06 Temmuz 2021

Erdoğan'ın yeni hamlesi Soylu'yu yalnızlaştırma hareketi mi?

Soylu'yu mümkün olduğunca yanına almamaya gayret eden Erdoğan'ın, İçişleri Bakanı'nın görevinden ayrılmasına zemin hazırladığını söylemek yanlış olmaz

Büyüteç'te iki hafta önceki yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 109. Dönem Kaymakam Adaylarını Kabul Töreni'ne İçişleri Bakanı Soylu'yu davet etmediğini ortaya çıkarmıştım.

Aynı yazıda, Erdoğan'ın Soylu ile yan yana fotoğraf vermek istemediği görüşünü de dile getirmiştim.

Bu olay, siyaset kulislerinde epey karşılık buldu. Olayın taraflarından herhangi bir açıklama gelmedi.

Hatta devamı geldi. Erdoğan liderliğinde geçen hafta gerçekleşen kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili toplantıya sürecin paydaşı olmasına karşın İçişleri Bakanı Soylu'nun davet edilmemesi dikkat çekiciydi.

Yanı sıra, Erdoğan'ın ülkenin genel asayişiyle ilgili gelişmeleri İçişleri Bakanı'ndan değil başka kurumdan aldığı haberinde de taraflar sessizliğini korudu.

Kulislere yansıyanlara göre, Erdoğan, Soylu'nun istifa etmesini bekliyor. Öyle ki, dün sabah saatlerinde eski AKP'li milletvekili Feyzi İşbaşaran, sosyal medya paylaşımında Soylu'nun istifa ettiğini öne sürdü. Fakat İşbaşaran'ın iddiası İçişleri Bakanlığı kaynaklarınca yalanlandı.

Hakkındaki gelişme ve iddialara karşın Bakan Soylu, beraber hareket ettiği danışmalarının tavsiyesine uyarak bu beklentiye karşı sessiz kalmayı tercih ediyor. Eskisine göre çok daha az toplumun önüne çıkıyor. Görüşlerini sosyal medya üzerinden aktarıyor.

Özeti, katıldığı televizyon programında seslendirdiği "azdan az, çoktan çok gider" sözünün arkasında durup, Erdoğan'ın istifa beklentisine karşı bir nevi direniyor.

Soylu'yu mümkün olduğunca yanına almamaya gayret eden Erdoğan'ın, böylelikle yalnızlaştırmaya çalıştırdığı İçişleri Bakanı'nın görevinden ayrılmasına zemin hazırladığını söylemek yanlış olmaz.

Erdoğan ile Soylu arasındaki siyasi krizin nasıl sonuçlanacağı herkesçe merak konusu.

Suç örgütü lideri vites yükseltti

Ülkenin iç siyasetinde, özellikle iktidar partisinde dengeleri bozan organize suç örgütü liderinin, yurt dışından yayımladığı videolarla Türk siyaseti, iş dünyası ve hükümete yakın medyanın ayarını bozmaya başlamasının üzerinden iki ay geçti.

İlki "Şahsıma Yapılan Kanunsuzlukların Taşeronu Mehmet Ağar ve Pelikancılardır" başlığını taşıyan video ile ifşaatlarına başlayan suç örgütü lideri, aradan geçen zamanda "Derin Mehmet" lakabını taktığı Mehmet Ağar'ın yanı sıra, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için de burada yazmaktan geri duracağım tanımlamalarla açıklamalarına devam ediyor.

Suç örgütü lideri, İçişleri Bakanı'na yönelik ifşaatlarında her geçen gün deyim yerindeyse vites yükseltti.

Bugüne kadar yayımladığı video kayıtlarıyla siyaset cenahından Soylu ve Ağar başta olmak üzere, eski Başbakan Binali Yıldırım ve oğlu Erkam Yıldırım, Ağar'ın oğlu Tolga Ağar, AKP'li Metin Külünk, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın adını tartışmaya açtı.

İfşaatlarında iş dünyasından Yıldırım Demirören başta olmak üzere Murat Sancak, Sezgin Baran Korkmaz, Mübariz Mansimov ve Kıbrıslı Halil Falyalı'nın yanı sıra çeşitli devlet kurumlarında görevli üst yöneticilerin isimlerini kamuoyuna duyurdu. Bakan Soylu'nun yakını Sadık Soylu, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, emniyet teşkilatının üst yöneticilerinden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu, Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Erdal Kayapınar, SADAT Başkanı eski general Adnan Tanrıverdi ve emekli Yarbay Korkut Eken, suç örgütü liderinin hedefindeki isimlerdendi.

Bir de aslında tam da hangi konumda oldukları belli olmayan Serdar Ekşi, Cihan Ekşioğlu, Korkmaz Karaca gibi isimleri de kamuoyuna tanıtan yine suç örgütü lideri oldu. Sonrasında bu isimlerin siyasiler ve devlet odaklı "sıra dışı faaliyetleri" birer birer ortaya çıkarıldı.

