28 Kasım 2023

Comanchero'nun önemli isimlerinden Buddle'ın Avustralya'ya gönderilmesi sırasında Esenboğa'da iki polis neden gözaltına alındı?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Buddle'ın Esenboğa Havalimanı'nda kaldığı sürede yaşananlarla ilgili yapılan bir ihbar üzerine adli soruşturma başlattı. Soruşturmanın konusu çok önemliydi: "Kabul edilemez yolcu bölümünde kaldığı bu süre içerisinde Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli Komiser İlbey Furkan Gözükara ve Polis Memuru Uğur Güney'in Mark Douglas Buddle ile mülakat yaptıkları, telefonla görüştürdükleri ve Ahmet Gündüz, Abdülkadir Sarı ve Alperen Kölsün ile havalimanı dışında buluştukları" ihbarıydı

İstanbul'da polisin, motosikletli uyuşturucu çetesi Comanchero'ya yönelik operasyonunun yankıları devam ediyor.

Kırmızı bültenle arandıkları halde Türkiye'de "bir elleri yağda bir elleri balda yaşayan", hatta Türk vatandaşlığı hakkı bile alabilen suçluların ortaya çıkarılması tartışmalara neden oldu.

Olayların merkezinde yer alan isimlerden birisi de Avustralya uyruklu Mark Douglas Buddle. Ya da bilinen adıyla Mark Buddle.

Buddle, 10 Temmuz 2022'de Kıbrıs'tan Türkiye'ye getirildi. Buddle, Ankara Esenboğa Havalimanı'nda polislerce ülkesi Avustralya'ya gönderilmek üzere gözetim altına alındı.

Avustralya, Buddle'ı "mavi bülten"le arıyordu. Mavi bültenin anlamı; bir ülkenin, bir uluslararası suçlunun bulunduğu yeri belirlemek amacıyla Interpol üzerinden araması uygulamasıdır.

Buddle'ın geldiği Kıbrıs'taki faaliyetleri fazlasıyla kapsamlı. Bu durum başka bir yazı konusu olur.

Esenboğa'da polisin teslim aldığı Buddle'ın üzerinde PA 6939262 seri numaralı pasaport vardı. Ülkede uyuşturucu kaçakçılığı yapması nedeniyle Avustralya adli makamları Buddle'ı mavi bültenle arıyordu ama yakalandığında ülkeye teslim edilmesine de sıcak bakmıyordu. Daha doğrusu istemiyordu. Buddle, ülkesince "istenmeyen adam" konumundaydı.

Üç ayrı tahdit çıktı

Buddle, KKTC'den Ankara'ya gönderilmişti ancak, KKTC makamları "inad evrakı"nı göndermemişti. Yani, Türkiye'ye girişini sağlayacak evraktı bu.

İlk olarak "transit yolcu" bölümüne alındı. Esenboğa Havalimanı Mülki Amirliği, İl Göç İdaresi ile temas kurdu. Yapılan yazışmalarda Buddle hakkında "M-99, Ç-149 ve G-42" tahdit kodlarının bulunduğu anlaşıldı.

M-99 tahdit kodu; kendi ülkesinde ya da Interpol sistemine üye bir ülke tarafından hakkında arama bülteni çıkarılan kişiler için koyulan tahdit kodu olarak tanımlanır.

Ç-149 tahdit kodu, kamu güvenliğine dayalı olarak yabancı şahısların Türkiye'ye girmesini engelleyen idari kodlardan birisi. Hakkında Ç-149 kodu girilen bir yabancı uyruklunun, Türkiye'ye girişi 5 yıl süreyle yasak.

G-47 kodu ise, yabancı / yabancı uyruklular hakkında, "uyuşturucu madde suçlarından herhangi birini veya birkaçını işlediği gerekçesiyle" kullanılan kod olarak kayıtlarda yer alır.

Görüleceği üzere; Buddle'ın Türkiye açısından dosyası kalabalık.

İki kamu kurumunun yazışmalarında ortaya çıkan bu durumla birlikte Buddle'ın Türkiye'ye girişi imkansızlaştı. Ve Buddle, transit yolcu bölümünden alınarak 11 Temmuz 2022 günü "kabul edilemez yolcu" bölümüne konuldu.

Buddle, 2 Ağustos 2022 gününe kadar yaklaşık üç hafta burada kaldı. Aynı gün, Avustralya'ya doğru yola çıkarıldı.

Savcılıktan rüşvet soruşturması: İki polis gözaltına alındı!

Buraya kadar yaşananlar işin resmi süreci. Ancak asıl ilginçlikler burada başladı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Buddle'ın Esenboğa Havalimanı'nda kaldığı sürede yaşananlarla ilgili yapılan bir ihbar üzerine adli soruşturma başlattı.

Soruşturmanın konusu çok önemliydi: "Kabul edilemez yolcu bölümünde kaldığı bu süre içerisinde Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde görevli Komiser İlbey Furkan Gözükara ve Polis Memuru Uğur Güney'in Mark Douglas Buddle ile mülakat yaptıkları, telefonla görüştürdükleri ve Ahmet Gündüz, Abdülkadir Sarı ve Alperen Kölsün ile havalimanı dışında buluştukları" ihbarıydı.

