının başvurusu üzerine tahliye edildi. Sessiz sedasız yaşanan bu gelişmeyle birlikte soruşturmada tutuklu sanık kalmadı!

* * *

Türkiye'nin ABD üzerinden yürüttüğü kara para aklama soruşturmasıyla ilgili iddianameyi kaleme alırken, aynı zamanda bazı hukukçulardan görüş aldım.

Hukukçular öncelikle, Türkiye ve ABD'de kara para aklama işlemleri için özel bir yapı veya organizasyon kurulmasına karşın, iddianamede "örgütlü suç unsuru"nun görülmediğine dikkat çektiler.

Bu noktada kimi hukukçular, operasyonun başladığı günlerde yapılan gözaltıların gerekçesinde "örgüt" suçu bulunduğunu, fakat iddianamede örgütlü suç kapsamında değerlendirme yapılmadığının altını çizdi.

İddianame hakkında yine hukukçular, kara para aklama işlemleri sırasında sahte belgeler düzenlendiğinin şüphelilerin ifadelerinde geçmesine rağmen iddianamede bu suçla ilgili iddianın bulunmadığını kaydettiler.

Hukukçular ayrıca, iddianamede suçtan elde edilen mal varlıkları hakkında müsadere (el koyma) kararı verilmesine karşın tedbir kararı verilmediğine, bu kararın verilmemesiyle soruşturma sırasında şüphelilerin mal varlıkları üzerinde başkalarına satış işlemlerinin gerçekleştirilmesine olanak sağlandığını hatırlattı.

Benzer soruşturmalarda kara para aklama işlemlerinin uygulandığı şirketlerin sadece sahip ve yetkililerinin değil, ortakları ve yönetim kurulu üyelerinin de şüpheli olduğuna dikkat çeken hukukçular, ABD – Türkiye hattındaki kara para aklama işlemlerinde kullanılan söz konusu firmaların yöneticileri hakkında peşinen takipsizlik verilmesinin adli yargılamada sorun yaratabileceğine vurguladılar.

Hukukçular, hazırlık soruşturması çerçevesinde ABD'den istenilen belgelerin henüz gelmeden ve tercüme edilmeden iddianameye konulmamasının, söz konusu belgelerin eksik olduğu iddianamenin problem doğuracağını ifade ettiler.

* * *

Büyüteç'te SBK Holding merkezli ABD-Türkiye hattındaki kara para soruşturması hakkındaki iddianameyi dört gün boyunca aktarmaya çalıştım.

Tutuksuz sanıklar önümüzdeki günlerde mahkemede hâkim önüne çıkacaklar. Firarda olan sanıklar var.

Kamuoyu yargılamayı yakından takip edecek, gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"