08 Eylül 2023

Dorukhan Büyükışık dosyasında yaşanan gelişmeler: Emekli edilen polis müfettişi, iki aydır işlem görmeyen savcılık talimatı ve jandarmaya açılan dava

Bu dosya aydınlansın ki; Rabia Naz, Burak Oğraş, Nadira Kadirova, Yeldana Kaharman ve Şenyaşar ailesinin olaylarına sıra gelsin

İzmir'de 2018'de şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği ortaya çıkan Dorukhan Büyükışık'la ilgili 2018/60988 numaralı soruşturma dosyasında yeni gelişmeler yaşanıyor.

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık'ın, tek evladı Dorukhan'ın 13 Mayıs 2018'de evine 600 metre uzaklıktaki bir inşaat alanında cansız bedeninin bulunması sonrasında başlattığı hukuk mücadelesine T24'te yer vermiştim geçen hafta.

Büyükışık'ın beş yıldır sonuçsuz kalan hukuk mücadelesinin Büyüteç başta, farklı internet siteleri ve televizyonlarda gündeme gelmesi, devletin bir nebze de olsa harekete geçmesini sağladı.

Ülkenin siyasal ve ekonomik gündemi içinde acılı ailenin yaşadıklarının yer bulması ve devletin ilgili kurumlarının "olumlu" yaklaşım göstermesi memnuniyet verici.

Müfettiş neden emekli edildi?

Yaşanan gelişmelerle birlikte aynı soruşturma dosyası çerçevesinde sürecin ilginç olayları da yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

Bunlardan birisi, olayın polis ayağını araştıran polis başmüfettişinin Emniyet Genel Müdürlüğü'nce sessiz sedasız emekli edilmesi!

Biraz geriye gidelim.

Acılı baba Ethem Büyükışık, tamamı kişisel çabalarıyla ulaştığı yeni bilgiler ışığında, soruşturmada eksikleri ve hataları olduğu iddiasıyla isimleri tespit edilen polisler hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü'ne şikâyet dilekçesi sundu.

Büyükışık'ın dilekçesinin yanı sıra bizzat dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'la bizzat yaptığı görüşme sonrasında Emniyet Teftiş Kurulu Başkanlığı İzmir Bölge Başkanlığı bünyesinden bir polis başmüfettişi görevlendirildi.

Polis başmüfettişinin adı bende mevcut. Ancak bir spekülasyona neden olmamak amacıyla ismini vermeyeceğim.

Fakat şunu söyleyebilirim; kendisini yakından tanıyan meslektaşlarının aktardığı kadarıyla "işini iyi yapan" bir müfettiş.

Dosya üzerinde göreve başlayan müfettiş, önce Ethem Büyükışık'ın bilgisine başvurdu. Zaman içinde bazı belgelere ve bilgilere ulaştı.

İşte bu dönemde ilginç bir gelişme yaşanıverdi.

Dosyayı araştıran polis başmüfettişi, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın başkanlığında 2023 yılı emekli ve terfi edecek personeli belirlemek için toplanan Yüksek Değerlendirme Kurulu'nca emekliye sevk edildi.

Kurulun kararı, önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun görevini yeni Bakan Ali Yerlikaya'ya devretmeden bir gün önce koyduğu imzayla onaylanıp yürürlüğe girdi.

Tabii emekli edilen müfettişin neleri tespit ettiğini bilmek şu aşamada henüz mümkün değil. Müfettişin, hakkında herhangi bir soruşturma olmaksızın ve emeklilik yaşı gelmemesine karşın teşkilatla ilişiğinin kesilmesi, kimi soru işaretlerini akıllara getiriyor kuşkusuz.

Bu arada Büyükışık'ın; hem bu satırların yazarıyla yaptığı görüşmede, hem de katıldığı bir televizyon programında, birkaç kez randevu talep etmesine rağmen Önceki İçişleri Bakanı Soylu'nun kendisine randevu vermediğini açıkladığını hatırlatayım.

Müfettişin emekli edilmesi sonucunda yürüttüğü dosya, doğal olarak sahipsiz kaldı bir süre.

