Yıl 2011, aylardan Aralık. Hatta yılbaşına birkaç gün kalmış.
‘FETÖ’nün devlet bürokrasisini ele geçirdiği, ortalığı kasıp kavurduğu günler.
Aynı günlerde birileri sessiz sedasız başka bir hazırlık yapıyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan üzerinde ‘gizli’ kaşesi olan bir evrak Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştırılıyor.
Evrakın altındaki imza o dönemde memur suçlarından sorumlu başsavcı vekili Şadan Sakınan’a ait.
Sakınan, halen FETÖ üyesi olmaktan dolayı tutuklu yargılanıyor.
Başsavcılık evrakı doğrudan Ankara Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne (KOM) gönderiyor.
Evrakın içeriği, üzerindeki ‘gizli’ kaşesinin hakkını verecek kadar önemli.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan, evrakın konusunu oluşturuyor.
Peki, savcılık Fidan’ı neden araştırıyor?
FETÖ’nün o dönem en ünlü kumpas organizasyonlarından birisiydi, Fidan’ın hükümet adına Oslo’da PKK’nın Avrupa’daki yöneticileriyle toplantıya katılmasının kayıtlarının internette yayınlanması.
Fidan, Oslo’daki görüşmelere MİT yöneticileriyle birlikte katıldığında henüz Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’ydı.
Bir şekilde gizlice kaydedilen görüşmenin ses kayıtları, birden internette yayınlanmaya başlamıştı. FETÖ iş başındaydı.
İşte bu ses kayıtlarının ortaya çıkması sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, emniyete gönderdiği resmi yazıyla artık MİT Müsteşarı olan Fidan’la ilgili soruşturma başlatıldığını ve gerekli bilgi ve belgelerin toplanarak savcılığa gönderilmesini istedi.
Emniyet, kısa zaman içinde Fidan hakkında yaptığı çalışmayı savcılığa gönderdi.
Bu işlemlerden kısa süre sonra, Türkiye’yi ve hükümeti sarsan bir soruşturma İstanbul’dan patladı. Savcılık, MİT Müsteşarı Fidan ve 4 yardımcısını ifade almak üzere savcılığa bekliyordu.
Üstelik dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyat masasına yatacağı dakikalarda.
Plana göre Fidan, Erdoğan ameliyattayken savcılığa gidecek ve büyük olasılıkla tutuklanacaktı.
Ancak, Erdoğan’ın ameliyatının gecikmesi FETÖ’nün kumpasını boşa çıkardı.
***
Yıl 2019. Aylardan Mayıs. İstanbul seçimleri YSK tarafından iptal edilmiş.
Ülke yeni bir İstanbul seçimine hazırlanıyor.
İktidar ve muhalefet, siyaseti şekillendirecek İstanbul seçimlerine hazırlanıyor.
Hareketli günler yaşanıyor.
Ancak sürpriz bir biçimde, kamuoyuna yansıyan bir fotoğraf seçim yarışında iktidar ve muhalefeti bir anda karşı karşıya getiriyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Kalamış Marina’da demirli bir yata giderken gizli biçimde çekilmiş bir fotoğrafı kamuoyuna yansıyor.
İddiaya göre, Kılıçdaroğlu bu yatta AKP’ye karşı yeni bir siyasi oluşum için ismi geçen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü.
Hem Kılıçdaroğlu, hem de Gül böyle bir görüşme olmadığını açıkladı.
Bu açıklamalar kamuoyunu tatmin etmeyince, bu kez devreye yatın sahibi Tivnikli ailesi girdi.
Aile, Kılıçdaroğlu’nun geçen Kasım’da ölen Abdullah Tivnikli için gecikmiş başsağlığı ziyaretinde bulunduğunu ve Gül’ün yatta olmadığını açıkladı.
Bu açıklama sonrasında işin aslı ortaya çıktı, ancak gizli çekilen fotoğraf akıllarda kaldı.
Fotoğraf, hangi şart ve koşullarda nasıl çekilmişti?
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, istihbarat kurumlarının Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu takip ettiğini açıkladı. Öztrak’ın isim vermeden eleştirdiği kurumlar kuşkusuz MİT ve Emniyet İstihbaratı’ydı.
Bu yazıyı yazdığım saatlerde Öztrak’ın işaret ettiği her iki kurumdan bir açıklama gelmedi. Soruşturdum, her iki kurumun CHP Genel Merkezi ile doğrudan bir teması da olmamış.
Bu fotoğraf meraklı bir vatandaş kanalıyla elde edildiyse bir ölçüde açıklaması olabilir.
Ancak, gerçekten CHP lideri, gizli bir takip altındaysa o zaman durum vahim.
Kılıçdaroğlu’nun karşılaştığı bu durum, aradan yıllar geçse de uygulamanın bir türlü değişmediğini gösteriyor.
Kim bilir, belki de birileri hâlâ FETÖ ruhunu ayakta tutmaya çalışıyor? Bakalım daha hangi örnekleri göreceğiz?