Tabii; işin medya boyutunda Veyis Ateş ve Özışık kardeşlerin parçası oldukları kimi organizasyonlar teker teker gün ışığına çıktı.

Son olarak İstanbul Esenyurt'ta yoğun olarak ticaret faaliyetleri olan Trabzon Araklılı Yüksel ve Orhan Özyurt kardeşlerin profilleri suç örgütü liderince gündeme sokuldu.

Bu kadar isimle birlikte suç örgütü lideri, söz konusu isimlerin içinde olduğu ve kamuoyunca pek de bilinmeyen ulusal ve uluslararası nitelikte epeyce olayın da kamuoyunca duyulup tartışılmasını sağladı.

İki ayı aşkın süredir iktidarın tüm gündem değiştirme çabasına karşın, toplumun büyük bölümü suç örgütü liderinin açıklamalarını tartışıyor.

Siyaset-devlet-mafya üçgeninde uzunca bir süredir yaşanan ancak şimdilerde ortaya saçılan iddialar ve ifşaatlar daha bir süre daha tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor.

* * *

Suç örgütü liderinin iddiaları ve açıklamalarının yer aldığı videolar, içindeki o kadar ağır eleştiriler ve hedef alınan isimler rağmen halen Youtube üzerinden izlenebiliyor. Herhangi bir mahkeme yasağı henüz konulmadı.

Sürecin başında kendisinin içinde bulunduğu olayları kamuoyu ile paylaştı. Ancak istediği yanıtları muhataplarından alamamış olacak ki yöntem değiştirdi. Bu kez kendisinin içinde olmadığı olayları içeren iddiaları da birbiri ardına kitlelere aktarmaya başladı.

Suç örgütü liderinin "kısa bir kayboluş" sonrasında bu kez tarz değiştirmesi de dikkat çeken diğer bir husus. Büyük izleyici kitlesi edindiği video yayınlarına ara verdi. Şimdilerde sosyal medya hesabı üzerinden ifşaatlarına devam ediyor. Bu değişikliğin de kayboluşla ilgili olup olmadığı henüz bilinmiyor!

Hal böyle olunca da, özellikle sosyal medyada suç örgütü liderinin farklı kaynaklardan, bilhassa devlet içinden bilgilendirildiği değerlendirmeleri yapılmaya başlandı.

Daha önceki Büyüteç'te bugün yaşananlar ile ilgili bir MİT raporunun ortaya çıkmasını beklediğimi belirtmiştim. MİT'in bu konuda araştırmalar yapıp "yukarıya" raporlama yaptığı, gelişmeleri takip edenler arasındaki yaygın kanaat.

Şu ana kadar MİT'in hazırladığı herhangi bir rapor, "ima yollu da olsa" ortaya çıkmış değil.

Fakat suç örgütü liderinin yöntem değiştirip, kendisinin içinde olmadığı kimi gizli olayları, yaşananları ve temasları iddia biçiminde duyurması, akıllara "suç örgütü liderinin kaynakları kim ya da kimler?" sorusunu kuşkusuz getiriyor.

Çevremdeki pek çok kişi bu soruyu soruyor. Bir o kadarı da sorunun yanıtının peşinde. Suç örgütü liderine ciddi ve özel bilgilerin ulaşması bu görüşün yayılmasına neden oluyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kara Harp Okulu’nda İzmir Marşı süreci ve Beşiktaş’ta “turuncu devrim”in önlenemeyen tükenişi

MSÜ yönetimi görüntü kaydında İzmir Marşı’nın yasaklanmadığı göstermeyi amaçlasa da okulun bir önceki komutanı Gültekin Yaralı’nın imzasını taşıyan talimat / emir Büyüteç’in yayımlandığı güne kadar “talimat panosu”nda asılıydı. “Okunacak marşlar ve yürüyüş kararları” başlıklı listede; Harp Okulu Marşı, Vatan Marşı ve piyade, istihkâm, topçu sınıf marşları olmasına karşın “İzmir Marşı” yok!

Kara Harp Okulu’nda yeni vaka: Öğrencilerin İzmir Marşı okuması da yasaklanmış!

İzmir Marşı'nın Kara Harp Okulu’nda okunması, "siyasi mesaj taşıması" gerekçesiyle, geçen yıl yasaklanmış. Yasak, öğrencilere ve sorumlu komutanlara yazılı olarak değil, sözlü olarak verilmiş!

Ufuk Uras: Bahçeli "Bizim 50 vekilimiz var, çoğunluk AK Parti’de, onların adım atması gerekiyor" dedi

"Bahçeli, 'İlk adım olarak DEM grubunda el sıktım' dedi. Türkiye açısından tarihsel önemi var, atılan adımlar olumludur. Devlet akılsız olacağına, devlet aklı olsun. Bu olay bir turnusol kağıdı”

"
"