Baba Büyükışık'ın olayı ülke gündemine taşımasının ardından bu kez devreye mevcut Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız girdi. Ayyıldız, olayın yaşandığı dönemde İzmir Valisi idi. Ayyıldız, aynı dosyaya bu kez üç polis başmüfettişi verilmesini sağladı. Polis başmüfettişleri geçtiğimiz günlerde Büyükışık'la bir araya geldi ve soruşturmaya devam edildiğini bildirdi.

Savcılık yazısının gereği neden yapılmadı?

Yakın zamandaki bir başka soru işareti ise, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği talimatın yerine getirilmemesi.

Baba Büyükışık'ın elde ettiği bilgiler sonrasında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, 23 Haziran 2023 tarihli özel bir soruşturma talimatı İzmir Emniyeti Asayiş Şubesi Gasp Bürosu'na gönderdi.

Talimatın altında Cumhuriyet Savcısı Ömer Müsavitoğlu'nun imzası vardı. Talimatta, haklarında iddialar bulunan polis müdür, amir ve memurlarının tespit edilmesi, şüpheli konumda ifadelerinin alınması ve acilen başsavcılığa ulaştırılması istendi.

Yeri gelmişken soruşturma savcısı Müsavitoğlu'nun, HSK'nın 2023 yaz dönemi hakim ve savcı kararnamesi kapsamında İzmir'den Uşak'ın Banaz ilçesine "ışınlandığını" aktarayım.

Emekli edilen polis başmüfettişinde olduğu gibi yine soru işaretine neden olacak bir durum bu!

Aradan zaman geçmesine karşın Emniyet'e gönderilen söz konusu talimattan ses çıkmadı. Zira, işin içinde polisler vardı. Evrak, "uykuya alındı" ve bir türlü yanıtlanmadı.

Bu arada İzmir Cumhuriyet Başsavcısı ve İzmir Emniyet Müdürü ile İzmir Valisi değiştirildi.

Devam edeyim.

Emniyet'ten yazının gelmediğini anlaşılması üzerine, başsavcılık bir kez daha devreye girdi. Aynı talimat, noktası ve virgülüne dokunulmadan bir kez daha aynı gerekçe, aynı talep ve süreç çerçevesinde 29 Ağustos günü aynı polis birimine gönderildi.

Bu konuyla ilgili gelişmeyi bıraktığım linkten takip etmemiz mümkün.

Başsavcılık şimdi Emniyet'ten gelecek yanıtı bekliyor.

Gelinen bu noktada belirtmek gerekir ki; savcı neden tayin edildi?, Emniyet savcılık yazısına "ivedi" olarak belirtilmesine karşın işlem yapmadı? Talimatın gereğinin yapılmasını engelleyenler / evrakı uyutanlar kimler? sorularının yanıtları önemli.

Bir ilave daha yapayım, az önce aktardığım gibi İzmir kent yönetimi yenilendi. İzmir'e atanan Emniyet Müdürü Celal Sel'i yıllardır tanırım. Ayrıca teşkilatı içinde işinin ehli ve namuslu olarak bilinir. Uzun yıllar Ankara'da narkotik suçlarıyla mücadele etti.

İzmir'e yeni atanan Başsavcı Fahri Mutlu Tosun'u birebir tanımamakla birlikte görüşlerine değer verdiğim tanıdıklarım Tosun'un iyi bir yönetici ve hukuk insanı olduğunu belittiler. Zaten Büyükışık'ın yaşadıklarını gündeme getirmesinden sonra dosyaya yeni savcı atanması ve yeniden Emniyet'e talimat yazısı gönderilmesi Tosun'un bu dosya üzerinde gereğinin yapılması yönünde karar aldığının bir göstergesi.

Başsavcılıkla ile Emniyet'in, Dorukhan Büyükışık dosyası üzerinde iş birliği yapması ve gerçeğin gün yüzüne çıkarılmasını sağlamaları önemli.

İzmir'in yeni valisi Süleyman Elban ise, idari olarak başsavcılık ile emniyetin önünü açacak ve süreçte mesafe alınmasını sağlayacak yetkiye sahip.

Sonuç olarak; her üç yöneticinin de, acılı ailenin yüreğinin soğuması için ellerinden geleni yapacaklarını düşünüyorum.

Jandarma "suç yok" dedi ama savcılık iddianame hazırladı

Büyüteç'in son bölümünde sıra Jandarma'ya geldi.