Soruşturma çerçevesinde, adı geçenlerden Ahmet Gündüz, Abdülkadir Sarı ve Alperen Kölsün hakkında "rüşvet vermek", Komiser Gözükara ve Polis Güney hakkında ise "rüşvet almak" iddiası araştırıldı.

Savcılık talimatıyla, Komiser Gözükara, Polis Memuru Güney, istihabartçı olarak dosyaya giren Gündüz, şoförü Sarı ve bacanağı Kölsün gözaltına alındı!

Önemli bir nokta daha var ki; Komiser Gözükara ilke Güney'in Ankara Emniyeti İstihbarat Şubesi personeli olmaları.

Tanıklar anlatıyor

Savcılık, soruşturma çerçevesinde tanıkların ifadelerine başvurdu.

Edindiğim bilgiye göre, bilgi sahipleri K.B., F.İ. ve U.D., olay günü kabul edilemez yolcu bölümünde görev aldıklarını, Mark Douglas Buddle ile polislerin görüşmeler yaptıklarını ancak ne görüştüklerini bilmediklerini anlattılar.

Yine bir başka bilgi sahibi M.G.Ç., Buddle ile Komiser Gözükara'nın talimatı doğrultusunda mülakat yaptıklarını, mülakatın bitmesinden sonra Komiser Gözükara'nın yaklaşık 1,5 dakika Buddle ile "yalnız görüştüğünü" ancak ne görüştüklerini bilmediğini, mülakat hakkındaki bilgi notunu Gözükara ile paylaştığını, bu konunun rutin faaliyetlerinden olduğunu savcıya aktardı.

Bilgi sahibi F.G. ise; Buddle ile Gözükara'nın talimatı doğrultusunda mülakat yaptıklarını, mülakatın bitmesinden sonra Gözükara'nın "yaklaşık 1,5 dakika Buddle ile yalnız görüştüğünü" ancak ne görüştüklerini bilmediğini, Buddle ile yapılan mülakatın Gözükara'nın kendi isteği ile mi yoksa şubenin emri ile mi yapıldığı konusunda çekincesi olması, akabinde şube müdürüne konuyu anlattığını söyledi.

Telefonla görüştürme iddiası

Savcılık soruşturmasında hakkında rüşvet almak iddiası bulunan Komiser Gözübüyük'ün, Buddle bir başkasıyla telefonla görüştürdüğü konusu araştırıldı.

Komiser Gözübüyük iddiayı reddetti doğal olarak:

"Görevimi usulüne uygun şekilde yerine getirdim. Buddle ile görevim gereği mülakat yaptım. Ve sıralı amirlerime bilgi verdim. Ayrıca risk analizlerinde kullanılmak üzere şahsın fotoğrafını çektirdim. İstihbaratçı olduğu için Ahmet Gündüz, telefon konuşmasında bazı bilgiler verdi. Bu konuşmayı da görevim gereği daha fazla bilgi toplamak amacıyla kaydettim. Buddle'ı kimseyle telefonda görüştürmedim. Herhangi kimseden maddi veya manevi menfaat temin etmedim."

Gündüz ne dedi?

Aynı soruşturmada savcılık rüşvet vermek iddiasıyla Ahmet Gündüz'ün ifadesini aldı. Gündüz şunları anlattı:

"Buddle, Avustralya'ya gönderilmek üzere Kıbrıs'tan Türkiye'ye geldi. Havalimanında kimseyle görüştürülmedi. Buddle'ın, "kendisini istediği kişilerle görüştürebilecek kişilere yüklü miktarda para vereceği" duyumunu aldıktan sonra İstihbarat Şube'den Komiser Gözükara'ya anlattım. Görüşme kaydında ne benim, ne de Gözükara'nın menfaat temin etmediği anlaşılacak. Kimseye rüşvet vermedim. Ve almadım."

Savcılık takipsizlik verdi

Savcılık yaklaşık bir yıl süren soruşturma sonucunda takipsizlik kararı verdi.

Bu arada soruşturmada adı geçen iki polis hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü idari soruşturma başlattı ve ceza verilmeksizin dosya kapatıldı. İki polis, soruşturma kapsamında açığa alındı. Sonra da göreve iade edildi.

Olayın yaşandığı dönemde Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz olduğunun altını çizeyim.

Buddle'ın yöneticisi olduğu suç örgütüyle yaşanan gelişmeler sonrasında emniyet çevrelerinde biraz araştırma yaptım.

Farklı iddialar mevcut. Bunlardan birisi Buddle'ın kabul edilemez yolcu olarak kaldığı dönemde, geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yakalanan örgütün önemli isimlerinden Hakan Ayık'la telefonla görüştüğü iddiası.

