14 Haziran 2024

Emniyet, İçişleri Bakanı'na operasyon mu yapıyor?

Gelinen noktada, önce Soylu ile çalışan ardından da genel müdür yardımcılığına terfi ettirilerek Yerlikaya ile beraber görev yapan Çorumlu'nun, Yerlikaya'ya yönelik tartışmalı adli soruşturma yürütmek isteyen devresi Yılmaz'a kalkan olması İçişleri Bakanı'nın dikkatinden kaçmasa gerek!

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM'nin salı günkü genel kurul birleşiminde söz alıp konuştu.

Şık'ın gündem dışı konuşmasının merkezinde son dönemde Emniyet teşkilatı içinde yaşanan olaylar vardı.

Suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan'ın siyaset ve bürokrasideki bağlantılarıyla başlayıp darbe girişimi iddiasına ulaşan gelişmelerde yer alanları isim isim gündeme taşıyan Şık, yanıtlanması istemiyle sorulara da konuşmasında yer verdi.

Kürsüden yedi dakikalık konuşma yapan Şık'ın açıklamalarını TBMM tutanaklarından okudum.

Yeni yutulur cinsten olmayan iddiaları ortaya koyan ve yanıtları muhataplarından beklenen aranan soruları tutanaklar üzerinden aktarayım.

Şık, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ilk açıklamasıyla gündem olan "polisin darbe girişiminde bulunduğu" yönündeki açıklamasına esas olarak medya ayağının bulunduğu iddiasını şu soruyla destekledi:

" 'Ankara Emniyeti 17 - 25 Aralık benzeri FETÖ'vari bir kumpas düzenliyor.' diye ilk duyuran iktidarın medyacılarından birisiydi. Bu medyacı, yayından önce Kaplan'dan rüşvet aldığı ve evinin tefrişatını yaptırdığına dair polis raporu düzenlenen Eski Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu'yla görüştü mü?"

Aslında Büyüteç'in takipçileri bu isimlere aşina.

Şık, kimi polis müdürlerinin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya dönük operasyonda yer aldığının altını çizip devam ediyor:

"Sertçelik'in iddialarının ardından halefi Ali Yerlikaya'yı koltuğundan etmeye dönük bir operasyon çektiren Soylu ve tasfiye edilen ekibinde yer alan polis müdürleri var mıdır?"

Aynı zamanda gazeteci kimliği de bulunan Şık, son dönemde Emniyet'i karıştıran ve Büyüteç'e de konu olan Emniyet teşkilatında terfiler ve emeklilik işlemlerinin karar altına alındığı Yüksek Değerlendirme Kurulu'nda yaşanan krizi dillendirdi.

"İstanbul Emniyet Müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanı Selami Yıldız ve Ankara Emniyet Müdürü olmak isteyen Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu, Süleyman Soylu'nun en yakınındaki kişilerden biri olan Eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın emekli edilmesine karşı çıkarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya dönük yapılan operasyonda ittifaklarını mı genişletmek istemektedir?"

Büyüteç'te yakın geçmişte MİT'in Garson adlı gizli tanığın teslim ettiği veriler üzerinde yaptığı çalışmalar sonucunda yeni ortaya çıkan bilgiler bulunduğunu konu etmiştim.

Şık, bu konuda ciddi bir iddiayı TBMM gündemine taşıdı.

Garson'dan elde edilen veriler ışığında halen genel müdür yardımcısı konumunda bulunan iki önemli isim hakkında şu soruyu sordu:

"Makam peşinde olmalarının yanı sıra, Sertçelik'in iddialarını büyütmelerinin nedenleri arasında 'Garson' kod adlı gizli tanığın verdiği ifadeler ve listelerde, Çorumlu ve Yıldız'ın 'düşman aktif' manasına gelen 'DA' koduyla taraf değiştiren eski Fetullahçılar olarak belirtilmiş olmaları da var mıdır?"

Başsavcı vekili hakkındaki iddialar

Şık'ın gündeme getirdiği iddialar sadece Emniyet'le sınırlı değil. Aynı süreçte Ankara Adliyesi'nde yaşananları da TBMM'ye taşıdı.

Tutanaklara göre Şık, şöyle konuştu:

"Polis müdürleri hakkındaki darbe soruşturmasının talimatını Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz mı vermiştir?