Baba Büyükışık yine aynı televizyon programında, yitirdiği evladı Dorukhan Büyükışık'la ilgili bilirkişi raporu veren Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Dairesi'ndeki kimi görevliler hakkında şikayetçi olduğunu açıkladı.

Şikayetin sebebi ise, gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenlenmesiydi. Büyükışık, Jandarma Genel Komutanlığı'da üst düzey yöneticilere bizzat dinlettiği kamera kayıtlarında duyulanların, genel komutanlıkta hazırlanan raporda yer almadığını ve böylelikle gerçeğe aykırı rapor düzenlendiğini iki ayrı dilekçe ile bildirdi.

Büyükışık'ın İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu'na yaptığı başvuruya Jandarma Genel Komutanlığı, 18 Ağustos'ta yanıt verdi.

Genel Komutanlık, sadece bir paragraflık yanıtında şöyle dedi:

"İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı'na hitaben yaptığınız 16 Aralık 2022 ve 31 Mart 2023 tarihli başvurunuzda belirttiğiniz hususlar hakkında yapılan araştırma sonucunda, iddialarınızı doğrulayabilecek herhangi bir bulguya rastlanılmamıştır. Söz konusu araştırma tutanağının adli makamların talimatı ve bilgisi dahilinde maddi gerçeğin tespiti amacıyla eldeki somut verilere dayanarak hazırlandığı tespit edilmiştir. Ayrıca İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı'na hitaben yaptığınız 3 Temmuz 2023 tarihli başvurunuz takdir ve ifası için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiğini bilgilerinizi rica ederim."

Bu yanıt dikkate alındığında, Büyükışık'ın şikayetinde herhangi bir doğruluk yoktu. Ve Jandram'da yapılan işlemlerde hiçbir sıkıntı ya da sorun bulunmuyordu.

Fakat bu arada beklenmeyen başka bir gelişme yaşandı.

Jandarma'nın bu yazısından iki hafta sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, gerçeğe aykırı bilirkişi raporu düzenledikleri iddiasıyla iki Jandarma personeli hakkında dava açtı!

Savcılık, 4 Eylül tarihini taşıyan üç sayfalık iddianamede Osman Bilgi ve Ozan Karataş adlı personelin TCK'nın 276/1 hükmü gereğince üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla dava açılmasını talep etti. İddianame kabul edildi. İki Jandarma personeli gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri iddiasıyla yargılanacak.

E, peki şimdi bu duruma ne demeli?

Jandarma Genel Komutanlığı'nın tespit edemediği suç iddiasına yönelik savcılık, yeni deliller ve bilgiler ışığında dava açtı.

Jandarma'daki bu tablo; personeli ve teşkilatı, kurumsal içgüdüyle korumak amaçlı mı? Yoksa son dönemde Jandarma'da etkin hale gelen bir cemaat yapılanması çerçevesinde ortaya çıkan sonuç mu? Zaman içinde göreceğiz.

Ancak hatırlatmak gerekir ki; her ne gerekçeyle olursa olsun, toplu iğnenin başı büyüklüğü kadar bile vicdanı olan kamu görevlilerinin, Dorukhan Büyükışık olayının çözümüne katkı vermeleri gerekir.

Bu dosya aydınlansın ki; Rabia Naz, Burak Oğraş, Nadira Kadirova, Yeldana Kaharman ve Şenyaşar ailesinin olaylarına sıra gelsin.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İliç faciasında tartışılan iddianame ve Emniyet Müdürü Çalışkan’ın mesajı

İddianamede, sanıklara yönelik istenilen hapis cezası “taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek” hükmünden. Oysa Avukat Mürsel Önder, sanıkların işlediği suçun karşılığının “olası kastla ölüme sebebiyet vermek” olduğu görüşünde. Peki neden?

Mal varlığını açıklayamayan ünlü Savcı Bato’ya verilen hapis cezası ve İstanbul Emniyeti’ndeki tayinler

Savcı Okan Bato, eski mal bildirimleri ile HSK müfettişine sunduğu mal bildirimi kapsamında yasal geliri ile örtüşmeyen 8.1 milyon lirayı izah edemedi

"
"