Gözükara'nın "yukarıdan" gelen talimatla Buddle'la yalnız kaldığı 1.5 dakikalık sürede söz konusu görüşmede aracılık yaptığı, olayın ortaya çıkması sonrasında önce gözaltına alınması, sonrasında başlatılan idari soruşturma çerçevesinde açığa alınmasının ardından "konuşurum" mesajı gönderdiği, böylelikle hakkındaki adli ve idari soruşturmanın kapatıldığı iddiaları halen emniyette konuşulan konulardan.

Eskilerin deyimiyle "bu hamur daha çok su çekecek..."

İKİ FOTOĞRAFIN ANLATTIKLARI

Şimdi iki fotoğraf aktarıyorum.

İlk fotoğraf, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Instagram'daki resmi hesabından.

Fotoğraf on gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü'nce servis edildi. Soldaki sivil elbiseli kişi, mevcut Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız. Sağdaki Polis Müdürü ise, İzmir Emniyet Müdürü Celal Sel.

Fotoğrafın çekildiği yer İzmir Emniyet Müdürlüğü. Gerekçesi ise; daha önce İzmir Valiliği yapan Ayyıldız'ın resmi ziyareti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın İzmir programına katılan Ayyıldız, kente gelmişken İzmir Emniyet Müdürü'nü ziyaret etti.

 

Bu ikili fotoğrafı görünce ilk olarak Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız'ın kıyafeti dikkatimi çekti. Emniyet Genel Müdürü, kendisine bağlı il emniyet müdürlüğünü ziyaret etti ve gömleğinin iki düğmesi açık vaziyette kameraya görüntü verdi. Şık bir görüntü olup olmadığını bu fotoğrafa bakan Ayyıldız kendisi karar versin. 

Gelelim, İzmir Emniyet Müdürü Sel'e. İyi bir emniyet müdürü. Kendisini de tanırım. Makamını ziyarete gelmiş teşkilatının  genel müdürünü daha şık bir üniforma ile karşılayabilirdi.

Şekilin önemli olup olmadığı elbette tartışılabilir. Ancak böylesi görüntüler Türk Polis Teşkilatı gibi kuruma uygun düşmüyor.

Yine sosyal medyada bir de Emniyet'in kardeş kuruluşu olarak geçen Jandarma'daki ziyaretlerin görüntülerine bakın. Aradaki farkı görün.

Fotoğraflara devam ediyorum.

 

Bu fotoğrafı ise, geçen cuma günü İstanbul'daki Taksim Anıtı önünde bizzat çektim.

Sabah erken saatlerde 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yapılan törenin hemen başında Atatürk başta tüm öğretmenler için saygı duruşu yapıldı. Ardından da İstiklal Marşı okundu.

Meydandaki poğaça tezgahı önünde objektifime takılan iki polis, ne saygı duruşunu ne de İstiklal Marşı'ı umursadı!

Oysa hemen önlerinde görevli meslektaşları, resmi üniformayla her iki durumda da selam duruşundalardı. Onlar ise, ellerinde poğaça paketi ile sürenin tamamlanmasını beklediler.

Bu yazıdan sonra polislere soruşturma açılabilir ya da uyarı gelebilir. Bunun hiçbir kıymeti yok.

Olması gerekenler öncelikle polislerin, giydikleri üniformanın hakkını verebilecek kabiliyet ve liyakatta olmaları. İkincisi ise, polislere verilen eğitimlerin ne kadar başarılı olduğu!

Şimdi bir İzmir'deki fotoğraflara bakalım, sonra da İstanbul'daki fotoğrafta polislerin neden selam durmadığını düşünelim, sorgulayalım hep beraber.

Tabii Emniyet yöneticileri de dahil!

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu

Soruşturmayı yürüten müfettişler, adları geçen 24 personelden dokuzu hakkında meslekten ihraç, maaş kesim cezaları ile kınama cezaları talep etti. Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Köksal ve Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya “meslekten çıkarma cezası” verilmesi teklif edildi. Ancak polis müdürü Köksal’ın cezası, olayın işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmesini gerektiren mevzuat nedeniyle zaman aşımına uğradı!

7,5 yıl sonra yapılan keşif ve sıfırlanan telefonlar

"Resmi keşif raporuna göre; Onur muhtemelen bilinci yerinde değilken, birden fazla kişi tarafından balkondan bırakılmış, hafif sol tarafına doğru yere çarpması sonucu balkon altına doğru yönelmiş. Sanıkların beyanları, Onur’un aktif atlama yaptığı şeklinde olmasına karşın, resmi rapor diğer düşme analizleri gibi Onur’un kontrolsüz / serbest ve ilk hızsız düştüğünü tasdik etti"

Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?

Baba Levent Özkan’ın ihmal iddiaları var; olaydan hemen sonra, soruşturmanın ilk günlerinde dosyaya konulması gereken, oğlu Onur Özkan’ın hastaneye götürülmesini sağlamak amacıyla irtibat kurulan 112 Acil Hattı’nın telefon görüşme kayıtlarına 8 ay sonra ulaşabildiklerini söyledi

"
"