Burada bir parantez açarak konunun anlaşılması için Kaçmaz'ın kim olduğundan da bahsetmek gerekiyor. Ülkücü camiadan olan Veysel Kaçmaz, Devlet Bahçeli'nin talimatıyla HSK Birinci Daire üyeliği görevinden istifa eden Hamit Kocabey'le de yakın bir isim. Kocabey ise, HSK'nin ardından getirildiği Bahçeli'nin danışmanlığı görevinden de istifa etmek zorunda kalınca Süleyman Soylu ve Servet Yılmaz'a yakınlaşan bir kişi.

Veysel Kaçmaz, Cumhurbaşkanının Özel Kalemi Hasan Doğan'a yakınlığıyla bilinen Ankara Başsavcısı Gökhan Karaköse'yi FETÖ mülki idare yapılanması dosyasına dahil etmeye çalışmış mıdır? Karaköse de bu vesileyle Kaplan dosyası üzerinden Kaçmaz'la hesabını mı görmektedir?"

Emniyet'te cemaat iddiaları

Şık'ın Emniyet merkezli yaşananlara yönelik soruları içinde teşkilatta devam eden cemaat yapılanması iddiaları da yer aldı:

"Ayhan Bora Kaplan'ın avukatından 300 bin dolar rüşvet alınıp Menzil cemaatine teslim edildiği doğru mudur?

Kaplan soruşturmasında AKP'li ve MHP'li bakan, bürokrat, milletvekili ve yöneticilerin dâhil olduğu 280 kişinin telefonları ve görüşme trafikleri takip edilmiş midir?"

Şık'ın, halen Ankara Emniyet Müdürü olarak görev yapan Engin Dinç'i hedef aldığı soruları şöyle:

"Geçmişte üst düzey istihbaratçı olmasına rağmen Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleri, Ankara Gar katliamı, Merasim Sokak ve Güvenpark patlamaları, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile emniyet müdürü olduğu dönemde Eskişehir'deki akademisyen cinayetini siciline işleten biri olan Engin Dinç neden ve nasıl emniyet müdürü yapılmıştır?

Nurcu olarak bilinen Engin Dinç'in göreve geldikten sonra yaptığı atamalarda Nurcuların Okuyucu grubundan isimleri göreve getirdiği doğru mudur?

Atamalarda Fetullahçılardan aşina olduğumuz fişlemelere benzer şekilde 'alkol alıyor mu?, Eşinin başı kapalı mı?, Namaz kılıyor mu?' soruları esas alınmış mıdır?"

"Eskiyle farkı yok"

Sorularını sıralayan Şık, gelinen noktayı ise şöyle özetledi:

"Kaplan dosyasındaki gelişmelerin kısa özeti: Polis teşkilatında eskiyle yeni dönem arasında hiçbir fark olmadığı, sonrasında yaşananlar ise, gerçeği gizlemek için Kaplan soruşturmasının seyrini değiştirmeye çalışmaktan ibaret.

Peşinde oldukları ikbal için mafyayla birlikte devlete operasyon çektirenler, birbirine rakip tarikat ve cemaatler ve bulaştıkları kirli ilişkileri siyasi bağlantılarla örtenler arasındaki bir güç savaşı; sadece yargı ve polis teşkilatında değil, tüm bürokraside çürümüşlüğün egemen olması."

Şık'ın TBMM'deki açıklamalarının gazetecilerin gündeminde yer bulmaması da işin diğer ilginç tarafı.

Emniyet'te neler oluyor?

Emniyet'te bir süredir yaşanan kaotik sürecin sona ereceği yönünde hiçbir işaret veya emare görünmüyor maalesef.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, geçtiğimiz günlerde katıldığı video konferans sistemi (VKS) toplantısında doğu – batı tayinlerinin 10 Haziran'da çıkarılacağını duyurdu.

Takvimin sarkmasına karşın henüz bir işaret yok ortada.

Geçen mayısta toplanan Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulu'nda (YDK) baş gösteren kriz halen devam ediyor. Özellikle müdür sınıfındaki terfiler ve emeklilikler konusunda kurul üyeleri arasında çıkan tartışmalı kriz süreci sonuçlanamadı.

Krizin ana kaynağı Soylu'nun ekibinin emekli edilecek polis müdürleri arasında yer alması.

Büyüteç'te konuyu şu yazıyla duyurmuştum.

Yerlikaya'nın göreve gelmesinden sonra Soylu'nun ekibine yönelik kadro tasfiyesinde öne çıkan isimler var. Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Resul Holoğlu ve Ahmet Şengün, Eski Muğla Emniyet Müdürü Suvat Dilberoğlu, Eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz, Narkotik Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları bu isimlerin başında geliyor.

Özellikle Yılmaz ve Seydioğulları hakkında devam eden adli ve idari soruşturmalar var.

Yukarıda linkini bıraktığım Büyüteç'te emekli edilecek bu isimlerin durumuyla ilgili bilgi aktardım.

YDK'nın mevcut üyelerinden Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve İstihbarat Başkanı Selami Yıldız ve Özel Denetleme Başkanı Suat Çelik, Yılmaz ve Seydioğulları ile Polis Akademisi'nden devre arkadaşları.

Bu nedenle, Çorumlu, Yıldız ve Çelik söz konusu iki ismin emekli edilmesine karşı konumdalar.

Bilhassa Çorumlu, yakın çevresine Yılmaz'ın emeklilik kararına imza atmayıp şerh koyacağını yakın çevresi ile paylaşıyor.

Tabii Yılmaz'ın, aynı zamanda Ali Yerlikaya ile ilgili yakın geçmişte FETÖ soruşturması başlattığını daha önce duyurmuştum.

Gelinen noktada, önce Soylu ile çalışan ardından da genel müdür yardımcılığına terfi ettirilerek Yerlikaya ile beraber görev yapan Çorumlu'nun, Yerlikaya'ya yönelik tartışmalı adli soruşturma yürütmek isteyen devresi Yılmaz'a kalkan olması İçişleri Bakanı'nın dikkatinden kaçmasa gerek!

Askıya alınan YDK çalışmalarının ne zaman başlanacağı belli değil. Kurul çalışmaları tamamlanamadığı için alınan kararlar gereği terfi edenler, henüz yeni rütbelerini takamadı.

Emniyet yönetimi, Genel Müdür Erol Ayyıldız başta olmak üzere yaşananları pek de önemser durumda gözükmüyorlar.

YDK'da kurul üyeleri arasında adeta savaş yaşanırken, Ayyıldız'ın adeta "üç maymunu" oynaması da ilginç elbette.

Yeri gelmişken, Soylu ekibinin emekli edileceği haberlerinin kamuoyuna yansıtılmasından rahatsız olan kimi YDK üyeleri var.

Çorumlu ve Yıldız bu isimlerin başını çekiyor. Özellikle yaşananları Büyüteç'te duyuran bu satırların yazarından epeyce rahatsızlıkları var.

Yine yukarıda linkini bıraktığım yazının yayımlanmasının ardından YDK'nın son birleşiminde Çorumlu'nun, bu satırların yazarı hakkında seslendirdiği yakışıksız sözleri var.

Kurul çalışmalarının nasıl olup da tarafıma ulaştığı yönünde yanlış bilgilere sahip olan Çorumlu'ya, masa etrafında yer alan diğer kurul üyelerini zan altında bırakmasından ziyade bilakis yakın çevresine bakmasını öneririm.

Yılmaz ve ekibine, kurul çalışmaları hakkındaki bilgileri kimlerin sızdırdığını araştırması yeterli olacak.

Yanlışı yanlışla yöneten sistem

Emniyet'teki tüm bu kaotik çalışma ortamına karşın işini yapmaya çalışan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya var koltukta.

Göreve geldiğinden bu yana eldeki imkanlarla toplum yararına faaliyetler yapmaya çabalıyor.

Bu süreçte, Milletvekili Ahmet Şık'ın iddiasına konu olduğu şekliyle beraber suçla mücadele etmeye amaçlayan Emniyetçilerin kendisine yapılan operasyonda yer aldığının konuşulması bile vahim ötesi durum.

Bilmem farkındalar mı; ancak şu anda özellikle Emniyet içinde "yanlışı yanlışla kapatmayı" esas edinmiş bir yönetim modeli uygulaması var.

İdarede zafiyet yaratacak bu yöntemi uygulayanlar görevden el çektirilmediği sürece, doğru yönetim ve suçla mücadele modeline ulaşmak mümkün değil maalesef.

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İçişleri Bakanlığı müfettişleri, İBB’yi nasıl denetliyor, hangi konu başlıklarına mercek tutuyor?

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu, İETT için 111 sayfalık, İSKİ’ye yönelik ise; 150 sayfalık denetim rehberi hazırladı. Uzun sözün kısası; İBB, iğneden ipliğe denetleniyor

İliç faciasında tartışılan iddianame ve Emniyet Müdürü Çalışkan’ın mesajı

İddianamede, sanıklara yönelik istenilen hapis cezası “taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” hükmünden. Oysa Avukat Mürsel Önder, sanıkların işlediği suçun karşılığının “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” olduğu görüşünde. Peki neden?

"
"